"Bunlar Allah'ın gucunu gereğince kavrayıp değerlendiremiyorlar.Oysa Allah ,her şeyi hukmu altında tutan en yuce iktidar sahibidir"(22/Hac,74)
Allah'ı gereğince takdir etmek demek;ilahi kudret ve nitelikleri Allah’tan başka varlıklara ;insanlara,insan urunu otoritelere,ceşitli dikitlere,ici kof dışı şeytan tarafından suslu gosterilmiş kavramlara ,hulasa soyut ve somut hicbir guce hak etmediği konumu vermemektir.1
Allah'ı gercek yonleri ile tanımak ve teslim olmak zorunludur.Cunku ilahlığa layık tek guc Allah’tır.Bu yuzden ceşitli ilahlar tasarlayarak Rabbimizden daha oncelikli varlıklara hak etmedikleri ustunlukler vehmedenler dunyanın en buyuk bilim adamı da olsa cahildir. Zumer suresi(39),62-64.ayetlerdeki Rabbimizin beyanları ,heva ve hevesleri doğrultusunda hareket ederek dunyanın gecici menfaatlerini amaclayıp putlar uretenlerin cahil oldukları doğrultusundadır.
En buyuk zulum ve cehalet Allah’tan başka guclere ilahlık yakıştırmaktır.Zulum işleyerek imanın gonullerde meydana getirdiği aydınlığı karartmayanlardan En’am suresi (6),82.ayette şoyle soz edilmektedir:”imana ermiş olan ve zulum (şirk)işleyerek imanlarını karartmayanlar ,işte onlardır guven icinde olacak olanlar ,cunku doğru yolu bulanlar onlardır .”
Allah’ın adını yuceltmek somut bir gorevdir.Mu’minler Allah’ın isminin rencide edici bir şekilde gundeme gelmesine yol acabilecek aşırı davranışlardan uzak durmalıdırlar.Orneğin En’am suresi(6),108.ayette başkalarının saygın bulduğu ilahlara “sovmek”gibi aşırı tavırlar yasaklanmaktadır.Cunku bu tur bir tavırlar karşılıklı kufurleşmeye yol acacağından sonucta faydadan cok zarar getirecektir
I-Allah’ı Gereğince Takdir Etmek Kur’Âni Bir Tevhid inancı ile Mumkundur
Lugat anlamıyla Tevhid ;bir şeyin tek olduğunu bilmek ve buna hukum vermektir.2
Kavram olarak ise Allah’ı yaratılmışların butun tasavvurlarından ve tahayyullerinden tenzih etmektir.Tevhidin insanlarla ilgili yonu ise,kulların yaratıcı ile olan ilişkilerinde istiğnadan vazgecip takva ile Rabbine boyun eğip O’ndan başka boyun eğilecek guc tanımamasıdır.
Allah'a itaat ve kulluk ile Tağut'a itaat ters orantılıdır.Tevhid inancının olmazsa olmaz birincil ilkesi Allah’ın rızasına uygun hareket etmeyen butun guc odakları ile mesafeli durmaktır.İnsanlığın işlediği en buyuk zulum ve gunah olan şirk;Allah’a iman ettiği halde şeytani guclere,tağuti otoritelere teslim olmak veya bunların orgutleyicisi olmaktır.Nisa suresi (4),60.ayette boyle kimseler dalalette olmakla nitelenlendirilmişlerdir.Bu yuzden butun peygamberlerin mesajı “Allah’a kulluk,tağutu red “esası uzerine bina edilmiştir.
“Gercek şu ki,Biz her toplumun icinden ‘Allah’a kulluk edin ,tağuttan kacının’diye bir elci cıkardık...”(16/Nahl,36.)3
Nisa suresi (4),76.ayette şeytani duzenlere ve şer guclere uymayı reddetmeden Allah’a iman etmenin bir değer taşımayacağı ifade edilmiştir:”İmana ermiş olanlar Allah yolunda savaşırlar,kafirler ise Tağutlar uğrunda .O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın ;şeytanın hile ve tuzakları kesinlikle zayıftır.”
