New York Guney Bolge Savcılığı, İran'a uygulanan yaptırımların delinmesinde rol oynadığı gerekcesiyle Halkbank hakkında bir iddianame hazırladı.
45 sayfalık iddianamede, hisselerinin buyuk coğunluğunun Turk devletine ait olduğuna dikkat cekilen Halkbank'a aralarında dolandırıcılık ve kara para aklamanın da olduğu altı farklı suclama yoneltiliyor.
İran'a yonelik yaptırımların delinmesi icin kurulduğu iddia edilen sistemin Turk hukumetinin ust duzey yetkilileri tarafından da desteklenip korunduğu one suruluyor.
Savcılık, Halkbank hakkında hazırlanan iddianame ve dava surecinin, eski Genel Mudur Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılanma surecinde ortaya cıkan bilgilere dayandırıldığını soyledi.
Halkbank hakkında hazırlanan iddianame ve başlatılan yargı sureci hakkında bilinenler derledik:
[h=3]HALKBANK HAKKINDA NEDEN İDDİANAME DUZENLENDİ?[/h] Başlatılan yargı sureciyle ilgili yapılan yazılı acıklamada, Halkbank'ın ABD'nin nukleer programı nedeniyle İran'a uyguladığı yaptırımların delinmesi amacıyla yıllarca suren ve toplam boyutu milyarlarca dolara ulaşan bir duzenin parcası olduğu iddia edildi.
İddianamede, İran'a uygulanan ve ABD finans sistemine erişimini kısıtlayan yaptırımların farklı ulkelerde kurulan paravan şirketler uzerinden yapılan işlemlerle delindiği one suruluyor.
Ayrıca kurulduğu iddia edilen sistemle, İran hukumetinin petrol ve doğalgaz satışlarından elde ettiği ancak yaptırımlar nedeniyle ulkesine sokamadığı gelirin de başta altın olmak uzere ceşitli ticari işlemlerle İran'a aktarıldığı belirtiliyor.
İddianamede, "Halkbank, bilerek kurulan bu duzene yardımcı oldu, ABD'li duzenleyici kurumları ve yabancı bankaları aldatmayı amaclayan hileli işlemlerin tasarlanmasına dahil oldu ve bu sureclere katılımıyla ilgili ABD'li duzenleyici kurumlara yalan soyledi" denildi.
Halkbank'ın Hazine Bakanlığı başta olmak uzere ABD'li kurumlara konuyla ilgili yanlış bilgi verdiği de iddianamede yer alan bir başka iddia.
Yapılan acıklamaya gore, konuyu araştıran FBI Direktor Yardımcısı William F. Sweeney, iddiaların temelinde Halkbank'ın ABD'nin İran'a yonelik yaptırımlarını delmek icin tasarlanan hileli faaliyetlere katılmasının yattığını soyledi.
Sweeney, "Halkbank, İran'ın faydalanması icin milyarlarca dolarlık yasadışı para transferine yasadışı bir şekilde yardım etti ve hem banka hem de yoneticileri yaptıklarının herhangi bir incelemeye tabi olmaması icin uzun sure yalan soyledi" dedi.
[h=3]İDDİANAMEDE HANGİ SUCLAMALAR YONELTİLİYOR?[/h] İddianameyi hazırlayan isimlerden biri olan New York Guney Bolge Savcısı Geoffrey Berman, "Halkbank Genel Mudur Yardımcısı'nın Ocak 2018'de suclu bulunduğu eksiksiz, adil ve şeffaf yargı surecinde ortaya cıkan gercekler, Halkbank yonetiminin ulkemizin İran'a yonelik yururluğe soktuğu yaptırımları delmek icin geliştirilen bu yuz kızartıcı planın bir parcası olduğunu ortaya koydu" dedi.
Berman, hazırlanan iddianamede, milyarlarca dolara ulaşan petrol gelirlerinin yasalara aykırı bir şekilde İran'a aktarılması surecine Halkbank'ın sistemli bir şekilde dahil olduğunu ve bu duzenin bankanın ust duzey yetkilileri tarafından desteklenip korunduğu iddiasına yer verildiğini belirtti.
Halkbank'ın İran'ın cıkarına olacak şekilde, ABD yasaları uyarınca yaptırımlara tabi olmasını gerektiren bazı işlemler yaptığı vurgulandı.
