İnsan doğar, yaşar ve olur… Ne kadar da basit anlatılıyor değil mi uc kelimeyle ya da fiille… Oysa ki hayata baktığınızda anlatılacak ya da yaşanmış, yaşanmak istenmiş ne cok şey vardır… Tabi ki bu noktada onemli olan “neyi” yaşadığımız değil “nasıl” yaşadığımızdır. Allah Teala bu dusturu “O hanginizin daha iyi işler yapacağını oğrenmek icin olumu ve hayatı yarattı” ifadesiyle bildirmektedir. İnsana bu amac doğrultusunda dunyada bircok şey sunulur… Yani dunya insana tahsis edilir… Diğer canlılar da bu tahsis etmenin birer parcasıdırlar… Cunku “akıl”, “irade” ve “sorumluluk” sahibi yalnız insandır. Emaneti insan yuklenmiştir. “Evet, Biz o emaneti goklere, yere, dağlara arzettik; onlar onu yuklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular ve onu insan yuklendi. İnsan cok zalim ve cok cahildir.” (Ahzab 33/72)
Emanet o kadar geniş bir cercevedir ki; insanın kendisi bile bir emanettir. Allah Teala canını ona emanet vermiştir. İlk nefesten en son nefese, sayılı nefesler birer emanettir. Her birinin hesabı mutlak surette sorulacaktır. Cunku insan bunu kendi iradesiyle yuklenmiştir. Hayatını, her nefesini bu şuurla gecirmelidir.
Akıl bir emanettir. Zaten insanı sorumlu kılan asıl emanet de odur. Onu diğer canlılardan ayrı kılan, sadece ona has bir ozelliktir. Onunla iyiyi kotuden, faydalıyı zararlıdan, sevabı gunahtan, guzeli cirkinden ayırt edebilir. Allah Teala onu kullanmasını insana “Akıl etmez misiniz?”, “Derin derin duşunmez misiniz?” gibi ifadelerle devamlı hatırlatır. Bu ifadeler insanı tefekkure, teakkule, tedebbure, yaratılış gayesini, nereden ve nicin geldiğini, nereye gideceğini duşunmeye, sorumluluklarının bilincinde olmaya, mahlûkÂta ibretle bakmaya sevk eder.
Mal bir emanettir. Ve muhakkak ki insan bu emanetten de mes’uldur. Nasıl kesbettiğinden nasıl sarfettiğine, zekatını verip vermediğine, Allah yolunda ne kadarını harcadığına…
Aile bir emanettir. Kutsal, mukaddes bir emanet. Aile bireyleri birbirlerine karşı sorumlu ve emanettirler. Genelde aile sorumlusu ve emanet sahibi “baba” gibidir ama ailedeki herkes bu emaneti yuklenmiştir. Her birisi ayrı bir fonksiyonu icra eder. Ailenin dini, kulturel ve sosyal değerlere sımsıkı sarılıp, ornek aile teşkil etmesi icin baba, anne ve cocuklar sorumluluklarının bilincinde olmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki toplumu oluşturan ailelerdir.
Din bir emanettir. Ağır bir emanet. İlahi kanunlar manzumesi olan “din” insanoğlunun en mukaddes emanetidir. Şuphesiz ki bu emanetin asıl koruyucusu Allah Teala’dır. O’nun dininin korunmaya hic mi hic ihtiyacı yoktur. Fakat din insanlığa imtihan icin takdim edilmiştir. İnsanın dinini koruması demek olan onun emir ve nehiylerine uyması bu emaneti sahiplendiğine bir işarettir. Aksi olan dinin kaide ve kurallarından uzaklaşma ve “bid’at” diye tabir olunan dinde olmayan şeylerin ona empoze edilmiş olması ise emanetin sahipsiz kaldığının ya da sahipleri tarafından gereğince muhafaza edilmediğinin, benimsenmediğinin apacık gostergesidir.
Aklın aktive edilip, bilgi ile doldurulmuş hali olan ilim de bir emanettir. Ummet icin, ummetin varlığı, devamı, berraklığı ve huzuru icin “baş ustune konulacak” bir emanet. Oyle ki “Alimler peygamberlerin varisleridirler” buyurmuştur Rasul-i Ekrem (s.a). Allah Teala’nın dininin koruyucusu olan peygamberlerin yokluğunda dinin “hamisi” onlardır. “Allah’tan gerektiği şekilde ancak alimler korkarlar” (Fatır 35/28) buyruğu da onların bu makama layık olduklarını percinler niteliktedir.
