Sual: Yabancı bir yazar, “Muslumanlıktan daha kıymetli olan hanif dinidir. Hanif dinine uymak gerekir” diyor. Hanif ne demektir?
CEVAP
Hanif, doğru inanan, hak yolda olan, İslamiyet’e sarılan, Allah’ı bir bilen demektir. Ebu Hanife de kelime olarak hanif babası, doğrunun babası demektir. Baba kelimesi Turkcede maksadı tam anlatamıyor, yerine konacak tam bir kelime de yok. Fakat para babası, fakir babası ifadelerinde baba kelimesi daha iyi anlaşılıyor. O halde hanif babası, hakiki Muslumanların babası, hak yolda soz sahibi kimse demektir. Kur’an-ı kerimde de aşağıda bildirildiği gibi, Hazret-i İbrahim, hanif bir Muslumandı. Yoksa onun dini İslamiyet’ten ayrı bir din değildi. Zaten butun Peygamberler, itikad olarak aynı şeyi bildirmişlerdir. İnsanlar sonradan bozmuşlardır. İtikadda ayrılık olmaz.
Bir Âyet meali şoyledir:
(Allah, Nuh, İbrahim, Musa ve İsa’ya emrettiklerini size de din olarak emretmiştir.) [Şura 13]
Dinlerdeki imanı farklı gibi gostermek yanlıştır; fakat, dinleri, yani kalb ile, beden ile yapılması ve sakınılması lazım olan şeyleri farklı olduğundan, Muslumanlıkları da ayrıdır. Mesela Musa aleyhisselamın dininde ic yağı yemek haram idi.
Adamın biri, Kur’an uydurma soz değildir anlamındaki Âyetteki soz kelimesinin Arapca’sını almış, Kur’an uydurma hadis değildir diye tercume etmiş. Başka biri de hanif kelimesini din olarak almış, herkes hanif dinine girmelidir diyor. Âyetlere de istediği gibi yanlış anlamlar vermiş. Verdiği anlamlar şoyle:
“De ki: Hayır, biz Hanif olan İbrahim'in dinindeniz.”
Âyetin tam ve doğru meali şoyledir:
(Yahudiler ve Hıristiyanlar Muslumanlara “Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız” dediler. Onlara de ki: “Biz, doğru olan İbrahim’in dinine uyarız. O, muşriklerden değildi.) [Bekara 135] Gorulduğu gibi hanif kelimesinin Turkcesi kasten yazılmamıştır.
Yine yazmış ki: “İbrahim, ne Yahudi, ne Hıristiyan'dı; o Hanif dinindendi.”
Âyetin tam ve doğru meali şoyledir: (İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyandı; o, doğru [Allah'ı bir tanıyan] bir Muslumandı, muşriklerden de değildi.) [Al-i İmran 67] (Dikkat edilmişse, o Muslumandı ifadesini cıkarıp yerine “o hanif dininden idi” demiş.]
Yine yazmış ki: “De ki Allah gercekcidir. O halde, İbrahim'in dini olan Hanif'liğe uyun.”
Âyetin tam ve doğru meali şoyledir:
(De ki: "Allah doğru soyledi. O halde doğru olan, [Allah'ı bir bilen] İbrahim'in dinine uyun. O, muşriklerden değildi.) [Al-i İmran 95] (Dikkat edilirse burada da Âyet saptırılıyor, İbrahim’in dini olan haniflik deniyor. Doğru olan İbrahim ifadesi değiştirilmiş.)
Yine yazmış ki: “Kim vardır ki, ondan daha guzeli var olsun? İyilik halinde, tam bir ihlas ile kendini Allah'a teslim etmiş (Yaratan ile barışmış) ve Allah'ın indindeki en guzel din olan İbrahim'in dini Hanif'liğe tÂbi olmuştur. Allah İbrahim'i dost edinmiştir.”
Âyetin tam ve doğru meali şoyledir:
(İyilik eden bir kimse olarak kendini tam bir ihlasla Allah'a teslim eden ve İbrahim'in tevhid dinine uymuş olandan daha guzel din sahibi kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.) [Nisa 125] Burada da haniflik dini diye bir şey yoktur.
