.
.


Duşlerimiz ve uğruna bir omru değer bictiğimiz hayallerimiz… ve gerceğe donuşme beklentisi icerisinde yani, zamanı hazımsızlığın, sabırsızlığın yaşanmışlıklarında kavrulan, kavruldukca olgunlaşan ruhlarımız….
Hayal etmek, umut beslemekdir…. Umut beslemek, zamanın tarlasına yaşayacak olduğumuz mutlu gunlerin fidanlarını dikmek demektir… sonrasında o fidanları, bazen heyecanla bazen kaygıyla, bazen sevinc bazen huzun gozyaşlarıyla sulamak gerektir….… Bazen gerceklerin acımasızlığından bazen, yaşam şartlarının katılığından ve bunların doğurduğu duş kırıklıklarından korumayı… bilinmezliklerin karamsarlığa davet eden basitliklerine karşı direnmeyi gerektirir… Hayellerin ancak bu zorluklara goğus gerdiğin nisbette gercekleşir… Unutma, bu macerada, korku ve sevinc, arzu ve tutku senin her daim peşindedir..
Bilmeliyizki, hayellerimize ve hedeflerimize kavuşana kadar huzursuzuz, yolumuz uzun…. Bu gerceklerin arasında yaşamaktan memnunmusun? Şayet memnun değilsen….. bu huzursuzluktan kacmak, basitliklere sarılıp yaşamak, kendimize ihanettir bunu biliyormusun????


Sen sen ol hayellerinden vazgecme, basitliği secip kendine ihanet etme… o guzel hayellerini, cucelerin dev gibi gorunen golgelerinden korkup terk etme, vazgecme……. sahip olabileceğin guzel gunlerin fidanlarını, duş kırıklıkları bahcesine gomme…. Ve unutma… şayet cesursan, YAŞAMIN, icinde bulunduğun şartlarla değil, cesaretle arkasında durduğun hayellerinle şekillenir ve guzelleşir….
Korku ve endişenin tutsaklığında, engel ve zorluklara goğus gerememenin korkaklığında yaşamış olduğun hayat sence ne kadar değerlidir??? Ve hayat bu korkaklığınla sana, zilletten başka ne verebilir??? Zillet ise bir omur boyu, acı, gozyaşı ve basitlikten başka neler doğurabilir???
Sennnn….. cesaretin kadar guclu, sahip olduğun hayellerin kadar değerlisin… yani hayellerin, hedeflerin ve onları gercekleştirecek cesaretin yoksa koskoca bir HİCSİN…. Şimdi soyle bana ne olur, bu korkaklığın esaretinde ne kadar yaşayabilirsin? Kendine ve insanlığa ne kadar hizmet edebilirsin?
Ve hayellerine dikkat et….. sana baş edilmiş nimetler karşısında nankor olma…. Bir adım dahi olsa, kadere isyanın sınrlarını aşma…….
Ve oyle dilekler yada hayeller vardır ki,duyduğunda hayatta başka bir şeye sahip olmanın hayalini kurmaktan utanırsın……. Mesela;


Bir suclu vicdanı tarafından azad edileceği anı…
Bir yaşlı, isyan etmeden, acılar icerisinde kıvranan yıpranmış bedeninin huzura kavuşacağı mekanı… yani mezarını…..
Bir idam mahkumu, yağlı ilmekten kurtulacağı ve afedileceği zamanı…
Bir gurbetci, vatan hasretinin biteceği, bir turlu alışamadığı yabancı yuzlerin, farklı dunyaların, maneviyatsız ve inancsız kalabalıkların soğukluğundan uzaklaşacağı, hasretle sevdiklerine kavuşacağı gunu ve anavatanına ayak bastığında, kutsal saydığı, belki bir omur bagrında hasretini taşıdığı vatan topraklarına secde edeceği anı hayal eder….
Veeee…….. Azrailin unuformalı bir asker kılığında dolaştığı, savaş mermilerinin hic adres sormadan, Azraile hizmet edercesine sucsuz bedenlere saplandığı, her yerden acı cığlıkların yankılandığı bir şehirde…… hayal………… silahların susmasıdır, Azrailin yaşadığın topraklardan uzaklaşmasıdır, cığlık ve feryadların sukut bulmasıdır… barış guvercinlerinin gokyuzunde korksuzca ucuşmasıdır… korku ve endişeden uzak, mutlu ve huzurlu gunlere kanat cırpmasıdır…. Ve yine boyle bir coğrafyada hayal…. bir BABANIN evinden dışarı cıkarken bir daha sağsalim geri doneceğinden, donduğunde cocuklarını yaşıyor, koşuyor ve guluyor gorebileceğinden emin olmasıdır….


Anlıyormusun??? Hissedebiliyormusun??? İşte hayellerini bu gercekleri goz ardı etmeden belirlemelisin, bunlara benzer sıkıntıların yoksa şayet, once şukretmelisin, ondan sonra dilemelisin yada hayal etmelisin….. Ve yureği olan hic kimse bu yaşanılan gercekleri goz ardı ederek, sahip olduğu, bombalanma endişesinden uzak, ailesiyle saadet icerisinde yaşadıkları evlerinin yerine, daha geniş ve bahceli evleri…..yada renginden sıkıldığı ithal arabasının bir ust modelini hayal etmesin… Kendi dunyasında yaşayan, acılarının dinmesi, acizliğinin sona ermesi icin olumu arzulayan yaşlı insanı, vicdan azabı ceken sucluyu, vatan hasretliği ceken uzaklardaki dostunu, savaşın tum cirkinliğini ve korkusunu icinde hisseden ve acımasızlıgın ortasında kalmış hicbir şeyden habersiz masum cocukları, katil mermilerinin varlığını ensesinde hisseden anaları, babaları ve bu insanların kurdukları hayelleri gormezden gelmesin…. Nankorluk etmesin…. Şukuretsinnn alışık olmasada, bir kezde olsa onlar icin hayal etsin ve dilesinnnn…..
.
.
.