Cok sorulmuş bir sorudur: Auschwitz'de Tanrı neredeydi? Şimdi Papa On Altıncı Benedictus Hazretleri de sorunca soru kıymete bindi, iyice carpıcılık kazandı... Oyle ya, Tanrı'nın altı milyon insan gaddarca oldurulurken nerede olduğunu koskoca Papa bilmezse kim bilecekti?
Kendisini Frankfurt Havaalanı'na karşılamaya gelenlerin gunahlarını yolcu salonunda ya da apronda bağışlama yetkisi bulunan adam, pardon, adam değil, herhangi gunahkar bir kardinalken diğer kardinaller tarafından papalığa secilince birdenbire 'yanılmazlık' kazanan yuce varlık mı soruyordu bunu? Hani şu, erkek olup olmadığını kesinlikle anlamak icin secildikten sonra diğer kardinaller tarafından t..... okkalanan Tanrı temsilcisi?
Primo Levi de, oradan kurtulduktan sonra, geri kalan hayatı boyunca iki şeye hic dayanamıyordu... Bir, sofrada corba gormeye... İki, kendisine Tanrı'dan sozedilmesine...
('Auschwitz neresi, Primo Levi kim?' diye soranlar yazının sonrasını okumasalar da olur.)
Evet, nicin Tanrı 'mudahale' etmemişti, meseleye el koymamıştı, SS subaylarına ve neferlerine 'şoyle elinin tersiyle iki tane carpmamıştı', bu insanların akıl almaz eziyetler ve işkenceler icinde surundurulmesine, katledilmesine goz yummuştu?
Toplama kampına duşmuş 'mutedeyyin' Yahudiler de anlayamıyorlardı bunu, nicin bizi kurtarmıyor diye merak ediyorlardı olurken...
Oysa onları surunduren Alman askerlerinin palaska tokalarında da 'Gott mit uns' yazardı ha, Tanrı bizimledir! (Bende bir tane var, Varşova'da yaşlı bir Polonyalı'dan yirmi dolara aldım. 'Bu herifi sen kendin mi geberttin?' dedim, guldu, yanıt vermedi.)
Tanrı'yı 'bulutlar uzerinde oturup aşağıyı seyreden ve canı isteyince duanızı kabul edip tarlanıza yağmur yağdıran ak sakallı bir ihtiyar' olarak algılayan zavallılar, bu soruyu hep soracaklardır...
Turkler İstanbul'u alırken neredeydi Tanrı? Peki, buna ses cıkarmayan Tanrı bu kez Viyana'da nicin bize yuz vermemişti acaba?
Tanrı'yı arabanızın freni patladığı zaman hatırlıyorsanız, cok buyuk bir ihtimalle o freni onarmayacaktır.
Bendenizin tariki, Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin tarikidir efendim.
Bizim felsefemize gore, Tanrı belli hicbir 'yerde' değildir, heryerde ve herşeydedir. Tanrı BİR ve TEK'tir, heryer ve herşey de bir ve tektir. Bir kum tanesi benim hem parcam, hem de kardeşimdir.
Fizik yasaları Tanrı'nın emirleridir. Matematik, Tanrı'nın yazdığı şiirdir.
'Sureti', sen baktığın zaman ete kemiğe burunur, pardon, yani proton ve elektron kılığına girer. Goruntuyu sen yaratırsın, bu bir yanılgıdır, asıl Yaratan hep o perdenin arkasındadır. Onu goremezsin, bir yerde ararsan bulamazsın, cunku aynı zamanda senin icindedir. Hem icinde, hem dışında.
En el Haqq... En el Adolf Hitler... En el Recep Tayyip Erdoğan...
'Je suis la plaie et le couteau' diyordu buyuk şair Charles Baudelaire... Ben hem yarayım hem bıcak!
Tanrı, ateşler ve dumanlar cıkararak dağların tepelerine inmez, 'komşunun karısına sulanmak yasaktır' gibi sufli emirler yağdırmaz, Filistinli korpe Yahudi kızlarını hamile bırakmaz, elinde gonye ve pergel taşımaz, savaşlara, maclara, tartışmalı pozisyonlara ve hakem hatalarına da karışmaz.
Eğer Auschwitz varsa, bunun iki acıklaması olabilir: Ya bunun bizim aklımızın ermediği bir anlamı vardır, ya da hicbir anlamı yoktur.
Bir anlamı varsa, ağlamak abestir. Katlanacaksın. Bir anlamı yoksa, enayilik edip Yahudi tarafında değil uyanıklık edip Alman tarafında bulunmakta fayda mulahaza edeceksin!...
Dostoyevski 1881 yılında 'eğer Tanrı yoksa herşey mubahtır' demişti ve insanoğlu yuz yirmi beş yıldır bu felsefe sorusunu aşamadı bir turlu...
Auschwitz'de Tanrı nerede miydi?
Hem uc aylık Yahudi bebesinin patiğinde, hem Zyklon-B gazının kutusunda...
Engin ARDIC
30.05.2006
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=41609,10,2
__________________
Bir Yerde Ararsan Bulamazsın
Dini Bilgiler0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Bir Yerde Ararsan Bulamazsın