İman Birliği Başka, Akrabalık Başka Şeydir!
Kureyş’in reisi Ebu SufyĂ‚n, Hudeybiye anlaşmasının muddetini uzatmak icin Medine-i munevvere’ye gelmişti. Ancak Resulullah AleyhisselĂ‚m'la doğrudan goruşmeye cesaret edemiyordu. Ne yapacağını duşunurken, daha once iman edip Resulullah AleyhisselĂ‚m'la evlenen kızı Ummu Habîbe -radiyallĂ‚hu anhĂ‚-nın yanına gitti. Ondan Resulullah AleyhisselĂ‚m'la kendisi arasında aracılık yapmasını isteyecekti.
Ummu Habîbe -radiyallĂ‚hu anhĂ‚- babasını karşıladı, iceriye aldı. Fakat Resulullah AleyhisselĂ‚m'ın oturduğu yere onu oturtmak istemediği icin, minderi toplayıp kaldırdı. Bunun farkına varan Ebu Sufyan icerleyerek: “Kızım, minderi mi bana, beni mi mindere lĂ‚yık gormedin?” diye sordu.
Ummu Habibe -radiyallahu anhĂ‚- VĂ‚lidemiz: “O Resulullah'a Ă‚ittir. Sen ise muşriksin, pissin. O mindere oturmaya lĂ‚yık değilsin!” diye cevap verdi. Cunku bir muslumana gore akrabalık başka şey, iman birliği daha başka şeydi.
Kızının bu davranışı karşısında Ebu Sufyan: “VallĂ‚hi kızım, bizden ayrılalı sana bir hĂ‚l olmuş, sen cok değişmişsin!” demek zorunda kaldı.
-----------------------------------------------------------------------------
"Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin."
İbn Sîrîn -rahmetullĂ‚hi aleyh- Hazretleri'ne evini kilise yapılmak uzere hıristiyanlara satan bir adamın hĂ‚li sorulduğunda, soranlara: "Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin." Âyet-i kerimesini okuyarak cevap vermişti. (Taberî, “Tefsîr-i Taberî”, c. 4, s. 618)
İsmĂ‚il Hakkı Bursevî -kuddise sırruh- Hazretleri "Rûhu'l-BeyĂ‚n Tefsiri”nde bu Âyet-i kerime'yi şoyle tefsir etmiştir:
"Bil ki nefis, şeytan ve insan vucudunda bulunan diğer şerler, yahudi ve hıristiyanlar gibidir. Nasıl ki yahudi ve hıristiyanlarla dost olmamak, onlardan uzak durmak gerekiyorsa; aynı şekilde nefis ve yarımcılarıyla dostluk da cĂ‚iz değildir. Cunku onların arzularına uymak, hem cehennem ateşine, hem de Allah'tan uzaklık ateşine sevkeder. Mu'min kim olursa olsun Allah'ın duşmanlarına duşman olmakla memurdur; yoksa imĂ‚nı aslĂ‚ gecerli olmaz!”
__________________________________________________ __________________________________
Gercek İman
Allah-u TeĂ‚lĂ‚ Âyet-i kerime’sinde Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine hitap ederek onun şahsında butun beşeriyete şu gerceği ferman buyurmaktadır:
“Allah’a ve ahiret gunune inanan bir milletin; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah’a ve Peygamber’ine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini goremezsin.” (MucĂ‚dele: 22)
Gercek iman budur, bu İslĂ‚m dinine goredir.
Goruluyor ki Âyet-i kerime, iman yakınlığı olmayan akrabalıkları kokunden yıkmış oluyor.
İslĂ‚m tarihinde bunun bircok canlı ornekleri vardır. Şoyle ki:
Ebu Ubeyde -radiyallahu anh- Bedir savaşında babası Cerrah’ı, Hazret-i Omer -radiyallahu anh- dayısı As bin Hişam’ı, Hazret-i Ali -radiyallahu anh- ve Hazret-i Hamza -radiyallahu anh- de yakın akrabalarını katletmişlerdi. Mus’ab -radiyallahu anh- ise Uhud savaşında kardeşi Ubeyd’i oldurmuştu.
Bu gibi kimselere sevgi gostermek, Allah’a ve ahiret gunune inanmanın gerekleriyle taban tabana zıttır. Zira onlarla dostluk kurmak, kufre sevgi gostermektir. Kim Allah’ı severse, O’nun duşmanlarına duşman olur. Nur ile karanlık bir araya gelmediği gibi; bir kalpte hem Allah sevgisi, hem de O’nun duşmanlarının sevgisi beraber bulunmaz. Kufre muhabbet ile iman bir arada barınmaz. Bir kimseyi sevenin, onun duşmanını sevmesi mumkun değildir. Bu iki şey kalpte birleşmez. Kalpte Allah duşmanlarının sevgisi yerleşince orada iman bulunmaz. Binaenaleyh hicbir muminin hicbir halde onlarla dostluk kurmasına cevaz yoktur.
__________________________________________________ _________________________________
“İnşĂ‚allah Muşriklerle Oturup Kalkmıyorsunuzdur?”
RivĂ‚yete gore HĂ‚ris bin MuĂ‚viye Medine’ye, Hazret-i Omer -radiyallĂ‚hu anh-in yanına geldiğinde aralarında şoyle bir konuşma gecmişti:
— Şam’da durum nasıl?
— Allah’a hamdolsun iyi!
— İnşĂ‚allah muşriklerle oturup kalkmıyorsunuzdur?
— Hayır ey muminlerin emîri!
— Eğer sizler muşriklerle hemhĂ‚l olursanız, bunun neticesinde cok surmez onlarla berĂ‚ber yemek de yer, icecek de icersiniz! Onlarla-oturup kalkmadığınız muddetce bilin ki dĂ‚ima hayır icinde olursunuz!” (Kandehlevî, “HayĂ‚tu's-SahĂ‚be”, c. 3, s. 259.)
__________________________________________________ _____________________________
Hakk’a Yonelen Bir Musluman KĂ‚tip Edinseydin Ya!
Hazret-i Omer -radiyallahu anh- in hilĂ‚feti yıllarında Basra vĂ‚lisi Ebu Musa el-Eş'arî -radiyallahu anh- bazı muhim hususları goruşmek uzere Medine-i munevvere'ye gelmişti. Bir ara kayıtların nasıl tutulduğu, işlerin nasıl duzenlendiği mevzu edilirken dedi ki:
"YĂ‚ Emirel-muminin! Hıristiyan bir kĂ‚tibim var, işlerimi kolaylaştırıyor, kayıtları duzenli bir bicimde tutuyor."
O anda halifenin rengi birden değişiverdi. Şoyle konuştular:
- Allah cezanı versin! Hakk'a yonelen bir musluman kĂ‚tip edinseydin ya! Allah'ın şu buyruğunu işitmedin mi?
‘Ey inananlar! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin!’ (MĂ‚ide: 51)
- Onun dini ona, kĂ‚tipliği bana.
- Allah'ın aşağıladığına ikram etme, Allah'ın hor gorduğunu aziz ve şerefli kılma, Allah'ın uzaklaştırdığını yaklaştırma.
- Ne yapalım! Basra'nın yazı işleri ancak onunla yoluna giriyor.
- Farzedelim ki hıristiyan kĂ‚tip oldu, o zaman ne yapacaksın?" (MefĂ‚tihu’l-gayb)
__________________