Tour de France miti
Spor Haberleri0 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Spor Haberleri
- Tour de France miti
-
17-10-2019, 08:05:32Tour de France miti Bazen bir dakika yokuş cıkmak insana bir ay kadar uzun gelebilir. İşte bu nedenledir ki Fransa Bisiklet Turu kadar uzun olan cok az şey vardır. Bu turu yedi kez ust uste kazanarak ulaşılması guc bir rekora imza atan Lance Armstrong Fransa Bisiklet Turu’nu boyle tanımlıyor. Kısa ismiyle Tour; inişleri ve cıkışlarıyla hayatı temsil eder ve kendi icinde efsaneler yaratır. Belki de bu nedenle dunyanın en prestijli ve onemli spor organizasyonlarından biri haline gelmiştir. Ve belki de yine bu nedenledir ki bisikletciler hayatı temsil eden bu yarışta, hayatları pahasına mucadele etmiştir. Cunku Tour de France’da olmek olumsuzleşmek demektir. 1995 yılı 18 Temmuz’unda İtalyan yarışcı Fabio Casartelli, Col de Portet d'Aspet’ten saatte 88 km hızla inerken bisikletinin kontrolunu kaybederek duşmuş ve gecirdiği ağır travma sonrası hayatını kaybetmişti. Bu olayın ardından 1992 yılı olimpiyat şampiyonu Casartelli’nin Motorola’dan takım arkadaşları yarışı bırakmayı duşunmuş ancak İtalyan bisikletcinin eşi buna izin vermemiş ve her ne pahasına olursa olsun bu yarışı tamamlamalarını istemişti. Cunku ancak bu şekilde onun ruhu rahatlayacaktı. Olayın geri kalan kısmını Casartelli’nin takım arkadaşı Lance Armstrong anlatsın: "Ertesi gun yas etabı koşuldu ve butun bisikletciler yarışa topluca başlayıp, finiş cizgisini hep beraber gectiler. Bu Fabio icin bir saygı gecidiydi. Sonraki etabı mutlaka kazanmak istiyordum. Fabio yakın arkadaşımdı. Como'da birbirine yakın evlerde oturuyor, kış boyu beraberce antrenman yapıyorduk. Onun Limoges'da bitecek etabı kazanmayı cok istediğini biliyordum, bunu onun icin yapacaktım. Etabın ortalarında bir atakla gruptan koptum ve her kilometrede farkı biraz daha acarak birinci oldum. Finiş cizgisine yaklaşırken, karmaşık duygular icindeydim. Bunu kendim icin değil, Fabio icin, onun eşi ve henuz bir aylık bebekleri icin yapmıştım. Ama şeref kursusunde beni tebrik edecekler, beni alkışlayacaklardı. Tam cizgiyi gecerken gokyuzune baktim, parmağımla yukarıyı, cenneti işaret ettim. Fransa Turu'nun bisikletle hicbir alÂkası yoktu, bunu o gun anlamıştım. Tur, hayattı aslında... İnişleri, cıkışlarıyla... Yenilgilerinin zaferlerinden cok olmasıyla... insanın butun kaslarını hissizleştiren acılarıyla... Dayanışması, rekabeti ve talihsizlikleriyle... Hayata cuk oturan bir metafordu Fransa Turu: Dağların soğuğu, ovaların sıcağı, ruzgarın acımasızlığı, doğanın buyuleyici guzelliği ve butun bunların ortasında insanın ozunde yalnız olduğu gerceği". Spor tarihinin en zorlu ve en uzun yarışı olan Tour de France’ın yaratıcısı eski bir bisiklet yarışcısı ve L’Auto gazetesi kurucularından Henri Desgrange’dı. Desgrange’ın iki amacı vardı. Birincisi L’auto gazetesinin tirajını artırmak, ikincisiyse yalnızca bir kişinin tamamlayabileceği bir bisiklet turu duzenlemekti. Desgrange ilk amacında başarılı oldu, ama ikinci hedefi hicbir zaman gercekleşmedi. L’auto’nun rakiplerinden Le Petit Journal, Paris-Brest-Paris bisiklet yarışına sponsorluk yapıyordu ve tirajı oldukca iyiydi. L’auto; Tour de France’ı duzenleyince tirajı Le Petit Journal’i geride bıraktı. İlk yarış 1903 tarihinde yapıldı. L’auto’nun tirajı 25,000’den 65,000’e cıktı. 