Kaza Namazlarını Kimler Kılabilir?
Tabii ki herkes kılabilir. Kimse bu konuda kimseye engel olamaz. Ama kaza namazları bir nasip meselesidir.

Namaz, Allah’ın yuzden fazla ayeti kerime ile emrettiği bir farzdır. Dinin direğidir. Ama insanlar gafletle, gunahların ağırlıkları ile namaz kılmayı terk edebilmektedir.

Allah, insana tovbe nimeti nasip ettiğinde eğer bu tovbe, tovbe-i nasuhsa insan gecmişte yaptığı hatalarını tamir etmeye başlar. Bunların icerisinde kaza namazları en başta gelir. Bir insan tovbe yoluna girip de boyle bir telafi ve borc icerisinde değilse, demek ki tovbesi tam değil, yani tovbesi nasuh tovbe ayarında değildir. Bu ortaya cıkar. Nasuh tovbenin en onemli ozellikleri yapılan gunahlara icten bir pişmanlık duyma, bir daha yapmama azmi ile birlikte gecmişte yapılan kusurları da tamir etme yoluna girmedir. Bu acıdan kaza namazları da bu tovbenin neticesidir. Yoksa insanların coğu vakit namazlarını, hatta farz namazlarını kılmaktan acizdirler, bir de bunun ustune kaza namazlarını kılmak gercekten Allah’a samimi bir şekilde tovbe etmiş, ona yonelmiş ihlÂslı kullara mahsustur. Bu ancak bu tur kullara kolay gelir. Onlar kaza namazlarını kılmaya icten gelen bir guc, enerji, heyecan ve şevkle katlanırlar. Yoksa boyle bir tovbe nasip olmazsa o kişi isterse namaza başlasın, yani vakit namazlarını ceşitli vesilelerle kılmaya başlasın, kolay kolay kaza namazlarını kılmaya yanaşmayacaktır, daha doğrusu hicbir zaman kaza namazlarını kılamayacaktır, bu konuda Allah’ın affına ve merhametine guvenecektir ya da kaza namazları aleyhinde ceşitli bahanelere sığınacaktır. Bundan dolayı kaza namazı icin oncelikle Allah bizlere tovbe-yi nasuh nasip eylesin. Amin.

