Oldukca uzun olan yazının fazlaca yer kaplamaması icin,on hikayeyi ozetlemek gerekirse;Osmanlı doneminde iki koşk hanımı (Sumbul hanım ve Pembegul Hanım) konuşurlarken konu yasak kelimelerin soylenmesine gelir ve bu tur şeylere inanmayan Pembegul yasak kelimeyi soyleyerek cinleri cağırır,uc cin gelir.Bakalım neler oluyor;

Cinlerin İtirafı

"Yavaşca arkalarına donerler uc cin ile goz goze gelirler… hepsi de sakin sakin birbirine bakar. Cığlık atmazlar. Cunki cinler tamamen bayan kıyafetinde ve normal gorunumdedir.

Sumbul hanım;

— A a! Ustume başıma iyilik sağlık. Siz de kimsiniz? ElÂlemin evine girerken “Hû komşû” diye musaade istemek yok mu sizde?

Uc cin hayır anlamında topluca başlarını iki yana sallarlar.

— Kapıyı tık tık etmek yok mudur?

Uc cin hayır anlamında topluca başlarını iki yana sallarlar.

— Ay hem kapı kilitli, siz nereden geldiniz?

Ucu de ellerini havaya kaldırıp tavanı işaret ederler.

— Ay cok şakacısınız! Tavandan duştunuz oyle mi?

Ucu de elleriyle ucarak ve suzulerek indik işaretleri yaparlar.

— Anladım! Ucarak ve suzulerek indiniz. Melek misiniz?

Ucu de başı ile hayır işareti yaparlar.

— O zaman cinsiniz!

Ucu de başı ile evet işareti yaparlar.

— Ay cok inandım! Guleyim bari. Siz bana şaka yapıyorsunuz. Hic de cinlere benzemiyorsunuz. Benim bildiğim cinlerin kafası kazan gibi, gozleri fincan gibi, kulakları kepce gibi olup kahkahalarla ve cığlıklarla gulerler ve zıp zıp zıplarlar. Şimdi şakayı bırakın da kimsiniz, kimlerdensiniz, nereden gelip nereye gidiyorsunuz ve benim evimde ne işiniz var? Hemen soyleyin! Ben dunyanın en buyuk devletinin mÂliye nÂzırı hanımıyım. Yalı muhafızlarını cağırırsam hepinizi dışarı attırırım.

Cinlerden yeşil ipek elbiseli olanı boğuk bir sesle konuşur.

— Ey! Havv kızı! Benim adım Cimcime Cin. Elhamdulillah Musluman cinlerdenim.

Siyah ipek elbiseli olan cin;

— Ey Havv kızı! Benim adım Cincine Cin. Ben henuz iman etmedim.

Sumbul hanım hÂl şaka yapıldığını zannetmektedir;

— Ey! ateşin cocukları memnun oldum, ben de Sumbul… siz gidin de safları kandırın. Siz insansınız… numaranızı yutmam. Sen de cok suslu giyinmişsin. Zannedersem senin adın da Suslu’dur… Bu durumda sen de sosyete cinlerdensin galiba.

Suslu cin sevimli bir sesle konuşur;

— Kaldır ayağını hayatım. Tam ustune bastın. Benim adım Suslu cin. Tahmin buyurduğunuz gibi Allah beni ateşin en ust kısmındaki tatlı pembe kısımdan yaratmış. Bizim sulale pek kibar ve pek asildir hem de ust tabakalardandır. Bu gorduğunuz iki cin ateşin kullu tarafından yaratılmış biraz duşuk tabakadandır

Pembegul hanım yarı tereddutle sorar;

— Duğun değil bayram değil. Bu ne şıklık hanımlar. Saraya mı davetliydiniz bu gun? Gecerken şoyle bir uğradınız mı?

Cinlerin ucu de aynı anda tek sesle cevap verirler;

— Zamane insanları da bir tuhaf oldu artık. Ne cinden korkuyorlar ne de şeytandan. Tavandan indik diyoruz korkmuyorlar, ciniz diyoruz korkmuyorlar.

