Basit bir bicimde soylemek gerekirse Torino Kefeni, 430 santimetre uzunluğunda ve 110 santimetre eninde buyuk bir keten kumaş parcasıdır ve uzerinde -onunde ve arkasında- carmıha gerilerek olduğu anlaşılan bir insanın goruntusu vardır.
Yalnızca bu bile ilgi uyandırmaya yeterliyken, bunun İsa'nın kefeni olduğu iddiası (kilise yetkilileri bu iddiada bulunmamışlardır) bir tartışma konusu olmuştur. Bu iddia nedeniyle ayrıntılı bilimsel incelemeler yapılmış, uluslararası konferanslar toplanmıştır. 1978'de İtalya'daki Torino'da sergilenen kefen, uc milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Gelecek sergilerde bu sayının cok daha yuksek olacağı kuşkusuzdur.
Bazıları kefen tarihinin 1357'de, Charney'li II. Geoffrey'in Fransa'da Lirey'de sergilemesiyle başladığını duşunmektedir. Ancak İsa'nın goruntulerinden daha once de soz edildiği bilinmektedir. Orneğin, 4. yuzyılda bir kaynak Thaddaeus ya da Addai'nin Edessa'da (Urfa), "secme boyalarla" İsa'nın bir resmini yaptığını nakletmektedir.
6. yuzyılda bir başka kaynak, İsa'nın yuzunu bir havluya sildiğinde ustunde goruntusunu bıraktığını bildirmiştir. İsa bu havluyu, Edessa Kralı Abgar'ın bir elcisine vermiştir. Edessa'da İsa'nın resmi olduğu hikÂyeleri, Bizans ordusunun goruntuyu Konstantinopolis'e (İstanbul) goturduğu 944 yılına kadar devam etmiştir. Resim burada 1204'e kadar kalmış, o yıl Dorduncu Haclı Seferi şovalyeleri kenti yağmalamışlar ve bu arada resmi de almışlardır. Kefenin 14. yuzyıl Fransa'sında sergilenebilmesinin acıklaması bu olabilir.
(Solda) Konstantinopolis'te (İstanbul) 692 ile 695 yılları arasında kesilmiş bir II. Justinyen sikkesi. İsa'nın goruntusunu taşıyan bu ilk sikkelerde, kefendeki goruntuyle yakın bir benzerlik vardır. (Ortada) Sina Dağı'ndaki Azize Katherine Manastırı'nda 6. yuzyıldan kalma bir ikona. (Sağda) Kefenin 1898'de cekilmiş ilk fotoğrafının negatifi.
1999'da sarısabır ve murrusafi surulmuş bir kumaş kullanılarak elde edilen goruntu.
KEFEN VE TARİHLEME CABALARI
Ortacağlarda İsa'nın pek cok "kefeni" sergilendiği icin Torino Kefeni'nin ilgincliği nereden kaynaklanmaktadır?
Kefen uzerindeki goruntu, beyaz bir zemin uzerinde gayet soluk, sarımtrak bir benzerliktir. Ancak bunun carmıha gerilmiş bir insanın negatif goruntusu olduğu anlaşılmaktadır ve garip olan yanı, uc boyutlu bilgi de icermesidir. Goruntude şaşırtıcı derecede ayrıntı vardır: Orneğin, insan anatomisi, bilek ve ayaklardaki civi yaralarından akan kanla, kırbaclamanın yaralarıyla, kafatasındaki kanla ve sac ve sakal ayrıntılarıyla buyuk bir doğrulukla betimlenmiştir.
Gozlemciler ayrıca buyuk bir olasılıkla kırılmış buruna ve gozlerdeki sikkelere de işaret etmektedirler. Kan lekelerine DNA testi yapılmış ve insan kanı, erkek ve AB tipi kan olduğu anlaşılmıştır.
Toprak, toz ve polen zerreleri gibi mikroskopik bulgular da vardır. Polenler incelenmiş ve uzmanlar yalnızca Kudus ve Eriha cevresinde yetişen 19 ayrı bitki turu tespit ettiklerini iddia etmişlerdir.
