Hatasızlık arayışı icinde olmak yanlıştır; her insan hata yapabilir, gunah işleyebilir. Kur’an ayetlerinde Allah’ın kutlu peygamberlerinin de hata yaptıklarından soz edilir. Hic kimse kusursuzluk iddiasında bulunmamalı, kendini hata yapmaktan mustağni gormemelidir.
Kur’an’da, Allah’tan bağışlanma dilemenin cok doğal bir mumin ozelliği olduğunu goruruz. Muminleri inkarcılardan ayıran en onemli ozellik bağışlanma dilemek ve tevbe etmektir.

İnkarcılar kendilerinin hatasız olduklarını duşunurler. Muminler ise kendilerini hatadan mustağni gormek gibi bir iddiada bulunmazlar. Kuşkusuz samimi hicbir mumin hata yapmak, gunah işlemek istemez ancak kotuluğu emreden nefsine bir an yenilebilir ya da ibadetlerinde gevşeklik gosterebilir. Ancak ardından pişmanlıkla Rabb’ine yonelip bağışlanma dileyerek, Allah’ın sonsuz affediciliğine ve rahmetine sığınır.

Allah’tan bağışlanma dilemek icin mutlaka bir hata yapmış olmak gerekmez. Mumin bağışlanma dileyerek kulluğunu, Rabb’i karşısındaki acizliğini, O’nun yardımı olmaksızın hicbir şeye guc yetiremeyeceğini dile getirir. Bağışlanma dilememek ise acizliğinin, hata ve gunahlarının şuurunda olmamaktır. Bu gaflet icindeki ruh hali zamanla kişinin kalbinin katılaşmasına, nefsinin bencil tutkularını ilahlaştırmasına, şeytanın enaniyetli karakter ozelliklerini taşımasına sebep olabilir.

Bağışlanma dilemek, bilerek ya da bilmeyerek yapılan tum hatalar icin Allah’ın affediciliğine sığınmaktır. Dua etmek gibi, bağışlanma dilemenin de yeri ve zamanı yoktur. Ayrıca bir mumin, diğer muminler icin de bağışlanma dileyebilir.

Tevbe ise, belirli bir gunah icin yapılır ve tevbe eden mumin, yaptığı hatayı duzeltmeye kesin karar verir, bir daha aynı hataya duşmemek icin Rabb’inden yardım diler. Ancak unutulmamalıdır ki, bağışlanma dileme de tevbe de samimi ve icten olmalıdır. Allah’ın "Rabbinize yalvara yalvara ve icin icin dua edin..." (Araf Suresi, 55) buyruğu, bağışlanma dilerken de, tevbe ederken de muminin yaşaması gereken ruh halidir.

Bir Kuran ayetinde, “Arş’ı yuklenmekte olanlar ve cevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O’na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru." (Mu’min Suresi,7) ifadesiyle, meleklerin, Allah’ın buyruğuna uygun olarak hem arşı taşıdıkları, hem Allah’ı tesbih ettikleri, ayrıca iman edenler icin de bağışlanma diledikleri haber verilir. Birinin bağışlanma diliyor olması, bağışlanma dilenenin riskli durumda olduğu anlamına gelir. Meleklerin bağışlanma dilemesi ise insan icin buyuk bir lutuftur. Onlar goğu tutar, hamd edip bağışlanma dilerken, insanın buyuklenerek yuz cevirmesi buyuk gaflettir. İnsan, tatmin bulmuş olan bu varlıkların bağışlanma dilemelerine de layık davranışlar icinde olmalıdır.

Allah, insanlara karşı sonsuz merhametli ve bağışlayıcıdır. Dunya hayatında cehennemi her an yanı başında goruyormuşcasına ahirete kesin bir bilgiyle iman eden ve kucuk ya da buyuk gunah işlemekten sakınan kullarının kotuluklerini iyiliğe cevirir. Tevbe eden, iman edip salih amellerde bulunan kullarının “... kotuluklerini orter ve icinde ebedi kalıcılar olmak uzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte buyuk ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur. (Tegabun Suresi, 9)


Allah’ın, dunya hayatımızda bir rahmet olarak bize verdiği sureyi iyi kullanmaz, vakit varken Rabb’imize yonelmezsek sonuc kacınılmaz bir azap olabilir. Bu konuda İmam Gazali şunları soyler:

“Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım, diyorsan, olum daha once gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugun tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun.”

Tevbe etmeyi duşunduğumuz ’yarın’ hic gelmeyebilir. Bizim icin belirlenen surenin ne zaman dolacağını bilemeyiz; imanımızı guclendirmek ve ahlakımızı guzelleştirmek icin caba gostermeliyiz. Henuz yaşıyorken, hatalarımız icin Allah’tan bağışlanma dileme ve tevbe etme yolu her an acıktır.

"Rabbimiz, bizim gunahlarımızı bağışla, kotuluklerimizi ort ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte oldur" (Ali İmran Suresi, 193)


Fuat Turker

__________________