Şehadetinin İkinci Yıldonumunde: Şeyh Ahmed Yasin
22 Mart 2006 Filistin'deki İslÂmî direnişin manevi onderi ve ornek şahsiyeti Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilişinin ikinci yıldonumudur. Bu vesileyle onun hayatı ve mucadelesi hakkında hazırladığımız dosyayı ilginize sunuyoruz.
Kutsal Direnişin Manevi Lideri: Şeyh Ahmed Yasin
Filistin'de işgale karşı iki ayrı intifadanın onculuğunu yapan, vucudunun felcli olmasına rağmen Allah yolunda mucadeleden, direnişten geri kalmayan buyuk insan, buyuk lider, HAMAS'ın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin siyonistlerin duzenledikleri bir suikast neticesi 22 Mart 2004 tarihinde hayatını kaybetti. Şeyh Yasin, evinin yakınındaki camide sabah namazını kılmasının ardından işgalci Siyonistlerin helikopterleri tarafından fırlatılan fuzelere hedef olarak şehit oldui. Saldırıda ikisi Ahmed Yasin'in yardımcısı olmak uzere dort kişi daha hayatını kaybetti.
Şeyh Yasin'in Hayatının Ozu: İbadet, Hicret, Cihad ve Şehadet
Şeyh Ahmed Yasin'in hayatını dort kelimeyle ozetlemek mumkundur: İbadet, hicret, cihad ve şehadet. Bu dort kelime aynı zamanda nebevi cizgiyi, peygamberlerin bize gosterdiği kutsal yolu ozetlemektedir. O, insanın bu dunyaya Allah'a kulluk gorevini yerine getirmek uzere gonderildiğine butun kalbiyle inanmış ve işte bu inancın kazandırdığı teslimiyet duygusuyla Allah'a teslim olmuş, ona kulluk gorevini ozenle yerine getirmek icin calışan biriydi. Allah'a olan bu teslimiyeti onu, dunyevi hesaplarla zalimlere teslim olmaktan alıkoydu. Dolayısıyla kulluk teslimiyetiyle, bu vasfın kendisine kazandırdığı kula kul olmama onurunu bir araya getirmeyi başardı. Boylece hak bildiği yoldan asla sapmadı, zalimler karşısında zerre kadar taviz vermedi. Tertemiz vatanı işgalci Siyonistler tarafından işgal edilince 11 yaşında ailesiyle birlikte hicret etmek suretiyle bircok peygamberin hayatına girmiş olan hicret olayını yaşadı. İcinde bulunduğu şartların kendisine diğer kulluk gorevlerine ek olarak cihad yukumluluğunu de yuklediğini bildi ve bedensel ozurlu olmasını bu konuda mazeret olarak gosterme yoluna gitmeksizin, bir kacamak yolu aramaksızın cihad ve direniş hususunda başkalarına ornek olmak icin hep gayret sarf etti. Sonunda Allah'a kulluk bilinci icinde cihad ve direnişe adadığı 67 yıllık omrunu, bir seher vaktinde, cemaatle kıldığı sabah namazının ardından kucakladığı şehadetle tamamladı.
Onun hayatını biraz daha ayrıntılı okuduğumuz zaman yukarıdaki dort kelimenin gercekten bu hayatı ozetlediğini daha acık bir şekilde goruruz.
Şeyh Yasin'in Hayatı
Ahmed Yasin 1937 yılında Filistin'in Askalan şehrinin el-Cevra koyunde dunyaya geldi. Uc yaşında iken babası vefat etti. Bundan sonra annesinin ve kardeşlerinin himayesinde buyudu. 1948 yılında yahudilerin Filistin'in buyuk bir bolumunu işgal etmelerinin yol actığı felaket uzerine ailesi Gazze şehrine goc etti.
