İc sıkıntısının muhim sebeblerinden biri dunyaya aşırı derecede muhabbet beslemek, dunya icin sevinmek ve dunya icin uzulmekdir. Boş, luzumsuz şeylere sevinmek de kalbi sıkar fakat sahibi bunun sebebini anlayamaz. Bir de insanlarla kalben meşgul olmak...

En bÂriz sebebini, Allahu TealÂ’dan gafil olmak teşkil eder.

a

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular. (Ebu Hureyre’den)

– Ey Ebu Hureyre, dunyayı butun icindekilerle beraber sana gostereyim mi?

Ben “evet, ey Allah’ın resûlu” dedim. Elimden tutdu, beni Medine’nin derelerinden bir dereye goturdu. Orada; icinde insan kafaları, insan tersleri, pacavra haline gelmiş bez parcaları ve curumuş kemikler bulunan bir copluk vardı.

Allah resûlu:

– “Ey Ebu Hureyre, dedi. Bu kafalarda sizin gibi harîs idiler. Sizin gibi emelleri vardı. Bugun ise onlar derisiz birer kemikdir. Daha sonra da curuyup un haline gelecekler. Şu tersler nereden kazandılarsa kazanıb sonra midelerine indirdikleri yemeklerin tersleridir. Şu eskimiş, pacavra bez parcaları onların giydikleri elbiselerdir. Şimdi ruzgar onları burada yeldiriyor. Bu kemikler onların faydalandıkları hayvanların kemikleriydi. Kim dunyaya ağlamak isterse ağlasın!”

Resûlullah bunları anlatırken ağlamamız kesilmedi. Gitdikce şiddetlendi.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular:

– Kıyamet gunu bir kısım insanlar gelirler, dağlar gibi amelleri vardır. Cehenneme atılmaları emrolunur.

Sahabe-i kiram radıyallahu anhum sordular:

– Onlar namaz kılar mıydı?

Fahri KÂinat efendimiz buyurdu;

– Evet namaz kılarlar, oruc tutarlar ve geceleri ağlarlardı. Fakat dunyevi bir menfaat mevzubahis olduğu zaman hemen atılırlar, Allah’ı unuturlardı.

Cuneyd BağdÂdî kuddise sirruh buyurur:

– İmam ŞÃ‚fii dunyada hakkı konuşan bir zat idi. Bir gun bir Âlim kardeşine verdiği oğutde şunları soylemişdir:

– Ey kardeşim, dunya hayatı kaygan bir yer gibidir. Orada ayak sÂbit kalamaz. Dunya ne kadar imar edilse sonu harap olmakdır. Onda yaşayanların en son ziyÂretgÂhları kabirdir. Sonu sevdiklerinden ayrılmakdır. Dunya zenginliğinin sonu fakirlikdir. Mal servet toplamak gucdur.

Ey kardeşim Allah’dan kork. Onun helÂlinden verdiği rızka razı ol. Gayrı meşru kazanc yollarına sapma. Yetişemiyeceğin, yetişeceğini bilmediğin gunler icin, onceden uzun emellere dalma. Cunku senin omrun gecici bir golge gibidir. Yıkılmaya yuz tutmuş bir duvar gibidir. Guzel amelleri coğalt, uzun emelleri azalt. (Mektûbat, 7. Mektupdan)

Abdulkadir GeylÂni kuddise sirruh anlatır:

Ey aziz, şu aldatıcı Âlemden gec... Bu aynı zamanda ilÂhi bir emirdir... Cunku Cenab-ı Hak:

– Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. ne babanın evlÂdı, ne evlÂdın babası nÂmına bir şey odeyemeyeceği gunden cekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği soz gercektir. Sakın dunya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına guvendirerek sizi kandırmasın. (Lokman sûresi 33) buyurmuştur.

Burada aldatıcı şeytandır. O gelir yaptıracağını yaptırır... Sonra da Allah kerimdir, istiğfar eyle, bağışlanırsın... gibi sozler eder ve seni kandırır... Sakın onun bu sozune kanmayasın... Hem istiğfar nasib olacağını nereden biliyorsun? Tevbe, istiğfar etmeden olenlerin sayısı az mıdır? (Fethu’r-Rabbani 31 inci sohbetden)

Kaynak: Altınoluk Dergisi
__________________