Tağuti guclerin butun turlerini inkar etmeden iman etmek,ilahi rızayı kazanmak icin yeterli değildir.Ancak tağutlar her zaman dışarıda aranmamalıdır.İnsanın kotu tutkularını denetleyememesi,şehvetlerinin esiri domuzlar gibi davranması, ne zaman, nerede ne yapacağı belli olmayan maymunlar gibi hareket etmesi Maide suresi (5),60.ayette Allah’a itaatten cıkan bazı yahudiler ozelinde işlerinde taşkınlık yapanlar da Rabbimiz tarafından tağuta (kendi nefsinin kotu arzularına)kulluk yapmakla suclanmışlardır.
İnsanoğlunun” şirk koşmadan inanmak istememek”gibi bir zaafının dunya sınavında bir deneme aracı olarak fertlerin ve toplumların karakterinde yerleşik olduğunu ,bir cok ayetin muhkem ifadelerinden anlamaktayız:”Onların coğu başka varlıklara da ilahi nitelikler yakıştırmaksızın inanmak istemezler.”(12/Yusuf,106.)
Bu insanın ozunden gelen deruni baskıya rağmen tevhid dininin gereklerini yerine getirenler,işte ilahi kurtuluşa,bitimsiz Rabbani lutufların ebedi nimet yurtlarına yerleşeceklerdir. Tevhid inancının başı ; uluhiyette ,rububiyette ve onların gereği olan ubudiyette Allah’ı birlemektir
A- Uluhiyette Tevhid:
Ragıb el-İsfehani İlah kelimesinin kavramsal anlamını şoyle izah etmektedir:”İbadet etmek suretiyle tapılan,yarattıklarının ihtiyaclarını goren ,onları yoneten,her şeyin kendisine boyun eğdiği ,gozlerin idrak edemediği,(akılla kavranan )guc ve kuvvetin yegane sahibi olan kimse”4
Uluhiyette Tevhid’in ilk adımı ;yaratıcı bir ilah tasavvurunu kabul etmektir.Butuncul bir tevhidi anlayışa sahip olmak icin yeterli olmasa da,tahkiki bir kabule ulaşmadan once yapılması gereken ilk iştir.Kasas suresi (28),68-70.ayetlerin mesajı ; uluhiyette tevhidin tebliğinin başlama noktasının “Yaratıcı bir ilah”fikrinin olması gerektiğini imlemektedir.Kur’an vahyinin ilk suresi olan Alak’ta da Allah’ın ilk anılan sıfatı HÂlık’tır.
Uluhiyette Tevhid tarih boyunca peygamberlere tebliğ edilmiş butun ilahi vahiylerin ana esasını oluşturmuştur. ilahi kelam ile lutuflandırılmış tum peygamberler aynı Tevhid kelimesi icin mucadele etmişlerdir.Ali imran suresinde bu husus şoyle beyan edilmektedir:”De ki :’Ey gecmiş vahyin izleyicileri!Sizinle bizim aramızdaki şu ortak ilkeye gelin!Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceğiz ,O’ndan başka hicbir şeye ilahlık yakıştırmayacağız ve Allah ile birlikte insanları rab edinmeyeceğiz .Ve eğer bu gercekten yuz cevirirlerse de ki:Şahit olun ki biz kendimizi O’na teslim etmişiz.”(3/Ali imran,64.)5
İnsanların uluhiyette şirke bulaşmalarının nedeni,sahte sevgi bağları oluşturduğu icin,dunyevi menfaat teminine yaradıkları icindir.Uluhiyette şirk koşulan şeyler; ister kemiyeti olan somut bir nesne olsun ,ister taparcasına bağlılık gosterilen beşeri değerlerin soyut ve simgesel ilkeleri,kavramları ,kanunları olsun;isterse ins ve cin şeytanlarının ayartarak fitneye duşurme oyunları olsun bazı dunyevi faydaların aracları olarak kullanılırlar.6