Ahmed Yasin, 1952 yılında Gazze şehrindeki İmam Şafii Okulu'nda ilkoğrenimini tamamladı. Sonra er-Rihal Ortaokulu'nda ortaoğrenimini tamamladı. Lise oğrenimini de 1958 yılında Filistin Lisesi'nde tamamladı. Ahmed Yasin, hayatının gerek bu doneminde gerekse sonraki donemlerinde pek cok onemli olaya şahit oldu. Butun bu olayların onun uzerinde onemli etkileri oldu.
1952 yazında bir yuzme faaliyeti esnasında kafasının ustune duştu ve boyun kemiği kırıldı. Bu yuzden butun vucudu felc oldu.
Liseyi bitirdikten sonra bazı ilim adamlarından ozel dersler aldı. Bunun yanı sıra kendi ozel calışmalarıyla da kendini cok iyi yetiştirdi. Cevresinde zeki ve kulturlu biri olarak tanınırdı. Ozel oğrenimini tamamladıktan sonra oğretmen olarak gorev aldı.
Direniş İcin Halkı Bilinclendirmesi
1967 yılında Filistin'in tamamının Siyonist işgalcilerin eline gecmesi uzerine insanlar vatanlarını işgalden kurtarma mucadelelerinde kendilerine onderlik edecek birilerini aramaya başladılar. İşgalci yahudilerden gelen tehlike konusunda insanların şuurlandırılmasında Şeyh Ahmed Yasin'in buyuk rolu oldu.
Gazze'de İslÂm Merkezi'ni kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistin'in her tarafında adı duyulmaya başladı. Bu durum işgal yonetimini son derece rahatsız etti. Bu yuzden onu defalarca polis merkezine cağırdı.
Zindan ve Direniş
1984'te Ahmed Yasin ve yardımcılarından pek cok kimse tutuklandı. Yurutulen soruşturma sonunda Ahmed Yasin, İsrail devletini yıkarak yerine İslÂmi bir devlet kurmak icin calıştığı gerekcesiyle 13 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak on bir ay sonra Filistinlilerle işgalciler arasında bir esir değişiminde serbest bırakıldı. 1985'te gercekleştirilen bu esir değişiminden sonra Şeyh Ahmed Yasin yine Filistinli kitlelerin Siyonist işgalcilere karşı surdurdukleri cihadlarında başlarına gecti.
Siyonistler, 18 Mayıs 1989'da Şeyh Ahmed Yasin'i yeniden tutukladılar. Onunla birlikte İslÂmi Direniş Hareketi mensubu pek cok kimseyi de tutukladılar. Bu tutuklama, intifadayı durdurmayı amaclayan sonuc getirmeyecek bir uygulamaydı. Ancak siyonistler umduklarını bulamadılar. Cunku bu olay uzerine intifada daha da şiddetlendi.
Mahkemeye Cıkarılışı ve Onurlu Tavrı
Uzun oyalamalardan sonra Şeyh Yasin 3 Ocak 1990'da mahkeme onune cıkarıldı ve 15 suclamadan yargılandı. Ahmed Yasin'in mahkeme mensuplarına soylediği soz şu olmuştu: "Bu mahkeme kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir. Cunku bu mahkeme işgalciler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla tamamen gayri meşru ve kanundışıdır."
Bu ilk duruşmadan sonra yargıc yeniden duruşmayı belirsiz bir tarihe erteledi. Daha sonra Siyonist yonetim Şeyh Ahmed Yasin'in 6 Ekim 1991'de mahkeme onune cıkarılacağını acıkladı. HAMAS bu sırada, Şeyh Ahmed Yasin'in yargılanmasını protesto icin genel grev ilan etti. 16 Ekim 1991'de de mahkemenin verdiği zulum hukmu acıklandı. İsrail askeri mahkemesi HAMAS'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin'i omur boyu hapis cezasına carptırdı. Mahkeme ona ayrıca, oldurme emirleri verdiği ve İsrail'i yıkarak yerine İslÂmi bir devlet kurmayı amaclayan kanun dışı (!) orgut kurduğu iddiasıyla on beş yıl hapis cezası verdi.
