Bir muminin İslÂm’la bağını surekli ve guclu tutan tek ibadet namazdır. Cunku namaz her gun kılınır. Gundelik hayatın icine serpiştirilmiş olduğundan, kulun Rabbini surekli hatırlamasını sağlar. Bu nedenle namaz cok onemli bir guctur. Terk edildiği zaman, peşinden diğer kulluk gorevleri de gelir ve insanın Allah’a olan bağlılığı zayıflar, haram-helal noktasındaki titizliği gunden gune kaybolur.
Bu durum kendimiz icin olduğu kadar aile efradımız icin de gecerlidir. Geriye Allah’ın dinine bağlı, O’na kulluk etmekten haz alan bir nesil bırakmak istiyorsak, oncelikle namazla aralarının barışık olmasını sağlamak durumundayız. Namaz olmazsa diğer değerler de guclu olmayacaktır.
İhtimal ki bu satırları okuyanlara cok onemli bir dertlerini hatırlatmış olduk. Cunku pek coğumuz cocuklarını namaza ısındıramadıklarından, ibadetlerinde gevşeklik gosterdiklerinden şikayetci. Esasında bu problem hepimizin ortak sorunu. Fakat sızlanmak, şikayet etmek problemimize cozum getirmediğine gore neler yapabileceğimize bakmak durumundayız.
Onların gozu onunde
Kucuk yaşta cocukların ozellikle anne babalarından duydukları, gordukleri şeyler belleklerine kazınmaktadır. Neyin ne olduğunu onların sozleri ve yaptıklarıyla tanımaktadırlar. Ebeveyn bir şeyi devamlı yapıyorsa, o şeyin gerekli, onemli ve iyi olduğunu duşunurler. Boyle olmasa buyukler onu neden surekli yapıyordur? Coğu alışkanlığın kucuk yaşlarda anne babadan gorerek kazanıldığı tespit edilmiş bir gercekliktir. Buna “model alarak oğrenme” denilmektedir. Bu hakikati goz onune alarak mumkun olduğunca abdesti yavrularımızın gozleri onunde almalıyız, namazları da bizleri gorebilecekleri yerlerde eda etmeliyiz. Bu noktada ozellikle annelere buyuk sorumluluk duşmektedir. En azından akşamları ve hafta sonları baba da benzer şekilde davranmak durumundadır.
Bunun yanında kucuk cocuklarımıza bizimle birlikte abdest aldırmak, namazlarda yanımızda durdurarak taklit etmelerini sağlamak onlar icin hem eğlencelidir hem de namazı sevmelerini sağlayacaktır. Unutmamak gerekir ki, ibadet sevgisini cocuklarımıza aşılayacak olan biziz, başkası değil! Rabbimiz de bizden bu rehberliği istemektedir:
“Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve cocuklarımızı bize goz aydınlığı kıl ve bizi takva sahiplerine onder eyle.” (Furkan, 74)
Evde cemaat
Bu başlığı goren pek cok okuyucumuz, kıraatinin iyi olmadığını duşunecek ve ben nasıl imamlık yaparım, diyecektir. Oysa kendi başımıza namazımızı kılıyoruz değil mi? Bu durumda yapacak olduğumuz tek şey, imamın yaptığı gibi, sesli okumamız gereken yerlerde sesimizi bir miktar yukseltmektir. Dolayısıyla tek başımıza kılmamız ile imamlık yapmamız arasında değişen fazla bir şey olmayacaktır. Sanki kendi başımıza kılıyor gibi farzımızı eda edeceğiz ancak bu sefer başta imam olmaya niyetle bazı yerlerinde sesimizi yukselteceğiz. Zaten cemaate gidip geldiğimiz icin imamlığın nasıl yapılacağını oğrenmiş durumdayız. Ufak tefek eksikler varsa da bir iki gunluk gayret yetecektir. Dolayısıyla bir zorluğu olmayacaktır.
Belki bunu her zaman yapamayabiliriz. Ancak fırsatları değerlendirmeliyiz. Cunku aile efradıyla birlikte cemaat olmanın lezzeti cok farklıdır. İnsan bundan farklı bir tad alır. Ailece Rabbimize yonelmekten dolayı evimizi bir başka hava kuşatır. Eğer namaz kıldırabilecek yaşta bir oğlumuz varsa, arada bir namazları ona kıldırmak da ne guzeldir!
