ebu ammar


koptunya buğday başaklarının gulumseyişinden
ruzgar ofkesini serer denizin uzerine şimdi
sahipsiz kalmaz ardından sapana surulen taşlar
bakışlar yağmura karıştı mendillerde yaser
oturup ağlama zahmetine de girmedin
surdun bedenini namluların şafağına
kalbin ateş ovalarında dağlanırken
kuş yuvası yuzun
bir bahce oldu kucuk genarellerin yalnızlığına
tiksinti kasırgalarına prangalanmış cellad
bayram ilan etti o gunu
sanki arkadaki yuk treni onun icin kalkmıyacakmış gibi
ebu ammar
kırılırken kollar taşlarla,
ağlarken gokyuzunun beyaz sahifeleri
bırak yuzlerini ciltlesinler
ceninin sokaklarında raydan ckarken insanlık
kalın kitaplarla boy gostersinler ekranlarda
sukunut ninnileri soylesinler bırak
mevzisini kaybederken gozlerimiz
goyaşından cepleri dolarken uykularımızın
gecenin kasvetli parmaklığında
rayları sokuldu umutların ebu ammar.
doşeyin yureklerinize guneşi
hurma ağacları ekin bakışlarınıza
ağuclayın ozgurluğu kana kana
atıldın yatağından kuşluk vaktine
colun kuraklığına balyoz oldun
suskunluğun kundağından taştın
karın goğsunde acınca kırmızı
yureklerimizin dağlıkları ova olacak
tekrar acacak cicekler senin icin yaser.
şafaklara namludan cıkılır
teslimiyetten daha buyuk olum yok
ruhun guvercin gerdanlığında
cennet bahcesinin damlığında
kanat cırpıyorsun şimdi
kotuluk fıcılarına doldurulurken beyinler
musluklarından doğmaz guneş penceremize
sana gore değildi hesaplar arasında kaybolmak
kağıttan bir kalp de taşımıyordun
taştanda değildi ki gozlerin
bulutlardan demlenmişti uykun yaser
kanser hucreleri emiyor toprağın şarkısını
zebun kuşunun tırnaklarından kanadı ucurtmalıklar
kamburda olmadın yaşama yaser
kadavralara konuşur kanın dipcikleri
uyanın, filistin bahcesinden koparıldı
bir guneş daha.
ardından bm (birleşmiş milletler= bitlenmiş mitoslar)
değil bayrağın yarıya indirmeleri
otursalar da direklere
silinmez artık alınlarındaki leke
cunku onlar kuduse cıkarma yaptılar ilkin
sonra da onayladılar işgal edilmesini yeşil hurmalıkların.
kutsaldır her karış toprağın
topraktan dikilir cunku giysileri baharların
golgotha tepesinde teşhir edilmese de carmığ
civiler gozlerinden sokuldu hep yaser.
postalınca ağıtlar gozyaşında
ramallah ta kuşlar dokulur tankların onune
kuşlar bedenleri şarapnel parcalrıyla muhurlenmiş
nasıl sırtlar toprak bu acıyı
nasıl dayandın onca kahra bunca zaman
gozyaşaları kimliksiz gozyaşları pasaportsuz
ykılır ic şehri ebu ammar ın
parsellenmiş kahır tufanlarında
el aman cariyeleri beyaz saray cadırında
boluşurler toprağını kulpsuz kancığlar
ama doğar yaserler
golgesi olan tum ağaclarda meyvesini verir.
başları eğik olan enik yavruları
bakın nasıl yer opucuk konduruyor maviye
altn tasmalarıyla dolaşanlar
denk gelemez dunyanın tum altınları
bir gram onura.
camurdan sığırlar kefen dikin celladın hareminde
cocuklara ve ovunun yaptıklarınıza
sanmayın hesabı sorulmaz yaserlerin
icinizde kanalizasyon kuyuları acılırken
duyamazsınız yaserlerin şarkısını
kulaklarınıza gore değil cunku
geviş getiren ağızlarınızdaki coplukler
kundaklandı yaser in tetiğinde
yol olamaz korkaklar fecre
cunku kanatları var yaserlerin
kanatları gokyuzunden.
alın corak colleri
parsellemeye başladı yaser
ile şeyh ahmed yasin cenneti.

palo



***************
Alıntı
__________________