HİCRET EDEBİLMEK NEDİR?

BİZMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

اَلَّذينَ امَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فى سَبيلِ اللّهِ بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ اَعْظَمُ دَرَجَةً عِنْدَ اللّهِ وَاُولئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ

Tevbe / 20. İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rutbe bakımından Allah katında daha ustundurler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.

اِنَّ الَّذينَ امَنُوا وَالَّذينَ هَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فى سَبيلِ اللّهِ اُولئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّهِ وَاللّهُ غَفُورٌ رَحيمٌ

Bakara / 218. İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir.

وَمَنْ يُهَاجِرْ فى سَبيلِ اللّهِ يَجِدْ فِى الْاَرْضِ مُرَاغَمًا كَثيرًا وَسَعَةً وَمَنْ يَخْرُجْ مِنْ بَيْتِه مُهَاجِرًا اِلَى
اللّهِ وَرَسُولِه ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ اَجْرُهُ عَلَى اللّهِ وَكَانَ اللّهُ غَفُورًا رَحيمًا


Nisa / 100. Allah yolunda hicret eden kimse yeryuzunde gidecek bir cok guzel yer ve bolluk (imkÂn) bulur. Kim Allah ve Resûlu uğrunda hicret ederek evinden cıkar da sonra kendisine olum yetişirse artık onun mukÂfatı Allah’a duşer. Allah da cok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

وَالَّذينَ هَاجَرُوا فِى اللّهِ مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا لَنُبَوِّئَنَّهُمْ فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَلَاَجْرُ الْاخِرَةِ اَكْبَرُ لَوْكَانُوا يَعْلَمُونَ

Nahl / 41. Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onları dunyada guzel bir şekilde yerleştireceğiz. Eğer bilirlerse ahiretin mukÂfatı elbette daha buyuktur.

فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ اَنّى لَا اُضيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثى بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ فَالَّذينَ هَاجَرُوا وَاُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَاُوذُوا فى سَبيلى وَقَاتَلُوا وَقُتِلُوا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيَِّاتِهِمْ وَلَاُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ ثَوَابًا مِنْ عِنْدِ اللّهِ وَاللّهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ

Al-i İmran / 195. Bunun uzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- icinizden, calışan hicbir kimsenin yaptığını boşa cıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından cıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, carpıştılar ve oldurulduler; andolsun, ben de onların kotuluklerini orteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mukÂfat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın guzeli O’nun katındadır.

VE HİCRET

1.Hicret; Allah’ın razı olmadığı bir şeyi terk edip Allah icin olana ulaşmaktır.

2.Nefsin hevasını, gunahları terk etmek, ibadet ve taate sarılmak da hicrettir.

3.Yapılan işlerden sevap kazanabilmek icin o işlere iyi/sahih bir niyetle başlamak ve devam ettirmek gerekir.

4.Allah rızası gozetilmeden yapılan işlerden sevap kazanılamaz.

5.İnsan Allah icin olmalı, dunyevî bir cıkar icin dini kullanmamalı, Hak yoldan sapmamalıdır.

6.Gercek hizmet erbabı, en azından, nefsinin hastalıklarına sahip cıkabilen, yenik duşmeyendir.

7.Hizmet aşkı -coğu defa- hicreti zorunlu kılar.

8.Gercek hicret gunahları tovbe burağıyla terk etmektir.

9.Gercek Hicret Gonulden Allah’a Yol Almaktır



GERCEK HİCRET

Tasavvuf yolundaki buyuklerin yoluna girmeye, şekil ve hallerine burunmeye, onlarla beraber bulunmaya Allah’u TeÂlÂ’nın rızası icin niyetlenmesi gerekir. Şuphesiz bir sÂlikin velilerin yoluna girmesi, kendisinde bulunan kotu hÂl ve durumlardan hicret edip kurtulması anlamına gelir. Bu hususa işaret eden bir ayeti kerime şoyledir:
“Kim Allah ve Resulune itaatle hicret ederek evinden cıkar da, sonra kendisine olum yetişirse, onun karşılığı Allah’a aittir.”
Murşid terbiyesi tovbe ile başlar. Tovbe kalple Allah’a donmek ve manevi bir hicret yapmaktır. Bu hicret isyandan itaate, gafletten zikre, cehÂletten ilme, kotu ahlaktan edebe doğru yapılan manevi bir hicrettir.

