Bazı oyuncular takdiri kolay toplar: Etraflarında pohpohlamalar, ovguler, ifade ozgurluğu ve sonsuz yureklendirmeler olur. Ama Luka Modric icin durum boyle değildi. Yetenekli futbolcu yolunu dişiyle, tırnağıyla kazarak buralara geldi. Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı'nın kucağında buyuyen Modric, ulkesindeki karışıklık devam ederken aşık olduğu futbolla ilgilenmek zorundaydı. Tutkusu ve istikrarı onu ulkedeki en başarılı kulubun catısı altına soktu. "Takımların iyi oyunculara sahip olduğunu duşunursunuz ama bu, onlar Modric'le karşılaşana kadardır. Onun başka bir seviyede olduğunu o an anlarsınız."
- Harry Redknapp
Bosna'da gecirdiği kiralık sezonun ardından Prva HNL'de (Hırvatistan Ligi) yeteneklerini sol kanatta sergileyen Modric'in saha icindeki Allah vergisi yeteneği kendisine yerel kupalarla beraber bir başarı daha getirdi: Tottenham'a 19 milyon avroluk transferi.
Sulley Muntari'yi ağzı bir karış acık bırakan muthiş hareketinden sonra Modric topu caprazdaki Van der Vaart'a aktardı, Hollandalı yıldız da ağları sarstı ve son şampiyon Inter İngiltere'de Tottenham'a boyun eğdi. Modric başlarda İngiltere'ye uyum sağlamakta zorluk cekti ve onemsiz sakatlığı durumu daha da zorlaştırdı ama yeni bir ulkeye hemen uyum sağlayamamasının asıl sebebi Juande Ramos'un kendisini geride oynatmasıydı. İspanyol teknik adamın Modric'in pasları ve oyun goruşunden ileride yararlanmak istememesi cok talihsiz bir karardı ve bircok taraftarı yeni futbolcularının bir "bidon" transfer olacağı yonunde endişeye itti. Ama Ramos gider gitmez yerine Harry Redknapp geldi ve Modric'i daha ileride oynattı. "Bosna'da oynayan birisi dunyada her yerde oynayabilir." sozunun altını dolduran Modric Tottenham'la ligi ilk dortte bitirdi ve daha onemlisi Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansı yakaladı. Tottenham'ın gruplardan cıkmasının akabinde bircok kişi onları yok saysa ve Gareth Bale'in muazzam performansları hafızalara kazınsa da Redknapp'in oğrencilerini boylesine "coşturan", maestro Modric'ti. En guzel anı Inter macında Sulley Muntari'yi tabiri caizse bakkala gondererek Rafael Van der Vaart'a asist yapmasıydı. Bu mac Tottenham lehine 3-1 bitti. Boyle performanslar Modric'i eşsiz ve ozel bir futbolcu yapıyor. İki ayağını da iyi kullanıyor ve hic yorulmuyor; hızı, cevikliği ve yeteneğiyle toplu ve topsuz oyunda cok iyi. 25 yaşındaki futbolcu 2010-11 sezonunda hem isabetli pas, hem de top kapmada ilk uce girmeyi başardı. Elbette Hırvatistan'dan gelip Londra'da parlayan bu kumral kucuk adamın ilgisini para babalarının cekmemesi imkansızdı. Nitekim Chelsea bu sezon Modric'e hem ilgisini artırdı, hem de teklif yaptı. "İki ayağını da iyi kullanıyor ve hic yorulmuyor; hızı, cevikliği ve yeteneğiyle toplu ve topsuz oyunda cok iyi." Roman Abramovic'in Modric'i transfer etmek istediği bir sır değil, ve Rus iş adamı bunun icin cok istekli gorunuyor. Tottenham kendisini caresizce takımda tutmak istese de Modric'in aklı bir kez celinirse -ki celinmiş gibi gorunuyor, Şampiyonlar Ligi'nde oynamak istediğini soyledi- onlar icin işler cok daha zor olacak. Bu sezon Şampiyonlar Ligi'ne katılamamış olmaları bu yuzden onlar icin buyuk bir eksi, ama Modric Premier Lig'de başarı yakalamak isteyebilir. Luka'nın durumu ne olacak? Transfer sezonu devam ederken, Hırvat yıldızın geleceği henuz belli değil ama belli olan tek şey var ki o da şu: Modric 2011-12'de hangi takımda kalırsa, o takım başarıya cok daha yakın olacak. Geri Sayım / Goal
__________________