Din nereden oğrenilir?
Sual: İslam’a ve Kur’ana uymak ve dinimizi oğrenmek icin, meal ve tefsir mi okumak gerekir?
CEVAP
İslam’a, Kur’ana uymak, dini oğrenmek, meal ve tefsir okumakla değil, ancak hak olan bir mezhebe uymak ve bu mezhebe ait hukumleri oğrenmekle olur. Bir kimse, Kur’an-ı kerimden, tefsirden anladığına uyarsa, İslam’a uymuş olmaz. Kur’an-ı kerimde her hukum var ise de, bunları doğru olarak Resulullah efendimiz acıklamıştır. Resulullaha uymak farzdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(De ki, “Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tĂ‚bi olun!”) [Al-i İmran 31]
(Ona tĂ‚bi olun ki, doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]
(Resule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulune itaat edilmedikce, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kati ve kuvvetli olduğunu bildirmek icin, (Elbette muhakkak boyledir) buyurup, doğru duşunmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı gormelerine meydan bırakmadı. Yine Allahu teĂ‚lĂ‚, (KĂ‚firler, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emirleri ile peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyorlar. İman ile kufur arasında bir yol acmak istiyorlar. Onların hepsi kĂ‚firdir. KĂ‚firlerin hepsine Cehennem azabını, cok acı azapları hazırladık) buyuruyor. [152. mektup]
Hadis-i şeriflerin onemi
Peygamber efendimize uymanın onemi anlaşılınca, Kur’an-ı kerimin acıklaması olan hadis-i şeriflere de uymanın gereği anlaşılır. Sunnet, yani hadis-i şerifler olmasaydı, namazların kac rekat olduğu ve nasıl kılınacağı, zekat nisabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi. Yani hicbir kimse, bunları Kur’an-ı kerimden cıkaramazdı. Şu halde Kur’an-ı kerimi anlamak icin, onun acıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyac vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak icin Ă‚limlere ihtiyac vardır. Bu bakımdan Peygamber efendimiz, İslam’a, Kur’ana tĂ‚bi olmak isteyenin bir Ă‚lime, bir mezhebe bağlanmasını emrediyor. (Âlimlere tĂ‚bi olun!) buyuruyor. (Deylemi)
Allahu teĂ‚lĂ‚ da, Ă‚limlere uymayı emrediyor, (Âlimlere sorun!) ve (Peygamberin emrettiğini yapın, yasakladığından sakının!) buyuruyor. (Nahl 43, Haşr 7)
Ahmed Tahtavi hazretleri, (Kur’an-ı kerimdeki, (Allah’ın ipine sarılın!) emri, (Fıkıh Ă‚limlerinin, bildirdiklerine uyun!) demektir) buyurdu. (Durr-ul-Muhtar haşiyesi)
Kendi hastalığını ve kalbindeki hastalığın ilacını bilmeyen cahillerin hadis-i şeriflerden kendine uygun olanları secip alması imkansız gibidir. İslam Ă‚limleri, kalb, ruh mutehassısları olup, herkesin bunyesine uygun ruh ilaclarını, hadis-i şeriflerden secerek bildirmişlerdir. Peygamber efendimiz dunya eczanesine yuzbinlerce ilac hazırlayan baş tabib olup, evliya ve Ă‚limler de, bu hazır ilacları, hastaların dertlerine gore dağıtan, yardımcı tabibler gibidir. Hastalığımızı bilmediğimiz, ilacları tanımadığımız icin, yuzbinlerce hadis-i şerif icinden, kendimize ilac aramaya kalkarsak alerji hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını ceker, fayda yerine zarar goruruz. Bunun icin Ă‚limlere uymamız gerekir. Âlimlere uymak, 4 mezhepten birine uymak demektir. Asırlardan beri butun İslam Ă‚limleri, dort mezhepten birine uymuşlar ve muslumanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta icma hasıl olmuştur. İcmadan, cemaatten, topluluktan ayrılan helak olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İki kişi, bir kişiden, uc kişi, iki kişiden iyidir. O halde cemaatle birlikte olun! Allah’ın rızası, rahmeti, yardımı cemaattedir. Cemaatten ayrılan Cehenneme duşer.) [İbni Asakir]
(Ummetimin Ă‚limleri, hicbir zaman dalalette birleşmezler.) [İbni Mace]
Hadis-i şerifleri de, sahih veya bozuk olduğunu bilmeden soylemek, sahih olsa bile, gunah olur. Boyle kimsenin hadis-i şerif okuması caiz olmaz. Hadis kitaplarından, hadis nakletmek icin, hadis Ă‚limlerinden icazet almış olmak gerekir. Hadis-i şeriflerin de sahih olup olmadığını bilmeden, sahih bir hadis-i şerifi bile soylemek gunah olur. Hadis-i şerifte, (Bilmediği sozu hadis olarak soyleyen, Cehennemde azap gorur) buyuruldu. Onun icin Ă‚lim olmayan kimsenin, hadis okuyup anladığı ile amel etmesi caiz olmaz. (Berika)
Kur’an-ı kerimi ancak Resulullah efendimiz anlamış, hadis-i şeriflerle acıklamıştır. Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve muctehid imamlar anlayabilmiş, muslumanlar da bu Ă‚limlerin anladıklarına tĂ‚bi olmuşlardır.
