Tam ihlÂsa muvaffak olmak, bu dini, dinin sahibi olan Allah’a teslim etmekle, bir kul olarak O’na teslim olmakla ve O’nun yolunda ve onunde kendinden gecmekle başlar. Yani kendimizi mÂnÂ-yı ismiyle değil; mÂnÂ-yı harfiyle tanımlamakla, yani kendimizi mustakil bir isim olarak değil; bir ismi tamamlayan harf olarak gormekle başlar. Kendimizi, bir ismi tamamlayan harf olarak gorduğumuz dakikada benlik dÂvÂsı kalkar; “biz olma” şuuru devreye girer. Kendimizi “biz” olarak hissettiğimiz an, şahsî hicbir kaygımız, ne makam, ne unvan, ne isim, ne resim, hicbir derdimiz kalmaz. Benlik handikabını boylece aşabildiğimiz olcude, kendimizi “biz” havuzuna atmamız, “biz” havuzunda erimemiz, “biz” havuzunda kendimizden gecmemiz mumkun olur. Tam ihlÂsa muvaffak olmanın en kolay ve en sağlıklı yolu da, işte bu “biz” havuzunu kavramaktan gecer. Cunku burada butun şeref “biz”e Âittir, butun şan havuzdaki herkesindir, butun kıymet butun fertlerindir, butun başarı icinde eridiğin sosyal yapının bunyesinin harcını teşkil eder.
Benliğini dÂvÂsı icinde eriten ve sahip olduğu şeref ve makamı icinde bulunduğu sosyal yapı ile paylaşan Bedîuzzaman Saîd Nursî, davranışlarıyla, sozleriyle ve topyekun hayatıyla, tam ihlÂsa muvaffak oluşun cağdaş bir modelini teşkil eder. Peygamber Efendimiz’in (asm), “İhlÂslı olanlar da buyuk bir tehlike uzerindedir” hadisinde işÃ‚ret buyurduğu buyuk tehlikelerden uzak durmanın yegÂne caresi Ustad Bedîuzzaman’a gore benliğini “biz” kavramı icinde feda etmektir.
* “Ben cekirdek gibi curudum ve kurudum. Butun kıymet ve hayat ve şeref, o cekirdekten cıkan şecere-i RisÂle-i Nûr ve mu’cize-i mÂneviye-i Kur’Âniyeye gecmiş biliyorum”1 sozuyle;
* “Ben de sizin bu ders-i Kur’Âniye’de bir ders arkadaşınızım... Ben makam sahibi değilim”2 ifÂdesiyle;
* “Ben bir cekirdektim, curudum gittim... îmÂn ile Cehennemden birkac adamın kurtulmaları icin, Cehenneme girmeyi kabul ederim”3 beyÂnıyla;
* “Said yoktur; Said’in kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan yalnız hakîkattır, hakîkat-i îmÂniyedir”4 kaydıyla;
* “Nurdaki ihlÂsı bozmamak icin, uhrevî makÂmÂt dahî bana verilse, bırakmaya kendimi mecbur biliyorum”5 fedÂkÂrlığı ile;
* “Ben, cemiyetin îmÂn selÂmeti yolunda Âhiretimi de fed ettim. Gozumde ne Cennet sevdÂsı var, ne Cehennem korkusu! Cemiyetin, yirmi beş milyon Turk cemiyetinin îmÂnı nÂmına bir Saîd değil, bin Saîd fed olsun. Kur’Ân’ımız yer yuzunde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem. Orası da bana zindan olur. Milletimizin îmÂnını selÂmette gorursem, Cehennemin alevleri icinde yanmaya rÂzıyım”6 beyanıyla Bedîuzzaman, tam ihlÂsı yakalamanın ve muhafaza etmenin en tehlikesiz yolunun kendi nefsini bu yolda toprak bilmekten, vucudunu Yaratıcısına fed etmekten ve benliğini “biz havuzunda” eritmekten gectiğini gosterir.
Dipnotlar:
1- Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, s. 120
2- Emirdağ Lahikası, s. 367
3- a.g.e., s. 377
4- a.g.e., s. 317
5- a.g.e., s. 233
6- Tarihce-i Hayat, s. 544
__________________
Biz Havuzuna Ulaşmak
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Biz Havuzuna Ulaşmak