erken kalkın hanımlar, beyler
vaktidir, uzatmayın boş yere
kac kere yazıldı kimbilir, karnaval
yeri değildir dunya, ne de sevecen
bir yatak odası. bir bok olacağı yok
kavramlar ve kavimler eritti coktan
bu manzarayı. yetmezliğinizle avunun
siftinip gittiniz bir bicilmiş yol boyu

gitgide gidilemez bir yerden mi gidemiyorsunuz
pek mi hoşnutsunuz ikiyi hayda! aşmış yuzlerinizden
zekanızın altında bir getto mu kurdunuz yoksa
bilinemezleriniz mi urkutuyor yoksa sizi
olum! sandığınız kadar soğuk mu? saklandığınız
her yerde birkac kupur mu gizlenir
son nefesinde kendisini ozleyen kimdir
neden uzun olur her anne

ahmaklık bakaloryasını uzun eşek gecmek
aşkla otuzbir cekmek, ot icmek, ot bicmek
cok zamandır aşağılanıyor oysa. fevkalade
sağlıklı bir yasayla yonetiliyor hayatlarımız
: altta ve guneyde kalanın canı cıkarsa cıksın
cebine uc beş banknot sıkışmış kim ayırt eder
kuzeyi guneyi guneşi ve batışı
uzlaşalım o vakıt: cok yaşa zararsızlık
duzayak hayatlardan kime ne; zerzevatcıyı
ve sabun satıcısını haneye cağırın, oldu işte

ust katlardan halı silkelemek tehlikesiz
ve serbesttir oysa. mobilyalardan ve kopuklu
deterjanlardan ve su hazneli supurgelerden ve kirtim
kirtleri yasaklayan ozel harekat şubesinden kurtulmuş
bir halınız varsa eğer; hanımlar, beyler, bekleyin
aşağıdan yukarıya doğru devrim yapsınlar
yukarıdan aşağıya ırzına gecin devrimin
olmadı cekip gidin; ısrarla soylemiyorum ama
pek bir canınız cekerse: siktirip oyle gidin

bir bok yok hanımlar, beyler ve itiraf edenler
iki yuz kişi iki bucuk milyar dunyalıdan zengin
bir haftalık karıyla Microsoft'un, aclık
unutulup gider Malthus'un geometrisine rağmen
El Debba'da akbaba gezmez ac kızların peşinde
kir pas icinde tiner cocukları bir hamam gorse
akca pakca pek de guzel olurlar sanki
zannedin ki bir hamam var onlar icin ve iki
kere iki etmektedir iki! gelip de gorun ki
kuvarkını yitirmiş lepton kadar compressed işte
el yazması tadını ve zihin olanca akışını gomup
manyetoları ve kıcınızı buyuten high technology

ah! gitmezseniz eğer binip gunahsız atlarınıza
bu ısrar ruhumuzu yakacak, dikkatimizi. kimliğimizi
ateşe vermeden cok once kendi kıblemizde
hayatımızı; pakca gerdanlı, kruvaze -gobekgizler-
kostumlu, manasız bakışlı, beyazlatılmış
ahlaklarıyla veled-i akcaları, kahkahalarıyla
doymamış dimağları ve yaprak sarma kuramlarıyla
başbaşa ve hukumsuz bırakmak acıtıyor canımı
borsaya surulmuş şu pickuruları, şu nimet budalaları
bir dunyalı zaafıyla ve kanatılmamış dudaklarıyla
canımı acıtıyor ve erteliyorum birkac gun icin gidişimi

fazla kalmış olmak ayıptır, vaktı ıskaladım, biliyorum
inliyorum gidebilmek icin, of! kac duğum fazla attım
pişmedim hala, buyuyemedim kızım, annem ve baba
- bir cocuğu olmak hele, yeniden uretmektir
ıcığıyla bilinen yeryuzu yaşamasını ve kışkırtır,
soyundan geleni saklayıp koruma telaşını. - haydi
hop! toparla kendini hep guzel kadınların sevgilisi
arkada bırakacağı gozunu yaşarken derlemiş Adem
soyle k'ale alınmasa da sozunu, sana ne ala:
gitmeden once soylemek istediğim birkac soz var
ve keyifle kıracağım birkac burun kemiği, hala

Orhan Alkaya
__________________