Bakara suresi 255.ayette ilah olarak Allah’ı birlemenin olculeri ozet olarak beyan edilmektedir.Buna gore uluhiyette tevhidin esasları şunlardır:
1-Allah’tan başka ilah yoktur.2-Kayyum’dur;kendi kendine yeterli tek varlıktır.3-Her zaman diridir(Hay),O’nu ne uyku tutar ne de uyuklama.4-Goklerde ve yerde O’nundur.Allah’ın sonsuz kudret ve egemenliğine yarattıklarını denetim altında tutup yonetmek zor gelmez.Cunku O,izzetini koruyabilecek sonsuz bir gucu olan Âli,Aziym bir ilahtır.5-O,dilemedikce ilminden hicbir şey elde edilemez,hicbir şey kavranamaz.6-Allah’ın izin vermediği hicbir guc şefaat(yardım ve kayırma)etme yetkisine sahip değildir.ŞÃ‚fî olan O’dur.7
Uluhiyette Tevhid’in insan davranışları ilgili esası,Allah’ın dışında saygı gosterilen butun ilahları reddedip rağbeti,sevgiyi,ihtimamı nihai anlamda O’na has kılmaktır.Her tur ortaktan mustağni olan Allah’a takva elbisesi ile yaklaşmak,O’nun razı olmadığı guclerle dostluk kurmamakla,şeytani işlerden beri olmakla mumkun olmaktadır.Uluhiyetin insan davranışlarına yansıması gerekir.Tevekkulu Allah’a has kılmak,O’nu işlerimizin vekili olarak addetmek,gucendirmekten cekinmek,butun umitleri O’na bağlamak nihai yardım dileme mercii olarak sadece O’nu gormek Uluhiyette Tevhid’in gereklerindendir
B-Rububiyette Tevhid:
Rab kelimesi Kur’an’da Allah icin en cok kullanılan 8 isim sıfattır.Kur’an indirilmeden once Cahiliyye dunya goruşu icerisinde insanlar icin kullanılan bir sıfat olan Rab,o donemde sahip,efendi,amir,kabilenin reisi, bir yerin hakimi anlamında kullanılmaktaydı.Cahiliyyenin egemenleri Allah’ın sıfatlarını,kurdukları somuru duzenini ayakta tutmaları icin bazı kişilere veya şahıslaştırdıkları varlıklara vererek şirk dinini uretmişlerdir.
Kur’an’da Rab,her şeyin sahibi,eşşiz efendi,yarattığı varlıkların rızkı ve ihtiyacları ile ilgilenmeye devam eden,onları ve kendi hallerine başı boş bir vaziyette bırakmayan,varettikleri uzerinde tasarrufta bulunmaya devam eden,onların durumlarını duzeltip tesfiye eden Kainat’ın yegane hakimi anlamlarında kullanılmıştır.Şuara suresi(26),69-83.ayetlerin genel mesajı,İbrahim peygamber bağlamında Rab sıfatı Allah’ın yarattıktan sonra ilgi ve alakasını insanlardan kesmediği şeklindedir.Bu yuzden Allah’ın Dini’nin muhkem kaynağı nubuvvet vahyi ile insan hayatının irtibatını kesmek, O’nun rab sıfatına eş koşmaktır.
.Mekki ayetlerde Rab kelimesi yirmi kadar değişik varlığa nisbet edimiştir:doğu,batı,arş,gokler,yer,şi’ra yıldızı,alemler v.b .9
Bazı ayetlerlerde ise Rab, egemenliği tartışılmayan ,buyruğuna tam olarak uyulan kudretli hukumdar manasında gecmektedir.O,butun alemlerin,gokleri ve yeri kaplayan buyuk kudret tahtının sahibidir.
Bu sıfatın Allah’a aidiyeti konusunda on Mekke’deki uc yıllık tebliğ faaliyetinden sonra, zihinlerde bir kuşku kalmadığından dolayı Medine’de indirilen ayetlerde sadece alemlere muzaaf(Alemlerin rabbi)olarak kullanılmıştır.
