“Allah” lafza-i celal Allah’ın ism-i hassıdır/ozel ismidir. Kur’an’da –Besmelelerle birlikte-2800’den fazla “Allah” ismi gecmektedir.
İhlas suresinde yer alan “De ki: O Allah’tır, birdir” mealindeki ayet, Allah’ın kendine bu ismi taktığını acıkca beyan etmiştir. “İster Allah diye cağırın, ister Rahman.. fark etmez, guzel isimler onundur”(İsra, 17/110) mealindeki ayette de Allah lafza-i celal ile, Rahman ism-i celili arasında bir fark olmadığı, ikisinin de O’nun ozel isimleri olduğuna işaret edilmiştir.
Allah isminin “ELH” veya “VLH” den muştak olduğunu soyleyenlerin yanında, İmam Şafii gibi bir cok buyuk alimlere gore, bu isim murteceldir/turetilmemiştir, sadece Allah icin kullanılan bir ozel isimdir.
İlah mabud manasına gelir. Bu kelime bu acıdan hem batıl ilahlar, putlar icin kullanılır hem de hakikî mabud olan Allah icin de kullanılır. “La ilahe illellah” sozcuğu bu iki hususu da icinde barındrımıştır. Fakat, Yuce yaratıcıyı sadece mabut vasfıyla değil, butun sıfatlarını cağrıştıran bir unvanla zikretmek istediğimizde bunu Allah ismiyle yaparız. Cunku, bu isim ancak boyle kapsamlıdır.
İlah ve tanrı kelimeleri, “Allah” lafza-i celalin yerini tutamaz. Bu sebeple, “tanrı” kelimesi ile “ilah” kelimesi birbirinin yerine kullanılabilir.
Bir Âyet-i kerimede “En guzel isimler Allah’ındır. Allah’a bu isimlerle dua ediniz” (Araf Sûresi, 180) buyurulur. Bu Âyet, Cenab-ı Hakkın bircok isimlerinin bulunduğuna işaret etmektedir. Her birisi guzel ve ulvî mÂnÂlar ihtiva eden bu yuce isimlere “guzel isimler” mÂnÂsında “EsmÂu’i-Husn” denilmektedir. Bu İlÂhî isimlerden bazıları şunlardır: “VÂhid, Evvel, Âhir, Zahir, Bari, Musavvir, Rahman, Rahîm, Hayy, Kayyum, Halım, Kerîm, TevvÂb, RezzÂk, Muhyî, Mumît.“
Cenab-ı Hakkın isimlerinin tamamı kesin olarak bilinmemektedir. Bazı Âlimler EsmÂ-i HusnÂnın bin kadar olduğunu beyan ederler. Nitekim, Peygamberimiz (a.s.m.) Cevşenu’l Kebîr isimli hususî duasında Rabbine bin bir isim ve sıfatla niyaz etmektedir. Yine bazı ulema ise bu isimlerin dort bini bulduğu kanaatindedir. Bu isimlerin ise ekserisini sadece Cenab-ı Hak bilir. Bir kısmını melekler, diğer kısmını da meleklerle birlikte peygamberler bildiği gibi; mu’minler de Peygamberimizden oğrendikleri kadarıyla malûmat sahibidirler.
