Hadisci ve kelamcıların uzerinde tartışmadığı ve ihtilaf etmedikleri konu yok denecek kadar azdır. Bu sebeple uzerinde ihtilaf ettikleri konuların ana başlıklarını vermek yeterli olacaktır. Allah'ın sıfatları, insanın fiilleri, kader, ruyetullah ve Kur'an'ın mahluk olup olmaması konuları olarak ifade edebiliriz
İslÂm' ın ilk dort halifesini takip eden devirlerde, hadiscilerle kelÂmcılar arasında ortaya cıkan munakaşalar, tarafların, akÂ'ide taalluk eden meseleler uzerindeki goruş ayrılıklarının tabii bir neticesi olarak tezahur eder. İslami cepheden mutalaa edildiği takdirde, bu ceşit goruş ayrılıklarının, Kur'Ân. ve Sunnet'le, inanc ve itikad yonunden teşkili hedef tutulan muttehıd bir toplum goruşunu zedelediği, hatt tamamen ortadan kaldırdığı kolayca anlaşılır. Filhakika Kur'Ân, akÂ'id konusunda, muslumanlar ın birlik halinde inanmaları gereken hususları bildirmiş , Hz. Peygamber de ilk mufessir olarak, ihtiyac duyulan konularda yaptığı acıklamalarla, ilerde muslumanları muşkil durumlara duşurebilecek karanlık bir nokta kalmamasını sağlamıştır. Onun hayatında ve onu takip eden ilk dort halife devrinde, muslumanlar arasında, itikadi konulara taalluk eden her hangi bir mesele uzerinde en kucuk bir ihtilÂfın zuhur etmemiş olması da, akÂ'idde birlik gayesinin tahakkuk ettiğini gosteren en bÂriz delildir. Esasen, Kur'Ânın tam olarak nuzÂlu, Hz. Peygamberin nÂzil olan Âyetleri hic noksansız tebliği ve nihayet son nÂzil olan Âyetle, dinin ikmal olunduğunun da acıkca belirtilmesi, muslumanlar icin akÂ'id konusunda, Kur'Ân ve Sunnetten ba ş ka her hangi bir kaynağa ihtiyac bırakılmadığını acıkca gosterir.