turk cocuklarının aklında, kalbinde, her yerinde muhim yer edinmiş susam sokağı'nda şahit olunmuş her turlu karenin -yıllar sonra yorumlanınca- ortaya cıkardığı acı hakikatlerdir.
ornek: -sabiha teyze ile tahsin usta'nın cocuklarının olmaması.(bilindiği gibi onların cocuğu yoktu. ama bu dupeduz bir yokluk değil imkansızlık hadisesiydi. cunku her ikisi de cocukları pek severdi, fakat yaradan onlara bu mutluluğu reva gormemişti.)
-zehra teyze'nin evlat acısı. (zehra teyze bilindiği gibi cocukları pek severdi. ancak ozellikle kırpık'a cok sert davranırdı. sanırım bunun nedeni, yıllar once kaybettiği evladını hatırlamasına engel olacak bir metanet duvarıyla kendini savunmaktır. -bu goruşe ulaşmamda munir ozkul'un hayat sevince guzel filminde canlandırdığı karakter buyuk pay sahibidir. )
-nihat amca'nın yıllar once insafsız bir kadın tarafından nikah masasında terk edilmesi. (nihat amca her zaman dukkanında oturur, kendini kitaplarına verirdi. asosyal bir amcaydı biraz. arada sırada zehra teyze'yle yarenlik eder ve karşı cinsle olan munasebetlerini bu seviyede muhafaza ederdi. yani nihat amca'nın sutten ağzı bir kere yanmıştı. kendisinin gencliğini yaşadığı donem de goz onunde bulundurulduğunda savım su goturmez bir gerceklik olarak dikiliyor karşıma)
- edi ile budu'nun hem oksuz hem yetim olması. (edi ve budu o yaşta ne arıyorlardı ayrı evde? budu niye o denli temiz, titiz ve duzenliydi? zavallı yavrucak bu intizamını, -eminim- en yakın dostunun (ve tabii ki kendi) kimsesizliğine karşı bir kalkan olarak kullanıyordu. annesizliklerinin ve babasızlıklarının sebep olduğu mahrumiyetleri bu duzenle asgariye indirmeye calışıyordu.)

yalnızca hatıralar bile yıllar sonra bu buyuk gercekleri ortaya cıkarmaya yetiyorsa, programın tekrar izlenmesi kimbilir daha nicelerini gun yuzune cıkaracaktır... bu bağlamda trt'yi bu efsaneyi tekrar yayınlamaya davet ediyorum.
__________________