Zindan Onu Yıldıramadı
İsrail yonetimi soz konusu cezaya mahkûm ettikten sonra Ahmed Yasin'le zaman zaman pazarlıklar yapmak ve ona serbest bırakılması icin bazı şartları kabul ettirmek istedi. Bir keresinde İsrail'i tanıdığını ve imzalanan ozerklik anlaşmalarına olumlu baktığını acıklaması karşılığında serbest bırakma teklifinde bulundu. O bunu kesinlikle kabul etmedi. Daha sonra İsrail'i tanıma şartından vazgecerek sadece ozerklik anlaşmalarını kabullenmesini şart koştu. Bunun uzerine Ahmed Yasin: "Bana dışarı cıktığımda karpuz yemememi şart koşsanız bile yine kabul etmem. Cunku ben işgal rejimini muhatap kabul etmiyorum ki onun şartını kabul edeyim" cevabını verdi.
Ahmed Yasin, sağlık durumunun kotuleşmesine, maruz kaldığı kotu uygulamalara ve bedensel ozurlu olması dolayısıyla zindanda cektiği sıkıntılara rağmen işgalciler karşısında hicbir taviz vermedi. Onun şu sozu davası ve inancında ne kadar kararlı olduğunu acıkca ortaya koymaktadır: "Benim icin hapiste 100 yıl kalmak karşılığında birtakım tavizler vererek cıkmaktan iyidir." Onun işgal rejiminin mahkemesi karşısına cıkarıldığı sıra soylediği sozler de inancındaki kararlılığının bir gostergesiydi
Ornek Bir Sabırlılık
Şeyh Ahmed Yasin sekiz yıl suren zindan hayatı boyunca kararlılığından hic bir şey kaybetmedi ve siyonist yonetimi muhatap kabul etmeme konusundaki tutumunu değiştirmedi. O gercekten Hz. Yusuf (a.s.)'ı kendisine ornek almış bir insandı. Bu sebeple mustesna bir sabırlılık orneği sergiledi. Zindanın ızdırabı onu dvasından taviz vermeye zorlamadı.
Kur'an-ı Kerim'de Yusuf (a.s.)'la ilgili olarak, ona tuzak kuran kadının şoyle dediği bildirilir: "Andolsun ben onun nefsine yaklaşmak istedim ancak o iffetlilik gosterip sakındı. Ama eğer kendisine emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve mutlaka kucuk duşurulenlerden olacak." Buna karşılık Yusuf (a.s.) şoyle demiştir: "Rabb'im! Zindan benim icin onların cağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Eğer onların duzenlerini benden savmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum." (Yusuf, 12/32-33) İşte Ahmed Yasin de aynen bu tavrı kendine ornek alarak: "Ey Rabbim! Zindan benim icin siyonistlerin gayri meşru işgallerini onaylamaktan, meşru olmayan bir hÂkimiyeti meşru gormekten hayırlıdır" dedi ve işgalcilerin taleplerini kabul etmeyip zindanda kalmayı yeğledi.
Hayatıyla da Olumuyle de Ornek Olabilmek
Yuce Allah Kur'an-ı Kerim'de şoyle buyurur:
"Bizim uğrumuzda cihad edenleri biz elbette yollarımıza iletiriz. Muhakkak ki Allah iyilik edenlerle beraberdir." (Ankebut suresi: 29/69)
"Allah: "Elbette ben ve peygamberlerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şuphesiz Allah gucludur, yucedir." (Mucadele suresi: 58/21)
Ahmed Yasin, sağlık durumunun kotuleşmesine, maruz kaldığı kotu uygulamalara ve bedensel ozurlu olması dolayısıyla zindanda cektiği sıkıntılara rağmen işgalciler karşısında hicbir taviz vermedi.