Eğitici anlamına gelen ve ozne bir isim olan Murebbi kelimesi Rab ile aynı kokten turetilmiştir.Terbiye etmek,bir şeyi iyice duzeltip olgunlaştırana kadar yavaş yavaş geliştirmek demektir.Yusuf suresi(12),23.ayette bu anlamda gecmektedir.Bu ayette Hz.Yusuf hizmet ettiği evin efendisi icin rab sıfatını kullanmaktadır.Fakat Yusuf peygamber kendisini eğittiği,gecimini sağladığı icin sıradan bir kelime olarak rab sıfatını evin efendisine uygun gormektedir.Yoksa nihai anlamda rab,sadece Allah’tır.Zaten kıssa butunuyle okunduğunda Yusuf peygamberin “insanlara itaatin kayıtsız şartsız olmadığı”ilkesini va’z eden Tevhid Dini İslam’ın ana esaslarından sapmadığını evin hanımefendisi(Rabbetu’l-beyt)’nin ahlaksız teklifine itaat etmeyerek gostermiştir.10
Allah icin kullanıldığında Rab Kur’an’da,yarattıklarını barındırıp besleyen ,icinde bulundukları duruma kayıtsız kalmayan, yakından ilgilenen,gozeten,kulları ile arasında her hangi bir kopukluk bulunmayan ilah anlamında gecmektedir.Kureyş suresi 3-4.ayetler bağlamında ifade edersek Allah aclıktan kurtarıp doyuran,korkudan kullarını guvene kavuşturan,emniyetlerini sağlayan bir ilahtır.Allah’a bollukta yonelmek ,darlıkta unutmak;sıkıntı esnasında yalvarıp refaha ve guvene erince terketmek ;Nahl suresi (16),53-54.ayetlerde kınanarak Rububiyette şirk koşmak olarak vasfedilmiştir.O halde Kureyş suresi ayetlerinde de belirtildiği gibi Allah’tan başka hicbir guc doyurduğu ,emniyeti sağladığı ,barındırdığı icin insanları kendisine nihai anlamda kayıtsız şartsız saygı gostererek ibadet etmeye cağıramaz.Cunku nihai anlamda huzur ve guvenin yegane kaynağı Mu’min sıfatına haiz olan Allah’tır.
Allah’ın Rab sıfatı aynı zamanda ,sozunu varlıklara gecirmede boşluk kabul etmeyen tartışmasız bir guc ve otorite sahibi olan ilah manasında bir cok ayette gecmektedir.O,yarattıklarının kontrol ve denetimini elinde tutmaya devam eden bir ilahtır. En’am suresi(6),38.ayetin mubin beyanından oğrendiğimize gore rab sıfatı, Allah’ın yarattıklarını başına buyruk bırakmadığı ,kendi hallerine terketmediği, onlardan yeryuzunde sorumlu bir kul olmalarını beklediği hakikatini ifade etmektedir.
