BATI'DA İSLAM İMAJI..
Batı ve İslam... İlk bakışta birbirine oldukca ters gibi gorunen iki terim gibi geliyor insana, oyle değil mi? Hele bugunlerde yaşanan, batı medyası ve idarecileri tarafından bilincli olarak tezgÂhlanan Peygamber Efendimize hakaretler iceren karikatur krizini de duşunecek olursak eğer, Batı ve İslam'ın birbirine ters oldukları duşunulebilir hemen.
Ancak, daha dikkatli duşunecek olursak bunun aslında boyle olmadığını da hemen gorebiliriz.
Bir defa Batı deyince, oncelikle beynimizde neyi anladığımızı sorgulamamız gerekecek. Zira Batı deyince oralarda yaşayan halkları mı anlamalı, yoksa sistemi, gucu elinde tutan idarecileri mi?
Batı deyince sistemi, gucu elinde tutan idarecileri aklımıza getirecek olursak eğer, onların hic de iyi niyetli olmadıklarını, İslam?a kilisenin bakış acısıyla baktıklarını gormek gayet mumkun.
Şimdi efendim, aslında hem kilise hem de Batılı siyasetciler ve gucu ellerinde bulunduranlar icin İslam, yuzyıllardır hep bir bahane olmuştur. Neden mi...? Somuru icin tabi ki...
Bakınız Haclı savaşlarının hemen hepsine, sebep ekonomik somuru değil mi?
İlk haclı savaşının olduğu yıl olan 1096 yılları donemine gidecek olursak eğer, Batının, gayet rahat, zenginlik ve mureffeh şekilde yaşayan İslam ulkelerini işgal edip, zenginlikleri ele gecirmek icin Haclı savaşları duzenlediğini hemen gorebiliriz.
Bu gercekleri bugun, hem İslam tarihcileri soyluyor, hem de Batılı tarihciler. İlk haclı savaşının nedeni de aynıydı, en sonunkinin nedeni de... Bunda sapma yok. İslam, Haclı savaşlarına halkın yoğun katılımını sağlamak icin gucu elinde bulunduranlar ve kilise tarafından kullanılan bir bahane olmuştur sadece.
Kilise ve gucu elinde tutan yoneticiler, Haclı savaşlarına halkın katılımını sağlamak icin (Doğu) İslam şehirlerinde yaşayan hıristiyan ahaliye muslumanlar tarafından baskılar ve zulumler yapıldığı yalanını yaymışlardır. Kudus?un muslumanların elinde bulunduğu, oralarda yaşayan hıristiyan halkın baskı ve zulum altında inim inim inlediklerini,
Hz. İsa'nın buna razı olmadığını, savaşa katılanların oldukleri takdirde cennete gireceklerini, olmedikleri takdirde ise kilise tarafından cennetin garanti edileceğini soylemişlerdir.
Hatta 4. Haclı savaşında, Haclılara yardım etmek icin kapılarını acan Bizans Rum İmparatorunun şehri olan İstanbul?u ele geciren Haclılar, daha fazla ileri gitmeden oraya yerleşmişler ve şehri ele gecirmişlerdir.
İstanbul?u bir gecede talan ve yağma eden, maddî değer ifade eden tum urunlere el koyan 4. Haclılar, kutuphanelerde bulunan tek nusha kitapların maddî bir değer ifade etmeyeceğini ileri surerek, ne kadar eser varsa hepsini de yakmışlar ve keyifle seyretmişlerdir. Bunun haricinde, tarihin şahitlik ettiği ve muslumanların İspanya da kurmuş oldukları buyuk İslam medeniyetini(Endulus) bilmeyen yoktur herhalde.
Musluman Endulus'un Haclıların eline gectikten sonra yapılan gaddarlıklar, insanlık dışı muameleler hafızalara derin izler olarak kazınmıştır. Dunyaca unlu eserleri nasıl keyif alarak yaktıkları, yakılan kitapları nasıl buyuk bir mutlulukla izlediklerine tarihciler şahittir.
Haclı savaşlarının hemen hepsinde yapılan bu dinsel propagandalar, tarih boyunca yapılan butun savaşlarda hep tekrarlanmıştır.
Trablusgarp'ta, Balkanlarda, Canakkale'de, İstiklal savaşında... İslam tarihi medeniyete ev sahipliği yapan guzel orneklerle doluyken, Batı Haclı tarihi kanla, zulumle, mezhep savaşlarıyla, gaddarlıkla doludur.
