Allah'a gonulden bağlı olan musluman kadınlar, tum yaşamlarını Allah'ın bildirdiği hukumlere gore duzenler ve Kuran ahlakını yaşamak konusunda buyuk bir titizlik gosterirler. Bu nedenle İslam dini tum insanlara olduğu gibi, omurleri boyunca Allah yolunda yaşayan değerli mumin kadınlara da hem dunya hayatında hem de ahirette gercek anlamda onur, şeref ve saygınlık verir ve onlara ustun bir ahlak kazandırır.

Bir insanın kişiliğini guzelleştirip ustun hale getiren, karakterini sağlamlaştıran, ahlakını guzelleştiren, tavırlarını etkileyici kılan asıl olarak o kişinin imanı, Allah korkusu ve takvasıdır. Bu, Allah'ın Kuran ile bildirdiği onemli bir sır, insanların dikkatle duşunup oğut almalarını gerektiren onemli bir bilgidir.

Kuran ahlakı, insanlara olabilecek en guclu, en sağlam ve en guzel kişiliği kazandırır. Allah'ın, "... Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz..." (Muminun Suresi, 71) ayetiyle bildirdiği gibi, Kuran ahlakını yaşamak insanlara 'şan ve şeref' kazandırmaktadır. Dolayısıyla bu ahlakı yaşayan bir kadın, saygı duyulacak, onurlu ve vakarlı bir karaktere sahip olur. İman sahibi insanlar, yaşadıkları toplumdan, ailelerinden ya da arkadaş cevrelerinden aldıkları telkinler her ne olursa olsun, bunları bir kenara bırakır ve Kuran'da bildirilen Musluman karakterini yaşarlar. İşte mumin bir kadın da karakterini Allah'ın beğendiği ve hoşnut olacağı ahlakı olcu alarak, Kuran ahlakına gore belirler. Kuran ahlakından uzak yaşayan toplumlarda kadın ya da erkek karakterinde gorulen tum zaaflardan, zayıflıklardan, saplantılardan ve tavır bozukluklarından kurtularak, bunların yerine guzel ahlakın getirdiği guclu bir karakter geliştirirler.

Musluman Kadın Allah'a Teslim Olmuştur

Musluman bir kadın Allah'a samimi bir kalple iman etmiş ve derin bir Allah korkusuyla boyun eğmiştir. Allah'tan başka bir İlah olmadığını, O'nun tum varlıkların tek hakimi ve herşeyin ustunde, sonsuz guc sahibi olduğunu kavramıştır. Bu nedenle yalnızca Allah'tan korkar ve yalnızca O'nun rızasını hedefler. Yalnızca Allah'a ibadet eder, O'nu dost edinir ve sadece O'ndan yardım ister. Kendisine ulaşacak bir guzellik varsa bunu ona ancak Allah'ın verebileceğini ve aynı şekilde başına bir kotuluk gelecekse bunu da Allah'ın engelleyebileceğini, kendisini ancak Yuce Allah'ın koruyabileceğini bilerek yaşar. Dolayısıyla hicbir zaman icin insanlara yonelik bir beklenti icerisinde olmaz. Kendisine, her ne zorlukla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, "... Şuphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gosterecektir" (Şuara Suresi, 62) diyerek Allah'a tevekkul eden peygamberlerin ustun ahlakını ornek alır. Gucunu imanından ve Allah'ın rızasını kazanma konusundaki kesin kararlılığından aldığı icin, dayanıklılığı cok kuvvetli olur. Allah Kuran'da muminlerin bu ahlaklarını "... Hic şuphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (Enam Suresi, 71) sozleriyle dile getirdiklerini bildirmektedir.

Musluman Kadının Rehberi Kuran ve Peygamberimiz (sav)'in Sunnetleridir

Kuran ahlakına gore yaşamayan toplumlarda kadınların genel olarak benimsedikleri ahlaka bakıldığında, coğunun alışkanlıklarına ya da nefislerinin isteklerine gore hareket ettikleri gorulur. Onların yol gostericileri, genellikle diğer kadınların genel uygulamaları ve nefislerinin o anki istekleridir. Mumin kadınlar ise, her işlerinde Kuran'ı rehber edindikleri ve Peygamberimiz (sav)'in ahlakını ornek aldıkları icin, daima isabetli tavırlarda bulunur, hikmetli kararlar alır ve bundan dolayı yaptıkları her işte en iyi neticelere varırlar. Bunun da otesinde, Kuran ahlakından uzak yaşayan toplumlarda kadınlara yaşatılan tum huzursuzluklardan ve sıkıntılardan uzak bir yaşam surerler. Allah'ın, "Erkek olsun, kadın olsun, bir mu'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hic şuphesiz Biz onu guzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en guzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97) ayetiyle mumin kadınlara ve mumin erkeklere vadettiği gibi, guzel bir hayat yaşarlar.