Haram helal sınırlarını cizmek sadece Allah’ın hakkıdır.Bu yuzden Allah’ın haram kıldığını helal,helal kıldığını haram kılan, ve Uzeyir peygamberi tanrısal bir otorite sahibi gibi gosteren yahuki din bilginleri, İsa peygambere ilahlık yakıştıran Hristiyan rahipleri Kur’an’da şirk koşmakla suclanmışlardır.Dine yeni kurallar eklemek,bazı kuralları mesajın butunluğunden kopararak Tağutlardan aferin almak icin yorumlamak,bazı ilahi yasaları zaman ve zemin bahanesiyle nesh etmeye/ilga etmeye calışmak bir Rableşme cabası olup bu durum Tevbe suresi 31.ayette şoyle beyan edilmektedir:
“Hahamlarını ,rahiplerini,bir de Meryem oğlu Mesih’i Allah’la beraber rableri olarak gorduler.oysa tek ilahtan başkasına kulluk etmekle emrolunmuş değillerdi.O’ndan başka ilah yoktur.Sınırsız kudret ve izzetiyle O,ortak koştukları her şeyden butunuyle uzaktır,yucedir.”11
Muşrik din bilginleri bazı ayetleri rafa kaldırmaya ,bazılarını tahrif etmeye yeltenirken ,şeytani otoriteleri razı etmek icin dillerini eğip bukerlerken Rasulullah’ın Kur’an ile irtibatını kesip, yerine şerre yardakcılık yapmak icin calışan kendi hevalarını koyarlarken Allah’ın ayetlerine karşı takındıkları ciddiyetsiz tavır acıkca gozukmektedir.Fatır suresi (35),5.ayette belirtildiği gibi Allah adına kandıran bu sozde din uzmanları, dunyevi efendileri ve kurdukları duzenin yasalarına iş gelip catınca ya hic konuşmamakta ya da son derece saygılı bir dil kullanmaktadırlar.Bu ibretlik tavır da kime kulluk ettiklerini gosteren bir kanıt olarak ,olaylara ilahi hikmetin olculerine gore bakanların gozunden kacmayacak şekilde her vesvese pazarında yaşanmaktadır.12
Firavun gibi zalimler, beşeri mudahaleye zaten kapalı bulunan butun bir evrenin bağlı olduğu nizam uzerinde tasarruf sahibi olduklarını iddia etmemişlerdir.Tağutlar;Allah’ın goklerdeki Rabliğine eş koştuklarını iddia edecek kadar zekadan yoksun değildirler. Onlar insan toplumlarında irade ozgurluğune acık bırakılan ,yasama,yurutme ve yargının uygulama ilkelerini belirleme konusunda yaptıkları kanunları ilahi hukukun denetimine tabi tutmadıkları icin yeryuzundeki egemenliğine itiraz etmiş olmaktadırlar.13
Allah yarattıktan sonra da tasarrufta bulunmaya devam eden bir ilahtır.O,yaratılış ve işleyiş kanunlarının hem yapıcısı hem de koruyucusudur.Arş’a istiva etmesi A’raf suresi (7),54. Ayette Yuce Allah’ın Kainat’ın tum yonetimini belli bir mekanla sınırlı olmayan egemenliğinin simgesi kudret tahtından sağladığı ifade edilmektedir.Rablığının yetki sınırları butun evreni kuşatan Yuce Allah ,kendisine hakkıyla iman edecek olanlardan dunya hayatında O’nun egemenlik sınırlarına tahakkum etmeye kalkan şer gucleri inkar ederek işe başlamalarını istemektedir.Bu yuzden Kur’an’ın bir cok ayetinde Rabbimiz iman etmenin on koşulu olarak “tağutları inkar etmeyi “zikretmektedir.Yani Tağutu inkar etmeden iman mumkun değildir.Tağutun onunde muhakeme olmayı istemek uluhiyette ve rububiyette şirk koşmaktır:
“Sen ,sana ve senden oncekilere inandıklarını iddia eden (ama)Tağut’un hakimiyetine teslim olmakta beis gormeyenlerin farkında değilmisin?Halbuki şeytani guclerin kendilerini derin bir sapıklığa yoneltmek istediğini gorerek onu inkar etmekle emrolunmuşlardı.”4/Nisa,60
Allah’ın dininin yerine gececek kanunlar ve hukumler koyan her somut gerceklik ve her soyut değer yargısı Kur’an’da tuğyana kalkışmakla suclanmaktadır.Cunku kanun koyucu son tahlilde Allah’tır.Cahiliyye’nin(14)asla adaletin guvencesi olamayacak kanunlarını hayatın işleyişinde belirleyici kabul etmek Maide (5),50.ayette Allah’a ortak koşmakla eşdeğer sayılmaktadır.
