Ruh Cağırma Falcılık Sihir Ve Buyu Gibi Batıl İnancların Toplum Uzerindeki Olumsuz Etkileri
İnsanoğlu var oluşundan itibaren gaybe ve olağan ustu hadiselere merak duymuştur. Bu merakı giderecek yeterli bilgiyi ilahi dinler her zaman vermişse de, ozellikle dinî bilgiden yoksun kimselerin merakı tam olarak ortadan kalkmamıştır. Bu merakını gidermek icin de ceşitli vesilelere başvurmuş, ceşitli yontemler kullanmıştır. Konu gaybi ve tabiattaki kanunların işleyişinin dışında olunca da, kullanılan yontemler somut gerekceler ve sebepler olmamış, fizikotesi, gizemli, hayali işlemlerle hedefe ulaşılmaya calışılmıştır. Bazı insanlar bu yonde belli bir meleke sahibi olmuş, bu işi meslek haline getirmiş ve insanları olağan dışı işlerle etkilemeye calışmışlardır.
Belirtilen bu faaliyetlerin başında ise sihir ve buyu gelmektedir. Tarihin her doneminde, her toplumda kendilerine has sihirsel faaliyetler hep olmuştur. İnsanlar sihri iyi ve kotu yonde kullanmışlar, sihirbazlarda gordukleri bir nevi olağanustu kabiliyet sebebiyle de hemen her problemlerinde sihirbazlara muracaat etmişlerdir. İşi fırsat bilen kotu niyetler kimseler hem bu işi bir cıkar sağlama yontemi haline getirmiş hem de yalan yanlış ve zararlı faaliyetlere girişmekle de insanlara daima zarar verir olmuşlardır.
Bircok maddi zararının yanında itikadi ve ahlaki zararı olduğundan dolayı butun semavi dinler ve beşeri hukuklar sihir ve sihirbazlarla mucadele etmiştir. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da yasaklama ve cezai mueyyideler istenilen neticeyi vermemiştir.
Gunumuzde butun toplumlarda ve her kesimde bu işlerle uğraşanlar vardır. Hem dinlerin hem de pozitif bilimlerin reddettiği, her yonuyle zararlı olan sihir ve buyu konusundan uzak durmak fert ve toplum yararınadır.
Gunumuzde herkesimden insanlar cok farklı amaclarla buyuculere muracaat etmektedir. Bunları şoyle sıralamak mumkundur: Cocuğu olmayanlar, Akli meleke ve fiziki fonksiyonlarında bozukluk olanlar, ailevi problemi olanlar, mesleki kariyerinde yukselmek isteyenler, geleceği ile ilgili bilgi elde etmek isteyenler, kendini, ailesini, malını korumak isteyenler, bir nevi ak buyu denilen işlemleri yaptırmak icin bu kimselere başvururlar. Bunun yanında kotu amacla yapılan ve yaptırılan kara buyulerde yaygındır. Bunlar; karı-koca veya başka kimselerin arasını acmak, insanının bazı kabiliyetlerini, dilini, bahtını, cinsi gucunu, idrarını bağlamak, sakatlamak, uyutmamak, malına canına hayvanına zarar vermek, kız kacırmak gibi maksatlarla yapılanlardır.
Yine işinde tılsımlı yazılar, şekiller, Âyetler, dualar bulunan muskalar muhabbet ve şifa maksadıyla, duşmanlık, cin, hasım ve benzerinden korunmak icin muskacıya yazdırılır.
Yapılış amacı ve yapılan bolgeye gore, yapılan sihir işlemlerinde cok farklı nesneler kullanılmaktadır. Muska, sac, elbise parcası, tırnak, sabun, iğne, resim, ip, tespih, cakı, kilit, duğme, at nalı, kurşun, yumurta horoz kanı… bunlardandır. Yapılan sihir ise genelde boyun, koltuk altı, cep, yatak ve yastık altı, kapı eşiği, ocak arkası, merdiven dibi, kor kuyu, mezar gibi yerlere konulur
İnsanların bu gibi yollara başvurmasında gerek tıp ve gerekse de din anlamında halkımızın yanlış ve eksik bilgi sahibi olması temel etkenlerdendir. Tıbbi tedaviye ihtiyacı olan hastalar, bu gibi yerlere ve kişilere başvurmakta, bunların ise ne tıp ne de din yonunden bilgileri bulunmaktadır. Kırsaldaki vatandaşlarımız doktor yerine kolay ve masrafı az diye ufurukcuye giderken, şehirlerimizde gelir ve eğitim duzeyi yuksek ancak dini bilgisi zayıf olan kimseler de, ailevi ve kişisel sorunları icin buyu yaptırarak problemi kolayca cozmek gayesiyle buyuculere başvurmaktadır. Neticede hem bu kimseler gayelerini erişemiyor hem de maddi ve manevi acıdan zarar goruyorlar, diğer taraftan da İslam'ın adını lekeliyor, insanların gozunde dini ve dindarları kucuk gostermiş oluyorlar.
