Camiler Goz Yaşına Hasret
Nicedir toplumun bunyesi bir buhran gecirmekte, inanclar sarsılmakta, Âdetler, gelenekler yıkılmakta, derin toplumun salÂhı yolunda mÂbetlerimiz, kendilerinden beklenen fonksiyonu yeterince icra edememektedir. Her ne kadar cÂmilerimiz, gunden gune dolup taşmakta, taze nesiller mÂbetle tanışmakta ise de, vaziyet ortadadır.
Camiye gelenler rûhen ve kalben doyurulmalı, inanclar takviye ve gonuller imÂr edilmeli, cemaat şekillere bağlı kalmamalıdır.
Bunun icin vaaz ve sohbet edecek insan, ciddî bir hazırlık ve mÂnevî bir doygunlukla cemaat karşısına cıkmalıdır. Sohbetci, her şeyden once kalbinin Allah’la irtibatına ve dinleyenlerin vaktini israf etmeyecek şekilde hazırlanmaya dikkat etmelidir.
İnsan yarım saatlik bir konuşma icin aklen, fikren, rûhen, hissen birkac gun hazırlanmalı; gozunu ağyardan sakınmalı, kalben rıza hedefine kilitlenmeli; cok du etmeli, Yuce Allah’ın razı olacağı sozleri soyleyebilmek icin Rabbine sığınmalı ve yalvarıp yakarmalıdır.
TÂbiîn’in buyuklerinden TÂvus bin Keysan’a biri gelir ve “bana dua eder misin?” der. O, “gonlumde dua edebilecek haşyet hissetmiyorum” cevabını verir. İşte konuşacak insan, bu ic haşyet ve mÂnevî hazırlıkla dolu olarak cemaat karşısına cıkmalı, cıkarken de kotu ornek olmaktan Allah’a sığınmalı. Ve, “Muslumanlığı benim şahsımda, davranışlarımda ve kaba hallerimde gorurlerse dine karşı nefrete sebep olurum” diye hitap edeceği yere tir tir titreyerek yurumeli, sonra da bu duygularla soze başlamalıdır.
Gercekten bu işe ehil olanları, zaman icinde namaz kılanları gorduk. Geceleri yuzlerce rekÂt kılanlar vardı. Cemaatler namaz kılmayı unuttu, şekillere bağlı kaldı; halılar goz yaşlarına, seccÂdeler temiz alınlara hasret kaldı. Sorsanız halı ve kubbelere:
“Nerde kaldı goz yaşıyla secde yerini ıslatan, rukû’da, secdede inleyen, o pÂk alınlar, aydın gonuller? Duymaz, duygulanmaz, gozu yaşarmaz, kalbi coşmaz, kimseler nereden geldiler?” diyeceklerdir.
Muhammed İkbal de şoyle feryÂd eder:
“Yazıklar olsun! Artık aşkın vecdi ve heyecÂnı kalmadı. Artık Muslumanların damarlarındaki kan dahi kurudu. Namazlara bakın; saflar eğri, secdeler ruhsuz, kalplerde huşû, gonullerde huzur yok! İcten gelen o İlÂhî cezbe kaybolmuş!
“Tavanı coktu aşkın; duvarlar uryan duştu
Toplumun gundemine koyu bir isyan duştu” (N. Genc)
Sokağın emzirdiği cocukların vurguna, soyguna ve “kapkaca” itilmesine, imanların alev alev yanmasına ağlamayan, imdada koşmak icin cırpınmayanların bir yanında noksanlık, “duygularında eksiklik var demektir.” Efendimiz AleyhisselÂm “Yaşarmayan gozden, ağlamayan ozden, duymayan ve duygulanmayan kalbten”Allah’a sığınmışlardır.
İmam Birgivî’nin cesur tutumu, şeyhulislÂmı rahatsız eder. Ve bir gun onu cezalandırmak icin huzuruna getirtir.