C- Rububiyette Tevhid İle Yapılan Bilnic Hazırlığı;Ubudiyette Ve Hakimiyette Tevhid’e goturur
İbadetin Tevhidi bilincle anlamlandırılması şarttır.İmanla kufur arasında sıkışıp kalan,şuurlu bir tercihin neticesi olmayan ibadet Allah katında makbul değildir.Cunku Tevhid İnancı iki alanda iki egemen fikrini kabul etmez.Orneğin,Camiden cıkıp piyango kuyruğuna giren,bilerek ve tercih ederek,gonul rahatlığı ile gunah işleyen kimse Allah’ın hukumranlık alanına tecavuzkar davranışlarından dolayı hem salih amellerinin hubutu (sıfırlanması ) ile karşı karşıya olup hemde gerceği bile bile surekli goz ardı ettiği icin şirke duşmektedir.İnsan kimin emirlerine boyun eğiyor,baştacı ediyorsa hangi niyetle bunu yaparsa yapsın, O’nun kulu olmaktadır.
Enbiya suresi(21),25.ayette uluhiyet ile ubudiyet arasında kurulan doğru orantı kulluk şuuruna dair Tevhidi bilinc kazandıran bir oğrenim sağlamaktadır:”Oysa ,Biz senden once de peygamberleri yalnızca ;’Benden başka ilah yoktur,oyleyse Bana kulluk edin’diye vahyederek gonderdik.”
Bu gercek Zariyat (51)/56.ayette de ibadetin butun varlık alemini kapsayacak genişlikte olduğu şeklinde benze ifadelerle tekrar edilmiştir:”Butun gorunmez varlıkları ve insanları ‘yalnızca bana kulluk etsinler’diye yarattım.” 15
Ubudiyette tevhid ;kalbin niyetini ,dilin bir sozunu de kapsayan ,hayatın tamamı ile ilgili bilincli eylemlerde bulunmayı gerektirir.Amac,”Allah’tan başka ilah yoktur”dusturunun şehadetini, sadece O’na boyun eğerek ve yalnızca O’na itaat ederek gostermektir.Ubudiyette Allah’ın tevhid ile yuceltilmesi, sadece O’na tevekkul ederek ,sadece O’na adanarak ,O’ndan başkasından yardım dilenmeyerek mumkun olmaktadır.Her tur salih amelle ,bollukta da darlıkta da imdad cağrılarını sozlu ve fiili dualarla Allah yoneltmek ubudiyette tevhidin esaslarındandır.
Yakup peygamberin tedbir ve takdir ile ilgili Kur’an’da ornek gosterilen yaklaşımı,Yuce Allah’ın nihai karar mercii,hakimlerin hakimi olarak daima goz onunde bulundurulması gerektiğini kıssa dili ile oğretmektedir.O ,oğullarına şoyle demiştir:” Şehre(mısıra)hepiniz tek bir kapıdan girmeyin;her biriniz ayrı ayrı kapılardan girin .Bununla beraber(başınız bir hal gelirse)Allah’a karşı sizin icin elimden bir şey gelmez.Cunku hukum yalnızca Allah’a aittir.Ben O’na guven duyuyorum ,guvenenler de yalnızca O’na guven duysunlar.”(12/Yusuf,67.)
Allah’a iman etmek,O’nun emirlerine bağlanıp yerine getirine getirmekle ,yasaklarından uzaklaşmakla anlam kazanır.İbadetlerimizi her tur gosterişten uzak tutmak amellerden elde edilen verimin boşa cıkmaması icin gereklidir.Kulluğumuzun hayatın her alanındaki davranışlarımıza yansıması gereken şiarlarını Yuce Rabbimiz Kur’an ‘da muhkem bir şekilde beyan etmiştir.Orneğin ibadeti Allah’a has kılmanın bir tezahuru de,son tahlilde bizim olmayan ,emanet olan,yeryuzunden elde ettiğimiz rızıklardan infak etmek,onları tekelinde tutararak yığdıkca yığan dunyaperestlere benzememektir.16
__________________
Allahı Gereğince Takdir Etmek...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Allahı Gereğince Takdir Etmek...