1908’de L’auto’nun tirajı 250,000’di. 1923’te bu sayı gunde 500,000’e ulaştı. Bugunlerdeyse Tour; Amaury Sport Organisation’ın (ASO) yan kuruluşu ve aynı zamanda l’Equipe gazetesini de bunyesinde bulunduran medya grubunun bir parcası olan Société du Tour de France tarafından organize ediliyor. Tour’un ilk yılları oldukca zorluydu ve kurallar cok ağırdı. Bisikletciler uyumak icin bile zar zor zaman bulabiliyor, etaplar gece de devam ediyordu. İlkel bisikletlerle yarışan sporcular bozulan bisikletlerini kendileri tamir etmek zorundaydı, dışarıdan alınan yardım, zaten tamir sırasında kaybedilen saatlerin yanı sıra ek ceza demekti. Bunun yanı sıra bisikletciler yarışı başladıkları ekipmanla bitirmek zorundaydı. Aksi takdirde bir de bunun icin ceza alıyorlardı. 1903 yılında 2500 kilometre olan Tour’un uzunluğu 1906’da 4500 kilometreye ulaşmıştı. Bu yıllarda zorlu dağ etapları da Tour’a eklenmişti. Hal boyle olunca şike ve hilenin de işin icine girmesi kacınılmaz olmuştu. Bazı yarış severler favori bisikletcileri kazansın diye rakip sporcuların bisikletlerinin onune civi atmaya başlamış, bazı yarışcılarda zorlu etapları bisikletle gecmek yerine finişe trenle ulaşmayı tercih etmişti. Bu sporcuların coğu trende yarış komiserleriyle karşılaşınca tur organizatorleri yeni onlemler aldı. 1904 yılında yarışı kazanan Henri Cornet aslında zaman olarak 5. durumdaydı ancak onundeki dort isim diskalifiye edilince şampiyon ilan edilmişti. Tour 1910 yılında Pirenelerle, 1911 yılında Alplerle tanıştı. Octave Lapize 1910 yılında Pirenelere tırmanırken yarış organizatorlerine "katiller" diye bağırmış, buna rağmen turu şampiyon olarak tamamlamıştı. Lapize, tıpkı 1909 yılı şampiyonu Francois Faber gibi I. Dunya Savaşı sırasında hayatını kaybetmiş, ama tur bu 2 kahramandan yoksun da olsa savaş sonrası mevcudiyetini korumuştu. 1919 yılında bisikletciler "sarı mayo"yla tanıştı. İlk lider bu mayoyu giymek istemedi. Bu mayonun kendisini hedef haline getireceğini duşunuyordu. Ancak daha sonra bu mayo bisiklet dunyasının en unlu ve en prestijli giysisi oldu. Bu mayoyu bir gun olsun giymek her bisikletcinin ruyasını susler hale geldi. Savaş sonrası donemde Fransızlar ev sahipliği yaptıkları bu buyuk organizasyonda başarılı olamadılar. Tour’un uzunluğunun 5500 kilometreye ulaştığı 1910 – 1930 yılları arasında Fransızlar yalnızca bir şampiyon cıkarabildi; 1923 Henri Pellissier. Yine aynı yıl bisiklet ureticisi takımların bisikletcilerine teknik yardım yapabileceği acıklandı. 1930’lardan sonra radikal değişiklikler yapıldı. Bisiklet ureticisi takımların yerini 8’er kişilik ulusal takımlar aldı. Butun sporcuların aynı bisikleti kullanması kararlaştırıldı. Yine bu yıllarda radyo yayınları başladı. Tour’un kurucusu Henri Desgrange 1940 yılında hayatını kaybetti ancak Tour yoluna devam etti. Desgrange’ın yerine organizatorluk gorevini Jacques Goddet ustlendi. Fransa II. Dunya savaşı sırasında işgal altındayken Alman kuvvetleri Tour’un devam edebileceğini soylemişler ancak Goddet bunu reddetmişti. Boylece Tour 2. kez savaş dolayısıyla kesintiye uğruyordu. 1950’li yıllarla birlikte İsvicreliler ilk şampiyonlarını cıkardılar. 1952 yılında televizyondan Tour yayınları donemi başladı. 