Dumanlı mavi gozler tam karşıdaki yeşil gozlere dikilmişti.
Saniyeler ağır ağır ilerliyordu. İlk konuşan Zane oldu.
"Sen!" dedi. Sesi şaşkın ve neredeyse suclayıcıydı.
Lucinda başını salladı. "Evet, benim. Ve ben de en az sizin ka*dar şaşkınım."
Şaşkın kelimesi bu durum icin biraz hafif kacıyordu. Hatta "şoka uğramış " da yetersiz kalabilirdi.
İş icin olmasa o gun oraya adımını dahi atmazdı. Zane Alexander'in karşılaşmayı istediği son kişiler arasındaydı.
Birkac sene once, yanında calışırken ne kadar duyarsız, umarsız bir insan olduğuna
aslında kafasından gecenleri soze dokmek icin cok daha acımasız sıfatlar da sıralayabilirdi.
bizzat şahit olmuştu. Ama yine de iş, işti.
"Burada ne arıyorsun?"
"Beni siz cağırttınız." Genc kadın bakışlarında masumiyet vardı. "Goruşmeye geldim."