İbnî MÂce ve Tirmizi gibi hadis kitaplarında EsmÂ-i Husn hakkında rivayet edilen hadis-i şeriflerde Peygamberimiz bu isimleri bir bir zikretmekte ve faziletini bildirmektedir. EsmÂ-i HusnÂnın sayıldığı hadis-i şerifin baş kısmının meali şoyledir:
“Şuphesiz, Allah’ın doksan dokuz, yuzden bir eksik ismi vardır. Muhakkak Allah tektir, tek olanı sever. Kim o doksan dokuz ismi sayarsa veya ezberlerse Cenab-ı Hak onu Cennetle mukÂfatlandırır.” (İbni MÂce, Dua 10; Tirmizî, Dua 83)
Ancak, bu mujdeye mazhar olmak icin sadece isimleri sayıp ezberlemek kÂfi gelmez. Bu İlÂhî isimlerin icinde bulunan ve taşımış oldukları ulvî mÂnÂları duşunup, kÂinat yuzundeki tecellî ve akislerini muşahede etmeyi de unutmamalıdır. MeselÂ, Allah’ın Rezzak olduğunu bilip duşunerek rızık icin endişeye kapılmamalı. Rızkı helÂlinden aramalı, kanaatkar olmalı. Cenab-ı Hakkın sadece insanın kendisini değil, en kucuk mikroptan file kadar, parmak kadar balıklardan tonlarca ağırlıktaki balinalara kadar milyarlarca canlının ve bitkinin rızıklarını hic şaşırmadan, ihmal etmeden, en guzel bir şekilde ihsan ettiğini duşunup tefekkur etmek RezzÂk ismini okumanın bir cihetidir.
Cenab-ı Hakkın isimleri tevkîfîdir, yani semavîdir. Bu isimlerin buyuk bir kısmı Kur’Ân-ı Kerimde zikredildiği gibi, geriye kalanlarını Peygamberimiz bildirmektedir.
Peygamberimiz de (a.s.m.) zikretmiş oldukları isimleri Rabbinden oğrenerek bildirdiğine gore, Cenab-ı Hak icin bu isimlerin dışında bir isim kullanılmaz. Yani, Allah sadece Kur’Ân’ında bildirdiği ve Habibine oğrettiği isimleriyle kendisine niyaz edilmesini istemektedir. Başta mealini verdiğimiz Âyet-i kerime bu mÂnÂya işaret etmektedir.
Cenab-ı Hakkın, soylendiği zaman kalb ve gonulleri dolduran ve kÂinatı mÂnÂlandıran “Allah” ismi-i celÂli ve doksan dokuz mubarek ismi ve sıfatları bulunuyorken Onu başka uydurma isimlerle anmak ne kadar yakışıksız bir hareket olduğu acıktır. Bilhassa “Allah” ismini soylememek icin ısrarla “tanrı” kelimesini kullanmak iyi niyetten kaynaklanan bir duşunce değildir. Cunku esasen “tanrı” kelimesi, bir olan Allah’ı tanımayıp başka “uydurma” mabutlara isim olarak verilmiştir. “Yer tanrısı, gok tanrısı” gibi. Halbuki Cenab-ı Hakkın boyle bir isme ihtiyacı olmadığı gibi, kendi bildirdiği isimlerin dışında cağrılmamasını, dua ve niyaz edilmemesini istemektedir.
İsmi Ahmed olan bir insanı “ağac” diye cağırsanız size ne kadar kızacağını, hatt darılıp kuseceğini; yanlışlıkla soylemişseniz hemen “Benim ismim ağac değil Ahmed’dir” diyeceği kesindir. Bir kul olan insan kendi ismiyle cağrılmayıp başka uydurma bir isimle cağrıldığı zaman nasıl kızıyorsa; kÂinatın Rabbi olan Yuce Allah, kullarının kendisini uydurma isimlerle cağırmasına, dua etmesine hic rıza gosterir mi? Bir insanı kendi ismiyle cağırmaya dikkat eden insan, Cenab-ı Hakkı yuce isimleriyle cağırmazsa ne kadar anlayışsızlık gosterdiğini, ne kadar hata ettiğini artık anlamalı. Bilhassa “Allah” ismi celilî Allah’tan başka hicbir mahluka verilmediği icin de ismi Âzam olmuştur.
Buna gore Tanrı kelimesi Allah lafzının yerini tutmaz. Ancak kişi isterse Allah’ı niyet ederek, bir yaratıcıyı kasdederek, İlah ya da Tanrı diyebilir.
http://www.nurnet.org/allaha-tanri-demek-dogru-mu
__________________
Allah’a Tanrı Demek
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Allah’a Tanrı Demek