Turk Milli Basketbol Takımı ve Fenerbahce'nin WNBA patentli pivotu Nevriye Yılmaz'ın gonlunde iki buyuk başarı hayali yatıyor. Biri Milli Takım, diğeri de Fenerbahce ile Avrupa şampiyonlukları yaşamak. Nevriye, Turk bayan basketbolunun ve Fenerbahce'nin son yıllarda yaptığı atakla, bu başarıları hak edeceğini soyluyor ve 'Basketbolu bırakmadan bunları mutlaka yaşamak istiyorum' diyor. 1.94'luk Nevriye, 1980 Bulgaristan doğumlu. Bulgarlar'ın Turkler'e yaptığı asimilasyonlara dayanamayan ailesiyle birlikte 1990 yılında Turkiye'ye goc etmiş. Nevriye İstanbul'a ayak bastığında 10 yaşındaymış. Aynı yıl İUSK'nın alt yapısına gecmiş. Sonrası, corap sokuğu gibi gelmiş. 1994 yılıydı. Cok uzun ve iri bir cocuk olan Nevriye, yaşıtlarını cok aşıyordu. Hocaları (A) takıma aldılar. 99'a kadar oynattılar. O yıllarda Turk basketbolunda Galatasaray efsanesi suruyordu. Nevriye, Cim-Bom'un dikkatini cekti! Hemen transfer ettiler. O zamanki kocu Ekrem Memnun'dan minnetle bahsediyor ve 'Bugunlere gelmemde buyuk payı var. Ondan cok şey kaptım' diyor. HAYALLERİ GERCEK OLDU Nevrİye buyuk duşunuyordu. Turkiye Ligi onu kesmiyordu. Kafayı WNBA'e (ABD Bayanlar Profesyonel Basketbol Ligi) takmıştı. Tabii, Turkiye Ligi'nden bir anda, WNBA'e gitmek, sudan cıkmış balığa donmekti! O gunleri şoyle anlatıyor: 'Once şoyle bir yurt dışına acılmak istedim. İsrail'in Carmiel, Yunanistan'ın Apollon takımları ilac gibi geldi. Ardından İtalya Ligi'ne, Termini'ye gittim. Sonra Bulgar Plovdiv Academia derken, kendimi hazır hissettim. WNBA secmeleri cok başarılı gecti. Phoneix forması sırtımdaydı. Ruyalarım gercek olmuştu.' Nevriye Yılmaz basketbolu cok sevse de, Turkiye şartlarında genc kızlara tavsiye etmiyor: 'Tamam oğretmenden, memurdan cok kazanıyorum ama yaşadığım zorluk ve sakatlıklara değmez' diyor. Nevriye, zengin bir ailenin cocuğu olsaymış, takım sporları yerine, tenis, atletizm ve yuzme gibi ferdi sporları secer, sporu zevk icin yaparmış. Kendi cocuğuna her turlu baskıyı yapmayı ve mutlaka basketboldan uzak tutmayı duşunuyor ve bu sırrını şoyle acıklıyor: 'Surekli idmanlar ve deplasmanlar aile yaşamını yok ediyor. Coğu zaman, annemi, babamı, kardeşimi muthiş ozluyorum. Kardeşimle keşke daha cok beraber olabilseydik diyorum. Bu konular aklımdan gectikce, annemi daha iyi anlıyorum ve benim cocuğum, benden bu kadar uzak kalmamalı diyorum.' Avni BAŞOĞLU __________________