DİLE GUL KOYMAK
Konuşmasından anlaşılır insan. Guzel konuşmasından... Kalbten kalbe yol vardır derler. Bunu biraz daha değiştirerek soylersek: Dilden kalbe yol vardır.
Gonlu yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır. Asla kalb kırmaz onlar. Cunku bir mihenk vardır gonulde; sozunu once olcer bicer sonra muhatabına sunar. Katı kalbli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir. Gonul kayalıklarında paramparca olmuştur mihenkleri. Nereye vuracak ve sozunu tartacak? Altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık o. Olur olmaz yerde kelÂm eder, ya baş kırar, ya da goz cıkarır.
Ilık meltemler gibi soluklar gerek bize. Gonullere ulaştığında, bahar cicekleri actıran. En sert yurekleri dahi yumuşatan, yoğuran, şekillendiren... "Tatlı soz yılanı deliğinden cıkarır." denmiş, derler. Ne kadar doğru. En ofkeli olduğumuz anlarda bile yureğimizdeki karanlığı gunduz aydınlığına cevirir guzel bir soz. "Soz ola kese savaşı / Soz ola kestire başı / Soz ola ağulu aşı, / Yağ ile bal ede bir soz." diyor Yunus.
Elbette oyledir. En karamsar ve kaos yuklu anları bile cennet iklimine cevirir, alımlı ve ic acıcı bir soz. Bu sebepten, guzel ve nazik konuşan insanların pek duşmanları olmaz cevrelerinde. Bilmeden bir gonul kırarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kac kelimeyle. Mayalarında yalan olmadığı icin, inandırıcı bulur cevreleri boyle kişileri. Zaten yalana ihtiyacları da yoktur, boyle gonul ve soz ustalarının. Bazen bilmeden actıkları yaralar olur elbet gonullerde. Ama bu bilmeden olur coğu kez. LÂkin o yarayı dudaklarından akan bal gibi kelimelerle, sihirli cumlelerle bir anda iyileştirirler. Asla başka bir zamana bırakmazlar actıkları yaraları, oluşturdukları cizikleri. Anında pansuman eder ve tedaviye gecerler.
Acı konuşan insan boyle mi? Dil yayından karşıdakine fırlattıkları kırıcı soz oku, paramparca eder muhatabın yureğini. Onlar donup bakmazlar bile. Hani yolda arabayla bir hayvanı veya insanı ezen acımasız şoforler vardır; arkalarına bile bakmadan kacıp giden... Aynen oyledir bu zalimler de... Kırdıkları kalbin cırpınışları ve yanaklardan sızan damlaları gormezlikten gelip, donup giderler. Oylelerini akrebe benzetebiliriz. Sokmaktan zevk alan acımasız akreplere... Dillerini de, zehirli iğnelere...
Arkadaş! İnancın yumuşak ikliminde bir meltem yumuşaklığına cevir sozlerini. Yureği kırgın olanların doktoru ol, masum gonullerin cellÂdı değil! Yaralı gonullere hızır gibi yetiş. Onların kırgınlıklarını gider. Yaralarına soz merheminden sur. Gonlunden akıp gelen ve kelimelerle harmanlanıp, dovulup şekillenen manevî iksirinle onları iyileştir. Bak bu hususta Hz. Omer ne diyor: "Ey KÂbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!" İşte bu derece zor durumda olan bir kırık kalb eğer onarılırsa sen artık Hakk'ın sevgili kullarından olduğuna inanabilirsin. Cunku bir hadis-i şerifte şoyle diyor, Nebiler Nebisi: "Gercek mu'min, elinden ve dilinden başkalarının zarar gormediği kişidir."
Bir gun sahabiler, Nebiler Nebisi'nin yanına varıp, ihtiyar bir kadını ovuyorlar. "Şoyle ibadet ediyor, boyle namaz ve oruc tutuyor." Peygamber Efendimiz: "Cevresine davranışları nasıl o kadının?" diye sorunca, sahabiler: "Cevresine hep kotu davranıyor, Ya Resulullah. Konuşmasıyla kalp kırıyor." diyor. Bunun uzerine Resûlu Ekrem: "Soyleyin o kadına, cenennemde yerini hazırlasın." diyor.
İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir. Sen diline ister gul koy, istersen bal ve gonullere cennet asa bir iklim or. İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak. Tercih senin...
Rabbim... Beni oyle bir insana sevdir ki, o insanın kalbinde sen olasın...Ki ben o insanın kalbinde seni bulayım.Bana oyle gozler goster ki, ben o gozlerden sana bakayım. Bana oyle bir sevgili ver ki bakışı cenete acılan iki pencere olsun.Onunla oyle bir yolda yuruyelim ki kılavuzumuz sen olasın Ey Rabbim...Oyle bir sevgili ver ki Rabbim, sevgimizden H.z Muhammed Mustafa (s.a.v.) sevilsin..
__________________
Dile Gul Koymak
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme