[HR][/HR]garip bir karın ağrısı hukum surmekte son gunlerde...
neden, nicin, ne zamana kadar bilinmemekte...
"bir guc savaşı değil bu, kendi haline bırak, galibi yok bunun, aşk bu yaşanacak" demişti biri bi şarkıda... cevabım acık ve basit "halt etmiş......sin"
bugun bu dunyada artık "aşk olma adayı duygular" bile birer guc savaşı!
belki aşk bir olgu değil bir geciştir, bir bakıştır, bir surectir ne dersin ha... belki aşk sabah uyandığında vardır tek, gun doğarken yapraklara duşen buğu gibi,
havaya goredir, değişkendir, bir cıkar ortaya bir kaybolur belki...
ve bence uykuya ihtiyacı olan beden değil zihindir; ki onuda mutsuzken işsiz bırakmak pek de adil olmasa gerek...
e ozaman ne yapmalı ?
sızana kadar vakti mi harcamalı?
ya sonra? ya sabah?
aslında herzamanki gibi yeni bir gune uyanmalı,
belki artık genel olarak iyi hissettiğim icindir beni bu kadar etkilemiyor bu duygu.
belki mutluluk sıcaklık gibidir... ve belki onca kara kıştan sonra tropikal bir adaya duşmuşumdur, ve o cıtlatıp kırınca, icindeki kimyasalların tepkiye girmesiyle elimizi ısıtan o kucuk kalpciklerin artık bi hukmu yoktur.
belki artık mutluyken ihtiyacım sahte kağıt gemiler değildir,
belki bundan sonra ancak transmarinler keser beni...
ya da artık bulmuşumdur yolumu yoktur kimseye ihtiyacım, ama hepsini tutarım belli bi mesafede hoşuma gidiyordur hepsi...
belkiler
sankiler
cunkuler
en uretken 3 kelime bence:
soyle bi "belki" değiştir herşeyi.
kullan bi "sanki" ifade edersin hissedemediğin hislerini belki.
ve "cunku".. eğer kullanabiliyorsan bunu yeterli miktarda, gerektikce ve duzgunce... farkındasın demek ki ne olmuş ve olacak...
birde keşkeler var..."keşke"?
ne dedi annen kuzum: olanla olene yok bir care... o zaman sen niye varsın ki "keşke"?
gerek yok guzel şeyler icin bile keşkeye
oyle olması gerektiği icin erken bitmiştir ruya ve zaten opemediğin icin ozluyorsundur şimdi...
bir zihin; 40bin 441 tilki....
hepsinin kuyruğu birbirinden uzun ama bu sefer durum farklı:
hangisi hangisinin kuyruğu artık kendileri bile bulamaz olmuş
hepsi karışmış arap sacı, cin corbası olmuş...
ama birşey daha duymuş bu kıs cocuuu
hayat kavanoz gibiymiş
kapasitesi belli
daha cok almasını istiyorsan icine once buyuk taşları dolduracakmışsın... once buyukler ki araları kucuk şeylerle doldurabilesinmiş...
eğer kucuk şeylerle doldurmaya başlarsan ya hep oyle devam edecekmişsin ya da kalmayacakmış o buyuk taşlara yer..
hala o his var bazen icimde...
ne zaman bir ışık bir koşeden vursa gozume gecenin ilerleyen saatlerinde...
hep aynı dilek; hep aynı istek:
neden bilmem hala... ama oyle...
"yanlışsın bir iskelenin lambası olmalıydın..."
denizfeneri misali değil..
sessiz gecede sadece cıcırbocekleri, biraz deniz sesi, belki ileriden şehir ışıkları... uzak bi ateş cıtırtısı ama hafif dalgalar ve cok sakin bir ruzgar
burnuma gelen halen ne olduğundan emin olmadığım, ama incir ağacı olduğunu tahmin ettiğim o muhteşem eşsiz koku...
ve tenimde o ateşle, soğuyan geceye rağmen uşumezken,
yanaklarım biraz da gergin ve pembeyken...
bir etek ve bilemedin bir beyaz hırka sırtımdayken...
işte oturduğum o iskeleyi aydınlatan cılız ama sevimli ışık olmalıydın...
^^Garip... :/
Aşk0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Aşk
- ^^Garip... :/