Bilesin ki, ulu Allah (C.C)'in tek ve ortaksizligma ve peygamberlerin getirdigi gerceklere inanmak demek olan îmanin kemÂli, fazla amel islemekle olur. Nitekim ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

"Mu'minler ancak o kimselerdir ki, AllÂh'a ve O'nun Rasûl'une ImÂn edenler, sonra da hic supheye dusmeksizin AllÂh yolunda mallari ve canlari ile cihÂd ederler Iste îmÂnlarinda sÂdik olanlar bunlardir."

(Hucurat - 15).

LÂkin iyi kimseler, yuzlerini doguya ve batiya cevirenler degildir. Asil iyi kimseler Allah'a, Âhiret Gunune, meleklere, kitaba, peygambere Inananlar, mallarini Allah sevgisi ile yakinlarina, yetimlere, yoksullara, yari yolda kalmislara, dilencilere, esirlere verenler, namazi dosdogru kilanlar, zekÂt verenler, sozlestikleri zaman verdikleri sozleri yerine getirenler, sikintida, hastalikta ve savasin hararetli safhalarinda mukavemet gosterenlerdir.» (Bakara - 177)

Ulu Allah C.C) burada «Iyi insan olmak icin ahde vefa, sikintilara katlanma... gibi yirmi vasif sart kildiktan sonra, iste imÂnlarinda sadik olanlar bunlardir» buyurmustur.

«— Ulu Allah icinizden ImÂn edenler ile, kendilerine ilim verilenleri derece derece yuceltir.» (Mucadele Suresi - 11)

«— Size ne oluyor ki, îmÂn ettikten sonra gene AllÂh Yolu'nda harcamiyorsunuz?! Oysa ki, goklerin ve yerin mirasi Allah'indir. Icinizde Fetih'den once Allah Yolu'nda harcayan ve savasanlar, digerleri ile bir degildir. Onlar derece itibari ile Fetih'den sonra harcayan ve savasanlardan cok buyuktur. Bununla birlikte, AllÂh bu iki zumrenin her birine en guzel olani vaadetti. Allah yaptiklarinizdan inceden inceye haberdardir»

(Hadid - 10).

Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Allah'in RizÂsi pesinden kosanlar, O'nun katinda derece derecedirler. AllÂh butun islediklerinizi gorur.»

(al-i-imran - 163).

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— îmÂn ciplaktir, onun elbisesi takvadir.»

Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— îmÂn yetmis kusur derecedir, en asagi derecelisi, yolu engel ve takintilardan temizlemektir.»

Peygamberimizin bu hadisi, îmÂn olgunlugunun amellere bagli oldugunu gosterir, oteyandan îmÂn olgunlugunun munafiklik ve gizli sirkten uzak olmaya bagli oldugunu belirtmek uzere Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor:

«— Su dort sifat kimde varsa, o kimse her ne kadar namaz kiîip oruc tutarak kendini mu'min sansa da katiksiz munÂftktir:

1) Yalan konusuyorsa.

2) Verdigi sozu tutmuyorsa.

3) EmÂnete hiyanet ediyorsa.

4) Anlasamadigi kimselere karsi hileyle davranirsa»

(Baska bir rivayete gore dorduncu madde Antlasmalari bozarsa) diye gecmektedir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

"Kalbler dort cesittir:
1) Puruzsuz ve icinde parlak kandil yanan kalb, bu mu'minin kalbidir.

2) Icinde hem imÂni ve hem de nifaki bir arada barindiran, karmakarisik kalb.

Oradaki îmÂn tatli su ile beslenen yesil bakla gibi, nifak ise kan ve irinle beslenen bir ciban gibidir. Bu iki maddeden (su ile kan-irin) hangisi baskin cikarsa, kalb onun hukmunu giyer. (Baska bir rivayete gore bu iki maddenin hangisi baskin cikarsa kalbi denetimi altina alir."

(Hadisin basinda kalblerin dort cesit oldugu belirtildigi halde sadece iki cesidi aciklanmistir. Diger iki cesit hakkindaki aciklamayi ya Ravî tarafindan unutuldugu icin veya elimizdeki kitaba eksik nakledildigi icin ogrenenuyoruz.)

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Bu ummetin munafiklarinin cogunlugu, Kur'Ân okuyucularidir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ummetimde sirk, beyaz kaya uzerinde yuruyen karincanin ayak sesinden daha gizlidir.»

Sahabilerden Huzeyfe buyurur ki; «Peygamber zamaninda insan soyledigi tek soz yuzunden olunceye kadar munafik sayilirdi. Oysa ki, ben ayni sozu sizden gunde on sefer duyuyorum.»

Âlimlerden biri der ki; «Insanlarin munafikliga en yakini olani kendisini munafikliktan uzak kabul edendir.»,

SahÂbilerdenn Huzeyfe buyurur ki: «Bu gunun munafiklari Peygamber'in zamanmdakilerden coktur. O zaman onlar munafikliklarini saklarlardi, bugun ise acik acik munafiklik yapiyorlar.»

Bu nifak îmÂn durustlugu ve olgunlugu ile bagdasmaz. Munafikliktan en uzak olanlar, ondan cekinenler, en yakin olanlar da onunla hic bir ilgisi olmadigini sananlardir

Hasan-ul Basri'ye demisler ki; «Simdilerde munafiklik kalmadigi soyleniyor» Hasan Basrî boyle diyene «Kardesim, munafiklar ortadan kalksa yolda yalnizliktan urkuntu duyardiniz» diye cevap verdi.

