PEYGAMBERE BAĞLILIK

Mekke'nin fethinden sonra İslÂm'ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû KuhÂfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, Âm bir kişi olan Ebû KuhÂfe, Hz. Peygamber'in huzurunda hidayete ermekte gec kalmışlığını telÂfi edercesine aşkla kelimei şehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "Sıddıyk" (yurekten tasdik edip, sorgusuz sualsiz bağlanan) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat bu ağlayış bir sevinc ağlayışı değil uzuntu ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmuştu. Sordular:

- Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir gunde gozyaşı dokuyorsun? Cevap verdi:

- Allah'ın Resulunun en buyuk arzusu amcası Ebû Talibin musluman olmasıydı. Fakat bu dileği bir turlu gercekleşmedi. Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun, babamın Musluman olmasından dolayı benim gonlum hoşnud olacağına, amcasının Musluman olmasından dolayı Allah Rasûlunun gonlu hoşnud olsun. İşte bu olmadığı icin ağlıyorum.

KÂFİR Mİ MUMİN Mİ?

İmam-ı Azam'ın da bulunduğu bir mecliste birisi şoyle bir soru sordu: "Bir adam ki, cenneti istemez, cehennemden korkmaz, olu eti yer, rukuşuz secdesiz namaz kılar, gormediğine şahitlik eder, fitneyi sever, hakkı istemez, bu adam kafir midir, mumin mi?" Mecliste bulunanlar ağız birliği etmişcesine "Bunlar kafirin sıfatlarıdır, boyle bir adam kafirin ta kendisidir." dediler. İmam-ı Azam susuyordu: "Ya imam sen ne dersin?" dediler. İmam-ı Azam, "Bunlar muminin sıfatıdır, boyle biri muminin ta kendisidir" dedi. itiraz ettiler: "Ya imam nasıl olur, mumin cenneti istemez mi, cehennemden korkmaz mı?.." diye. İmam tek tek acıkladı: "Gercek (bilincli) mumin cenneti istemez, sahibini (Allah'ı) ister, cehennemden korkmaz, sahibinden korkar, olu eti dediğiniz balıktır, gormediğine şahitlik eder, cunku Allah'ı gormez ama kesin inanır, rukusuz secdesiz kıldığı namaz cenaze namazıdır, fitneyi sever, cunku fitneden maksat mal ve evladdır, (Kur'an'da mal ve evladın muminler icin fitne -imtihan- olduğu belirtilmiştir); hakkı istemez, cunku haktan kasıt olumdur, mumin de olsa olumu temenni etmez."

EN BUYUK COMERT

Onemli bir sefer hazırlığı yapılıyordu. Peygamberimiz herkesten yapabileceği yardımı en ust sınırda yapmasını istedi. Hz. Omer bu isteğe uyarak buyuk miktarda bir yardımla Hz. Peygamberin huzuruna cıktı. Hz. Peygamber sordu:

- Ya Omer, malının ne kadarını yardım olarak getirdin?

Hz. omer cevap verdi:

- Tam yarısını getirdim ya Resulallah, size getirdiğim kadar da geride var.

Biraz sonra Hz. Ebû Bekir geldi. O da buyuk bir yardımda bulundu. Hz. Peygamber ona da sordu:

- Malının ne kadarını getirdin? Cevap verdi:

- Tamamını getirdim ya Resulallah, evimde Allah ve Resulunun sevgisinden başka bir şey bırakmadım.

Bunun uzerine Allah'ın Resulu şoyle buyurdu: - Allah yolunda fedakarlıkta Ebû Bekir'i kimse gecemeyecek.

BAL ŞERBETİ

Bir Ramazan'da Medineli bir musluman Halife Hz. Omer'i iftar yemeğine davet etti. Yemek sırasında yalnız Hz. Omer'e bir kab icinde bir icecek sunuldu. Hz. Omer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevap verdi: "Bal şerbetidir efendim, sizin icin ayırmıştık da..." Hz. Omer onu icmeyi reddederek şoyle dedi: "Benim yonetimini ustlendiğim halkın coğu icmek icin henuz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbeti icemem."

TİTİZLİĞİN BOYLESİ

İslÂm dunyasında Kur'an'dan sonra en guvenilir kaynak Sahih-i Buhari adındaki hadis kitabıdır. İsmail el-Buha-ri'nin Hz. Peygamberin hadislerini toplamaya kendini vakfettiği, yeni bir hadis duymak ve almak icin dere tepe dolaştığı, gunlerce, haftalarca yol katettiği sıralardaydı. Kendisine bircok sahabi ile goruştuğu bilinen birinden soz edildi. Cok zaman yaptığı gibi uzun bir yol katederek bahsedilen adamı buldu. Fakat adamı bulduğu sırada kazığından boşanmış olan devesini boş torba ile aldatarak yakalamaya calıştığına şahit oldu. Bu halde hicbirşey sormadan geri dondu. Nicin boş donduğunu, birkac hadis not etmediğini soranlara şoyle cevap verdi:

- Ben devesini aldatarak yakalamaya calışan adamın rivayet edeceği hadise guvenmem.

İMAM-I ÂZAM VE KADILIK

Zamanında İmam-ı Azam ile herhangi bir konuda tartışmaya girip de galip cıkan gorulmemiştir. Hem derya gibi ilmi, hem de herkese nasip olmayan zeka ve mantığı sayesinde hepsinden kendisi galip cıkıyordu.

Abbasi Halifesi Me'mun İmam-ı Azam'ı Kufe'ye kadı yapmak istiyordu. İmamı cağırdı ve bu niyetini acıkladı. İmam-ı Azam yonetimin yanlışlıklarına alet olmamak icin bu teklifi kabul etmedi.

- Ben kadılık yapamam, dedi.

Halife de herkes de kabul ederdi ki ondan iyi kadılık yapacak bulunamazdı. Bu nedenle Halife sert cıktı:

- Yalan soyluyorsun, sen kadılık yaparsın!

İmam-ı Azam akan suları durduracak şu cevabı verdi:

- Eğer ben yalan soyluyorsam, yalan soylediğim icin kadılık yapamam, cunku yalancıdan kadı olmaz. Eğer "yapamam" dediğim zaman doğru soyluyorsam, sozumun gereği olarak kadılık yapamam. O halde her iki halde de kadılık yapamam,
__________________