Sumbul hanım;

— Korkmayız tabi. Siz cinden cok insana benziyorsunuz.

Pembegul hanım;

— Korkmayız tabi. Cin dediğin şoyle dokununca carpar, diyerek elini Suslu Cin’e dokundurur. Elektrik carpmış gibi titremeye başlar.

Suslu Cin, elini Sumbul hanıma uzatarak;

— Merhaba canım elime dokunmak ister misin? Arkadaşın gibi seni de carpayım mı?

— Hayır hayır dokunma! Sen bana dokunursan ben de sana okurum.

Cincine Cin;

— N’olurmuş okursan?

— -Şoyle bir okurum, yuzune bir ufururum… ya yedi dağın ardına kacarsın ya da yanarsın! Anladın mı?

Cincine Cin elini beline koyarak;

— Hadi, bekliyorum, oku ufur yuzume.

Sumbul hanım icinden fısıltıyla bir şeyler okur ve cinlerin ucune de ufurur.

Suslu Cin;

— Ay! Ne kadar ferahladım. Bir daha ufurur musun canım!

Sumbul hanım;

— Pembegul yeter artık titreyip durma carpıldıysan carpıldın, kes şu titremeyi. Rezil oluyoruz burada. Okuduğumuz etkili olmuyor. Sen daha kuvvetlisini oku.

Pembegul hanım;

— Ben de yalan yanlış okurum, etkisi olmaz. Okumayı mahalle mektebinden değil rahmetli anneannemden oğrendim. Ayın’ları catlatamam, hırıltılı hı’ları hırlatamam, peltek se’leri peltekleyemem… hele dat’ları omrumde cıkaramadım. Ben senden beterim sen benden betersin

Sumbul hanım;

— Tamam tamam, şimdi ben size sorarım. Benim kızım hafız onu cağırırsam bu cinler kacar… Hû ZambÂaak!, koş gel guzelim, cabuk gel!

Evin kucuk kızı Zambak koşarak gelir;

— N’oldu anneciğim? Cin gormuş gibi bağırıyorsun?

— Gordum, gordum tabi. Hem de uc tane gordum.

— Hani nerdeler?

— Tam burnunun onundeler. Sanki seni yiyecekmiş gibi bakıyorlar. Gormuyor musun onları?

Zambak ellerini boşlukta gezdirir. Zambağın elinin cinlerin icinden hicbir şey yokmuş gibi gecip gittiğini goren hanımlar iyice korkarlar… Zambak annesine endişeyle bakarak konuşur;

— Hayır, gormediğim gibi, dokunamıyorum, hissedemiyorum. Onumde hicbir şey yok. Siz hayal goruyorsunuz herhalde.

Pembegul hanım;

— Zamane cocuğu işte bu. İnanmaz ki cinlere. İnanmayınca da goremez tabi. Gormek icin inanmak gerek, inanmak!

Sumbul hanım;

— Yahu cin misiniz, şeytan mısınız hÂl ne duruyorsunuz? HÂfız geldi, hÂfız! Benim kızım hafızdır. Haydi bakayım kacışın … kış kış kış…

Cimcime Cin;

— Boşuna yormayın kendinizi Sumbul hanım. Ben zÂten Musluman cinim, kacmam. Bu Suslu Cin de yeni Musluman cinlerden, biraz meraklıdır, hic gitmez. Bu henuz iman etmemiş Cincine’ye okuma ufurme etki etmez. İster doğru okuyun, ister yanlış okuyun o zaten kacmaz.

Sumbul hanım;

— Neden kacmıyor? Kulakları mı sağır? Biz de bağıra bağıra okuruz.

Cimcime Cin;

— VallÂhi borazan getirip kulağına ezan okusanız yine kacmaz.. Cinler Kur’an’ı cin kovmak icin okuyandan kacmaz, Kur’an’ı yaşayandan kacar. Bu cin Kur’an’ı sizden daha cok okumuştur. Bizim boyutta biz Musluman olmamış cinlerle gece gunduz Kur’an’ı inceleyip tartışırız. Onlar kendileri de okuyup, inceliyor, boşuna kendinizi yormayın.