İnsan nefsi oyle ahmak, oyle kustahtır ki, gecmişte kılamadığı namazların buyuk bir gunah olduğunu namaza başlamakla unutur. Kılamadığı namazlar sanki bir şey değilmiş gibi davranır. Guya tovbe edip namaza başlamakla gecmişteki namaz borclarının uzerinden duştuğunu, kalktığını farz eder. Bu zannına da ceşitli dayanaklar aramaya başlar. Bulduğu dayanaklardan da aslında kendisi de şuphe duyar. Cunku şupheyle hareket ettiği gibi şupheli duşuncelere dayanır, durur. Orneğin der ki, ‘Kuran’da kaza namazı diye bir şey yok, boyle bir şey olsaydı Allah bunu Kuran’da belirtirdi.’ Halbuki sunnette kaza namazı vardır. Yani peygamberimiz kaza namazını bizzat uygulamıştır. Bu konuda ashaptan intikal eden pek cok hadis-i şerif vardır. Peygamberimiz ceşitli nedenlerle kılamadığı namazları ya ashabıyla birlikte veya kendisi bizzat kaza yapmıştır. Kaldı ki fıkhın inceliklerini anlayacak kadar herkes derin bilgiye de sahip olamaz. Onun icin mezhep imamları vardır. Mezhep imamları bu konuda fetvalar vermişlerdir. Hak mezheplerde, hususiyle Hanefi mezhebinde bu konu tartışmaya acılmayacak bir bicimde karara bağlanmış; insanın uzerindeki kaza namazlarını bir an once odemesi gerektiği belirtilmiştir. Şafi mezhebi bu yonde bir kolaylığa gitmiş, sunnet ve nafile namazları yerine oncelikle kaza namazlarının kılınmasını istemiştir. Hambeli ve Maliki mezhepleri de Şafii mezhebi gibi oncelikle sunnet ve nafile namazların yerine kaza namazlarının kılınması hususunda ısrar etmişlerdir. Kaza namazı kılma hususunda nefsin ve şeytanın sozlerini dinleyeceğimize mezhep imamlarının ictihatlarına değer verirsek kanaatimce daha doğru hareket etmiş oluruz. Tovbe-i nasuhun ruhuna daha cok yaklaşırız. Onun icin yukarıda dedim ki, kaza namazını ancak tovbe-i nasuh etmiş kişiler kılabilir. Başkalarına kaza namazları ağır gelir. Onu kılmaya guc yetiremezler. Bundan dolayı insanların once gercek bir tovbe ile yani nasuh tovbesi ile Allah’a yonelmeleri, sonra da kaza namazlarını kılmaları gerekmektedir. Arsa olmayınca evi neyin uzerine kuracaksın? Yani bu benzetmede arsa tovbe-i nasuh, ev de kaza namazlarıdır. İş bununla da bitmiyor. Cunku kaza namazları hicbir zaman gercek namazların yerine gecemez. Belki de Allah bunun icin Kuran-ı Kerim’inde bunu hic soz konusu etmemiştir. Aslında boyle duşunmek edepli kula daha cok yakışacaktır. Şu kesin ki, Âlemlere rahmet olarak gonderilen Rasulullah, Allah katında affedilme, merhamete ulaşma yolu olarak ummetine ornek teşkil etmek icin kaza namazlarını kılmıştır. Yani kaza namazlarını kılan kul o gunahtan kurtulduğunu duşunmemeli, bunun her zaman ezikliğini yaşamalı, ama Allah’ın rahmetinden de umidini kesmemelidir. Durum boyle iken bazı insanların namaza başlamakla Allah’ı minnet altında bırakırcasına ‘Ne yani bir de kaza namazlarını mı kılacağız, namaza başlamamız yetmiyor mu?’ demeleri veya boyle duşunmeleri en başta buyuk bir edepsizliktir. Suclu insan hatasını, bir de mezhebini unuttu mu curetkÂr ve ahmak olur. Ne dediğini, sozun nereye kadar vardığını bilmez. Omrunu fıkıh ilmine adamış mezhep imamlarına laf atmaya başlar. Dinden mezhepten cıkar haberi olmaz. Kılmaya başladığı ruhtan yosun namazları ile -haşa- Allah’ı minnet altına sokmaya calışır. Allah nefsin ve şeytanın elinde esir durumda olan bizleri bu tur isyanlardan muhafaza buyursun. Amin.

Sunnet Namazları Kaza Namazları Yerine Gecmez mi?
Sunnet namazları peygamberimizi taklitle kılınan namazlardır. İnşallah Allah ahrette o namazlarla hem farz namazlarımızdaki eksikleri tamamlayacak hem de bizleri peygamberimizin şefaatine mazhar kılacaktır. Buna işaret eden hadis-i şerifler var. Hatta hadis-i şerifler tum nafile namazları da bu kapsam icerisine almaktadır. Ama bize duşen şey bu dunyada iken Allah’ın işine karışmamak, farz namazları zamanında kılmamanın gunahını ruhunda duyarak affedilmek icin kaza namazlarını kılmaya gayret etmektir. Cunku peygamberimiz (s.a.s.) sunnet, nafile namazlar dışında kaza namazlarını da ayrı olarak kılmışlardır. Zaten mezhep imamları da bu yuzden kaza namazının varlığını kabul edip ayrı bir namaz turu olarak kılınması gerektiğine hukmetmişlerdir. Ayrıca Hanefi mezhebine gore farz ve sunnet namazı, kaza namazları yanında diğer nafile namazlara da ihtimam gostermek gerekir: Teheccud, duha, evvabin gibi. Farz namazlar emrin neticesi olduğundan daha bir tatlıdır. İnsana odevini yapmanın huzurunu verirler. Kaza namazları gecmişteki kusurdan oturu kılındığından insandaki ucup, gurur, kibir gibi nefsin damarlarını kırar, kulluğundaki acziyeti hatırlatırlar. Allah’ın rahmetine ve mağfiretine sığındırırlar. Sunnet namazlar, Rasullullah’a tabi olmanın, onun şefaatiyle umitlenmenin hazzıyla insanı mest ederler. Nafile namazlar ise Allah’a karşı bir sevdanın ve aşkın ifadesidirler. Ruh bu namazlarla adeta Allah’a doğru koşar. Allah’a yaklaşmanın yolu bu nafile ibadetlerden gecer. Bir hadisi şerifte de zaten bu durum belirtilmiştir. Cunku bu namazlar bir emirle değil, kuldaki istekle doğmuşturlar. Yani insanın hur iradesiyle kıldığı namazlardır. İstese kılmayabilirdi. Onun icin hem nefse hem de ruha cok tatlı gorunurler. En cok zevk alınan namaz turudurler. Bu namazlarda ruku ve secdeleri uzun tutmak bu zevkleri daha da artırır. Kısacası her namazın ruhu, tadı birbirinden farklıdır. Bu ibadetlere biraz devam ettiğimizde bu birbirinden farklı tatları almaya, birbirinde ayırmaya başlarız. İnsan nasıl bir yemek ceşidiyle yetinmiyorsa, her yemekte farklı bir tat alıyorsa, namaz turlerinde de durum boyledir. Birinin tadı diğerine benzemez. Hele bu cağda, yani ahir zamanda gunah ve kufrun değişik turlerine bulaşmaktan kurtulamayan bizlerin kaza namazlarının iklimine ihtiyacları ve bu namazların ardından dokulecek gozyaşlarına ihtiyacları coktur.

