Korku ile umit; hayat ile olum, ve aclık ile tokluk ortasında bir yerde bulunan insanoğlu, bunun farkına vardığı oranda mu’mindir. İşte faiz bu farkın farkına varılmasını onlemektedir. Ve galiba haram oluşunun da bir sırrı budur.
FAİZİN İSLÂMÎ ACIDAN yasak olduğunu bilmeyenimiz yoktur. İlahî bir emir olarak faizin yasak oluşunun sebebi acıktır: “Allah, yasakladığı icin.” Tıpkı oruc tutmak veya zekat vermenin farz oluşu gibi bunun da sebebi “emr-i ilahî”dir. Ubudiyetlerimizin yegÂne gerekcesi budur. Bununla beraber o emri takip eden birtakım maslahatlar da vardır. Bu oldukca normaldir. Cunku, o Emri Veren, herşeemri takip eden birtakım maslahatlar da vardır. Bu oldukca normaldir. Cunku, o Emri Veren, herşeyin “fıtrî” halini ve neyin nasıl olması gerektiğini cok iyi bilen Biridir. MeselÂ, Allah emrettiği icin tuttuğumuz oruc ve verdiğimiz zekatın ferdî ve toplumsal bircok maslahatları netice verdiklerini de biliriz. Ama hicbir zaman orucu perhiz yapmak icin tutmaz; zekatı da toplumsal gelir dağılımını dengelemek icin vermeyiz. Nitekim, vergisini bir vatandaşlık borcu olarak veren biri, zekat yukumluluğunden kurtulmuş olmadığı gibi, namazın bedensel faydalarını keşfedip aerobik hareketler yapan biri de namaz kılmış olmaz. Bu orneklerde olduğu gibi, ubudiyetin hareket noktası, “emir”den “maslahat”a kayarsa, o zaman emri gorduğu halde maslahatı (pekÂlÂ) gorememiş birinin ubudiyet gerekceleri ortadan kalkmış olur.
Bununla birlikte, ubudiyetini Allah’ın emri nedeniyle yapan biri icin sozkonusu maslahatlar birer guven kaynağı olabilirler. Ve bu anlamda gerekli oldukları soylenebilir. Cunku, her bir emrin, ozel bir zorunluluk olmamakla beraber, birtakım maslahatları ve hikmetleri vardır. O halde. Allah emrettiği icin oruc tutarız. Orucun ise bazı faydaları vardır. Yine faiz, Allah emrettiği icin haramdır.
Allah’ın bize emrettiği her emrin bir “ubudiyet terbiyesi” olduğunu duşunursek uzunca da olsa şimdiye kadar ifade ettiğimiz kayıtlar altında sorumuza tekrar donebiliriz: Faiz neden haramdır?
Cevabımız hazırdır: Allah yasakladığı icin. Bu cevapla devam edersek, faiz yasağına uymama durumunda ubudiyetimiz yara alacaktır. Yani ubudiyetimiz eksilecektir. Ubudiyet - Rububiyet butunluğunden biri eksildi mi diğeri artacaktır. Ubudiyetin terkettiği yerleri Rububiyet vehmi dolduracak; Rububiyet vehminin terkettiği yerleri ise ubudiyet bilinci dolduracaktır.
Faiz almama-vermemenin bir ubudiyet tavrı olduğu acıktır. Aynı şekilde, bu emre uymamanın da kendi icinde bir Rububiyet iddiası taşıdığı soylenebilir. Bunu, “emrî” acıdan, yani itaat-itaatsizlik bağlamında bu şekiyre anlayabiliriz. Bu yuzden “İslÂmî” acıdan faiz haramdır.
Ancak bu haramın arkaplÂnını gunışığına cıkarma durumunda “İslÂmî” acıdan olduğu kadar neden “İmanî” acıdan da yasak olduğunu gormemiz mumkundur. O halde bir surec olarak faiz olayını yeniden hatırlayalım: Ozel veya tuzel birileri başka birilerine anapara olarak bir miktar para vermektedir. LÂkin, bu masum bir borc verme olayı değildir. Parayı veren, bir dizi “belirleme”de bulunmaktadır. Belli bir sure ve verilenin ustune eklenecek yine belli bir miktar sozkonusudur. Parayı veren birşeyler “ister” ve istediği “olur”. Buna hic şuphesi yoktur. Kısacası, faizci kendinden oldukca “emin”dir.
Obur tarafta ise tarlasında buğday ekmiş biri, ya da carşıda satıcılık yapan biri, kazancı konusunda herhangi bir belirlemede bulunmuş değildir. Ne kazanacağı sure, ne de kazanacağı miktar bellidir. Bu yuzden sık sık dua eder. Siftah etti mi, rızkı Verene şukreder. Hasılı, rızkın gelişi ile Rızkı Gonderen bir cağrışım olarak surekli hatırındadır. Sebepler dairesinde yapacağını yapar. Ancak, bilir ki bu sebepler her zaman urunun beklendiği gibi alınması veya malın umulduğu gibi satılması icin yeterli değildir. Bu yuzden kendi cabasını, rızk icin gerekli olmasına karşın yeterli olmayan bir sebep olarak gorur. Kendinden cok fazla “emin” değildir.
Bu iki tablo arasında oldukca onemli bir fark vardır. İlkinde sebepler dairesi buyuk olcude kuvvetlenip kalınlaşmaktadır. Biri, -rızkını değil- gelirini belirlemiştir.(determinizm). Faiz burada bu belirleyicilik imkÂnını sağlamakla, faizi vereni ubudiyet ortamından uzaklaştırmaktadır. Zira esbap perdesi dehşetli bir şekilde kalınlaşmakta, esbaba yaslananlar da istediklerini yapabiliyor olmanın sarhoşluğuyla bir rububiyet vehmine kapılmaktadır. Başka bir deyişle faiz, insanı tesiri esbaba veren bir gaflet ortamına başarılı bir şekilde cekmektedir.
Bu ise bir “titreşim hÂli” olan ubudiyet tavrına kapalı bir hÂldir. Korku ile umit; hayat ile olum, ve aclık ile tokluk ortasında bir yerde bulunan insanoğlu, bunun farkına vardığı oranda mu’mindir. İşte faiz bu farkın farkına varılmasını onlemektedir. Ve galiba haram oluşunun da bir sırrı budur.
__________________
Faiz Haram olma Sebepleri
Dini Bilgiler0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Faiz Haram olma Sebepleri