Ahmed Yasin bedensel ozurlu olmasına rağmen butun hayatı boyunca iman, direniş, hak bildiği yoldan asla sapmama ve kararlılık konusunda hep ornek bir şahsiyet oldu. Fakat sadece hayatıyla değil olumuyle de ornek oldu. Bir sabah namazının ardından, cemaatle namazı kıldıktan sonra, en yuce arzusu olduğunu her zaman dile getirdiği şehadeti kucaklayarak. Onun boyle bir vakitte, boyle bir halde şehadeti kucaklaması inşallah, Yuce Allah'ın onun davasındaki ve temennilerindeki samimiyetine olan mukÂfatıdır. Allahu teala mekÂnını cennet eylesin. Onun yolunu surdurenlere de zafer nasip eylesin
Şeyh Ahmed Yasin'in Gazze'ye Donmesinden Sonra Kendisiyle Telefonla Yapılan Bir Roportajın Tercumesi:
Bugunku durum ve gelecekte neler olabileceğine dair goruş ve değerlendirmelerinizi genel olarak arz eder misiniz?
Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun. Efendimiz Muhammed'e, onun Âline, ashabına ve kıyamet gunune kadar onun cağrısını surdurenlere salÂt ve selam olsun. Bundan sonra:
Değerli kardeşlerim! Dunyanın değişik yerlerindeki mu'min ve mucahit gencler! Biz bugun İslami hareketin merhalelerinden bir merhale uzereyiz. Bu merhale gelişme ve yukselme merhalesidir. Yuce Allah'ın izniyle zafer noktalarına doğru ilerleme merhalesidir. Biz bugun vatanımızda ummetimiz ve toplumumuz acısından ana tabanı oluşturmaktayız. Allah'ın izniyle, er ya da gec zafer bizim olacaktır. Dunyada ceşitli devletler bulunuyor. Guclu her zaman guclu olarak, zayıf da her zaman zayıf olarak kalacak değildir. Yarın inşallah gucluler biz olacağız. Vatanımızın ve topraklarımızın butun parcalarını kurtaracağız. Onurla ve zaferle oraya doneceğiz. Boylece orada Allah'ın sozu yuceltilecek, Allah'ın kelamı en yuce kelam olarak haykırılırken, inkÂr edenlerin kelamları en aşağı dereceye duşecektir.
Gelecek konusuna gelince: Burada ozerk yonetimle ve toplumla ilişkimiz devam edecektir. Biz tek bir halkız. Tek bir toplumuz ve oyle kalacağız. Duşmanların Filistin'deki ulusal birliği bozmayı amaclayan oyunlarını pratiğe gecirmelerine fırsat vermeyeceğiz. Karşılığı ne olursa olsun Filistinlilerin birbirlerinin kanlarını akıtmalarına asla fırsat vermeyeceğiz. Bu konuda Yuce Allah'ın şu sozunde ifadesini bulan prensibi vurguluyoruz: "Sen beni oldurmek icin elini bana uzatırsan ben seni oldurmek icin elimi sana uzatmam. Ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Maide, 5/28)
Bazı yayın organları, sizin vatan toprağına dondukten sonra, işgal yonetimiyle bazı şartlarla ateşkes sağlanabileceği yolunda acıklamalarda bulunduğunuzu ileri surduler. Bunun yanı sıra yahudilerin dinci partilerinden birinin sizinle goruşmesi uzere Gazze'ye bir temsilci gonderdiği iddia edildi. Butun bu soylentilerin ve haberlerin doğruluk derecesi nedir?
Oncelikle ben yahudilere herhangi bir ateşkes onerisinde bulunmadım. Onlar bolgede kendilerini guvence ve istikrar icinde gormek istiyorlar. Eğer guvencede olmak istiyorlarsa bunu elde edebilirler. Ama bazı şartlarla: Batı Yaka ve Gazze bolgesinden tamamen cekilecekler, Kudus'umuzu bize butunuyle teslim edecekler, işgal altındaki topraklarda bulunan yahudi yerleşim merkezleri tamamen kaldırılacak, tutuklu Filistinlilerin tamamı serbest bırakılacak, bizim kurtarılmış bolgelerimizde Filistin devletimizi kuracağız, o toprakların ustundekiler de altındakiler de bize ait olacak, oralarda yonetim hakkı tamamıyla bize ait olacak, yahudiler hicbir şekilde karışmayacaklar. Eğer İsrail butun bu şartları yerine getirirse biz de, silahlı mucadelemizi belli bir sure durdururuz. Cunku İslam, belirli bir sure ateşkese gidilmesini engellememektedir. Bunun icin biz İslam nizamına gore hareket ederiz. Onlar bunu yaparlarsa, biz de dediğimizi yaparız. Ama biz ahdimize ve dinimizin esaslarına bağlı kalırız.