Kaza Namazları Nasıl Kılınır?
Kaza namazlarında sunnetler kılınmaz. Sadece farz ve vacip namazlar kaza edilir. Cunku Allah bu namazları emretmiştir. Sunnet namazlar sevap ve peygamberin şefaatini kazanmak icin kılınır. Kılınmadığı takdirde gunah değildirler. Kişi sadece sunnetin sevabından ve faziletinden mahrum kalır. Bunlar da aslında buyuk mahrumiyetlerdir. Biliyorsunuz gun icerisinde mutat olarak kılınan tek vacip namaz -tabii Hanefilere gore- yatsı namazından sonra kılınan uc rekÂtlı vitir namazıdır. İşte kaza namazlarını kılacak kişi nasıl gun icerisinde vakit namazlarının farzlarını ve vacibini kılıyorsa yine aynı bicimde bir değişiklik yapmaksızın kaza namazlarını kılar. Yani kaza namazları ile farz ve vacip namazlar aynı şekilde kılınırlar. Aralarında hicbir fark yoktur. Tek fark kaza namazı kılarken niyet almadadır. Zira kaza namazı kılarken iki değişik bicimden birisi ile niyet ederiz.

‘Niyet ettim Allah rızası icin kazaya kalmış son sabah namazının farzını kılmaya…” veya ‘‘Niyet ettim Allah rızası icin kazaya kalmış ilk sabah namazının farzını kılmaya…” Dikkat edersek kaza namazları ya sondan başa doğru ya da baştan sona doğru kaza edilmektedir. Bunlardan hangisi kişiye daha hoş geliyorsa onu secer.

Kaza namazlarının her biri icin ayrı ayrı kamet getirmenin daha makbul olacağı bazı Âlimlerce belirtilmişse de bazı Âlimlerce de bir kametle arka arkaya kaza namazı kılınacağı da ifade edilmiştir.

