Bu hafta size neyi hatırlatmamız, neyi ikaz etmemiz lazım?
Bu hafta itikÂfı size hatırlatmalıyız. Biliyorsunuz Peygamber Efendimiz, Ramazan’ın son on gununu yani yirmisinden sonraki gunlerini itikÂfla gecirirdi.
O son on gune, el-aşru’l-evÂhir denilir. Ramazan’ın sonunda olan son on anlamında... Ayı uce ayırırlar; ilk on, ikinci on, ucuncu on. Ucuncu ona el-aşru’l-evÂhir denilir. Aşr, on demektir. Peygamber Efendimiz son on gunde itikÂfa girerdi. Bu sahih hadîs-i şerîflerde kesin olarak beyan edilmiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in kuvvetli bir sunnetidir.
Hz. Aişe anamız, vÂlidemiz radıyallahu anh rivayet eylemiş. Allah şefaatine nÂil eylesin, buyurmuş ki;
أن النبي صلى الله عليه وسلم كَانَ يَعْتَكِفُ الْعَشْرَ الأَوَاخِرَ مِنْ رَمَضَانَ حَتَّى تَوَفَّاهُ اللَّهُ عز و جل ثُمَّ اعْتَكَفَ أَزْوَاجُهُ مِنْ بَعْدِهِ.
Enne’n-nebiyye sallallahu aleyhi ve sellem, kÂne ya’tekifu’l-aşre’l-evÂhire min ramazÂn, hatt teveffÂhullÂhu teÂlÂ, summe a’tekefe ezvÂcuhû min ba’dihî.
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Ramazan’ın son on gununde Âdetiydi, itikÂf ederdi.”
Ne zamana kadar?
Hatt teveffÂhullÂhu teÂlÂ. “Aziz ve celil olan Allahu TeÂl hazretleri, onun omrunu bitirinceye, ruhunu kabzedinceye, huzuruna alıncaya, ahirete irtihÂl edinceye, vefat edinceye kadar Efendimiz itikÂf ederdi.”
Sonra bir guzel cumle var, hadîs-i şerîfin arkasında, Aişe anamızın ifadesi;
Summe a’tekefe ezvÂcuhû min ba’dihî. “O Âhirete irtihal ettikten sonra zevceleri itikÂfa devam ettiler.” diyor.
Başkalarından bahseder gibi konuşuyor ama tabii kendisi de itikÂf ederdi. Zaten Peygamber Efendimiz hayatındayken, bir keresinde mescide bir girdi, baktı ki mescidin orasında, burasında cadırcıklar kurulmuş...
“Bunlar ne?” dedi.
“Valideler itikÂfa niyetlenmişler, mescidin icinde cadır kurmuşlar, bolme ayırmışlar; itikÂf edecekler.” dediler.
Peygamber Efendimiz o zaman girmedi itikÂfa, o sene Şevval’de girdi. Peygamberimiz’in hayatı zamanında da hanımları zaten itikÂfa girerlerdi. Aişe anamız, “Bu guzel Âdeti Peygamber Efendimiz’den sonra devam ettirdiler.” demek istiyor.
İtikÂfla ilgili okuyacağım ikinci hadîs-i şerîf, BuhÂrî’de kaydedilmiş. AshÂb-ı suffeden, mescidin mudÂvimlerinden, kayıtlı mevcutlarından, Ebû Hureyre radıyallahu anh rivayet etmiş.
كان النبي صلى الله عليه وسلم يَعتكفُ في كل رمضانَ عشرةَ أيَّامٍ ، فلما كان العامُ الذي قُبِضَ فيه اعتكف عشرين يوما
KÂne’n-nebiyyu sallallahu aleyhi ve sellem, ya’tekifu fî kulli ramazÂne aşerete eyyÂm. Fe-lemm kÂne’l-Âmu’llezî kubida fîhi, a’tekefe işrîne yevmen.
“Peygamber Efendimiz her Ramazan on gun itikÂfa girerdi.” diye rivÂyet buyuruyor. Arkasından bir başka cumle var, oradan da ikinci bir bilgi kazanıyoruz;
Fe-lemm kÂne’l-Âmullezî kubida fîhi. “Vefatının vukû bulduğu sene gelince. “A’tekefe işrîne yevmen. “O zaman yirmi gun itikÂf etti.”