Ayrıca gunumuzde yazılı ve gorsel basında sihir ve kehanetle ilgili yaygın faaliyetler gorulmektedir. Modernist gecinen gazetelerdeki fal koşeleri ve yine aynı dunya goruşune sahip televizyonlardaki "sihirli", "cadılı" diziler, filmler, ucan kahramanlar, konuşan hayvanlar, şekil değiştiren, bir anda yok olan varlıklar, bir hareketle istediğini yapabiliyormuş gibi gosterilen insanlar ve başka bircok programların hepsi hakikati olmayan sihir olarak değerlendirilebilir. Yine ekranlarda gorulen illuzyonist ve hokkabazların kendilerini has bir takım yetenekleriyle yaptıkları gosteriler de aynıdır. Butun bunlar ve bu istikamette değerlendirilebilecek faaliyetler İslami acıdan masum değildirler. Kimi itikadi, kimisi de ahlaki acıdan problem oluşturmaktadır.
Ruh cağırma
Gunumuzde, ozellikle sosyete denilen tabaka arasında yaygın olan ruh cağırma olayı da bir nevi modern kÂhinliktir. Bircok tecrubeler, medyumların madde otesi bir varlıkla temas kurdukları kanaatini vermektedir. Ancak bunun ruh olduğu ve soylediğinin gerceğe uygunluğu sÂbit değildir.
Elmalılı Hamdi YAZIR’ın ifadesiyle "Bunların buyuk ruhları ve şahsiyetleri cağırıp getirme iddiÂları yalan olduğunda şuphe yok ise de habis ruhları ve sefil şahsiyetleri afsunlayıp topladıkları ve bu suretle yuce ruhlara zarar vermeye calıştıkları mahakkaktır
Spirtualizm konusunda yazanların ciddileri arasında bulunan İ.B. Kuday ve A.S. Akay, ruh cağırma işinin başarısını uzun uzadıya ispata calıştıktan sonra "Bugun tecrubî psikoloji laboratuvarları bu meselelerin daha henuz karanlık kalmış noktalarını aydınlatmakla meşguldurler... Ruhlarla muhaberede bulunduklarını soyleyen medyumların bir cok iddiÂsı, yukarıda saydığımız mihÂnikiyetlere gore yanlış ve hatalı olabilir diyorlar.
Bu iki nakil yukarıdaki hukmumuzu teyid etmektedir.
Şu halde:
a) Gelenin ruh olduğu belli değildir; cin olması ihtimali daha kuvvetlidir.
b) Gelen varlığın veya hayÂlin verdiği haber ve bilgiler, yalan ve yanlış ile karışıktır.
Dinimiz ruh ve diğer madde otesi varlıklar uzerine ilmî araştırma yapmayı engellemez, aksine teşvik eder Ancak maddî-manevî menfaat sağlamak gayesiyle ve İslÂm inancına uymayan telakkîler, anlayışlar icinde bu işlerle uğraşmayı ve mesnedsiz iddiÂlara inanmayı meneder.
Musluman, psikolog ve psikiyatristlerden yararlanıp tıp ilminin imkÂnlarından istifade edeceğine istismarcılara teslim oluyor. Vahye teslim olmayan, aklını ve mantığını da kullanmayan cahiller bulundukca; adlarına hoca, muskacı, cinci, buyucu, sihirbaz, arrÂf, medyum, kÂhin, astrolog, falcı... denen kimseler de bulunacak, kendisinden yardım isteyenleri somurmekle kalmayacak, onları dunyada ve Âhirette perişan etmeye calışacaktır. Suc, bu istismarcılardan daha cok, bunların oltalarına takılan zavallılardadır. İslÂm’ın yaşanmadığı yerde bu ceşit istismarcıların, sahtekÂrların onune gecilmesi de imkÂnsızdır.
FAL-FALCILIK
Gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak icin başvurulan ceşitli yollar. Baht, uğur ve talihi anlamak icin birtakım garip yollara başvurma, atılan boncuk ve baklaya, tesadufen acılan bir kitabın bir satırına, koyunun kurek kemiğine kahve fincanına vb. şeylere bakıp bunlardan anlam cıkarma işi. Gelecekte olacak şeyleri anlamak maksadıyla yapılan eylemler hakkında kullanılan bir tabir. "Kamûs-u Osmanî'de: "Kısa fikirlilerin umid ettikleri bir maddeyi cıkarmak maksadiyle; kitap acmak ve kitaba, baklaya bakmak gibi değişik yontemlerle yapılan teşebbusu ve bu teşebbusun gosterdiği netice" olarak tarif edilmiştir.
