http://youtu.be/SM_Xeg8PJSA


Kader denilince anlaşılması gereken, kucuk buyuk, herhangi bir ayrım olmaksızın tum olayların, davranışların ya da kararların onceden takdir edilmiş olduğudur. Kaderinizde cay icmek varsa cay icer, tatlı yemek varsa tatlı yersiniz. Yaptığınız secim size bu yonde verilen bir his dolayısıyladır. Hayatınız boyunca buna benzer sayısız tercih yaparsınız. Nasıl ki doğumunuz, gecireceğiniz hastalıklar, evliliğiniz veya olumunuz Allah Katında belirli ise, yapacağınız tercihlerin tumu de Allah'ın dilemesi ile yapacağınız ve O'nun Katında yapılmadan once bilinen tercihlerdir.

Bu noktada belirtilmesi gereken cok onemli bir nokta, yanlış bir kader anlayışından kacınmak gerektiğidir. Bazı insanlar, "nasıl olsa kaderimde ne varsa o olacak, o zaman benim hicbir şey yapmama gerek yok" diyerek carpık bir kader anlayışı geliştirirler. Her yaşadığımızın kaderimizde belli olduğu bir gercektir. Biz daha o olayı yaşamadan once o olay Allah Katında yaşanmıştır ve bilgisi de tum detayları ile Allah Katındaki Levh-i Mahfuz isimli kitapta yazılıdır. Ancak, Allah her insana sanki olayları değiştirme, kendi karar ve secimine gore hareket etme imkanı varmış gibi bir his verir. Orneğin insan, su icmek istediğinde bunun icin "kaderimde varsa icerim" diyerek oturup beklemez. Bunun icin kalkar, bardağı alır ve suyunu icer. Gercekten de kaderinde tespit edilmiş bardakta, tespit edilmiş miktarda suyu icer. Ancak, bunları yaparken kendi iradesi ve isteği ile yaptığına dair bir his duyar. Ve hayatı boyunca bu hissi her yaptığı işte yaşar. Allah'a ve Allah'ın yarattığı kaderine teslim olmuş bir insan ile bu gerceği kavrayamayan bir insan arasındaki fark şudur: Teslimiyetli olan insan, kendi yaptığı hissini yaşamasına rağmen, bunların tumunu Allah'ın dilemesi ile yaptığını bilir. Diğeri ise, her yaptığını kendi aklı ve gucu ile yaptığını zannederek yanılır.
__________________