Bugune gelecek olursak eğer, inanın ki değişen, fark eden yine bir şey yok ortada. Yine Batıda İslam, gucu elinde bulunduran yoneticiler, siyasetciler, kilise ve medya tarafından somuru yapmak amacıyla kullanılan bir bahane sadece.
Bakınız Afganistan'a, Cecenistan'a, Irak'a, Filistin'e... Buralarda musluman topraklarının zenginlikleri, yeraltı ve yer ustu kaynakları tek tek talan edilirken, muslumanlara yine hunharca katliamlar, soykırımlar uygulanmıyor mu?
Bir yanda Irak'taki petroller belli etmeden yağmalanıp, Amerika'daki petrol depolarına tankerlerle nakledilirken, diğer yandan Ebu Gurayb hapishanesindeki Iraklı muslumanlara yapılanları herkes televizyonları başında seyretmiyor mu?
Diğer taraftan Rusya, bir yandan Cecenistan halkına soykırım ve insanlık dışı muameleler uygularken, diğer yandan da oranın doğalgazını ve petrollerini başka ulkelere satmıyor mu?
Gecelim Cin'e. Kapalı bir rejim uygulayan Cin, Doğu Turkistan'ın yeraltı ve yer ustu zenginliklerini hızla somururken, Musluman Turklerin acı cığlıklarını, insanlık dışı katliamları duymayan kaldı mı acaba? Daha yakın zamana kadar Cezayir'de Fransa'nın katliamları ve ekonomik somuruleri yok muydu... İngiltere, Almanya, Hollanda...
Bugun Afrika'daki aclığın, sefaletin, kıtlığın, yokluğun sebebi, bir zamanlar oraları somurup, yeraltı ve yer ustu zenginliklerini talan eden Batı değil midir?
Somuru zihniyetinin altında yatan nedenleri sadece Hıristiyanlığın emirleri ile acıklayabilir miyiz acaba? Elbette hayır. İlÂhî hangi din, bir diğer insanı somurmeyi, onun hakkını gasp etmeyi mubah gorebilir ki. Şu kesin ki İslam, Batı yoneticileri ve kiliseler tarafından yapılanları halka hoş gostermek, onların da onayını almak icin bir neden elbette. İslam bahane edildiği gibi, Hıristiyanlığın emirleri de bahane edilip, somuru icin ac gozluluklerine sebep aramaktadırlar.
Bir diğer yandan, Batı deyince yoneten, gucu elinde bulunduran ya da kilise dışında orada yaşayan halklar geliyorsa aklımıza eğer, o zaman İslam?ın oradaki imajı acısından durum bir miktar değişmektedir elbette. Cunku Batılı halkın pek cok kısmı, medya tarafından kontrol edilen, yonetilen birer suru halinde hareket etmektedirler. Bugun batıda halkın beynini, hareketlerini ve tutumunu kontrol etmek icin kurulmuş yuzlerce radyo istasyonu, gazete, dergi, televizyon kanalları ve toplum muhendisleri bulunmaktadır.
Kiliseler ve diğer gucler tarafından kontrol edilmekte olan bu guc sayesinde, Batıda yaşayan halkları istedikleri şekilde yonlendirmekte, onların yanlış(!) yollara sapmaları engellenmektedir. Bırakın Batı halklarını, iletişim teknolojisi sayesinde kucuk bir koy haline gelen tum dunya halklarını bile rahatlıkla yonetebilmekte, onların beyinlerini karıştırabilmekte ve yonlendirebilmektedirler. Dunya halklarının nerede ve nasıl tepki verecekleri bu yayın kanalları, gazeteler, dergiler tarafından organize edilmektedir. Kendilerini ozgur zanneden Batılı halklar, aslında ozgur olmadıklarının, yonlendirildiklerinin farkında bile değillerdir.
Kilisenin ve gucu elinde bulunduranların onlara vermiş oldukları yanlış ve yanlı İslam imajından bir turlu sıyrılamamakta, İslam?ın gercek ve samimi yuzuyle asla tanışamamaktadırlar.