İnsanların coğu, ozellikle gencler, namazdan uzaktırlar. Pek cok insan namaz kılmamaktadır. Gunah ve kufur bataklığında isteseler de bir turlu namaza başlayamamaktadırlar. Haftada bir kıldıkları cuma ve yılda iki kere kıldıkları Bayram namazları ile kendilerini teselli etmektedirler. İnsanlara tovbe yıllar sonra nasip olabilmektedir. Genellikle kırklı ellili yaşlarda insanlar tovbe edip hak yola giriyorlar ve namaza başlıyorlar. Bu durumda bir insanın uzerinde buluğ cağına girdiği yaştan sonra kılamadığı her namaz, kaza namazı olarak kılınmayı beklemektedir. Ulkemizde ortalama olarak erkekler on iki, on uc; kadınlar ise on, on bir yaşlarında buluğ cağına girmektedirler. Buna gore kırk yaşında olan bir erkek yeni namaza başlamışsa en az 28 yıllık bir kaza namazı borcu bulunmaktadır. Bu kadar buyuk bir borc nasıl odenir? Buna omur yeter mi? İnşallah odenir, buna da omur yeter diyelim; ama omur yetmezse de kişi inşallah guzel niyeti ile Allah katında guzel bir kabul gorecektir. Onemli olan bu işe bir ucundan başlamaktır. Allah kalplerimize bakmakta ve bize ona gore değer vermektedir. Karıncaya sormuşlar, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye. O da, ‘Hacca!’ diye yanıt vermiş. ‘Sen bu kucuk cussenle onca yolu bitiremezsin.’ demişler. Karınca da, ‘Olsun,’ demiş, ‘yolunda olurum!’ İnsan kaza namazları hususunda da boyle duşunmeli, bu namazın ancak gercek bir tovbe ile Allah’a yonelmiş kullara mahsus olduğunu tefekkur ederek haline şukredip olunceye, daha doğrusu borcu bitinceye kadar bu namazlara devam etmelidir. Kaza namazlarının tadını alan bir insan, borclarını bitirdikten sonra da oyle kolay kolay onu bırakamaz. Belki eksiklerim olabilir, belki farzları hakkıyla kılamamışımdır, bahaneleriyle de kaza namazlarını surdurur. İşte nefis boyledir. Olumlu da olumsuz da olsa bir şeye alıştı mı onu kolay kolay hayatından cıkaramaz. Mesele onu guzel şeylere alıştırmakta.

Kaza namazları icin mustakil bir zaman dilimini ayırabiliriz. Orneğin sabah, oğle, ikindi, akşam, yatsı namazlarından sonra… Yani kaza namazları her vakit namazının arkasından kılınabileceği gibi herhangi bir vakit namazının arkasında sabah, oğle, ikindi, akşam, yatsı ve vitir kaza namazlarını da arka arkaya topluca kılabiliriz. Bunu biraz daha acalım. Orneğin sabah namazını kıldık. Bitirdik. Sonra kaza namazlarına başlar, sabah, oğle, ikindi, akşam, yatsı, vitir kaza namazlarımızı arka arkaya kılabiliriz. Bu bir yoldur. Başka bir yol da şoyledir: Orneğin o gunun sabah namazını sunneti ile kıldık bitirdik. Sonra bunun uzerine sabah namazının kazası olmak uzere iki rekÂt daha kılarız. Oğle vaktinde de oğlenin kazası icin boyle yaparız. İkindi ve diğer vakitlerde de benzer şekilde devam ederiz. Tabii bazen vaktimiz sıkışık olduğunda iki veya daha cok kaza namazını başka bir vakitte de toplayabiliriz. İşte bir insan bir gunde bir gunun veya yarım gunun kazasını yapa yapa yavaş yavaş uzerindeki bu yukten ve sıkıntıdan kurtulabilir. Allah’ın rahmetine ve affına ulaşabilir.

Kaza namazı her zaman kılınabilir. Yalnız şu uc vakitte kılınmazlar. Sabah namazında guneş doğduktan kırk dakika icerisinde; oğle vaktinde oğle namazı vakti girmeden kırk dakika once; bir de guneş batmaya yakın yani akşam namazından kırk dakika once kılınmazlar. Bunlar kerahet vakitleridir.

Bir kişi sabah namazına uyku gibi bir nedenle kalkamayıp daha sonra uyanırsa kerahet vakti cıktıktan sonra sunneti ile birlikte farzı kaza yapar. Gecmiş sabah namazlarının kazası ise sadece farzları ile olur. Sunnetler kılınmazlar.

Allah uzerinde namaz borcu olan cumle ummet-i Muhammed’e tovbe-i nasuh ile kaza namazlarına başlamayı nasip eylesin. Bizleri engin rahmetiyle bağışlasın. Amin. Selamun aleykum.
__________________