Yahudilerle goruşme, yahut herhangi bir yahudi dindarla bir araya gelme konusundaki soylentiler hakkında da şunu soylemek isterim: Bizim İsrail ile goruşme turunde hicbir ilişkimiz soz konusu değildir. Ne gizli ne de acık! Bizim goruşmemiz sadece ozerk yonetimle olabilir. Onlarla goruşuruz. Biz bir şey istediğimizde bunu ozerk yonetim yetkilileriyle goruşuruz. Diyalog olacaksa onunla olur. Biz burada iki ayrı yonetimin olmasından yana değiliz. Biz İsrail'le herhangi bir diyaloga girmekten yana değiliz. Eğer herhangi bir diyalog ve goruşme olacaksa bu ozerk yonetimle onların arasında olur.
Sizin Gazze'ye donmenizden sonra Dr. Mahmud Zehhar, sizin ozerk yonetimin yetkisine karşı bir tavrınızın olmadığına ve Yasir Arafat'ı Filistin halkının lideri olarak tanıdığınıza dair acıklamalarda bulundu. Bu konuda neler soylemek istersiniz?
Biz vatan toprağının sadece kucuk bir parcası uzerinde bulunuyoruz. Oranın başında da kardeşimiz Ebu Ammar (Yasir Arafat) var. Dunyanın herhangi bir yerinde birbiriyle ic ice girmiş, surtuşme halinde iki ayrı yonetimin olması mumkun değildir. Bugun bu yonetimi tanıyor ve kabul ediyoruz. Yarın devletimiz olacak. Burada iki ayrı yonetim olamaz. Ancak bir yonetim olur. Ebu Ammar inşallah bu devletin başkanı olacak. Biz ne koltuk, ne mal, ne mevki istiyoruz. Biz mucahitleriz. Haklarımızı geri istiyoruz. Yonetim yine ozerk yonetimin elinde kalsın. Biz ona bakmıyor ve ona rağbet etmiyoruz.
Gazze'ye dondukten sonra HAMAS'ın konumu hakkındaki kanaatiniz nedir?
Bizim HAMAS olarak hedefimiz toprağımızı kurtarmak ve hakkımızı geri almaktır. Bu surekli, sabit ve değişmeyecek bir hedeftir. Bu hedef er veya gec gercekleşecektir. Bu hedef Filistin davasına hizmet etmektedir. Biz Filistin halkının birliği, arasına herhangi bir ihtilafın, uzlaşmazlığın girmemesi, ic savaş cıkmaması icin calışacağız. İşte bu Filistin davasına hizmet edecektir. Hedef tektir.
Biz isteklerimizi gercekleştirmede ve İsrail işgal rejiminin gasp ettiği meşru hakkımızı geri almada ozerk yonetime destek oluruz. Bu gercekleştiğinde herhangi bir carpışma ve direniş olmaz.
Ozerk yonetime yapılan baskı neticesinde Gazze ve Batı Yaka'da cok sayıda hayır kurumu kapatıldı. Filistin dışında yaşayan cok sayıda Filistinli kendi vatanlarındaki hayır kurumlarına yardımlarını yeniden başlatabilmek icin bu kurumların faaliyetine izin verilmesini bekliyorlar. Bu konudaki tavrınız ne olacak?
