Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Mudurluğu tarafından Abant'ta duzenlenen "2012 Hac ve Umre Organizasyonu Değerlendirme Toplantısı" Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Gormez'in katıldığı acılış konferansıyla başladı.

Buyuk Abant Otel'de Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileriyle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Gormez, hac organizasyonu sırasında yaşanan aksaklıklar hakkında bilgi verdiği konuşmasında yaşanan sorunların coğunun bir başka ulke toprağında organizasyon gercekleştirmekten kaynaklandığını belirtti.

Diyanet İşleri Başkanı Gormez,şunları soyledi:

"Haccın, organizasyon olarak % 15 oranı Turkiye'de, geri kalan % 85'i başka bir ulkenin toprağında gercekleşmektedir. Dolayısıyla bu sorunlarımızın temelinde, Suudi Arabistan ayağında gercekleşen % 85 oranının, % 50'sinde bizim hic mudahale yetkimiz maalesef yok.

Yaptığımız butun toplantılarda, protokol goruşmelerinde, bu sorunları her fırsatta dile getiriyoruz. Hac bakanlığıyla bazen haftada bir, bazen gunde bir goruşmelerimiz oluyor. Bize ayrılan daracık Muzdelife yolu biter bitmez, karşımıza devasa bir trafik cıkıyor ve bu trafik icerisinde bizim yaşlı hacılarımızı karşıya gecirmemiz, bir salla birdenizi gecirmemize benziyor. Gecen sene yaptığımız goruşmelerde 'Muzdelife'deki ust gecidi biz yapmak istiyoruz. Standartları birlikte belirleyelim. Bunu biz yapalım ve hediye edelim' teklifinde bulundum. Ancak 'Biz artık başlattık" dediler ve bu yıl biz yine o ust gecidi kullanamadık. Buna benzer yuzlerce iş kalemi var ki doğrudan Suudi Arabistan'daki dostlarımızla daha fazla bir araya gelerek telafi etmemiz gerekiyor. Organizasyonda gorulen sorunların kaynaklarından sadece bir tanesi bu..."

"Seyahat ve konaklama hizmetleriyle irşat hizmetlerini birbirinden ayırmamız gerekiyor..."

Hac organizasyonun iki onemli aşaması olduğunu kaydeden Başkan Gormez, seyahat- konaklama ve irşat hizmetlerinin bir arada yurutulmesinin ceşitli aksaklıklara neden olduğunu belirterek din gorevlilerinin salt irşat hizmetlerinde gorev yapması gerektiğini soyledi. Diyanet İşleri Başkanı Gormez şoyle devam etti:

"Hac organizasyonunun biri seyahat ve konaklama, diğeri ibadet ve irşat olmak uzere iki ayağı var. Şimdi bu iki hizmeti Diyanet personeli birlikte yurutuyor. Her sene 160 arkadaşımız sadece meşair intikallerinde, ağızlarına maske takarak, elinde bayraklarla otobuslere yol gosteriyor. O otobuslerden biri yolunu kaybettiği zaman, butun organizasyon etkileniyor. Bir tanesinin Arafat'a biraz gec gelmesi, hepimizi rahatsız eden hadiselerden bir tanesidir. Cunku bize bir tane ozel yol tahsis edilmiştir. O yolu şaşırmaması icin, neredeyse her elli-yuz metrede bir elemanlarımız, belki Sultanahmet'te insanlara hocalık yapan bir arkadaşımız, belki Turkiye'nin en kıymetli yerlerinde gorev yapan, belki de Âlim bir zÂt, taksim-i ilahî gereği kendisine hangi gorev duşmuşse, o gorevi yapıyor. Ozveriyle, buyuk bir fedakarlıkla yurutuyor.
Ancak bu toplantıda uzerinde durmamız gereken cok onemli bir husus var. Seyahat ve konaklama hizmetiyle, irşat hizmetini birbirinden ayırabilir miyiz? Birincisini daha sabit ve profesyonel, asgari 500 kişilik bir hac umre rehberliği kadrosuna donuşturebilir miyiz? Arapcası olan, sadece işin seyahat ve konaklama kısmıyla uğraşan kişilerden oluşması gerekiyor. Diğer arkadaşlarımızın da daha cok dini, manevi, ruhani boyutuyla ilgilenerek bir iş bolumu yapılması uzerinde durmamız gerekiyor. Bunun cok onemli olduğunu duşunuyorum. Zira gittikce işin ibadet kısmı, dini, irşat kısmı zayıflıyor. Biz guclendirmeye calışıyoruz. Ama zayıflıyor."