Bu konuda Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki:

“Gercek muhacir, Allah’ın nehyettiği kotu şeylerden uzaklaşan kimsedir.”
“Asıl mucahit, Allah’a itaat hususunda nefsi ile cihad eden kimsedir.”
Resulullah Efendimiz(s.a.v), Uhud harbi donuşunde, etrafındakilere:
”Kucuk cihaddan buyuk cihada donuyoruz.” buyurdu. Ashab: “Ey Allah’ın Resûlu, buyuk cihad nedir?” diye sorunca, şu cevabı verdiler:
“En buyuk cihad, (Allah’ın emirlerini yerine getirmesi icin) nefisle yapılan mucahededir.” buyurdu.
Tasavvuf yolu ve kÂmil murşid terbiyesi, kalbin manevi kirlerden temizlenip Allah’a bağlanması, nefsin terbiye edilip sevgi ve edeple ilahi emirlere uyması icin gereklidir.

KÂmil murşide gitmekteki asıl hedef işte bu manevi hicrettir. Allah dostuna ancak Yuce Allah’ın dostluğu icin gidilir.


Buyuk arif Muhammed Masum (k.s) bu konuya şu sozleri ile acıklık getirmiştir.
“Kendilerinin irşat edilmesini talep eden insanların ibadetlere teşvik edilmesi lazımdır. Maksat bu şerefli yola girişin gercekleşmesidir. Bunun gercek manada gercekleşmesi de ancak Allahu Teala’nın lutuf ve keremi ile olur.
Bir kimse murşidin yanına gelir, kendisine intisap eder de onun dediklerini yapmazsa, bunun zararı ancak kendisine olur.
Bu yolu fazla aramadan, zahmet cekmeden kolayca intisap edenler kıymetini bilmiyorlar. Genellikle iradesi zayıf kimseler bu işin şeref ve yuceliğini anlayamaz, onu basit bir şey gorur.

Bir şeyi talep edip maksada ulaşmak, ancak peşine duşulen şeyi aziz bilmek ve ona layık olan değeri vermekle mumkun olur.
Herkes iyi bilir ki, dunya malının derdine duşenler, birazcık dunyalık elde etmek icin, diyar diyar dolaşır, her turlu zahmeti ceker.
Allah rızasını arayan kimse, eğer bu isteğinde samimi ise onun fedakarlığı dunya ehlinin fedakarlığından daha cok fazla olmalı. Bu hususta sabırlı, azimli ve kararlı olmalı ve şunu bilmelidir:
Onceki buyukler, bir hakikat ehli murşidi bulmak icin memleket memleket dolaşır, uzak beldelere hicret ederlerdi.”

Bu yuzden butunuyle manevi bir hicret yapmak olan tasavvuf yoluna giriş Allah rızası icin yapılmalıdır. Bu konuda buyuk arif İmam Suhreverdî (k.s) şu uyarıları yapar:
“Niyet amelden evveldir. Amel ona gore değer kazanır. Buyuklerin edebiyle Hak yoluna girmek isteyen bir muridin bu yola adımını atarken yapacağı en onemli şey; bu buyuklerin yoluna girmeye, şekil ve hallerine burunmeye, onlarla beraber oturmaya Allah rızası icin niyetlenmesidir.
Şuphesiz bir kimsenin velilerin yoluna girmesi, kendisinde bulunan kotu hÂl ve durumlardan hicret edip kurtulmak istemesi anlamına gelir. Bu hususa işaret eden bir hadisi şerif meali şoyledir:

“Gercek muhacir,Allahu Teala’nın nehyettiği şeylerden uzaklaşan kimsedir.”

