
Nereye gittiği konusunda coğu insan neredeyse hic duşunmez. Bomboş bir dunyada bir parazitten farksız yaşamını surdurur. Bir bitki bile değildir mesela. Fotosentez yapamaz, arıya bal yapsın diye polen veremez. Ya da bir kurt balığı gibi ekosistem bozulmasın diye yosunlarla beslenen deniz kestanelerinin aşırı uremesiyle oluşacak yosun yoksunluğunu onlemek icin onları mideye indiremez. Hatta bu imtiyazlı gezegende var olan ekosistemin altını ustune getirmekte uzerine yoktur. İnsan; birbirlerine unsiyet(yakınlık) duyan iki eşten var olmuştur, sanki tek gayesi var olmakmış gibi… Acaba hic kendisinden başka bir ture yakınlık duymuş mudur? Bir an olsun hayat amacını, dunyalık gorevlerini duşunmuş mudur? Ya da hic duşunmuş mudur? Aklını veriliş gayesine uygun kullanmaya yeltenmiş midir? Mesela aklı vereni tanımaya yeltenmiş midir? Bunlar zor… Peki hic olumu duşunmuş mudur? Her gun cay ve simit eşliğinde okuduğu gazetenin ucuncu sayfasında tanık olduğu olumu. Hani hep başkalarına yakıştırdığı asla beklemediği olumu… Sanki tatilden hic geriye donmeyecekmiş gibi alabildiğine valizini doldururken, hic geri donemeyeceği yolculuğu icin neden en ufak bir hazırlık girişiminde dahi bulunmaz? 50′sine gelince buruşmaya başlayan yuzune bakmaktan kacınır, 70′inde ise son bir gayretle ya telefon başında ya da kapı girişinde sıkı sıkıya tutunduğu hayatı kaybeder. Kaybeder cunku yeni hayatını kazanmak icin valiz bir kenara ufacık cantayı hazırlamak bile nefsine ağır gelmiştir. Yok olmama kaybolmama arzusu, son dakikada bile. Gidilecek yer belliyken, her gun bu tecrube edilirken, salÂlar birileri icin okunurken nereye boyle?
“Fe eyne tezhebu” “Hal boyleyken nereye gidiyorsunuz?” Tekvîr/81:26
Yaklaş… Anlatacaklarım var. Doğrul… Heybemde duymak istemeyeceklerin var. Sen kalp atışlarını bile kontrol edemeyen, eninde sonunda toprak olacak bir ademsin. Nefsini dizginleyemezsin. İki gun uykusuz kalsan dorduncu gun bayılıp duşersin. Biraz yemeden icmeden kesilsen kuruyup gidersin. Ama yok.. Yoktur senden daha yucesi. Selam sana coğaltma yarışı icinde yok olup yiten. Selam sana… Hamd et kucuk dağların rabbi olduğunu ilan eden nefsine. Yalnız ondan yardım iste, yalnız ona kulluk et. Seslen… Yardımına cevap veren var mı? Gormezsin sen gokkuşağının rengini. İşitemezsin sen yağmurun sesini. Kalbin muhurlu, gozlerin kor, kulakların sağır senin. Ey adem uzaklaş ta ki geldiğin yere kadar. Guneşleri uyandırıp geceyi saran seni bekliyor.
Erdem Uğur Akbıyık
Kaynak
__________________