Biz inşallah bu kurumların ayakta tutulması ve kapatılmaması icin ozerk yonetimle goruşeceğiz. Cunku bu kurumların kanuna aykırı bir calışmaları olmadığı gibi siyasi ve askeri faaliyetlere de girmemişlerdir. Biz ozerk yonetimden bu kurumların kapatılmamasını isteyeceğiz. İsrail daha guclu olmasına ve daha geniş imkÂnlara sahip olmasına rağmen bu kurumları kapatmaya kapatsa bile uzun sure kapalı tutmaya guc yetiremedi. Ama şimdi kendisinin başaramadığını ozerk yonetimden istiyor. İnşallah goruşmeler sonunda bu konu cozume kavuşacak ve Filistin halkının maslahatı acısından hayırlı olan sonuca ulaşılacaktır.
Herhangi bir secim olması durumunda siz aday olmayı duşunur musunuz? Veya ozerk yonetim size bir bakanlık gorevi teklif etse kabul eder misiniz? Bir de belediye secimleri yapılması durumunda HAMAS bu secimlere katılacak mı?
Ahmed Yasin herhangi bir dunyalık peşinde değildir. Ahmed Yasin herhangi bir mevki elde etme arzusu taşımıyor. Ben kendimi herhangi bir makam icin aday gostermeyeceğim. Ben ozerk yonetimle kavgalı da değilim, bu yonetimi ele gecirme cabasında da değilim. Ben Allah katında kabul edilmiş kullardan olmak suretiyle Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum. Bu itibarla birinci olarak: Ben ne bir mevki icin ne de secimler icin aday olmayı duşunuyorum. İkinci olarak: Ozerk yonetim herhangi bir mevkiyi teklif ederse kabul etmeyeceğim. Cunku ben herhangi bir koltuk veya mevki peşinde değilim. Ucuncu olarak: Belediye secimleri konusuyla ilgili olarak, benim zindanda olduğum sırada HAMAS belediye secimlerine katılmak istediği yonunde acıklama yapmıştı. Benim buna herhangi bir itirazım yok. İnşallah eğer gercekleşirse İslami hareket bu secimlere katılacak.
Son olarak dunya Muslumanlarına bir mesajınız var mı?
Benim butun Musluman genclere nasihatim en başta İslam ahlakıyla ahlaklanmalarıdır. Doğruluk, guvenilirlik, ahde vefa, sevgi, kararlılık, calışma ve urunde ihlas, Muslumanlarla yardımlaşmak ve onların dertleriyle dertlenmek de İslam ahlakının gereklerindendir. Allah yolunda cihad ve Allahu Teala'nın kelamının en yuce olması icin başkalarıyla yardımlaşmak da İslam ahlakının gereklerinden biridir. Muslumanlara da ilme onem vermelerini tavsiye ediyorum. İlim gelecekte bizim duşmanımıza karşı zafer elde etmekte kullanacağımız silahımız olacak. Cehaletle zafer elde edemeyiz. Dini, dunyayı ve ahireti kuşatacak bir ilimle ancak zafer elde edebiliriz.
Şeyh Yasin'den Mesajlar
Şeyh Yasin 1999'daki Ramazan mesajında şoyle diyordu
"Buradan, Filistin toprağından, İsra ve Mirac toprağından, etrafını Yuce Allah'ın mubarek kıldığı Aksa toprağından bu satırları size yazıyorum. Yurdunu kurtarmak ve siyonist duşmanı dize getirmek icin mucadele eden mucahit halkımızın yanında yer aldığınız surece siz de mucahitsiniz. Kalpleriniz bizim Filistin'deki cihadımızla beraber olduğu, kalemleriniz bizim Filistin'deki davamızı savunduğu surece siz de mucahitsiniz. Kim bir gaziyi techiz ederse o gaza etmiş gibidir. Kim bir gazinin geride kalan ailesine bakarsa o gaza etmiş gibidir. Burada, işgal altındaki topraklarda yaşayan halkınıza maddi, manevi ve siyasi yonden yardımcı olduğunuz surece siz mucahitsiniz. Filistin'le, Kudus'le, Aksa'yla ilgili gorevinizi yerine getirme ateşiyle yanıp tutuştuğunuz surece siz mucahitsiniz. Allah'ın sozunu dunyaya tebliğ ettiğiniz, hakkı savunduğunuz, hakkın yanında yer aldığınız surece siz mucahitsiniz. Şanı yuce olan Allah hak ve doğru olan sozunde şoyle buyuruyor: "Oyleyse inkÂrcılara boyun eğme ve onlara karşı onunla (Kur'an'la) buyuk bir cihad ver." (Furkan, 25/52)"
"Filistin halkı yeniden yurduna donmediği ve Filistin toprakları uzerinde bir Filistin devleti kurulamadığı surece Filistin meselesine gercek bir cozum bulunmuş olunamaz. Bu olmadan uretilecek cozumlerin tumu gecici cozumlerdir ve sadece Filistin halkının sınırlı bir sure icin teskin edilmesi amacına yonelik olabilir."