Pembegul hanım;

— Ne yÂni butun hacılar, hocalar, medrese ehli Âlimler; Kur’an ve ezan okununca cinler, şeytanlar kacar diyor. Yalan mı soyluyorlar. Hatta bir cok komşu cinleri kacarken gormuş.

Cimcime Cin;

— Bu gun bizim bayramımız. Biz bayramda yalan soyleyemeyiz. İstediğinizi sorun bize… Soyle bakalım doğruyu Cincine, bak Havv kızı bir şey sordu.

Cincine Cin;

— Olmaz, soylemem.

Suslu Cin;

— Soylemek zorundasın hayatım. Bu gun bizim bayramımız. Hem neden soylemek istemiyorsun? Biz de oğrenelim.

Cincine Cin;

— Sorularına doğru cevap verirsek, tum numaralarımızı oğrenirler. Sonra bizden kimse korkmaz.

Cimcime Cin;

— Sayın Cincin, otuz saniyen kaldı. Biliyorsun değil mi, beş dakika icinde her soruya doğru cevabı vermezsen, Âniden yanarak yok oluyorsun, hatırlatırım size.

Cincine Cin;

— Evet evet, biliyorum. Sadece Sumbul’un kulağına soyleceğim ama.

Suslu Cin;

— Hayır hayır oyle de yapamazsın. Soruyu duyan herkesin doğru cevabı da duyması gerekiyor.

Cincine Cin;

— İnsanları ne guzel kandırıp eğleniyorduk. Bu “bin bir gece masalı” hikÂyesi de nereden cıktı şimdi? Bu hikÂyeyi okuyanlar bazı gercekleri anlayınca hic birisi bizden korkmayacak. Sonra rezil olacağız İnsanoğluna… evet istemeyerek de olsa soruya doğru cevabı veriyorum:

Biz, Hristiyanlar hac gosterince, Yahudiler boru otturunce, Muslumanlar Kur’an ve ezan okuyunca kacarız. Aslında numaradan kacarız. Hem kacarız hem guleriz. Hatta gule gule dizlerimizde derman kalmaz, yedi dağın arkasında kendimizi yere atar debelene debelene guleriz. Boyle yapmakla hem eğleniriz hem de insanlar yaptıkları şeyleri; sihir, tılsım ve okuyunca etki edecek bir şey zannetsinler isteriz.

İnsanlar bizi kacırtıyoruz zannettikce onların bilgisizliği bize gurur verir. Boylece Âdem yuzunden duştuğumuz aşağılanmayı biraz unuturuz.

Pembegul hanım;

— YÂa! Cok farklı bir şey. Hic boyle duşunmemiştim. Peki Resulullah aleyhisselam’ın bu konuda hadisleri var. Sahabeden okuma ile ilgili tavsiyeler var. Evliyalar da okuyun diyor. Cinlerden korunma duaları var. Bunlar boş mu yÂni?

Cincine Cin;

— Hayır hic birisi boş değil. Fakat onların okuması biraz once de dediğimiz gibi Kur’an’ın ve Kur’an ahlÂkının yaşanması şeklindedir. Biz o yaşantının tecelli ettiği insanın kalb ve beyin dalgalarından kacarız.

Pembegul hanım;

— Daha acık konuşur musun, anlayamadım?

Cincine Cin;

— Mesela sen biraz once Felak ve Nas surelerini okuyup yuzume ufurdun. Biz de oh ferahladık dedik… neden? Nedeni şu; o surelerde ne diyor?

Yaratılanların şerlerinden, buyu işleriyle uğraşanların şerlerinden, fesatcıların şerlerinden, vesvese veren cinlerin ve insanların vesveselerinden Allah’a sığınırım diyor.

Peki siz ne yapıyorsunuz?

Aile icinde, sokak icinde, mahalle icinde HAKSIZLIKLAR yaparak ŞER işlemiyor musunuz?

Buyuculere avuc avuc cil akcaları vererek buyu işleriyle uğraşmıyor musunuz? Bir de iyiliğine buyu yaptırdığınızı veya cozme buyusu yaptırdığınızı soylemiyor musunuz?