Zaman bir emanettir. Aldatıcı bir emanet. Mahiyeti bile tam olarak bilinemeyen gizemli bir emanet. Saniyeler, dakikalar, gunler, haftalar diye tabir olunur ama “Zaman nedir?” ya da “Biz zamanın neresindeyiz?” diye sorulduğunda insanı icinden cıkılmaz bir kaosun tam ortasına surukleyen bir emanettir. “Zaman bir kılıc gibidir, sen onu kesmezsen (değerini bilmezsen) o seni keser.” hadis-i şerifiyle Rasul-i Ekrem (s.a) zamana karşı uyarmış insanı. Bize duşense “zamanı kuşanmak” yani zamanla butunleşmek, var olduğumuz surece onun icinde olmak, saniye-dakika-saat-gun-ay-yıl diye ifade edilen her birimini değerlendirmek ve onu avucumuzun icinde tutmak ve son nefese kadar avucumuzu acmamak… Aksi olursa ahlar ve keşkeler yakamızı hicbir zaman bırakmayacaktır.
Nesil bir emanettir. İnsanlığın yarını, geleceği olan emanet. İcinde bulunulan Âna gore nesil gruplara ayrılır. Yaşlı, orta yaşlı, genc, cocuk vb… İşte bu gruplardan cocuk ve genc diye tabir olunanlar diğer iki gruba emanettirler. Onların dine, vatana, insanlığa faydalı birer şahsiyet haline gelmeleri ve bu hallerini muhafaza etmelerini sağlamak icin, onlara lazım olan donanımı emanet sahipleri temin etmek zorundadırlar. Eğer bu gorevi ihmal ederlerse neslin; “Oyle insanlar vardır ki; yonetimi ele gecirdiklerinde urunleri (ekonomiyi), nesli (eğitimi) bozmak icin caba sarfeder.” (Bakara 2/205) ayet-i celilesinde niyetleri izhar edilmiş olanların savunmasız birer hedefi haline gelmesi işten bile değildir. Bu donanım ancak eğitimle sağlanabilir. Yaygın ve orgun eğitimin her turlu imkanı ve tekniği kullanılarak bu donanım nesle kazandırılmalıdır. Dini, milli, kulturel ve sosyal olgulara yabancılaşma eğiliminde olan nesle daha ilk cocukluğundan olgunluğuna kadar bu değerler devamlı surette sunulmalı ve bu değerleri sindirmesi ve adeta gonlune, ruhuna kazıması sağlanmalıdır.
Cevremize baktığımızda butun eşya ve insanla kaim olan her şey birer emanettir. En kucuk zerreden en buyuğune insanoğlunun hizmetine sunulmuş olan her şey bu cercevenin icindedir.
“Allah emanetleri ehline vermenizi emrediyor” (Nisa 4/58). buyuran Yuce Rahman da emaneti muhakkak ehline vermiştir. Yani insanoğlu emaneti sahiplenmeye layık gorulmuştur. “Zayıf”tır, “Aceleci” dir, “Cahil” dir, “Zalim” dir ama bu ağır emanetin taşıyıcısı olmaya en layık varlık da odur. Belirttiğimiz gibi akıl ve irade sahibi olan tek mahluk odur.
Hayat insana secenekler sunar. İyi-kotu, guzel-cirkin, zor-kolay. Bazen kulfetine katlanmak kaydıyla zor secilir. Kulfetine ve karşılığına… Evet zorun coğu zaman bir karşılığı, odulu de vardır.
İnsan da zoru secmiştir. Emanetten korkan diğer varlıkların aksine biraz da aceleci davranarak emaneti yuklenmiştir ve sonucuna da katlanacaktır. Nasıl ki bu yolu secerken kendi hur iradesini kullanarak tercihini yapmışsa sonucu tayin ederken de fail-ozne kendisi olacaktır.
İnsana vaat edilen cennet ve cehennem’dir. Yaşayışı yani emaneti kullanış tarzı ona bu iki secenekten birini kazandıracaktır. Ya ebedi mutluluk ya ebedi husran.
Allah, emaneti gereğince sahiplenen, onu Hakk’ın rızasına uygun bir şekilde koruyan, gelecek nesillere gonul rahatlığıyla teslim eden, elest bezmindeki sozune sadık kalan ve bu sayede ebedi saadete eren kullarından eylesin. Amin!..
__________________
Emaneti Yuklenmek
Dini Bilgiler0 Mesaj
●16 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Emaneti Yuklenmek