"Modernizm ve sekulerleşmenin etkisiyle hac ibadeti inanc turizminedonuşmemeli..."

Hac ibadetinin modernleşme ve sekulerleşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Gormez, gunumuzde hac ibadetinin gayesinde sapmalar yaşandığını belirterek bunun uzuntu verici olduğunu soyledi. Başkan Gormez, şunları soyledi:

"Halbuki ibadetlerimiz icerisinde hac kadar modernizmin etkisinde kalan, sekulerleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan başka bir ibadet yoktur. Din İşleri Yuksek Kurulu uyelerimiz burada, irşat ekibimiz burada. Hep birlikte bunun uzerinde durmamız gerekiyor. Elli-yuz sene once yapılan hac ibadetinin mahiyetiyle, bugun yapılan bir hac ibadetinin mahiyeti aynı mıdır? Bunun uzerinde duşunmemiz gerekiyor. ŞeÂirin, meşair mekanlarının modernizasyonu, organizasyonlar, vasıtaların modernizasyonun hac ibadetine etkisi nedir? Hac ibadeti, mahza gaye demektir. Bu gayede bir sapma yaşıyor muyuz? Haccın anlamı ve hikmetinde bir sapma yok mu? Bunun uzerinde butun İslam dunyasının durması lazım."

"Kabe manzaralı devre mulkler, haccın ruhaniyetiyle ne kadar uyuşuyor?"

"Kitaplarımızda hac ceşitleriyle ilgili ne yazıyor? İfrat, kıran ve temettu. Ama şimdi haccın ceşitleri değişti. Luks hac, VİP hac, otel tipi hac, mustakil tipi hac. Bunlara donuştu. İslam dunyası, KÂbe manzaralı odalardan bahseder oldu. Hatta KÂbe manzaralı devremulkler satılıyor. Bu, hac ibadetinin, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Resul-iEkrem'in butun insanlığa armağan ettiği o buyuk menasikin ruhaniyetiyle ne kadar uyuşuyor? Bu nereye varacak... Bunun uzerinde duşunmemiz gerekiyor. Tavaf ediyoruz. Tavafta hac ibadetini yapan insanların, bir kulağında telefon, bir gozunde kamera... Ben şahsen bu sene tavafların birisinde bir hacı adayının Brezilya'daki bir ortağıyla yaptığı iş goruşmesini kulaklarımla dinledim. Bu haccın mahiyetini nereye kadar goturecek. Sonra dort- beş katlı donermerdivenli metaf alanı tasarımları konuşuluyor. Bu modernizasyon hac ibadetini nereye kadar goturecek."

"Bizi bekleyen en buyuk tehlikelerden birisi, haccın bir inanc turizmine donuşmesidir..."

"İnanc turizmi bizim medeniyetimize ait bir kavram değildir. Karşımızda bizi bekleyen en buyuk tehlikelerden birisi, haccın bir inanc turizmine donuşmesidir. Allah korusun. Dolayısıyla bu iki husus birbirinden cok iyi ayrılırsa, Diyanet İşleri Başkanlığı daha cok kendi hizmet alanlarına teksif eder. Daha cok dini, manevi,ruhani kısmı uzerinde durmak zorundayız."

Konuşmasında, hac ibadetinin hemdin gorevlileri icin hem de hacı adayları icin bir eğitim seferberliğine donuşturulmesinin onemini de vurgulayan Başkan Gormez, "Biz haccı bir eğitim olarak gorerek yaygın din eğitiminin en onemli parcası haline getirebiliriz. Yılda yaklaşık 400 bin vatandaşımız umre, 100 bine yakın vatandaşımız da hac yapıyor. Bu 500 bin insan demektir. Eğitimden kastım şudur: Gerek hacı adaylarına ve gerekse gorevlilere yonelik once sahip olması gereken butun bilgiler tespit edilir. Bunlara uygun programlar ve programlara uygun materyaller geliştirilir. Daha sonra bu materyallerle eğitim verecek eğiticiler hazırlanır ve daha sonra Anadolu'nun her tarafında hacılarımıza kayıt olduğu gunden itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talebesi olmalıdır" diye konuştu.

Toplantıya Din İşleri Yuksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Kucuk, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Prof.Dr. Mehmet Emin Ozafşar, Prof. Dr. Hasan KÂmil Yılmaz, Dr. Ekrem Keleş, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Mudur Vekili ile birlikte hac organizasyonunda gorev yapan ekip başkaları da katıldı.

Turizmdebusabah.com
__________________