Birbirlerinizin guzelliklerini, başarılarını, varlıklarını FESAT etmiyor musunuz?

Birbirinizin onunden arkasından LUZUMSUZ ŞEYLER duşunerek ve konuşarak VESVESE KAYNAĞI haline gelmiyor musunuz?

Bunları yaptığınız muddetce Kur’an’ı isterseniz bin kere yutun, uzerinize yuz bin muska asın ve yuzumuze kasırga gibi ufurun bizi guldurmekten ote bir şey yapmamış olursunuz.

Sizin Resulleriniz ve Evliyalarınız bunları yapmadığı icin Kur’an’ı OKUMUŞ oluyor. Ve kendilerindeki şerli cinnilik ozelliklerini temizleyerek Allah’a sığınmış oluyorlar. Onların korunma sistemleri boyledir.

Sumbul hanım;

— Bana buyu yapıldı, ben hasta oldum, bir hoca cinleri yaktı ve kurtuldum. Bu nasıl oluyor?

Cimcime Cin

— İnsanlar Allah’ın taktiri ile hasta olurlar. Bizim hastalıklara veya sağlığa mudahale gucumuz yoktur. Ancak hastalığı biz yapıyormuşuz gibi numara yaparız ve insanlar bu yanlış inanca duşer.

Sizin kotu niyetli veya iyi niyetli cincilerinize de kendilerine esir olmuşuz numarası yaparız. Kendilerini bir şey zannerek bizim nazarımızda maskara olurlar.

Allah’ın sağlık takdirinin ulaşacağı hastayı bizimle iyi ettiklerini zannederler. Onları toplum icinde meşhur ederek hem toplumla dalga geceriz hem de cinci hocalarla dalga geceriz.

Siz kim oluyorsunuz da bizi esir ediyorsunuz? Guldurmeyin bizi. Siz kim oluyorsunuz da bizimle dost oluyorsunuz? Guldurmeyin bizi.

Lutfen kendinizi Hazreti Sultan Suleyman Nebi zannetmeyin. Bizimle dost olabilmeniz icin ve ya bizi esir edebilmeniz icin Hazreti Sultan Suleyman a.s. gibi ilim ve ibadet ve ahlak sahibi olmanız lÂzım.

Pembegul hanım;

— Ay! Rezil maskara oluyoruz bunlara. Kovuyoruz gitmiyorlar. Okuyoruz, ufuruyoruz gitmiyorlar… bizim gulunc hallerimizi ortaya cıkarıyorlar. Ne yapsak ki?

Sumbul hanım;

— Yakalamışken soralım. Belki bu fırsatı bir daha ele geciremeyiz… Peki bu hafız Zambak kızım sizi neden gormuyor?

Cimcime Cin;

— İstersek ona da gorunuruz. Aslında şu anda siz de bizi gormuyorsunuz. Gorduğunuz sadece kendi beyniniz icinde urettiğiniz cin modelleridir. Bizim size gore enimiz, boyumuz, derinliğimiz yoktur. Ağırlığımız yoktur. Zamanımız dahi farklı işler.

Kendi boyutumuzda biz birbirimizi, siz nasıl birbirinizi goruyorsanız oyle goruruz. Bizim gerceğimizi ancak Resuller, Hz. Âli ve diğer buyuk sahabeler ve gercek evliyalar gorebilir.

Size bir şey daha soyleyeyim, Resullerin, sahabelerin ve gercek evliyaların neredeyse tamamına yakını bizim olduğumuz boyuta yonunu dahi donup bakmamıştır. Bizi hic merak etmezler. Ancak biz onları ziyaret ederek ya ilim alırız ya da bazı konular uzerinde ilmî tartışmalar yaparız, sizin gibi onlara itirazlarda bulunuruz.

Pembegul hanım;

— Biz sizi kendimize benzeterek goruyormuşuz. Peki siz bizi nasıl goruyorsunuz?