Hanif doğru anlamındadır
Yabancı yazar yine yazmış ki:
“Ben her dinden vazgecip, yuzumu Hanif olarak o gokleri ve yeri yaratan Allah'a dondum.”
Âyetin tam ve doğru meali şoyledir:
(Ben, bir muvahhid olarak, yuzumu o gokleri ve yeri yaratmış olan Allah’a cevirdim. Ben muşriklerden değilim.) [Enam 79] Her dinden vazgecip diye bir şey yok. Âyetin yukarısında aya, guneşe, yıldızlara tapmadığını bildiriyor. Ben muşriklerden değilim diyor, hÂşÃ‚ ben Musluman değilim demiyor. Allahu teÂlÂ, (İbrahim doğru Muslumandı) buyuruyor. (Al-İ İmran 67)
Yine yazmış ki: “De ki: Rabbim beni İbrahim'in doğru yoluna dosdoğru olan Hanif dinine iletti.”
Âyetin doğru meali şoyledir: (De ki: Beni, Rabbim, doğru yola iletti; O, oyle bir din ki, gayet sağlam ve devamlı, İbrahim'in Hakka yonelmiş tevhid dini.) [Enam 161] Burada da hanif dini diye bir şey yok. Tevhid dini, doğru din ifadesi var. Kasten hanif kelimesinin Turkcesini yazmıyor.
Yine yazmış ki: “De ki: Ayrıca yuzunu Hanif dininden ayırma ve sakın ortak koşanlardan olma”
Âyetin doğru meali şoyledir:
(Yuzunu tevhid dinine dondur, sakın muşriklerden olma.) [Yunus 105] Hanif dini diye ayrı bir din burada da yok. Dikkat edilirse hep muşriklerden değildi, tek ilaha inanırdı anlamında soyleniyor.
Yine yazmış ki: “Doğrusu İbrahim Hakk'a yonelen bir kurucuydu. O Hanif idi.”
Âyetin doğru meali şoyledir: (İbrahim Allah'a itaat eden, ona yonelen bir ummet [onder] idi.) [Nahl 120] Burada hanif dini diye bir şey yok. Hazret-i İbrahim’in dinini tek hak din gibi gostermeye calışıyor.
Yine yazmış ki: “Halbuki, onlar yalnızca Hanif olmak uzere, dini sadece Allah'a has (ozgun kılarak, mezhep imamlarına, şeyhlere, kullara vb. has kılmayarak), Allah'ı bilmekle, salatı ikame etmekle ve zekat vermekle emrolunmuşlardı. En dosdoğru ve gercekci din de işte bu Haniflik'tir.”
Burada foyası meydana cıkıyor. Mezhebe, tasavvufa duşmanlığını acıkca bildiriyor. Bir de namaz demiyor salat diyor. Mealci gruplar, namaz diye bir şey yok salat dua demektir diyorlar. Bu da aynısını mı soylemek istiyor ki? Âyetin doğru meali şoyledir: (Halbuki onlar, doğruya yonelip, dini yalnız Allah'a has kılarak Ona kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Doğru olan din budur.) [Beyyine 5] Burada da hanif dini diye bir şey yok.
Yine yazmış ki: “Sen artık yuzunu hakka yonelmiş Hanif dine don ki, Haniflik Allah'ın mayasıdır. İnsanları o maya uzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışında hic bir değiştirme ve değişiklik bulunmaz. İşte en doğru ve en sağlam din Haniflik'tir.”
Âyetin doğru meali şoyledir: (Hakka yonelip Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine [İslam’a] sarıl. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur; işte doğru din [İslam] budur.) [Rum 30] Burada da, hanif dini diye bir şey yok. Bu Âyette de Allah’ın gonderdiği dinlerin itikadda değişmeyeceği bildiriliyor.
Yine yazmış ki: “Allah katından geri cevrilmez gun gelmezden once, yuzunu Hanif dinine cevir.”