Birgivî, makama geldiğinde, şeyhulislÂm namazdadır. Hazret, namazdaki şeyhulislÂm’a selÂm verir. Namazı bitince ŞeyhulislÂm, Birgivî’ye sert cıkar: “Namazdaki insana selÂm verilmeyeceğini dahi bilmiyorsun, bir de kalkıyor bunca sıkıntılara sebep oluyorsun” der. Ama, Birgivî’nin cevabı, cok urpertici olur:
“Efendi hazretleri! der. Siz, eğilip doğruluyordunuz ama, aklınız ve kalbiniz namazda değil, dışarıda başka işlerle meşguldu, kalbiniz yanınızda değildi”der. “şekillere bağlı kalmak” sozu, bize bunu anlatır ve:
“MÂbetleri lebÂleb dolduracaklar, fakat Kur’an bir vÂdide, onlar ayrı bir vÂdide olacak; imanları gırtlaktan aşağı inmeyecek” Hadis-i şerifini hatırlatır.
Kim ne derse desin, hÂlimiz ortadadır. Soz, baştan ayağa ve sokağa duşmuş, değer hukumleri yıkılmıştır. Fakat bu hasta ve ozurlu cemaat bizim evlÂdımızdır. Biz onların murşitleri ve cÂmilerin imamlarıyız. Ama biz kurtulmadan başkalarını kurtaramayız ki!..
Evet bu iş cok ağırdır; halka sohbet etmek cok zor bir iştir. Hatta vaaz, sohbet ve nasihat kadar zor bir iş yoktur denebilir. Her kelimeyi Allah’ın rızasına bağlamak, iyi bir soz soyleyince hemen nefis muhasebesi yaparak:
“Aman YÂ Rabbi! Bir yanlışlığa duşmekten Sana sığınırım. Sozu soyleten Sensin, telaffuz eden ben olsam da insanların ihtiyacı icin bu sozleri hatırıma getiren Sensin. Bunu nefsime mal etmek gibi bir şirke duşmekten beni muhafaza buyur!” diyerek Ânında kendini sorgulamak, murÂkabe yapmak cok onemli ve cok zor bir meseledir.
Topluma karşı sozumuz, sohbet ve vaazımız “gonlun sesi” gonul sesi olmalıdır. Sohbetci o sesi once kendi gonlunde duymalı; birisi ona nasihat ediyormuş gibi hissetmeli. Sohbet ve vaazdan maksat; insanlarla Allah arsındaki engelleri kaldırmak, İlÂhî Âlemle gonulleri buluşturmak, gonulleri huşyar hale getirmek, nazarları halktan Hakk’a dondurmektir.
Konuşmacı, goze batan tavırlarıyla, kulak tahriş eden sozleriyle, beyanındaki kabalıkla araya giriyorsa, irşad, maksadının aksiyle netice verir.
Bizim cemaatlerimiz arasında aclar var, toklar var. Birbirini sevenler var, kavgalılar var. Bunlara nasıl bir telkin yapıp da barıştırayım; birbirilerini nasıl sevdireyim, mÂbede nasıl getireyim.“Gelenleri nasıl yoğurayım?” Endişesi uykumuzu kacırmıyorsa, bu alandaki yerimize bir bakalım, “ben neredeyim, gorevim nedir, ne yapmalı, nasıl yapmalı ve ben ne yapıyorum?” diyelim. Cemaatimizi toparlamak ve irşat icin yeni bir hamle yapmak zorundayız. Bu Âlemde duşman, zor olanı yaptı, başardı. Biz en kolay olanı, insan tabiatına en uygun olanı yapamadık, yapmadık. Bu buyuk ve korkunc curum ve cinÂyetin altından kim nasıl kalkacak, yakasını kurtaracak ve bunun hesabı nasıl verilecektir?