Amerikalı bir gazetecinin: "Amerikan kamuoyunda HAMAS'ın eylemleri teror olarak nitelendiriliyor. Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?" diye sorması uzerine Ahmed Yasin şu cevabı verdi:
Bu gulunc bir şey. Cunku bir şeye tek gozle bakan onu tam ve gercek olarak goremez. HAMAS herhangi bir teror eylemi gercekleştirmiyor. O, halkını, toprağını ve kendini savunuyor. İsrailliler Mescidi Aksa'da ve Hz. İbrahim Camisi'nde sivil Filistinlilere yonelik terorist saldırılar gercekleştirmeden once HAMAS sivillere yonelik en ufak bir eylem gercekleştirmemişti. HAMAS esas itibariyle bir askeri orgut değil insani bir orgut, hizmeti esas alan toplumsal bir harekettir. Fakat bizim toprağımızı zorla elimizden alan, evlatlarımıza saldıran bir yerleşimciye karşı savaşma hakkımız yok mu? Boyle birine karşı savaşmak bizim meşru hakkımız değil mi? İkinci olarak, bizim halkımıza karşı Deir Yasin'de, Kana'da ve sair yerlerde gercekleştirilen katliamları niye gormuyorsunuz? Bizim insanlarımız BM binalarına sığınıyor, İsrail ucakları gelip onların sığındıkları binaları bombalıyor ve sucsuz insanları topluca katlediyorlar. Neden olaylara sadece tek gozle bakıyorsunuz. Butun bu katliamları neden gormezlikten geliyorsunuz? Eğer işgale karşı toprağını savunanın yaptığını teror olarak nitelendiriyorlarsa bizzat işgalin kendisini ne olarak niteleyecekler? Amerika'nın topraklarının herhangi bir bolumu işgal edilseydi sizin tutumunuz ne olurdu acaba?"
Şehadet eylemleri ve sivillerin oldurulmesi meselesiyle ilgili bir soruya verdiği cevapta şu ifadelere yer vermişti
"Burada soz konusu olan İsraillilerin "intihar saldırıları" adını verdikleri istişhadi eylemlerdir. Bu eylemlerde İsrailli sivillerin de hedef alınması soz konusudur. Ben daha once İsraillilere, sivillere yonelik saldırıları karşılıklı olarak durdurmayı teklif ettim. Eğer İsrail sivillere yonelik saldırılarını durdurursa biz de aynı şekilde bunu durdurabiliriz. Biz aslında sivillere yonelik saldırılar duzenlemeyi sevmiyoruz; dinimiz de normal şartlarda bunu hoş karşılamıyor. Ama İsrailliler surekli sivillere yonelik saldırılar duzenliyorlar. Evleri yıkıyorlar. Cocukları ve kadınları olduruyorlar. Kadın olsun erkek olsun, tutukluların ailelerini surekli takip ediyorlar. Onlar butun bu uygulamalarında sivilleri hedef almaktadırlar. Ben de onlara diyorum ki siz sivillerden uzak durun, biz de sizin sivillerinizden uzak durmaya hazırız. İşgale karşı mucadele konusuna gelince; bu konuda diyoruz ki: Eğer işgal tamamen son bulursa o zaman bu direnişin durması soz konusu olabilir."
__________________