Bu işlemler, "İran'ın petrol ve doğalgaz satışlarından elde ettiği ve Halkbank'ta tuttuğu paraların yapılan altın alımlarıyla İran Hukumeti'ne aktarılması, aynı paraların 'ikili ticaret' kurallarına aykırı bir şekilde İran'a satılması yasak olan altının ihrac edilmesinde kullanılması ve İran'a sokulması yasak olan malların ihracatı icin yaptırım kapsamı dışında kalan ilac ve gıda alımı yapılmış gibi gosteren sahte işlemlere aracı olunması" olarak sıralandı.
İddianamede, "Bu yontemlerle, Halkbank kısıtlamalara tabi olan 20 milyar dolarlık fonun İran'a yasadışı bir şekilde aktarımını yaptı" dedi.
İddianamede Halkbank'a yoneltilen suclamalar şunlar oldu:
Suclu bulunması halinde, Halkbank icin usulsuz yaptığı ve para akladığı iddia edilen işlemlerin finansal boyutuna denk gelecek kadar para cezası kesilmesi talep edildi.
Halkbank'la ilgili davaya da daha once Atilla'nın hukum giydiği davaya bakan Yargıc Richard Berman bakacak.
[h=3]İDDİANAMEDE KİMLERİN ADI GECİYOR?[/h] İddianamede, sanık olarak herhangi bir kişinin adı gecmiyor. Ancak Halkbank, kurumsal kimliğiyle sanık olarak tanımlanıyor.
Ayrıca, "İran ve Turkiye'deki ust duzey yetkililer bu duzenin bir parcası oldu ve bu duzeni korudu. Bazı yetkililere, duzeni desteklemeleri, katılanları korumaları ve ABD'li duzenleyici kurumların incelemelerine karşı bu duzene kalkan olmaları icin kurulan bu duzenden elde edilen gelirin icinden on milyonlarca dolarlık ruşvet verildi" denildi.
Halkbank'ın İran'a petrol ve doğalgaz gelirlerini yaptırımların etrafından dolaşarak aktarılmasında iş adamı Reza Zarrab ile yasadışı bir duzen ve komplo kurduğu one suruluyor.
Halkbank'ta usulsuz olduğu iddia edilen işlemleri onayladığı ya da gercekleştirdiği iddia eden yetkililerden eski Genel Mudur Suleyman Aslan, Atilla ve Levent Balkan'ın isimleri geciyor. İddianamede bu uc isim "komplonun ortakları" olarak tanımlanıyor.
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Cağlayan da "komplonun ortağı" olarak tanımlanan bir diğer isim. İddianamede, "2012-2013 yıllarında, Zarrab, Cağlayan'a bu altın ticareti duzeninin uygulanmasına verdiği destek karşılığında ABD dolar, euro ve Turk lirası cinsinden nakit odemelerin yanı sıra luks saat ve diğer eşyalarla en az 70 milyon dolar civarında ruşvet verdi" denildi.
Hazırlanan iddianamede, Turkiye'de aralarında Cağlayan'ın da bulunduğu dort bakanın yakınlarıyla ilgili 17 Aralık 2013'te duzenlenen yolsuzluk operasyonuyla ilgili soruşturmada elde edilen bulgular da yer alıyor.
İddianamede, o donemde yapılan teknik takip sonucu elde edilen telefon goruşmelerinin ve e-posta yazışmalarının bir kısmı da bulunuyor. Aslan'ın evinde ele gecirilen ayakkabı kutularının icinde yaklaşık 8,5 milyon dolarlık nakit para bulunduğu belirtiliyor.
İddianamede, Aslan'ın evinde yapılan aramada Zarrab'ın şirketlerinin Halkbank'tan aldığı belgeler ve ticari işlemlerin nasıl yapıldığını gosteren bir şemanın da ele gecirildiği one suruluyor.
İddianamede, "Zarrab, avukatı aracılığıyla kendisinin ve birlikte yargılandığı kişilerin serbest kalmasını sağlamak amacıyla ve daha sonra da davanın duşmesi icin ruşvet verdi" denildi. Aralık'ta tutuklanan Zarrab'ın Şubat 2014'te serbest bırakıldığı, davanın da Ekim 2014'te duştuğu hatırlatıldı.
İddianameye gore, Zarrab, serbest kaldıktan sonra benzer işlemlere tekrar başlamak istedi ancak o donemin Halkbank Genel Muduru buna sıcak bakmadı.
