Semerkand Dergisi / Taha Yıldız / Ağustos 2011
Musluman kelimesiyle alay kelimesi yan yana gelemez. Yani bir insan hem musluman olacak hem de karşısındakiyle alay edecek, yaratıldığı halden oturu veya bir hastalık-kaza nedeniyle bedeninde meydana gelen aksaklık yuzunden diğer muslumanı hakir gorecek!.. Boyle bir şey hayal bile edilemez.
Dunyaya gelirken hicbirimize "Doğmak istiyor musun?" diye sorulmuyor. Nasıl bir şekil şemalle gelmek istediğimize dair secenekli bir liste de konulmuyor onumuze. Gozum şu renk, boyum bu kadar olsun deme imkanımız yok.
Bilim adamlarına gore, anne babamızdan aldığımız genler ile hamilelik doneminde annenin beslenmesi vucudumuzun şekillenmesinde ve sağlıklı bir şekilde dunyaya merhaba dememizde son derece etkili oluyor. Bu genetik geciş sebebiyle cocuklar anne babalarına benzerler. Bir cocukla annesini veya babasını yan yana gorduğumuzde, cocuğun onların evladı olduğunu anlayıveririz. Zira yuz hatları hemen kendisini ele verir. İnsanın zek ve kabiliyetleri uzerinde de anne babadan gecen genlerin etkisi var.
Yaratılışı insanın elinde değil
Butun bunlar demek oluyor ki, insan dunyaya gelirken sahip olduğu donanım her neyse, bunu kendisi kazanmış, elde etmiş değil. Yani aynanın karşısına gectiğimizde seyrettiğimiz şeklimiz, goz ve sac rengimiz, boyumuz posumuz bizim cabamız ya da tercihimizle şekillenmedi. Hepsi Rabbimizin takdiri. Bizim yaptığımız, O'nun hayat verdiği bedenimizi korumaktan ibaret.
Diğer taraftan, bazılarımız ceşitli nedenlerle ya da tamamen ilahi takdirin sonucunda bedensel engellerle dunyaya geliyor. Kimimizin diğer insanlara gore sağlık problemi daha fazla olabiliyor; irsî hastalıklar taşıyabiliyor. Ya da gayet sıhhatli iken ani bir hastalık veya kaza sonucu sağlığımızı kaybedebiliyoruz. Belki kolumuzdan, ayağımızdan yoksun kalabiliyoruz.
Hicbir bedensel engelimiz ya da ciddi bir rahatsızlığımız yoksa, pek cok insana nazaran daha fazla nimete sahibiz demektir. Bununla birlikte, kendimiz olmasak bile bir yakınımız mutlaka boyle bir dertten muzdariptir. Yani anlattığımız durum esasında hic de uzak değil.
Haller pamuk ipliğine bağlı
Şu an itibarıyla pek cok insana gore daha iyi durumda olduğumuzu duşunebiliriz. Ancak hicbirimiz bir saat sonra ne olacağımızı bilemiyoruz. Ani bir sancı ile amansız bir hastalığa yakalandığımızı oğrenebiliriz. Gunun yorgunluğu ile yolda dalgın yururken hic hesapta olmayan bir kaza her şeyi altust edebilir, sakat kalabiliriz. Demek ki ovunup durduğumuz, başkalarına karşı ustunluk olarak gorduğumuz nimetin elimizden kayıp gitmesi an meselesidir.
Oysa, bedensel engeli yuzunden, boyundan, şeklinden dolayı insanlarla alay eden, onları kucumseyen insanlar var toplumda. Bu kişiler bedensel engellerine bakarak insanlara lakaplar takar, onur kırıcı ifadelerle seslenirler. Boyle kişilerle normal konuşmalarında bile bir kucumseme vardır. Ne zaman ki aynı hal kendilerine, sevdiklerine isabet eder, o zaman ne yaptıklarını fark ederler.
Kişinin karşısındakini şaşılığı, saclarının dokulmuşluğu, solaklığı, ellerinde titreme olması, topallığı, bazı harfleri cıkaramaması, kekemeliği, cildinde yanıklar bulunması, boyunun kısa veya cok uzun olması, cok zayıf veya şişman olması gibi şeylerle kucumsemesi ve bunlar uzerinden lakaplarla anması kadar kotu bir alışkanlık olamaz.
