EyvÂh! .. Ne yer, ne yÂr kaldı,
Gonlum dolu Âh u zÂr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.

Ben gittim o hÂksÂr kaldı,
Bir kûşede tÂrumÂr kaldı.
BÂkî o, enîs–i dilden eyvÂh!
Beyrût’ta bir mezÂr kaldı.

……
Cık FÂtıma, lÂhdden kıyÂm et,
YÂdımdaki hÂlime devÂm et!
Ketmetme bu rÂzı, soyle bir soz,
Ben isterim Âh oyle bir soz! ..

Guller gibi meyl-i ibtisÂm et,
Dağ-ı dile cÂre bul, merÂm et! ..
Bir tatlı bakışla, bir guluşle
EyyÂm-ı hayÂtımı tamÂm et! ..
……

YÂ Rab, oleyim mi neyleyim ben? ..
Ayrı yaşayım mı sevdiğimden? ..
Verdin bana boyle bir mûsibet,
Ettin beni duşmen-i muhabbet.

Ya bir kulu sevmiyor musun sen? ..
Ya boyle bir olum değil mi erken? ..
Hic bulmamak uzre gÂib ettim,
Mecnun gibi ben onu severken.

……
Her yer karanlık pur-nûr o mevkî? ..
Mağrib mi yoksa makber mi y RÂb!
Y hÂbgÂh-ı dilber mi y RÂb,
Ruy değil bu ayniyle vakî.

Kabrin cicekten bir turbe olmuş,
Donmuş o turbe bir haclegÂhe,
Bir haclegÂhe donmuşse turben
Ac koynunu ac maşukÂnım ben.
……

Sen oldun, olum guzel demektir,
Olsem yaraşır gamınla her gun.
Abdulhak Hamit Tarhan
__________________