1955 yılında Brian Robinson ve Vin Denson Tour de France’ı bitirmeyi başaran ilk İngilizler oldular. Brian Robinson 1958 yılında İngiltere’ye Fransa bisiklet turundaki ilk etap birinciliğini getirdi. 1962 yılında da Tom Simpson sarı mayoyu giyen ilk İngiliz olarak tarihe gecti.. Yine bu donemde Jacques Anquetil dordu ust uste olmak uzere toplam 5 şampiyonluğa imza atarken, 1959 birincisi İspanyol Federico Bahamontes 1954 – 1964 yıları arasında toplam 6 kez en iyi tırmanışcı secildi. Donemin en buyuk trajedisiyse, Fransız sprinter Andre Derrigade’ın bir yarış gorevlisine carparak onun olumune neden olmasıydı. 1960’ların başında ulusal takımlar donemi sona erdi ve profesyonel takımlar iş başına gecti ancak ulusal takımlar 1967’de geri dondu. Bu geri donuşun nedeni ulusal takımların doping kullanımına izin vermeyeceğinin duşunulmesiydi. 1967’de Tom Simpson Mont Ventoux’da dopingden olunce, testler de Fransa Bisiklet Turu’nun rutinleri arasına girdi. Aslında her bisikletcinin acılarını azaltmak icin ilac kullandığı biliniyordu. Simpson’ın bilmediğiyse nerede durulacağıydı. 1969 yılında tarihin gelmiş gecmiş en buyuk bisikletcisi sazı eline aldı. "Yamyam" lakaplı Eddy Merckx ilk katıldığı yıl Tour’u kazanmakla kalmadı, aynı zamanda hem "en iyi sprinter", hem de "en iyi tırmanışcı" kategorilerinde ilk sırada yer aldı. Butun bisiklet otoriteleri boylesine bir şeyin bir daha gercekleşmesinin imkansız olduğu goruşunde hemfikir. Belcikalı bisikletci kariyerini 525 birincilikle noktalarken geride de 4’u ust uste olmak uzere toplam 5 Fransa Bisiklet Turu şampiyonluğu bırakıyordu. Merckx aynı zamanda Tour’da en fazla etap kazanan ve sarı mayoyu en fazla giyen isim olma unvanını da surduruyor. 1975 yılında King of the Mountains" yani "Dağların Kralı" olan bisikletciye "Kırmızı Benekli Mayo" verilmesi kararlaştırıldı. Aynı yıl en başarılı genc bisikletciye de beyaz mayo verildi. 1976 yılındaysa ilk zamana karşı prolog etabı koşuldu. 1977 yılında Eddy Merckx son kez katıldığı turu altıncı sırada tamamladı. Raymond Poulidor 40 yaşında turu 3. sırada bitirdi ve artık şampiyonluğu kovalamaktan vazgecti. Merckx sonrası donemde soz artık Bernard Hinault’a gecebilirdi. 1978’de Bernard Hinault Fransa Bisiklet Turu’nu ilk katıldığı yıl kazanmayı başardı. Belki Eddy Merckx kadar başarılı değildi (zaten kimse olamaz) ama 1979 yılı şampiyonluğu Belcikalıyı hatırlatıyordu. Bu yıl Hinault yeşil ve sarı mayoyu birlikte kazanmayı başarmıştı. Fransız bisikletci 1978 – 1985 tarihleri arasında spor tarihinin en zorlu yarışında beş kez zafere ulaştı. Hinault’un 1982 ve 1985 şampiyonlukları arasında Laurent Fignon’ın adı gizliydi. Bu donem icerisinde bazı ilkler de yaşandı. 1978 yılında bisikletciler birbirinden ayrı etapları ve bu etaplar arasında ulaşımla kaybedilen saatleri protesto ettiler. 1981 yılında sarı mayoyu giyme şerefine erişen ilk Avustralyalı Phil Anderson oldu. 1984’te Robert Millar en iyi tırmanışcı secilen ilk İngiliz olarak tarihe adını yazdırdı. 1985 sonrası donem Amerikan, İrlandalı ve İspanyol bisikletcilerin donemiydi. İrlandalı Sean Kelly 1989 yılında 4. kez yeşil mayoyu kazanarak o donem icin bir rekora imza atıyordu. Bugunlerdeyse bu rekor altı ust uste zaferle Erik Zabel’e ait. 1986 yılında Greg LeMond’un elde ettiği zafer, bisiklet tarihini tamamıyla değiştirdi. İlk kez Avrupa dışından bir bisikletci Fransa’da şampiyon oldu ve Tour’u kazanmak icin geleneksel bir alt yapının elzem olmadığını ispatlandı. 