Ailemiz mahremimiz olduğu icin muezzinliği hatta namaz sonrasında duayı icimizden birine bile yaptırabiliriz. Boylece herkesin katıldığı bir ibadet yapmış oluruz. Bunun tadını bir kez tadanlar her zaman aynısını yapmak isteyeceklerdir. Unutmayalım, Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, ateşler icinde gecirdiği son donemi haric, farz namazları asla tek başına kılmamıştır. Bunda elbette bizim icin buyuk hikmetler vardır. Bu nedenle camiye gidemediğimiz vakitlerde evimizi cemaatle şenlendirmeye bakalım.
Gencleri namaza yonlendirirken
Ozellikle genclik donemlerinde cocukların namazlarında aksaklıklar olabilmektedir. Okullarında onları yonlendirecek iyi arkadaşlar edinememeleri, ceşitli genclik uğraşları nedeniyle beş vakit namazı eda edemedikleri gorulebilmektedir. Ancak bu durum bizi umitsizliğe sevk etmemelidir. Namazın ne kadar onemli olduğunu ısrarla ve uygun dille anlatarak ve elbette kendimiz de ornek olarak ibadet sevgisini surekli kılmak icin caba gostermeliyiz. Bunu yaparken kacırdıkları namazlar nedeniyle onları suclarsak, hakaret edersek, asla istediğimiz sonucu elde edemeyiz. Efendimiz s.a.v.’in şu uyarısı burada kulağımıza kupe olmalıdır. “Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız. Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz.” Bu ilkeden hareketle tatlı dille namaza teşvik etmek, bu ibadetin muslumanın tum hayatını kontrol eden bir yonu olduğunu, bırakıldığında kulluğun buyuk zarara uğradığını anlatmak durumundayız.
Bunun yanında, ergenliğe ulaşmış olan cocuklarımızın evin dışında namazlarını kılıp kılmadıklarını kontrol etmemiz cok zor olabilir. Ancak evde olduklarında, her giren vakitle birlikte teşvik edici dille namazı hatırlatmak zorundayız. Ozellikle sabah namazlarında uyandırmaya kıyamayıp yataklarında bırakmak merhamet değil, onlara haksızlıktır. Belki uyanmakta zorlanacaklar, pek cok kez yanlarına gitmek zorunda bırakacaklar. Yine de kibar ısrarcılığımızı devam ettirmeliyiz, namazlarını gecirmelerine musaade etmemeliyiz. Teşvik edici ifadelerle namazı eda etmelerini sağlamalıyız. Baskıcı bir yaklaşım doğru olmaz. Cunku zoraki kıldırılan namazlar, ibadete karşı sevgi yerine nefrete neden olabilmektedir. Etrafımızda bunun orneklerini hep beraber goruyoruz.
Rabbimizin ailemize namazı sevdirmemiz ve alıştırmamız hususundaki emri kesindir: “Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et.” (TÂhÂ, 132). Hz. Peygamber s.a.v. Efendimizin hayatı da bunun ornekleriyle doludur. Nitekim yanında bulunan kucuk hizmetkÂrı Enes’e soylemiş olduğu şu nazik sozler ne kadar şefkatli olmamız gerektiğinin bir gostergesidir: “Yavrucuğum! Namazda yuzunu sağa sola cevirip bakma.” (Tirmizî

Okunan bir ev
Namazı en guzel pekiştiren hususlardan birisi de, bu ibadetle ilgili ayet, hadis, kıssa ve İslÂm buyuklerinin hoş tavsiyelerini okumaktır. Bu konuda pek cok guvenilir kitap bulunmaktadır. Bu nedenle, namazı ailece eda ettikten sonra cay eşliğinde bir şeyler okumak ve hep birlikte okunanları değerlendirmek cok guzel olur. Derin izler bırakır. Cocuklar ailelerinin kendilerine değer verdiğini, fikirlerinin dinlendiğini gorerek mutlu olurlar.
Boyle okumalara bir ornek olarak pek coğumuzun evinde bulunan bir ilmihalin veya İhyau Ulumi’d-Din’in namazın faziletlerine dair bolumunu tavsiye edebiliriz. Aynı şekilde Hayatu’s-Sahabe’den (diğer adıyla Hadislerle Muslumanlık) konuya dair bolumler okumak son derece faydalıdır. Bunun yanında, namazla ilgili ayet ve hadisleri oğrenmek, kıssaları, İslÂm buyuklerinin soz ve sohbetlerini okumak ibadete olan şevki artırır. Bunu yaparsak aile olma şuurumuz guclenir, zenginleşir, yeni boyutlar kazanır. Birbirimize olan sevgi ve saygımız artar.