Cok guzel gelişmeler de var elbette! Hasbîlerin -ki Allah sayılarına ve hizmetlerine bereket versin- gayretleri sonucu nice genc kızı ve delikanlısıyla, pazartesi ve perşembe gunleri oruc tutan, abdestsiz yere basmayan, alınları secdeli, gonulleri aydın bir nesil de vardır. Bunlar, gonlumuzu ısıtmakta, gozlerimizi kamaştırmakta, umitlerimize fer katmaktadır.
Fakat, bir kısım Camaat cÂhiliye devrini yaşıyor. Belki cok daha da geriye gidiyor. Cunku cÂhiliye devrinde 360 put vardı, gunumuzde insan sayısınca put var. Dun kız cocukları satılıyordu, bu gun kadın-kız kendini satıyor!..Bu gun beş altı yuz uyesi var diye bir derneği karşılarına alamıyorlar. Ya biz, şunca milyonuz. Bu yurek parcalayıcı manzara karşısında urpermeyen, kalbi kanamayanlara Allah insaf versin.
Geliniz bu konuda el ele verelim, ev ev, koy koy yola cıkalım; Okumuşu, cÂhili, işlisi, işsizi, fakiri zengini, kapı kapı yola cıkalım. İnsanlarla tek tek meşgul olalım. Aksi halde, irşat ve tebliği, hayatının gayesi bilmeyenleri dunyada da Âhirette de cok buyuk sıkıntılar beklemektedir. Cevremizdeki her sıkıntı ve Ârızadan sorumluyuz!
“Ben namazımı kılar, zikrimi evradımı, hatmemi yaparım, cevredeki secdesizler, dalÂlette gidenler beni ilgilendirmez” demenin İslÂm’la bağdaşır hic bir yanı yoktur. Bu gorev imam, muezzin, vÂiz ve muftu efendinin değil, “muslumanım” diyen herkesindir. Her hocaefendi kendi cemaat ve cevresinden mes’uldur. “Acaba bu insanları nasıl irşat edeyim,” cilesini dert edinecektir. Bu cile onun uykusunu, rahatını kacıracaktır.
Kimsenin hatırı kalmasın, bu tur bir derdi, cilesi ve cabası olmayan bir hoca efendinin başında bulunduğu cÂmi, evet, oksuzdur, hocası yoktur, mihrabı boştur, minberi ve kursîsi yetimdir!..
Cemaatin icine girilecek, bir gun bu mahalle, diğer gun obur mahalle taranacaktır, taradık mı?.. DukkÂn dukkÂn, kahve kahve. Gonuller fethine cıkılacaktır, cıktık mı? Bir kalbin fethi bu gun İstanbul fethinden daha buyuk bir fetihtir denebilir! Cunku her insan bir İstanbul’dur. Âşık Yunus:
Bu kibr u kini gotur / Gonuller ele getir
Bir gonul ele almak / Bin KÂbe ziyÂrettir.” der.
Fakat, bu fetih de o fetih gibi, ak gonullu, nur yuzlu Akşemseddinler istemektedir. Zira, Akşemseddin’siz FÂtih ve fetih olmaz, once onu bulmak gerekir. Artık her mumin ve ozellikle kendisine din hizmetini gorev edinenler, “kulağına ezan okuduğumuz insan”ı, mezara kadar takip etmek mecburiyetindeyiz, ki o zaman “kalkın ey ehl-i vatan!” dediğimiz zaman hepsi birden kalkıversinler.
Ne acıdır ki bu gun eli opulen imam oldu. Onun yerine memur imam geldi. Biz kendimizi her gun yenileyelim, cemaatimizi ve arkadaşlarımızı onore etmeyi ihmal etmeyelim. Hele cemaati evlÂdımız gibi bilelim ve onları okşayalım. Bu zor ve dikenli yolda MevlÂ’nın inÂyeti ve dostlarının himmeti sizler ve bizlerle olsun. Âmin.
__________________
Camiler Goz Yaşına Hasret
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Camiler Goz Yaşına Hasret