

Birlikte yuruduğumuz yolun uzunluğunu değil, yaşadığımız yolu hesapla!
Ben sana yağmur yağarken, gokyuzune bakıp sevinmeyi oğrettim!
Sevinmeyi hesapla!
Gun gelir; olurum...
Yokluğumu hesapla!
Kainat boşluğunun sonsuzluğunda ritmik bir noktacık; dunya...
Koca dunyada ritmik bir noktacık; kalbim...
Rabbimin “Hicbir yere sığmam; oraya sığarım” ovgusuyle yuce...
Ve ama, hırsının orsunde vahşice;
Kırılmayı hesapla!
Başucundaki eski bir kitap gibiyim cocukluğunu fısıldayan...
Beni değil, kendini verirsin eskiciye!
Ve seni kime sorarlar sonra?
Sen kime sorarsın kendini?
Kaybolmayı hesapla!
Beni bulabilirsin belki...
Ama belki...
Guvercinlerin olduğu yerde;
Fatih’te, Eyup’te veya Yenicami’de...
Bir avuc yemi savururken havaya...
Sessizce ağlarken,
Veya.
Bıraktığın yerde;
Bulabilmeyi hesapla...
İlla ki olurum...
Yokluğumu hesapla!