Resulullah efendimizin peygamberliğini mujdeleyenlerden biri de Kus bin Sa'de-tul Ebadi'dir.

Bir defasında Resulullahın huzuruna, Iyad kabilesinden bir heyet geldi. Onlara, "Hanginiz Kus bin Sa'deye ulaşmıştır ve onu ?" diye sordu.

"Ya Resulallah, hepimiz onu biliriz" dediler. "Hali nice oldu?"diye sorunca da vefat etti, dediler. Bunun uzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki:

"Sanki dun gece gibi hatırlıyorum. Ukaz panayırında bir kızıl tuylu deve uzerine binip va'az eylerdi. Hoş nasihatlar yapar, Hak Subhanehu ve teÂlÂnın bir olduğunu ve Ona iman etmeye cağırırdı. Bircok beytler okudu."

Bu sırada bir kişi, "Ya Resulallah, ben o beytleri Kus bin Sa'de'den işitmiştim. Musade ederseniz kuyayım" dedi. Resulullah efendimiz, "Şiir guzeli guzel, cirkini de cirkin olan bir sozdur" buyurdu ve izin verdi.

O kimse Kus bin Sa'denin şoyle soylediğini işittim, diyerek şiiri okudu. Şiirin ma'nası şoyledir:

"Once gelip gecenlerde bize ibret alacak şey coktur. Olum ırmağının girecek yerleri var ama, cıkacak yeri yoktur. Buyuk kucuk hep gocup gidiyor. Giden geri gelmiyor. Katiyyetle anladım ki, herkesin başına gelen benim de başıma gelecek, ben de oleceğim."

* * *

Ensardan biri Resulullah efendimizin huzurunda kalkıp şoyle anlattı: Devemi kaybetmiştim. Aramak icin dağlara ve sahralara cıktım. Akşam oldu. Gece karanlığında bir korkulu yerde kaldım. Sabaha yakın bir ses işitdim, şoyle diyordu:

Ey karanlıklarda karar kılıp kalmış kimse,
Şuphesiz, Allah bir Nebi gonderdi Haremde.

O, Beni Haşimden, vefalı, kerem sahibi,
Cennetlerin ebediliğini mujdeledi.

Bunları işitince, ne kadar etrafıma baktıysam da sesin sahibini goremedim ve şoyle dedim:

Ey karanlıklardan bana seslenen kimse,
Bu sıkıntılı zamanda hoş geldin bize.

Allahu teÂl hidayet versin sana,
Soylediğini iyice acıklasana.

Ben boyle deyince, ansızın yine şoyle diyen bir ses işittim:

"Nur zahir oldu, acığa cıktı. Allahu teÂl Muhammed aleyhisselamı Peygamber olarak ve her bakımdan en ustun olarak gonderdi. Mahlukatı abes olarak yaratmayan ve bizi İsa aleyhisselamdan sonra başı boş bırakmayan ve bize kıymet veren, en şerefli ummet olarak yaratan Allahu teÂlÂya hamd olsun. Muhammed aleyhisselamı bize gonderdi. O Nebilerin en ustunudur. Ona salat ve selam olsun. Hic bir topluluk, Ona karşı galib gelemez" dedi.

Sabah olduğunda sevincimden devemi unutmuştum. Yola cıkıp yurumeye başladım. Bir yere geldim. Bir de baktım ki, Kus bin Sa'de bir ağac altında oturmuş, elindeki bastonunu bir taşa vurarak cenk şiiri okuyordu.

Yanına yaklaşıp selam verdim. Selama cevab verdi. Orada bir ceşme ve iki kabir ve iki kabrin arasında bir mescid vardı.

Bu kabirler kimin kabridir diye sordum. Benim iki arkadaşım vardı. Burada benimle birlikte Allahu teÂlÂya ibadet ederlerdi ve Ona asla şirk koşmazlardı. Onlar vefat ettiler. Bu iki kabir onların kabirleridir. Ben de burada onlara kavuşma zamanımı bekliyorum, dedi. Bana, son peygambere mutlaka tabi olmamı oğutledi.
__________________