1988'de Zurih, Oxford ve Tucson'da laboratuarlarda Accelerated Mass Spectrometry tekniği kullanılarak radyokarbon (C-14) tarih saptama testleri yapılmıştır. Bu laboratuar calışmaları icin kefenden kesilmiş, l santimetreye 5,7 santimetrelik bir kumaş parcası uc laboratuvara paylaştırılmıştır. Laboratuvar sonucları, kefenin 1260 ila 1390 yılları arasından kaldığım gostermiştir. Bu sonuclar, kumaşın yaşı sorununu cozmuş mudur?
Ozellikle başta basın olmak uzere pek cok kişi ve cok sayıda bilimadamı icin 1988 sonucları kesindir. Ancak diğerleri, orneğin kefenin ilk sergilendiğinden bu yana en cok insan eli değen kısmından alındığına işaret etmişlerdir. Ayrıca, kefen 1532'de Torino'da bir yangında kavrulmuştu. Yanmanın yeni maddeler getirdiği kuramı, bilinen orneklerin test edilmesiyle de doğrulanmıştır.
Yine bazıları eski keten elyafında bakterilerin ve mantarların yetiştiğini ve bunların kefen icin kullanılan tarih belirleme sureciyle ortadan kaldırılamayacağına dikkat cekmişlerdir. Son olarak da, radyokarbon tarihi 13. ya da 14. yuzyıl olduğuna gore goruntu (eğer sahte ise) ortacağa ait olmalıdır ama hic de oyle değildir.
Torino Kefeni'nin onu ve arkası. İki dikey cizgi yanık izleridir ve ucgen parcalar 1532 yangınında oluşmuştur.
KEFENİN ACIKLANMASI
Şu halde Torino Kefeni nasıl acıklanmıştır? Bu bir sahtekÂrlık mıdır, bir tesaduf ya da mucize midir? Zaman icinde bu acıklamaların hepsi ileri surulmuştur. Orneğin, kefen uzerinde fırca izleri yoksa da, resim boyaları surerek yapılmış olabilir. Bazıları goruntunun sıcak bir heykele yaslanan kumaşın kavrulması olduğunu iddia etmişlerdir. Yine bazıları curumekte olan insan vucudundan cıkan gazların yarattığı bir tur "buğugraf" olduğunu savunmuşlardır. Bazıları bunun bir cesedin doğal izi olduğunu kanıtlamaya calışmışlardır (Volkringer etkisi ya da keten elyafın suyunun cekilmesi).
Bir kısım araştırmacılar da radyasyon kuramlarına başvurmuşlardır: Vucudun doğal elektromanyetik alanının kumaşla etkileşimi. Bazıları İsa'nın dirildiğindeki doğaustu elektromanyetik radyasyon patlamasını savunmuştur, İsa'nın dirilmesine ilişkin ruhsal enerjilerin, kefendeki izleri bıraktığını soyleyenler bile vardır.
Şu halde bu esrarengiz keten kefeni nasıl acıklayacağız? Bu gercekten bir mucizenin kanıtı mıdır? iddia ve deney icin hÂl imkÂn vardır. En inandırıcı kuramlardan bazıları, kefenin uzerindeki izin, henuz tam olarak anlamadığımız karmaşık ve hassas doğal sureclerin sonucu oluştuğudur.
Kudus'te eski bir mezarda bir anatomi mankeniyle yapılan deneylerde, hararetle (olum sonrası ateş) birleşerek tepkimeye giren insan terinin ortaya bir asit cıkardığını ve bunun, mezarın kirecli ve cok rutubetli ortamında ham keten uzerinde bir tur goruntu oluşturabileceğini gostermiştir.
Gercekte her ne olmuşsa olsun, Torino Kefeni, gercek bir bilimsel anormalliktir ve yıllardır yapılan butun cozumlemelere ve sınıflandırma cabalarımıza inatla direnmektedir.
(Solda) Kefen kumaşının dokumasının buyutulmuşu. Lekeler, kan izleri ve serum lekeleri olarak belirlenmiştir. (Sağda) Bir goruntu analizorunden kefenin uc boyutlu bilgisi. Cepheden tam gorunuş.
__________________