Peygamber Efendimiz, son senesinde yirmi gun itikÂf eylemiş. Allahu TeÂl hazretleri şefaatine nÂil eylesin...
Bir keresinde İstanbul Mecidiyekoy, Levent civarında gidiyorduk. Karşıdan blue-jean pantolon giymiş gencler geliyorlar. Saclar modaya uygun, uzun vs. Onlar karşıdan gelirken, bunlar yirminci yuzyıl’ın cağdaş gencleri diye, şoyle kenardan gecmeyi duşunuyordum. Bana donup de;
“Es-SelÂmu aleykum ve rahmetullÂh hocam!” demesinler mi?.. Nasıl sevindim. Yani tahmin etmiyor insan. Kıyafetinden insanlar anlaşılmıyor, kalpler onemli... Genclerin icinde nice kıymetli, değerli gencler var; ablalar var, ağabeyler, delikanlılar var...
Bu itikÂf meselesini belki bilmeyenler vardır, yaşlı olduğu halde de bilmeyenler olabilir. Onun icin itikÂfı biraz izah edelim:
İtikÂf, a-ke-fe kokunden geliyor. Bir şey uzerine durmak, devam etmek mÂnasına geliyor. Kur’Ân-ı Kerîm’de anlatıldığına gore, Musa aleyhisselam kavmiyle Firavun’dan kurtulup bir beldeye geldi. Baktı ki o beldenin ahalisi...
يَعْكُفُونَ عَلَى أَصْنَامٍ لَهُمْ
Ye’kufûne al asnÂmin lehu.m “Kendilerine ait, elleriyle yaptıkları zavallı putcuklarına tapıyorlar.” Yani abede, ibadet ediyorlar mÂnasına geliyor.
Kur’Ân-ı Kerîm’de ve’l-Âkifîn diye de geciyor. Bir yerde ibadet niyetiyle, ibadet maksadıyla beklemek, bir şeyin uzerinde durmak, devam etmek mÂnasına geliyor.
İtikÂf, Ramazan’ın son on gununde sunnettir. BuhÂrî’den, sahih kaynaklardan, RiyÂzu’s-sÂlihîn’den okudum. Gorulduğu uzere Peygamber Efendimiz hic bırakmamış. En son senesinde de yirmi gun yapmış. İlle son gun olacak diye bir şey yok, onceden de olabilir. İtikÂf kuvvetli bir sunnettir, ÂşikÂr bir sunnettir.
Bir de bu sunnetin bir ozelliği var; sunnet-i kifÂye derler buna. O kadar kuvvetlidir ki yapılmazsa bir beldenin butun ahalisi sorumlu olur. Diyelim ki taşrada bir kasaba, bir nahiye, bir bucak, bir koy ve hic kimse itikÂfa girmemiş. O zaman butun belde halkı sorumlu olur. “Resûlullah’ın bu muekked, bu kuvvetli sunnetini niye yapmadınız Ramazan’da!” diye hepsi sorumlu olur.
Ama bir kac tane, bir tane de olsa ibadet Âşıklısı cıkar, itikÂf ederse, oteki yapmayanlardan bu borc, cezalandırma durumu “Hic olmazsa beldeden bir tanesi cıkmış, orada itikÂf ediyor.” diye boylece kalkmış olur. Bir itikÂf eden insanın beldeye faydası oluyor. Boyle bir ozelliği var, sunnet-i kifÂye derler.
Mesel cenaze namazı, farz-ı kifÂye... Farz ama “Peki benim haberim olmadı. Adam olmuş, ben başka yerdeydim. Eyvah farzmış, ben suclu muyum?..”
Hayır! Duyanlara ve o vazifeyi yapacak kimselere onu yapmak farz ama hic kimse yapmazsa herkes sorumlu olur. Bir kac kişi yapar da vazifeyi yerine getirirse, otekilerden de sorumluluk kalkar.
Ona farz-ı kifÂye deniliyor, bu da sunnet-i kifÂye... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Ramazan’ın son on gununde, omrunde her zaman itikÂf eylemiş. Peygamber Efendimiz’den sonra da ashÂb-ı kirÂmı, ezvÂc-ı tahirÂt validelerimiz bu vazifeye devam etmişlerdir.
M.esad Coşan(r.a.)
__________________
İtikaf
Dini Bilgiler0 Mesaj
●33 Görüntüleme