Cami ziyaretleri
Cocuklara namaz sevgisini aşılamanın yollarından birisi de onlarla birlikte cemaate gitmek, camileri ziyaret etmektir. Ozellikle buyuk şehirlerde oturanlar bu acıdan cok şanslıdırlar. Ailece farklı camilerde namaza gitme imkanına sahiptirler.
Bunun yanında bazı camilerde, halka acık hadis dersleri gibi dersler vardır. Bunlara da katılarak namaz sevgisi, cami aşkı kokleştirilebilir. Bu ziyaretler esnasında cocukların camide yaptıkları ufak tefek yaramazlıklara goz yummak, hatta meraklarını gidermek icin caminin muhtelif yerlerini keşfetmesine katkı sağlamak gerekir. Merhum şairimiz Mehmet Akif’in kucuklukteki cami hatırası işte boyle bir şeydir:
Sekiz yaşında kadardım. Babam gelir:
“Bu gece,
Sizinle camie gitsek cocuklar erkence.
Giderseniz gelin amma namazda uslu durun;
MerÂmınız yaramazlıksa işte ev, oturun!”
Deyip alırdı beraber benimle kardeşimi.
Namaza durdu mu, haliyle koyverir peşimi,
Dalar giderdi, ben artık kalınca ÂzÂde,
Ne Âşıkane koşardım hasırlar ustunde.”
Zaman bulunabiliyorsa cami cıkışlarında bir yerlerde oturup dinlenilmesi, cemaatle hasbihal edilmesi de cocuklarda guzel etkiler bırakacaktır. Unutmayalım, Allah Rasulu s.a.v. zamanında insanlar cocuklarını daima mescide getirirlerdi. Kucukler namaz sevgisini bizzat caminin icinde tadarlardı.
Cocukların namazı sevmeleri hususunda camiye neden bu kadar onem veriyoruz denecek olursa… Camide cemaatin imamın ardında kıyama durması, secdeye gitmesi, bizim uzerimizde olduğu kadar cocuklar uzerinde etki bırakır. Hele buyuk camilerde manzara insanı bir başka aleme taşır. Bu nedenle, cemaatin kalabalık olduğu vakitlerde, cemaati yukarıdan goren ust katlarda namaz kılmak cocuklar uzerinde muthiş tesir bırakır. Yukarıdan o buyuk kalabalığı, hep birden kıyama duruşlarını, secdeye varışlarını seyretmek onlarda tarifsiz bir coşku verir. Yahya Kemal’in “Suleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirindeki şu dizeler bu atmosferi cok guzel anlatmaktadır:
Dili bir, gonlu bir, imanı bir insan yığını
Goruyor varlığının bir yere toplandığını
Buyuk Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı tekbir oluyor tek bir ses
Yukselen bir nakaratın buyuyen velvelesi
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Caba bizden netice Allah’tan
Unutmamak gerekiyor, bu din yaşanarak oğretilen bir dindir. Allah Rasulu s.a.v. insanlardan ne yapmalarını istediyse once kendi hayatında tatbik etti. Boylece onu gorenler kendilerinden istenilenlerin yapabilecekleri şeyler olduğunu anladılar. Onlerindeki orneğe bakarak nasıl yapacaklarını oğrendiler. Cocuklarımız icin bize duşen gorev de budur.
Bu demek oluyor ki, omuzlarımızda ciddi bir sorumluluk var. Fakat bu ustesinden gelemeyeceğimiz kadar zor değil. Eğer cocuklarımızı, onların hayırlı geleceklerini hedefliyorsak uzerimize duşeni yapmak zorundayız. Kotu ortama ve cocuklarımızın ahlÂkını bozan internet ve benzeri şeylere kızmakla yetinemeyiz. Yavrularımız elimizden ucup gitmeden onları dinlerine ve bizlere bağlı birer insan olarak yetiştirmek durumundayız.
Eğer biraz caba sarf edersek, evimizin neşesinin artacağını, cocuklarımızla aramızdaki bağın kuvvetleneceğini ve birbirimize olan sevgimizin pekişeceğini goreceğiz. Son sozumuz Hz. İbrahim a.s.’ın duası olsun:
“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Neslimden de boyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim, 40)
--------------------------------------------------------------------------------
Taha Yıldız
__________________