Hangimiz cok şişman olmayı, şaşılığı, colaklığı, topal kalmayı isteriz? Kendimiz icin istemediğimiz gibi yakınlarımız icin de istemeyiz. Cocuğunun bu hallerden birine maruz kalmasını arzulayabilecek bir anne baba duşunemeyiz. Oyleyse hasbelkader boyle bir durumda olan bir insandan nedir alıp veremediğimiz? Yarına nasıl cıkacağımız belli değilken, sevdiklerimizden birinin her an boyle bir durumla karşılaşması mumkunken, karşımızdaki insanlardan ne isteriz, neden kucuk duşurucu ifadeler kullanırız?
Ozellikle musluman kelimesiyle alay kelimesi yan yana gelemez. Yani bir insan hem musluman olacak hem de karşısındakiyle alay edecek, yaratıldığı halden oturu veya bir hastalık-kaza sonucu olan bir aksaklık yuzunden diğer muslumanı hakir gorecek!..
Boyle bir şey hayal bile edilemez. Musluman olan bir insan karşısındakini kucumseyemez. Boyle bir tavır Allah'ın yarattığı şekli beğenmemek demektir. O insanı yarattığı hal ile dalga gecerek Allah'ın yaratışına başkaldırı demektir. Cunku boyle bir durumda kucumsenen, aşağılanan Allah'ın takdiridir.
Bu tur hakaretlerin Allah katındaki ağır vebali yanında karşımızdaki insanların gonullerinde actığı onulmaz yarayı hesap etmek mumkun değildir. Etrafının onu kucumsediğini duşunur, kendisini toplumdan soyutlar ve icine kapanır. Boyle bir durumu hangimiz kendimiz veya cocuklarımız icin isteyebilir? İsteyemiyorsak o zaman ne diye karşımızdaki insanların eksik gorduğumuz yanlarını dilimize doluyoruz, onlara hayatı zehir ediyoruz?
Ayet ve hadislerin uyarısı
Boyle yapan kimseler Allah'ın sert uyarısını karşılarına almakta olduklarını bilmek zorundadırlar. Yuce Rabbimiz şoyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın, kotu lakaplarla cağırmayın. İmandan sonra fÂsıklık ne kotu bir namdır! Kim de tovbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (Hucurat, 11)
Ayrıca unutmamak gerekir ki, tum peygamberlerin maruz kaldıkları baskıların başında alaya alınmak geliyordu. Dolayısıyla alay etmek Allah'ın elcilerini yalanlayanların bir ozelliğidir. Bu ise bir muslumana yakışacak bir hal değildir. Bakınız Allah Teal bu hususta ne buyurmaktadır:
"Nuh gemiyi yapıyordu. Kavminden ileri gelenler ne zaman yanına uğrasalar onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!" (Hud, 38)
"Senden evvelki peygamberlerle de alay edilmişti. Alay edenlerin yaptıkları maskaralıklar kendi başlarına gelmişti." (Enbiya, 41)
Diğer peygamberlerle alay edildiği gibi, Hz. Peygamber s.a.v. ve etrafındaki muslumanlarla da alay edilmiştir. Mukaddes Kitabımız bunu yapanların munafıklar olduğunu beyan etmektedir. Dolayısıyla alay etmek inkÂrcılar yanında munafıkların da huyudur:
"Bu munafıklar muminlerle karşılaştıkları vakit 'Biz de iman ettik' derler. Fakat şeytanlarıyla (munafık dostlarıyla) baş başa kaldıklarında ise, 'Biz sizinle beraberiz, biz muminlerle sadece alay ediyoruz' derler. Gercekte Allah onlarla alay eder; azgınlıkları icinde bocalayıp dururlarken onlara muhlet verir." (Bakara 14-15)
Ayrıca kucumsemenin Firavunların bir ozelliği olduğunu da hatırlatalım (Zuhruf, 54).
Karşısındaki insanlarla alay eden, onları kucuk gorup aşağılayan kimselerle ilgili olarak Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz şoyle buyurmaktadır:
"Bir kimseye gunah olarak musluman kardeşini kucuk gormesi yeter." (Muslim)
"Bir kimsenin başka bir kimseye dinden veya takvadan başka bir ustunluğu yoktur. Kişiye -gunah olarak- kotu sozlu, kotu huylu ve cimri oluşu yeter." (et-Tergîb ve't-Terhîb)
Bu ifadeleri anlayabilen akıl vicdan sahibi biri başka bir uyarıya ihtiyac duymaz. İnsanlarla alay eden kişi kendini beğenen, karşısındakini kucuk goren kibirli biridir. Boburlenmesinden dolayı insanları tahkir etmektedir. Kibir ise Allah ve Rasulu'nun asla onaylamadığı bir huydur.
__________________
Alay Etmek Bir Hastalık
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Alay Etmek Bir Hastalık