Suslu Cin;

— Bu tam bana gore bir soru. Biz de sizi kendimize benzeterek goruyoruz. Şu anda Sumbul hanımı ben kendime benzetiyorum, yani benim gibi cok sosyete ve suslu ve hem de Osmanlı’nın asilzÂdelerinden. Ben de cinlerin asilzÂdelerindenim.

Biz sizi kendimiz gibi algılıyoruz siz de bizi kendiniz gibi algılıyorsunuz. Boylece yine de aramızdaki perde kalkmamış, boyutlar delinmemiş olarak kalıyor.

Pembegul hanım;

— Bu gun bir yaşıma daha girdim. Biz bugune kadar hep yanılmışız. Cin gorduk zannetmişiz. Aslında ilim irfan ehli sizin dediklerinizi hep soyluyor ama biz onları anlamıyormuşuz… Peki beni nasıl carptın? Lazlar gibi nasıl horon teptirdin?

Suslu Cin;

— YÂ Hû!!! Tum icimizi ve sırlarımızı anlatacak mıyız bu gun?

Neyse anlatalım bakalım.

Siz bizimle temas edeceğinize inanıyorsunuz. Dokununca da carpılacağınıza inanıyorsunuz. Kendinizi o kadar kurguluyorsunuz ki, kendi enerjinizle kendinizi sarsıyorsunuz.

Allah’ın insanlar ve cinler arasına cektiği boyutu ne biz… ne de siz aşabilirsiniz. Birbirimize enerjilerimizin, varlıklarımızın ulaşması mumkun değil. Ancak o boyutu hem bizden hem sizden KÂmil olanlar aşabilir. KÂmiller de zÂten hicbir boyutun hicbir canlısına zarar vermez. Ve o boyutta işleyen Allah kanunlarını iyi niyetle dahi değiştirmeye kalkışmazlar. YÂni kotuluk yapmadıkları gibi iyilik de yapmazlar.

Sumbul hanım;

— YÂa! Musluman cinlerin bize iyilik yaptıklarını zannediyordum. Ama yine de aramızda bir etkileşim var değil mi?

Suslu Cin;

— Bu yine tam bana gore bir soru. YÂni asil ve zor bir soru. Bak hayatım! Sizin bizim hakkımızdaki bilgileriniz ancak Allah’ın vahyettiği kitaplarda ve Resullerin ve cok cok buyuk evliyaların sozlerinde bahsettikleri kadarıdır. Bizim de sizin hakkınızda bildiklerimiz, bizim Resullerimizin ve evliyalarımızın bize bildirdikleri kadardır.

Size anlama kapasitenize gore sembolik kelimelerle anlatmışlar. Bizim hakikatimizi anlatsalar anlamazsınız. Hatta anlatılmış olanlar var, anlamıyorsunuz.

Bizim size kotuluğumuzu insanın insana kotuluğune benzeterek anlıyorsunuz. Mesel insan bir cine dokunursa ağzının eğileceğine inanıyor. O kadar inanıyor ki beyin dalgaları ağzı eğebilecek kuvvetli bir enerji duzeyine cıkıyor. Ve kendi ağzını kendi eğiyor. Bayılmanız, korkmanız, bir şeyler gormeniz hep bu sistemledir. Kendi yukseldiğiniz enerji seviyesi ile kendinize yaptığınız etki cin etkisi olarak anlatılmış. Bunların coğunu bilincaltınız gercekleştiriyor. Bilincaltını tanıyamayan insan etkiyi dışarıdan geldi zannediyor.

Pembegul hanım;

— Biraz once bizim onumuzden yalancıktan kactığınızı soylemiştin. Şimdi de birbirimizi goremeyiz ve etki edemeyiz diyorsunuz. Etkileri kendimiz oluşturuyormuşuz, doğru mu anlamışım?

Suslu Cin;

— Evet canım doğru. Fakat bu celişki değil. Biz kendi boyutumuzda insan gorduğumuzu zannediyoruz. İnsandan kactığımızı zannediyoruz. Onu kandırdığımızı zannediyoruz. Siz de sizden kacan cinler gorduğunuzu zannediyorsunuz. Bu zanlar hem sizde hem bizde goruntuye, bilgiye ve zamanla efsanelere donuşuyor. Efsaneler gercek zannediliyor.

