Yokluğun icimde ateşten bir gomlek. Her gun yenisiyle değiştiriyorum. Her gun bir oncekinden daha cok yanıyor canım. her gun bir oncekinden daha cok oluyor ruhum. Senin sevginle hayat bulurken diğer yandan yokluğunla biraz daha yok oluyorum.

Yokluğun icimde fırtına onceki bir sessizlik. Her zamankinden daha cok durgunum, her zamankinden daha cok yaralı. Ruzgarda yolunu şaşırmış bir kelebek misali salınıyor cansız bedenim sensizliğin girdabında..
Sana deli gibi aşıkken kollarımın hep boşluğu sarması acı veriyor. Sozler dokunuşların yerini almıyor. Bu yuzden ne soylesem hep yarım ne yazsam hep eksik kalıyor

Seni sensiz yaşamaya alıştım demiştim ya.. Yalan soyledim sana. Kendimle birlikte kandırdım seni de.. Bir avuntuydu imkansızlığına karşı.. Bir teselliydi caresizliğimize nispet.. Hani sensiz yaşayamam ben olurum demiştim ya sevgili.. Şimdilerde nefessiz kalışım bu yuzden.. Ben sensizim yokluğunda.. ben nefes alamıyorum.. ben oluyorum sevgili.. ben oluyorum.. yokluğun olumun diğer adı..

Bugunlerde garip bir hal var uzerimde.. Alıştım sandığım yokluğun yureğimi eziyor. Şarkımızı dinleyemiyorum artık.. İmkansızlığın ruhumu yakıyor. Şarkımızdan akan her ezgiyle, gozumden akamayan kristal gozyaşlarım kalbimi acıtıyor.. ben guclu değilim.
Kalbim kalbine emanet yar..

Hani derler ya, “gitmek mi zor kalmak mı”... ben bu sorunun cevabını veriyorum şimdilerde gece gozlum. Benim icin en zoruydu aşkını sensiz yaşamak, seninle sensizliğinde kalmak.
Herşeyi ardında bırakıp da gitmek.. ruhunu emanet aldığın yere teslim etmek