Bir hadisde Hz. Peygamberin ahirzamanda gelecek kardeşlerini gormeyi arzu ettiği belirtiliyor. Bunun sebebi nedir?
Resulullah (asm.) birgun sahabelerine:
“Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir gorsem de, iclerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennet’e girmeden once, onlara (Kevser) havuzumdan icirsem.”

Bu sozleri uzerine ona denildi ki:
“Ey Allah’ın Resulu biz senin kardeşlerin değil miyiz?”

O şoyle cevap verdi:
“Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni gormedikleri halde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni gormeden iman edenlerle gozlerimi aydınlatmasını istedim” (1).

Bir başka benzer hadis-i şerifte de şoyle buyurur:
“Mutlaka kardeşlerime kavuşmamı arzuladım.” (Bunun uzerine kendisini dinleyenler) şoyle dediler:
“Biz senin kardeşlerin değil miyiz?”


O şoyle cevap verdi:
“Sizler benim ashabım ve kardeşlerimsiniz. Benden sonra da beni gormedikleri halde bana inanan bir topluluk gelecektir”.

Bir zaman gectikten sonra da şoyle buyurdu:
“Ey Ebû Bekir, senin beni sevdiğini duyduklarından dolayı seni seven bir kavmi sevmek istemez misin? Sen de Allah’ın kendilerini sevdiği kimseleri sev.” buyurdu. (2)

Bu hadis-i şeriflerde de, Resulullah (asm.) ahir zamanda, ummetin fesadı zamanında, ihvanlarının (kardeşlerinin) bulunacağından soz ediyor. “Kardeşlerim” dediği kimselere iştiyak duyuyor. Ahirette kevser havuzu başında iken havuza doğru gelecek sağlam imanlı kardeşlerini gormeyi cok istiyor, onlara kevser havuzundan su dağıtmayı arzuluyor.

Şu halde Peygamber’in (asm.) iştiyakına, hasretine sebep olan o kimselerin herhalde, fedakar, sadık, metin, İslam icin kendini ortaya koyabilen, butun itilme-kakılma, horlanma, kınanmalara karşı yılmadan, aldırmadan Resulullah’ın ve ashabının yolunda olabilen kimseler olması gerekir. Bunlar Resulullah’ın kardeşleridir. O, bunlara “kardeşlerim”, ashabına “arkadaşlarım” unvanını veriyor.

Hz. Peygamberin kardeşlerim dediği bu bahtiyarların, O’nu gormeden kuvvetli bir imanla O’na ve getirdiklerine inanmaları son derece onemlidir.
Ayrıca bu kimselerin onemli bir ozelliği, Hz. Ebû Bekiri Resulullahı sevdiğinden dolayı sevmek veya, Ebu Bekir (ra.) gibi, Rasulullah’ı seven sahabeleri sevmektir.

Sahabelerin haline bakılırsa, onlar da ilerde gelecek bu iman erlerine, hidayet nurunun aydınlığından sapmayanlara karşı buyuk bir ilgi duyuyorlar. Bu kimselerin Cennete girmeden once kevser havuzu başına geleceklerinden bahsedildiğine ve Resulullah’ın onlara olan iştiyakına bakılırsa, onlar Resulullah’tan sonraki tehlikeli donemde gelmelerine rağmen, imanlarını muhafaza edecekler, imanla kabre girecekler, cennetlik olacaklardır. (3) Yani Resulullah (asm.) onların imanla kabre gireceklerini haber vermektedir.

Kaynaklar:
1. Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis (Ebu Nuaym, İbn-i Omer’den) Ayrıca bk. Hak Dini IV, 2731 (Yuns suresi 62. ayeti ile ilgili olarak Evliyaullah’a havf, huzun olmayacağı acıklanırken benzer bir hadis-i şerifin mealinden soz edilir): Hayatu’s-Sahabe. II, 567-568 (iki uzun hadisle buradaki hakikata temas ediliyor.
2. Age. s. 461. 5719 hadis. (İbn-i Asakir Bera b. Azib’den).
3. Benzer hadisler icin bk. el-Metalibu’l-Aliye, 4241, 8424, Muslim, Taharet, 395 Kenu’l-Ummal, 345, 84.




Murat Sarıcık (Doc Dr.)

__________________