Toplumun ruh sağlığını tehdit ediyor
Bakırkoy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başkan Vekili Doc. Dr. Kemal Sayar, her donemde olan geleceği bilme merakının son zamanlarda artmasını toplumsal sorunlara bağlıyor. Modern hayatın insana yalnızlaşmayı dayattığını, insanların gelecekleriyle ilgili yoğun bir kaygı yaşadıklarını soyleyen Sayar, "Gelenek gibi, din gibi koklu anlam sağlayıcılar etkisini kaybettikten sonra insanlar daha sahte aidiyetlere tutunmaya başladı. Falcılık, medyumluk da bu sahte maneviyatın bir uzantısı. En kotusu eğitimli insanlar bile medyum medyum dolaşarak fiziken tedavi edilmesi gereken hastalıklarına oralarda care arıyor." diyor.
İstanbul Universitesi Tıp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalı Oğretim Uyesi Prof. Dr. İlhan Yargıc ise olaya farklı bir acıdan yaklaşıyor. Medyumlara, astrologlara ilgi gosterenleri iki bolume ayıran Yargıc'a gore, birinci turden olanlar eğlence icin falcılara gidiyor, ki bu tipte olanlar icin herhangi bir risk yok. Fakat cozum umuduyla giden ikinci tur insanların ruh sağlığının ciddi risk altında olduğunu soyleyen Yargıc, "Bu tiplerin zaten psikolojik sıkıntıları var ve cozum arama niyetiyle gittiği icin falcının, medyumun soyleyeceği her şeyi kabul etmeye hazır. Fiziki ya da somut cozum yolları olan problemler icin bile falcılardan medet umuyor, kendisine olacağı soylenen şeyler gercekleşmeyince de bunalıma giriyorlar." diyor.
Yargıc'a gore, falcılara giden insanlar bir sure sonra olayların kendi iradesi dışında birtakım mistik gucler tarafından yonlendirildiğine, kendisinin de medyumlar aracılığı ile bu mistik gucleri yonlendirebileceğine inanmaya başlar, ki bu başlı başına bir sorundur. Falcılar ve medyumların en cok aile ilişkilerine zarar verdiğini soyleyen Yargıc, "Falcılar, genellikle benzer soylemleri kullanır. Kadının kocasıyla sorunu vardır, problem aslında konuşulsa cozulebilecektir. Fakat falcı birisinin kendisine buyu yaptığını soyler. Bu durumda kadın tum aile fertlerine karşı duşmanca tavır besler. Gercekte boyle bir şey olmamasına rağmen kehanet kendini kanıtlar ve aile ilişkileri kopar." diyor.
Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise; buyu ile ilgilenmenin cok eskilere dayandığını ancak gunumuz insanının ruh sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştığını soyluyor: "Medya astrolojiye abartılı bir anlam yukluyor. Sanki her şeyin cozumu kehanette, buyude, mistik guclerde. Oysa negatif etkilerine kimse yer vermiyor. Bircok sakıncası var. Orneğin, bazı hastalıkların tedavisiz kalmasına sebep oluyor. Beyninde ur olan birisi bile medyumlardan care arıyor." diyor. Falcıların, buyuculerin ozellikle paranoyayı tetiklediğine işaret eden Tarhan'a gore, aile ilişkilerinin zayıflamasında bu tip kurumların etkisi buyuktur.
Sonuc olarak, kadınların evde kahve ictikten sonra eğlence olsun diye baktığı kahve falı artık bir sektor. Falla başlayan bu zincirin diğer halkalarını ise medyumlar, astrologlar ya da cinci hocalar tamamlıyor. Milyonlarca ziyaretcisi olan onlarca web sayfası, yuzlerce iş yeri ile "umut tacirliği" bugun net buyukluğu ifade edilemeyen milyonlarca liralık bir sektor haline geldi. Asıl endişe edilmesi gereken ise etrafında kendine kotuluk yapacak birilerinin olmasından şuphe eden, "uc vakte kadar" gercekleşmesi muhtemel bir şeyleri bekleyen yuz binlerce insanımızın olmasıdır
Gunumuzde bazı mihraklar, İslam inanclarına tamamen ters bazı meseleleri hicbir ilmi delile dayandırmadan ceşitli propaganda araclarıyla yaymaya calışmaktadırlar. Ciddi bir İslami eğitimden yoksun olan Muslumanlar da bu olumsuz propagandalardan ister istemez etkilenmektedirler. Bu tur yanlış fikirlerden etkilenmemek icin Muslumanların uyanık olup İslami olculere dayanmaları gerekmektedir.
__________________
Batıl İnancların Toplum Uzerindeki Olumsuz Etkileri
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Batıl İnancların Toplum Uzerindeki Olumsuz Etkileri