Demek ki gunumuzdeki gercek muhacirler, takva sahipleridir. Onlar nefislerinden Yuce Allah’a kacmışlar ve edebi kendilerine yurt edinmişlerdir. Bu yola adım atanların işi Yuce Allah’a kalmıştır. O, guzel niyetli kalpleri hicbir zaman rahmetinden mahrum etmez.

Şu ayetin mujdesine kulak verelim:

“Kim Allah ve Rasulune itaatle hicret ederek evinden cıkar da, sonra kendisine olum yetişirse, onun ecri Allah’a aittir.”
Şu halde muridin velilerin yoluna Allahu Teala icin girmesi gerekir. Eğer o, bu cemaatin nihayette ulaştığı yuksek hÂl ve makamlara ulaşırsa, asıl gaye onlarla buluşmuş olur.

Eğer velilerin ulaştığı nihayete ulaşmadan once kendisine olum gelirse onun sevabı Allah’a aittir. Şu temel kaideyi unutmayalım:
“Başlangıc hÂli sağlam olan herkesin, nihayeti de o olcude guzel olur.”
Cuneyd el-Bağdadi (k.s) şoyle demiştir:
“Muridi Hak yolunda gerileten, manevi yukselmesini engelleyen ve tıkayan şeylerin coğu, başlangıc hÂlinin bozukluğundan kaynaklanır.”

Murit başlangıcta niyetini sağlam ve temiz yapmaya muhtactır. Niyetin sağlam olması, nefsin boş ve kotu arzularından uzak tutulmasıdır. Bir de, niyette dunyevî bir cıkar hesabı bulunmaması gerekir. Kalbin butun arzusu Allah olduğu zaman, bu yola giriş sırf Allah rızası icin olmuş olur.

Sahabe-i Kiram’dan Salim b. Abdullahra., zamanın halifesi Omer b. Abdulaziz ra.’e şoyle tavsiye mektubu yazmıştır:
“Ey Omer! Bil ki; Allahu Teala’nın kuluna yardımı onun niyeti olcusundedir. Kimin niyeti sağlam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur.
Kimin niyeti sağlam ve guzel değilse, Allah’ın yardımı da o olcude eksik olur.”
Unutulmamalıdır ki,murşide ilk gidişle her şey cozulmez. Sabırla devam edilmeli, bir daha bir daha gidilmelidir. Vesveseye duşmemeli, akla gelen kotu duşuncelere de onem vermemelidir.

Şeytan, Allah yoluna cıkan kimseye butun yollardan ve kollardan hucum eder, onu tovbeden vazgecirmek ister. Bu işin sonunun olmadığını soyler. Parana yazık der. Kendi başına tovbe yaparsın, sen zaten iyi bir adamsın, murşide ne hacet, otur evinde zikrini yap, memleketinde Muslumanlığını yaşa, bu zahmete ne gerek var, bu devirde evliya bulunur mu, peygamberden başkasına uyulur mu, hem evliya da senin gibi bir insan değil midir? şeklinde bir suru vesvese verir, olmadık şeyleri akla getirir. Bunların hepsi şeytanın bir oyunudur; Allah rızasını arayan kimseyi yolundan alıkoymak icin birer tuzaktır. Aldırış edilmez, onem verilmezse hic bir zararı olmaz.
Mesele gercek murşidi bulmak ve ona gercekten teslim olmaktır.

Bir arif demiştir ki:

“Ey Yuce Rabbim! Senin işin ne guzeldir! Sen bir kulunu sevmek isteyince onu bir dostuna gonderirsin. Dostuna gonderdiklerini de seversin.”



Bu guzel yazıyıbize gonderen degerli ŞERİFE ŞEVVAL KARDELEN hocamizdan Allah razı olsun,Sizlerinde dualarını bekleriz.
__________________