Şu halde, Kur’andan, hadisten ve bunların tercumelerinden din oğrenmek mumkun olmaz. Her musluman dinini Ehl-i sunnet Ă‚limlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihallerden oğrenmelidir!
Fıkıh kitapları varken
Sual: Dinimizi hangi tefsir ve hadis kitabından oğrenmem daha kolay olur?
CEVAP
En kıymetli tefsir, Beydavi tefsiridir. En kıymetli hadis kitapları Kutub-i sitte denilen altı hadis kitabıdır. Fakat bizim gibilerin dinimizi bu kitaplardan oğrenmesi mumkun değildir. Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Tefsir, kelam-ı ilahiden murad-ı ilahiyi anlamak demektir. Kendi goruşu ile tefsir caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Kur’an-ı kerimi, kendi goruşu ile acıklayan, doğru olsa dahi, hata etmiştir) buyuruldu. Hadisleri de, hadis kitaplarından değil, İslam Ă‚limlerinin fıkıh, ahlak kitaplarından naklederek soylemek veya yazmak gerekir. (Berika)
İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
Hadis-i şerifler Kur’an-ı kerimi acıklar. Mezhep imamları hadis-i şerifleri acıklamıştır. Din Ă‚limleri de, mezhep imamlarının sozlerini acıklamışlardır. Tahareti, namazların kac rekat olduklarını, ruku ve secdelerde okunacak tesbihleri, bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağını, zekat nisabını, orucun ve haccın farzlarını Kur’an-ı kerimden cıkarmak mumkun değildir.
İmran bin Husayn hazretleri, (bize yalnız Kur’andan soyle) diyene, (Ey ahmak, Kur’an-ı kerimde, namazların kac rekat olduğunu bulabilir misin) buyurdu. Hazret-i Omer’e de, farzların seferde kac rekat kılınacağını Kur’an-ı kerimde bulamadık, dediklerinde buyurdu ki:
Allahu teĂ‚lĂ‚, bize, Muhammed aleyhisselamı gonderdi. Biz, Kur’an-ı kerimde bulamadıklarımızı, Resulullahtan gorduğumuz gibi yapıyoruz. O, seferde dort rekatlık farzları iki rekat olarak kılardı. Biz de oyle yaparız. (Mizan-ul-kubra)
Abdulgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
Fıkıh bilgilerini derin Ă‚limler, Ă‚yet-i kerimlerden ve hadis-i şeriflerden cıkarmışlardır. Bunlar ancak fıkıh kitaplarından oğrenilir. Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden oğrenmeye kalkışmak, nafile ibadet olur. Farz-ı ayn olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak caiz değildir. Zaten muctehid olmayanların tefsirden fıkıh bilgisi oğrenmesi imkansızdır.
Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmiş iki fırkanın Ă‚limleri tefsirlerden yanlış mana anladıkları icin sapıttılar. Âlimler sapıtınca Ă‚lim olmayanların tefsir okuması felaket olur. Tefsir kitaplarını anlayabilmek icin, kolları olan seksen ilimle birlikte yirmi ana ilmi oğrenmek gerekir.
Kur’an-ı kerimin hakiki manasını oğrenmek isteyen bir kimse, din Ă‚limlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okuması gerekir. (Hadika)
Nahl suresinin 44. Ă‚yetinde mealen, (İnsanlara indirdiğimi onlara beyan edesin) buyuruldu. Beyan etmek, Allahu teĂ‚lĂ‚dan gelen Ă‚yetleri, başka kelimelerle ve başka suretle anlatmak demektir. Ummetin Ă‚limleri de, Ă‚yetleri beyan edebilselerdi ve kapalı olanları acıklayabilselerdi, Allahu teĂ‚lĂ‚ Peygamberine, sana vahy olunanları tebliğ et der, beyan etmesini emretmezdi.
Resulullah, Kur’an-ı kerimde mucmel olarak bildirilenleri acıklamasaydı ve mezhep imamları da kapalı olarak bildirilenleri acıklamasalardı, bunları hicbirimiz anlayamazdık. Cok buyuk Ă‚lim olan mezhep imamları da hadis-i şerifleri acıklamıştır. Bu Ă‚limler, Resulullahın vĂ‚risleridir.
Resulullahın getirdiklerinin hepsine, hikmetlerini, delillerini anlamasak bile, iman ve tasdik etmemiz gerektiği gibi, mezhep imamlarımızdan gelen bilgilere de, delillerini anlamasak bile, iman ve tasdik etmemiz gerekir.
Peygamberlerin hepsinin dinlerinde amele ait birbirlerine zıt hukumler bulunduğu halde hepsine iman ve tasdik etmemiz gerekir. Mezhepler de, bunun gibidir.
Muctehid olmayanın, mezhepler arasında ayrılıklar bulunduğunu gorse de, hepsine iman ve tasdik etmesi gerekir. Muctehid olmayan birinin, bir mezhebi hatalı gormesi, o mezhebin hatalı olduğunu gostermez. O kimsenin, kendisinin hatalı olduğunu, anlayışının kıt olduğunu gosterir. (Mizan-ul-kubra)
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4766
__________________