Yine Hasan-ul Basrî veya baska birisi der ki. «Munafiklarin kuyrugu
yerde adim atamazdik.»

Abdullah Ibni Omer bir gun HaccÂc'in aleyhinde konusan birini duydu ve adama «Acaba HaccÂc burada olup sozunu duyabilse onun hakkinda boyle konusur muydun?» diye sordu, adam «Hayir» diye cevap verdi. Bunun uzerine Abdullah da dedi ki, «Biz bu hareketi Peygamber'imizin sagliginda munafiklik sayardik. Peygamberimiz Dunyada iki cesit dil kullanan Allah Kiyamet Gunu de iki dilli yapar» buyuruyor. Yine Peygamberimiz «Insanlarin en kotuleri, berikine bu yuzu ile ve otekine obur yuzu ile giden iki yuzlulerdir» buyuruyor

Hasan-ul Basri'ye «Bazilari bizim munafikliktan endisemiz yok diyorlar, ne dersin» diye sorarlar. Hasan onlara su cevabi verir. «Vallahi munafiklikla hic bir ilgin olmadigini bilmen, benim icin yeryuzunun altin ile dolup tasmasindan daha sevimlidir» der.

Yine Hasan-ul Bas-rî : «Dilin kalple, icin disla ve girisin cikisla uyusmamasi munafiklik alÂmetlerindendir.» demistir.

Adamin biri Huzeyfe'ye «Ben munafik olmaktan korkuyorum» der. Huzeyfe de ona su karsiligi verir; «Sen munafik olsan, munafikliktan korkmazdin. Cunku munÂfik, nifaktan emin olur.»

Ibni Ebu Muleyke der ki; «Peygamber'imizin yuz otuz (bir rivayete gore yuz elli) sahebi ile karsilastim, hepsi de munafikliktan korkuyorlardi.»

Rivayete gore bir gun Peygamber'imiz bir gurup sahÂbi ile birlikte oturuyordu. Birinin sozu gecti ve onu cok ovduler. Bu arada sozu edilen edam cikageldi. Yeni abdest almisti, abdest suyunun damlalari yuzunden akiyordu, nalinlari da elindeydi, alninda secde izi vardi.

Sahabiler «Sana sozunu ettigimiz adam iste, ya Rasûlallah» dediler. Peygamber'imiz «Ben onun yuzunde seytan lekesi goruyorum.» buyurdu.

Adam geldi, selÂm vererek sahÂbilerin yanina oturdu. Peygamber'imiz ona dedi ki, «Allah icin senden istiyorum, dogru soyle. Buraya gelirken icinden (Bunlarin arasinda benden iyisi yok) diye gecirdin mi?» Adam «evet» diye cevap verdi. Bunun uzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) du ederken soyle buyurdu:

«—AllÂh'tm, bildigim ve bilmediklerim icin senin afvini dilerim.»

Sahabiler O'na «Korkuyor musun, y Rasûlallah» diye sordular. Peygamber'imiz onlara su cevabi verdi. «Emin olmam icin ne sebep var ki. kalbler Allah'in iki parmagi arasidadir, onlari diledigi tarafa cevirir.»

Nitekim ulu Allah:

«Daha once hesaba katmadiklari bir durum, Allah tarafindan onlerine cikarilir.» buyurmaktadir (Zumer - 47).

Bu Âyeti aciklarken, belirtildigine gore, onlar iyilik sanarak bir tekim ameller islerler, fakat Mizan'in kefesine sira gelince isledikleri kotuluk sayilir.

Seriyus-Sakatî der ki: «Insan bilinen butun kus cesitlerini dallarinda barindiran her cesitten birer agacin bulundugu bir bahceye girse ve her kus ayri dil kullanarak ona (SelÂmunaleykum, ya Allah'in dostu) diye ona seslense de onun da buna gonlu yatsa kuslarin ellerine dusmus bir esir olur.»

Yukardaki hadis ve buyuk sozleri nifakin ve gizli sirkin incelikleri yuzunden tasidigi onemi ve bundan emin olunamayacagini sana ogretmis olmalidir. O kadar ki, Hz. Omer Huzeyfe'ye kendisinin munÂfik olup olmadigini sorabiliyor.

Ebu Suleyman-ud Darani buyurur ki; «Hukumdarlarin birinden bir soz duydum, ona itiraz etmek istedim, fakat oldurulmem icin emir vermesinden korktum. Korktugum olum degildi, fakat ruhum cikarken, baskalarina karsi icimden ustunluk duymaktan cekinerek itiraz etmekten vazgectim.»

Bu cesit nifaklar îmÂnin hakikati ile gercekligi, sadakati, olgunlugu ve safligi ile celisir, asli ile celismez.

Nifak iki cesittir. Birincisi sahibini dinden cikarak kÂfirler arasma katar ve ebedi cehennemliklere ekler, ikincisi sahibinin bir sure cehenneme dusmesine veya ulularin derecesinden eksiklige ugramasina ve siddik'arin mertebesinden asagida kalmasina yol acar.

-Kaynak:mollacami.com-

__________________