Musluman Kadının Tek Hedefi Allah'ın Rızasını Kazanmaktır

Kuran ahlakına gore yaşamayan toplumlarda kadın karakterinin onemli ozelliklerinden biri, bu kimselerin ufuklarını olabildiğince daraltmış, ideallerini, duşuncelerini ve yaşam tarzlarını olabildiğince dar bir alan ile sınırlandırmış olmalarıdır. Musluman kadın ise tum sorumluluklarının bilincinde olan insandır. Bu yuzden hicbir zaman sadece kendi ihtiyaclarının peşine duşup, yalnızca kendisini ilgilendiren birkac sorumluluğu yerine getirip Allah'ın bildirdiği yukumlulukleri goz ardı edemez. Hayata dair ideallerini, duşuncelerini sadece bu şekilde sınırlandırmaz. Dunyanın dort bir yanındaki zorluk icerisindeki insanların, aclık ceken, salgın hastalıklarla mucadele eden, savaş ve catışma ortamlarının zorluğunu yaşayan cocukların, kadınların, yaşlıların tum sıkıntılarını adeta kendi sorunuymuş gibi duşunup onlara cozum ulaştırabilmek icin elinden gelen gayreti gosterir.



Musluman Kadın Guclu Bir Karaktere Sahiptir, İradelidir

Musluman kadınların bir başka ozelliği de, insanların kınamalarından etkilenmeyen guclu bir şahsiyete sahip olmalarıdır. (Maide Suresi, 54) Kuran ahlakınını yaşamayan kadınlarda gorulebilen zayıflıklara hicbir zaman kapılmazlar. Bir kimsenin yersiz bir sozu, tavrı ya da eleştirisi, zayıflık gosterip gucsuz duşmelerine, cesaretlerinin kırılmasına neden olmaz. Alınganlık, karamsarlık gibi duygusal tepkiler vermeyi hicbir zaman icin kendilerine yakıştırmazlar. Her ne olursa olsun Allah'a tevekkul ederler. Başlarına her ne gelirse gelsin, Allah'ın sonsuz adaletli olduğunu, herşeyi gorup bildiğini, kimsenin 'hurma cekirdeğindeki bir iplikcik' kadar bile haksızlığa uğratılmayacağını bilmenin rahatlığını yaşar ve Allah'a teslim olurlar. (Nisa Suresi, 49)

Allah Kuran ayetleri ile insana doğruyu ve yanlışı tum detaylarıyla bildirmiştir. Musluman kadının olcusu Kuran ahlakıdır. Eğer Allah'ın Kuran'da bildirdiği guzel ahlakı gosterdiği icin cevresindeki bazı insanlar tarafından kınanıyorsa, bu tam tersine onun bu yondeki şevkini, iradesini ve isteğini daha da guclendirir. Allah'ın rızasını kazanabilmesi onun icin, insanların hoşnutluğunun ve duşuncelerinin cok uzerindedir. Cunku insanı asıl olarak değerli kılan Allah Katındaki konumudur. Bunu belirleyen de onun Kuran ahlakına uygun hareket edip etmediğidir. Bu nedenle mumin kadınlar insanların ne dediğine ya da coğunluğun kanaatine gore değil, Kuran ahlakına gore bir kişilik geliştirirler. Tek başlarına kalsalar dahi coğunluğa uymaz, Kuran ahlakına uygun bir tavır gosterirler. Bediuzzaman Said Nursi de sozlerinde bu konuya dikkat cekmiş, Allah'ın rızasına uygun hareket ettikten sonra insanların rızasının hicbir onemi olmayacağını şoyle ifade etmiştir:

