
Bir gemi icin dumen ne ise, insan icin irade odur. İnsan irade ile devamlı beyne mesajlar gonderir. Beyin net mesajlar ister. Kararsızlık insanı ruhen zayıflatır. Bir ordu komutanı askerlerine, "Şoyle yapsanız herhalde iyi olur." ; "Sanıyorum şoyle yapmanız gerekiyor" gibi ifadeler kullansa kimseyi harekete geciremez. Başarılı bir komutan, net ifadelerle emir ve direktiflerini verir. Onun gibi, "Bugun şu kitabı okusam herhalde iyi olur." "Sanıyorum ders calışmam gerekiyor" tarzında kararlar alan birisi hedefe varamaz. "Mutlaka okumalıyım, calışmalıyım" diyen birisi ise, adım adım hedefine ulaşır.
İnsanın fiilleri meyillerden doğar. Meyiller ise; akıl, duyu organları ve latifelerle beslenir. İnsandan guzel fiillerin meydana gelmesi, butun bunların irade dumeni ile guzel şeylere yonlendirilmesiyle mumkundur. Mesela, diğer gun zor bir imtihanı olan talebe, "mutlaka başarmalıyım" diye başarıya doğru meyleder. Bu meyil, onu calışmaya sevk eder. Kendisi ders calışırken dışarıda oyun oynayan arkadaşlarını gorse bile, iradesi buna engel olur, oyunu en azından imtihan sonrasına erteletir.
"Sabah saat beşte uyanmalıyım" diyen birisi, saatini kurmasa bile o vakitte uyanır. Saatini sabah beşe kuran, fakat iradesini buna yonlendirmeyen ise, calan saati duymayacaktır.
Kuvvetli bir evlenme isteği icinde olan bir genc, aklının one surduğu "bak, daha okuyorsun. Bir ev gecindiremezsin" gibi gerekceleri dinler, evliliğini tehir eder. İmanlı birisiyse, nefse hakimiyet icin oruc tutar, hayalen dahi olsa, mustehcen goruntulerden kacınır. Eğer dini bir terbiye almamışsa, o kuvvetli evlenme meyli, onu gayr-i meşru yollara sevk eder.
Alışkanlıklar zamanla insan kalbinin derinliklerine kok salar. Oyle ki, kişi istese bile iradesini isteği dışında kullanır.
İlim zekaya, amel iradeye bakar. Sadece ilmi terbiye goren birisi, amelde cok falso yapabilir. Sozgelimi, sigara icen hemen herkes bunun zararlı olduğunu bilir. Fakat o sigarayı bırakmak, sadece ilim işi olmadığından, ancak kuvvetli bir irade gosterebilenler bırakmakta başarılı olurlar.
Kur'an-ı Kerim, sadece ilmin yetmediğini beyan sadedinde şunu ders verir:
"Onlara o herifin kıssasını oku ki, ona ayetlerimizi sunmuştuk da, o onlardan sıyrıldı cıktı. Derken onu şeytan arkasına taktı da, sapkınlardan oldu. Eğer dileseydik biz onu o ayetlerle yukseltirdik. Lakin o, yere (sufli şeylere) saplandı ve hevasının ardına duştu. Artık onun meseli, o kopeğin meseline benzer ki, uzerine varsan dilini sarkıtır solur, bıraksan yine dilini sarkıtır, solur. İşte bu, ayetlerimizi yalanlayan kimselerin meselidir." (A'raf Suresi, 7/175,176)
Ayet, ilminin hilafına amel eden kotu alimi anlatmaktadır. Boylelerinin dalalete duşmesi bilmemekten değil, irade terbiyesinin olmayışındandır.
İslamiyet, insanları başıboş bırakmaz, onları yonlendirir. "Şu haramdır, uzak dur! Bu helaldir, istifade et!" der. Bu yonden baktığımızda, irade eğitiminin esasının dindarlık olduğunu soyleyebiliriz. Dine kuvvetli inanan birisi, iradesini dinin gosterdiği esaslar doğrultusunda kullanır, haramdan kacar, helalden yararlanır. Dini bir terbiye almayan birisi ise, iradesinin dizginini nefis ve şeytana verir. Nefis ve şeytan, boyle kişilerin iradelerini şehvet tarlalarına, isyan bataklıklarına yonlendirir.
KAYNAK
__________________