1987’de İrlandalı Stephen Roche’un kazandığı şampiyonluksa hala tartışılıyor. Dablinli’ye yapılan doping testi pozitif cıksa da, o gunlerde olimpiyat komitelerinin doping olarak kabul ettiği bazı maddeler bisiklet dunyasında kabul goruyordu ve Roche masum addedilmişti. Fransa Bisiklet Turu’nun en unutulmaz finişi 1989 yılında yaşandı. Son gune 42 saniye farkla onde giren Laurent Fignon şampiyonluktan emindi. Kendi şehri Paris’teki 24 kilometrelik kısa zamana karşı etapta 50 saniye kaybedeceğini kim daha onceden tahmin edebilirdi ki. Greg LeMond yalnızca sekiz saniyelik bir zaman farkıyla şampiyon oldu. LeMond unvanını ertesi yıl da korumayı başardı. Fransa Bisiklet Turu’nda artık "uzaylı" lakaplı Miguel İndurain’in devri başlayacaktı. Jacques Anquetil ve Eddy Merckx Fransa Bisiklet Turu’nu ust uste dort kez kazanmayı başarmışlar, Bernard Hinault’sa beş yılda dort zafer elde etmişti. Ancak 1990’lara kadar hic kimse turu Miguel İndurain gibi domine edememişti. Indurain’in fiziksel yapısı onun dunya dışından olduğunu gosteriyordu. Dinlenme halindeyken kalbi dakikada yalnızca 29 kez atıyor, akciğerleri 8 litre havayı depolayabiliyor ve damarları bir dakika icinde yedi litre oksijen taşıyordu. Bu akıllara zarar fiziksel yapı ona dağ etaplarında avantaj sağlıyordu. 1991 ve 1995 yılları arasında Miguel İndurain ust uste beş birincilik alırken, Fransa Bisiklet Turu hep farklı ikinciler goruyordu. Bjarne Rijs 1996’da Indurain’in saltanatına son veren isim oldu. Turun ilk Danimarkalı şampiyonuna bu yıl yardım eden ve 2. sırayı alan Jan Ullrich ertesi yıl şampiyonluğu kimseye kaptırmadı. 23 yaşındaki ilk Alman tur şampiyonu hem zamana karşılardaki ustun yeteneği hem de dağlardaki yırtıcılığıyla Indurain’i andırıyordu. Ancak 1998 Ullrich’in yılı değildi. İtalyanlar 33 yıl aradan sonra Fransa bir şampiyon cıkarmayı başardılar. İtalya Turu şampiyonu Marco Pantani Fransa’da da liderlik mayosunu dağlardaki ustun performansıyla kimseye bırakmadı. 1999 yılıyla birlikte doping kontrolleri daha once hic olmadığı kadar sıkı tutulmaya başlandı. Yine aynı yıl testis kanserinden yeni kurtulmuş bir Amerikalı şampiyonluk hayalleriyle Fransa’ya gelmişti ancak kimse ona şans tanımıyordu. Bir tek kişi dışında: Eddy Merckx. Fransa Bisiklet Turu’nda Lance Armstrong donemi bu yıl başladı. Armstrong 2003 yılında ust uste 5. kez şampiyon olunca Tour de France artık Tour de Lance olarak anılır oldu. Bu şampiyonluk serisi iki yıl daha devam etti. Bu yedi yıllık donemde Armstrong adeta kendisiyle yarıştı. Amerikalının doneminde sorulan tek bir soru vardı: 2. kim olur? Artık Tour de Lance geride kaldı. Biz de bu soruyu "Şampiyon kim olur?" diye değiştirebiliriz. Lance Armstrong’u hepimiz ozleyeceğiz. Buna şuphe yok. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki Tour her zaman kendi icinde efsaneler yaratmayı başarmıştır. Onumuzdeki yıllarda mutlaka başka efsaneler de olacaktır. Artık bize duşen bu yeni efsaneyi beklemek. Tour de France’da post Armstrong donemi hepimize hayırlı olsun. MEHMET SEVİNC / Eurosport Spikeri 29.06.2006 __________________