"... Rıza-yı İlahi kafidir (Allah'ın rızası kafidir). Eğer O yar (dost) ise, herşey yardır (dosttur). Eğer O y‰r değilse, butun dunya alkışlasa beş para değmez..." (Risale-i Nur Kulliyatı, 21. Lema, s. 668)

Musluman Kadın Boş Sozlerden ve Boş İşlerden Sakınır

Boş sozlere dalmak ya da boş işlerle oyalanmak, Kuran ahlakına gore yaşamayan toplumlardaki kadın karakterinde sıkca gorulebilen tavırlardır. Oysa Allah Kuran'ın bir ayetinde iman edenler icin, "Onlar, 'tumuyle boş' şeylerden yuz cevirenlerdir." (Muminun Suresi, 3) diye buyurmuştur. 'Boş işlerden ve boş sozlerden yuz cevirmek' onemli bir mumin ozelliğidir. Musluman kadın, Kuran ahlakına gore yaşamayan kadın karakterine ait tum ozelliklerden uzak bir kişilik sergiler. Allah'ın insan icin dunya hayatında cok kısıtlı bir omur suresi belirlediğini ve zamanın hızla tukendiğini bilmektedir. İnsanların ahiret hayatında Allah'ın sonsuz cennetini, rahmetini ve rızasını kazanabilmek icin ellerindeki tek imkan ise dunya hayatındaki bu omur sureleridir. Bu nedenle Musluman kadınlar, yaşadıkları her anın kendileri icin cok kıymetli olduğunu bilerek hareket ederler. Tek bir anlarını bile boş bir işle oyalanarak, boş sozlere dalarak gecirmelerinin buyuk bir kayıp olacağının ve bunun, ahirette insanın buyuk bir pişmanlık duymasına neden olabileceğinin farkındadırlar. Her anlarını bu dikkat acıklığı ile gecirir ve daima Allah'ın rızasını kazanabileceklerini umdukları işlere yonelirler. Allah'ın "Bunlar, Allah'a ve ahiret gunune iman eder, maruf olanı emreder, munker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır." (Al-i İmran Suresi, 114) ayetiyle bildirdiği gibi, yaşadıkları her anı Allah'ın rızasını kazanabilmek icin 'hayırlarda yarışarak' gecirirler.

Musluman Kadının Ustun Şahsiyeti

Samimiyet, insanın iciyle dışının bir olması, kalbinde hissettiklerini karşısındaki insana da olduğu gibi yansıtması, alabildiğine durust, acık ve net olmasıdır. Samimi insanın tum tavırları doğal ve icinden geldiği şekildedir ve bu doğallık da insanlar uzerinde cok derin ve olumlu bir etki oluşturur. Ancak pek cok insan, samimiyetin bu gucunden ve etkisinden habersizdir. Bu nedenle de, ancak samimiyet ile kazanılabilen bu ozellikleri cok farklı tavırlarda ararlar. Kimi insanlar karşılarındaki kişileri etkilemek icin yapmacıklığa başvururlar. O kişinin en cok hangi tavırlardan, hangi duşuncelerden etkileneceğini duşunuyorlarsa, iclerinden gelmediği ya da o şekilde duşunmedikleri halde, karşı tarafı hoşnut edebilmek icin o şekilde gorunmeye calışırlar. Ya da cekinmeden birbirlerine yalan soyleyip aldatabilir, bir insan hakkındaki olumsuz kanaatlerini gizleyip, sorulduğunda tam tersi yonde bilgi verebilirler.

Musluman bir kadın ise kalbindeki Allah korkusu nedeniyle bu tur tavırlardan titizlikle kacınır. Hicbir zaman icin kucuk menfaatler uğruna insanların hoşnutluğunu kazanmaya calışmaz. Tum bunların, insanı hem Allah Katında hem de insanların gozunde kucuk duşurecek basit tavırlar olduğunu bilir ve hicbir zaman icin bu kalitesiz tavırlara tenezzul etmez. Amacı hayatının her anında Allah'ın rızasını kazanabileceği umulan davranışlarda bulunabilmektir. Musluman kadın Allah'ın beğendiği ahlakın ancak samimiyet ile yaşanabileceğini bilmektedir. Allah'ın "... O, sinelerin ozunde olanı bilendir." (Şura Suresi, 24) ayetiyle bildirdiği gibi, insanların kalplerinde gizlediklerini bildiğinin de şuurundadır.

__________________