Âyette hanif diye bir kelime yok. Kayyim kelimesi var. O da doğru demektir. Burada iyice acık vermiştir. Her doğru anlamındaki kelimeye hanif denirse ortada Kur’an, din diye bir şey kalmaz. Âyetin doğru meali şoyledir: (Allah'ın geri cevrilemeyecek o gunu gelmeden once, yuzunu doğru dine [İslamiyet’e] cevir.) [Rum 43]
Hak din yalnız İslam’dır
Yukarıdaki yazımızda yabancı bir yazarın, hak dinin Muslumanlıktan farklı hanif diye bir din olduğunu soylediğini bildirmiştik. Şimdi hak dinin yalnız İslam olduğunu Âyet-i kerimelerle bildiriyoruz:
(Elbette Allah katında [hak] din, İslam’dır. Kendilerine kitap verilenler [Hıristiyan ve Yahudiler] gerceği bildikten sonra, aralarındaki ihtiras yuzunden, [İslamiyet hakkında] ihtilafa duştuler. Allah, Âyetlerini inkÂr edenin cezasını vermekte cok cabuk hesap gorucudur.) [Al-i İmran 19] Bu Âyette Allah katında gercek dinin Muslumanlık olduğu tevil edilemeyecek kadar acıktır.
(Kim, İslamiyet’ten başka bir din ararsa, iyi bilsin ki, o din asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette en buyuk zarara uğrayacaktır.) [Al-i İmran 85] İslam’dan başka hanif manif diye bir din uyduranlar buyuk zarara uğrayacaktır.
(Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, “Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a verdim” de. Kendilerine Kitap verilenlere ve muşriklere, “Siz İslam’ı kabul ettiniz mi?” de, şayet İslam’ı kabul ederlerse, doğru yola girmiş olurlar, yuz cevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek duşer. Allah kullarını [hakkıyla] gorur.) [Al-i İmran 20] Bu Âyette de doğru olan dinin İslam olduğu bildiriliyor.
(İbrahim de bu dini kendi oğullarına vasiyet ettiği gibi Yakub da, ”Oğullarım, Allah [razı olduğu] dini [İslam’ı] sizin icin secti. O halde [olum gelmeden once Musluman olun ve] ancak Musluman olarak olun” dedi) [Bekara 132]
Dikkat edilirse, falanca din mensubu olarak değil, Musluman olarak olun buyuruluyor. Muslumanın eğrisi de, doğrusu da olur. Doğru Musluman elbette iyisidir. Hanif doğru demektir. Hanif Musluman doğru Musluman demektir. Turkcesi ne ise onu soylemek gerekir. Uydurma soz yerine uydurma hadis demek gibi kasten hanif kelimesinin Turkcesini yazmamak art niyetli olmayı gosterir.
(İsa, kufurlerini sezince, “Allah yolunda bana kim yardımcı olacak” dedi. [imanlı] Havariler, “Biz, Allah yolunda yardımcıyız; Allah’a inandık, sen şahit ol, biz Muslumanız” dediler.) [Al-i İmran 52] Hazret-i Âdem’den beri gelen butun hak dinlerin Muslumanlık olduğu bu Âyette de gorulmektedir.
Yahudiler: İbrahim Yahudi'dir ve biz onun dinine bağlıyız, demeleri uzerine şu Âyet nazil olmuştur:
(De ki, “Ey Ehl-i kitap, “Ancak Allah’a kulluk etmek, Ona bir şeyi eş koşmamak, Allah’ı bırakıp birbirimizi rab edinmemek uzere, bizimle sizin aranızda ortak bir soze gelin” Eğer yuz cevirirlerse, “Şahit olun, biz Muslumanız” deyin.) [Al-i İmran 64]
Âyette gecen ortak soz, imanın altı esasıdır. Biri noksan olursa o kimse Musluman olamaz. Âyetin sonunda, enna muslimun = Bizler Muslumanlarız deniyor. O halde Musluman olmayan, ortak soze gelmiş olamaz. Hazret-i İbrahim’in Yahudi veya Hıristiyan olmadığı, butun peygamberler gibi Musluman olduğu şu Âyette de acıkca bildiriliyor:
(İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyandı; o, doğru [Allah’ı bir tanıyan] bir Musluman idi; muşriklerden de değildi.) [Al-i İmran 67]
Musluman olarak can verin
Tek hak dinin Muslumanlık olduğunu bildiren Âyetlerden bazıları:
([İbrahim ve İsmail dedi ki:] Rabbimiz, ikimizi Musluman kıl, hem de soyumuzdan Musluman bir ummet meydana getir.) [Bakara 128]
(O, meleklerle peygamberleri ilah edinmenizi de size emretmez. Siz Musluman olduktan sonra, size kufru emreder mi?) [Al-i İmran 80] Muslumanlıktan başka dinin kufur olduğunu bildiriliyor.