İddianamede, "Ancak Zarrab'ın talebi uzerine donemin Turkiye başbakanı ve aralarında ileride kabinede bir gorev alacak olan bir akrabasının da bulunduğu kendisine yakın isimler, Halkbank'a bu işlemlere tekrar başlamaları talimatı verdi ve Halkbank da buna uydu" denildi.
[h=3]HALKBANK VE TURKİYE BU İDDİALAR KARŞISINDA NE DİYOR?[/h] Hem Halkbank hem Turk hukumeti, tum iddiaları reddediyor.
Atilla'nın Mart 2017'de ABD'de tutuklanmasının ardından yazılı bir acıklama yapan Halkbank, bankacılık hizmetlerinin uluslararası duzenlemelere uygun olduğunu soyledi.
Halkbank, tum dış ticaret işlemlerinin ilgili yetkililerce izlenebilir durumda olduğunu belirterek, "Bankacılık hizmetini sunarken mevcut duzenlemeler ve diğer tum bankalarca bilinen ve izlenen dış ticaret uygulamaları dışında hicbir mekanizma, yontem veya sistem kullanılmamaktadır" dedi.
İran'ın başka ulkelere sattığı malların para transferini Halkbank uzerinden transfer ettiği yonundeki iddialara ise banka acıklamasında şoyle yanıt verildi:
"İlgili doneme ilişkin yapılan denetimlerde dış ticaret işlemleri de dahil bankacılık hizmetlerimizin hicbirisinde uluslararası bankacılık kurallarına ve hukuka aykırılık tespit edilmemiştir. Herhangi bir ulkeyle ilgili olarak mahiyeti belirsiz ve hukuksuz hicbir ticari işleme taraf olunmamış, kaynağı ve mahiyeti belirsiz hicbir transfer işlemi gercekleştirilmemiştir.
Acıklamada bankanın " herhangi bir yasaklı tarafın, kişinin veya mal ya da hizmetin dahil olduğu işlemlere" aracılık etmediği vurgulanmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zarrab'ın tutuklanmasının ardından yaptığı ilk acıklamada bunun Turkiye'yi ilgilendiren bir konu olmadığını soyledi.
Daha sonra yargı sureci başlayınca Erdoğan, davayı "siyasi icerikli bir darbe girişiminin adresi" olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanlığı Sozcusu İbrahim Kalın da, Atilla'nın yargılandığı davayı ve hukum kararını "skandal" olarak tanımlarken, donemin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de ABD'nin yaptığının "kabalık ve saygısızlık" olduğunu soylemişti.
Eski Bakan Cağlayan da hakkındaki yolsuzluk ve ruşvet iddialarının asılsız olduğunu belirtiyor.
[h=3]DAHA ONCEKİ DAVADA NELER YAŞANDI?[/h] Zarrab, 2016 yılında, Atilla da 2017 yılında gittiği ABD'de haklarında yurutulen soruşturma nedeniyle tutuklandı.
Daha sonra aralarında Zarrab ve Atilla'nın da bulunduğu dokuz kişi hakkında dava acıldı. Zarrab, savcılık ile anlaşarak, davada tanık olarak yer aldı ve herhangi bir cezaya carptırılmadı.
Boylece Atilla, davanın tek tutuklu sanığı olarak yargılandı. Atilla'ya "ABD Hazine Bakanlığı'nı dolandırmak icin kumpas kurma", "IEEPA yasasını delmek icin kumpas kurma", "bankacılık sisteminde sahtekarlık yapma", "bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak icin kumpas kurma", "kara para aklama" ve "kara para aklamak icin kumpas kurma" suclamaları yoneltildi.
Zarrab, tanık olarak verdiği ifadede, yapıldığı iddia edilen altın ticaretinin ayrıntılarını anlattı ve aralarında Cağlayan'ın da olduğu bazı Turk yetkililere ruşvet verdiğini one surdu.
Yargılamanın sonucunda, Atilla, kara para aklama haricinde kendisine yoneltilen suclamaların tamamından suclu bulundu. 32 ay hapis cezasına carptırıldı ve tutuklu gecirdiği sure de mahsup edilince Temmuz 2019'da serbest bırakıldı.
Atilla, Turkiye'ye gelişinde ailesi ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından karşılandı.

ABD savcıları Halkbank hakkında iddianame hazırladı