Pembegul hanım;

— Biz sizden korkuyoruz siz de bizden korkuyor musunuz?

Suslu Cin;

— Hem de nasıl! Bizim varlığımızın zannı sizi nasıl carpıyorsa sizin varlığınızın zannı da bizi oyle carpıyor. İyi ki boyutlarımız ayrı ve asla gecilemiyor. Bu carpılma olayı iyi ki zanlarımızda oluşuyor. Kesişmeler gercek olsa anında iki taraf da yanarak olur.

Siz yaramazlık yapan cocuklarınızı cinle korkutuyorsunuz, biz de bizim yaramaz cocukları insanla korkutuyoruz. Yaramazlık yapma bakayım yoksa seni insanlar carpar diyoruz. Biz de insan gormekten cok korkarız. Korkmaya şartlanmışız.

Sumbul hanım;

— Hz. Suleyman Nebî’nin cinleri esir edip calıştırdığı soyleniyor. Siz de cinlerin ve insanların kÂmil olanları esir edinmez dediniz. Bu celişki değil mi?

Suslu Cin;

— Hz. Suleyman gibi kÂmil zÂtların cinleri insan boyutuna atlatıp hizmetinde kullanması mumkundur. Fakat cinlere aşağılayıcı esir ve kole muamelesi yapmaz. Cunku kÂmil zatlar Allah’ın var ettiği hicbir cana zulum yapmaz. Cinler Hz. Suleyman tarafından gonullu olarak getirilmiş olsalar bile insan boyutunun şartları cok acı ve ızdırap verir. Bir an once kendi boyutuna donmek isterler. Bizim sizin boyutunuzdan cektiğimiz acıyı siz ancak kole kavramını kullanarak anlarsınız. Bizim sizin boyutunuza inmemiz, sizin su altına inip de nefessiz kalmanıza benzer.

Pembegul hanım;

— Şu anda bizim boyutta olmaktan acı duyuyor musunuz?

Cimcime Cin;

— Ah insan kızı ah! Ne kadar da unutkan oluyorsunuz? Biz şu anda sizin boyutunuzda değiliz. Bizi siz kendi kafanızdaki bilgi ve efsanelerle oluşturuyorsunuz. YÂni kendi oluşturduğunuz cin hayaline bakıp kendi hayalinizle konuşuyorsunuz. Kendiniz soruyorsunuz yine kendiniz cevaplıyorsunuz.

Zambak bir turlu anlam veremediği durumu merakla incelemeyi bırakıp sorar;

— Anne siz kiminle konuşuyorsunuz?

— Cinlerle konuşuyoruz.

— Ama ben cin min gormuyorum!

— Gormezsin sen daha gunahsızsın hem de hafızsın, sana gorunmezler.

— Ama anneciğim Pembegul abla ile siz bir şeyler soruyorsunuz yine kendi sesinizle kendiniz cevaplıyorsunuz. Siz ikiniz kesin olarak akıllı işler yapmıyorsunuz şu anda….

Sumbul hanım;

— YÂhû! Pembe’ciğim, biz bu cinlerin kendi seslerini duymuyor muyuz?

Pembegul hanım;

— Evet Sumbul’cuğum! Resmen cinler konuşuyor. Hele şu Suslu ve cok tatlı cin pek de kibar konuşuyor.

Sumbul hanım;

— Pembe’ciğim cinlerin varlığına karşı zaten yarım yamalak bir imanımız var. Biraz daha bunlarla konuşursak cinlerin varlığını iyice inkar edip dinden imandan cıkacağız. Bunları kovalayım gitsinler…"
Sonrasında iki hanımın cinleri kovmakla ilgili esprili konuşmaları gecer ve hikaye biter.
Hikaye,evet oyle ama bana gore gercek diye yutturulandan daha gercek.

Zaten yaşamda gercek ve hikaye kişiye gore değişmiyor mu?
Yada neyi gormek istiyorsak ona gore.

Alıntıdır.

__________________