(Ey inananlar, ancak Musluman olarak olun.) [Al-i İmran 102]
([Yusuf aleyhisselam dedi ki:] Canımı Musluman olarak al.) [Yusuf 101]
(Ey Rabbimiz, Musluman olarak canımızı al.) [Araf 126] Bu Âyetlerde, başka din uzerine değil ancak Musluman olarak olmek emrediliyor.
(Bugun size dininizi kemale erdirdim, size olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3] İslamiyet son dindir ve Allah ancak İslam dininden razıdır mealindedir.
(Ben Muslumanların ilkiyim.) [Enam 163] Resulullah, kavminin ilk Muslumanıdır.
(Allah doğru yola koymak istediğinin kalbini İslam’a acar.) [Enam 125] Doğru yol İslam’dır.
(Bana Musluman olmam emrolundu.) [Yunus 72] Her Peygamber Muslumandır.
[Firavun] “İsrail oğullarının inandığı ilaha ve ondan başka ilah olmadığına iman ettim. Ben de Muslumanım” dedi.) [Yunus 90] İsrail oğullarının inandığı din de Muslumanlıktır.
(Artık Musluman olacak mısınız?) [Enbiya 108], (KÂfirler, [Cehennemde] keşke biz de Musluman olsaydık diyecekler.) [Hicr 2] Kurtuluş ancak Muslumanlıktadır.
(Allah, Musluman olmanız icin nimetler veriyor.) [Nahl 81] Nimetler Musluman icindir.
(De ki: Musluman olmakla emrolundum.) [Neml 91] Musluman olmak emrediliyor.
(Ondan [Kur'an gelmeden] once kendilerine kitap verilenler de [Musevi ve İseviler de] iman ederler. Onlara [Kur‘an] okunduğu zaman, “Ona iman ettik. Cunku o Rabbimizden gelmiş bir gercektir. Esasen biz daha once de Musluman idik” derler.) [Kasas 52,53] Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa’nın o zamanki dinine mensup olanların da Peygamberimizin ummeti gibi Musluman olduğu bildirilmektedir.
(Musluman erkeklere ve Musluman kadınlara.… Allah buyuk mukafat hazırlamıştır.) [Ahzab 35] Demek ki mukafat ancak Muslumanlaradır.
(Allah'a davet eden ve salih amel işleyip ben Muslumanım diyenden daha guzel sozlu kim olabilir?) [Fussilet 33] Gercek Musluman olandan daha iyisi yoktur.
(Âyetlerimize inanıp Musluman olan kullarım! Bugun size korku yoktur. Eşlerinizle Cennete girin. Orada ikram gorup sevindirileceksiniz.) [Zuhruf 69,70] Cennete ancak Musluman girer.
(Havariler, “Biz iman ettik, gercek Musluman olduğumuza şahit ol" demişlerdi.) [Maide 111]
(Musa dedi ki: "Ey kavmim, eğer Allah'a inanıp, halis Musluman olmuşsanız, ona guvenin.) [Yunus 84]
(Biz Kur’anı Muslumanlara hidayet, rahmet ve mujde olarak indirdik.) [Nahl 89]
(Size Musluman adını veren Odur.) [Hac 78]
Hazret-i Suleyman dedi ki: (Bana Musluman olarak gelin.) [Neml 31]
Melike dedi ki: (Biz daha once Musluman olmuştuk.) [Neml 42]
(Sen ancak Âyetlerimize inanan Muslumanlara işittirebilirsin.) [Neml 81]
(Ben gercek Muslumanlardanım.) [Ahkaf 15]
(Biz Muslumanları suclular gibi yapar mıyız?) [Kalem 35]
__________________