İletişim teknolojisinin etkisinin cok yoğun yaşandığı, bilgi alış verişinin cok hızlı ve surekli olduğu Batıda, halkların, aslında kendi meslekleri haricindeki konularda tam bir cahillik icerisinde oldukları gorulmektedir. Bilgileri ise, medyanın onlara vermiş oldukları sınırlı ve yanlı olanıdır. Bu anlamda ozel caba haricinde onlardan dunyanın kurtuluşu hakkında bir caba beklemek, sanırım cok iyimserlik olacaktır.
Batıda, 19. Yuzyıl sonu ve 20. Yuzyıl başlarında ortaya cıkan ve bugun bir bilim halini alan Oryantalizm(Doğu bilimcilik-Şarkiyatcılık) sayesinde Batı idaresi, yıllardan beri hem İslam ulkelerini rahatca yonetmekte, hem de elde ettikleri İslamî bilgileri kendi lehlerine yorumlayarak beyinleri karıştırıp, yaptıkları somuruyu kendi halkına haklı gosterebilmekte, onlardan destek alabilmektedir. Bugun Oryantalizm alanında Batıda calışan binlerce bilim adamından bahsetmek gayet mumkun.
Oryantalizm, derinlemesine incelenmesi gereken bir bilimdir ve İslam ulkelerinde, ici boşaltılmaya ve kendi lehlerine uygun olarak yeniden doldurulmaya calışılan İslamî kavramları/bilgileri duzeltecek, Batının suclamalarına ve yanıltmalarına cevap verebilecek yetişmiş uzman eksikliği bulunmaktadır.
Ortaya koyduğumuz bu realist ve acı tabloya bakıp da, yine de umutsuz olmamak, yeise kapılmamak gerekir diye duşunuyorum. Peygamber Efendimize İslam indiğinde, Mekke?de kac tane musluman vardı ki?.. Biliyorsunuz ki inananların maddî gucu, Mekkeli muşriklerin maddî gucu karşısında devede kulak bile değildi. Ama onlar buna hic aldırmadılar bile. Onlar, var gucleriyle inandılar ve calıştılar. Sonucta, Allah?ın yardımıyla İslam kazanmadı mı?
Peygamberimiz kendine inanan sahabelere, ben sadece tebliğ ediciyim, sona erdirmek Allah?ın işidir demiyor muydu?
Bizler bu yolda calışmakla mukellefiz, sonuclandırmak Allah'ın bileceği bir iştir dememiş miydi?
Onun şartları bugun bizimkinden daha ağır ve daha cekilmez değil miydi?
Butun olumsuzluklara ve imkÂnsızlıklara rağmen, bugun baktığımız zaman Batı?da ve tum dunyada hızla buyuyen ve yayılan dinin İslam olduğu sevindirici bir gercektir elbette. Yapılması gereken, tum dunya halklarını yapılan yanlış yayınların etkisinden kurtarmak ve onları kendi ozgur iradeleriyle baş başa bırakabilmektir. İşte o zaman onlar da duru beyinleriyle doğru yolu bulacaklar ve İslam'ı sececeklerdir.
Cunku aklın yolu birdir. Gercek manada araştırmacı olan ve duşunen insanların her gun Batıda İslam?la şereflendiklerini cokca goruyoruz.
Orneğin, bakınız unlu Rus yazarı Tolstoy ne diyor:
...Bunu soylemek ne kadar tuhaf olsa da benim icin Muhammedîlik, Haca tapmaktan(Hıristiyanlıktan) mukayese edilemeyecek kadar yuksekte duruyor. Eğer insan secme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her bir insan, şuphe ve tereddut etmeden Muhammedîliği; tek Allah?ı ve O'nun peygamberini kabul ederdi.?
Unlu Rus yazarı Tolstoy'un haricinde, tum on yargılarından sıyrılarak duşunen, araştıran ve İslam'la şereflenenleri, 2000'li yılların başında musluman olan, Rusya'nın Din İşleri Yuksek Kurulu uyesi Polosin, bir zamanlar komunizme fikir babalığı yapmış olan Fransız duşunur Roger Garaudy'i ve burada adını sayamayacak kadar pek cok olan, bilmediğimiz, unlu olmayan binlerce musluman olan hıristiyanı da unutmamak gerekir.
İslamiyet oyle bir cicektir ki, hemen her toprakta yetişir, meyve verir. Buna engel olmak mumkun değildir.
Batıda medya, kilise ve gucu ellerinde bulunduranlar tarafından İslam imajının bozuk olarak gosterilmesine, bu konuda cok yoğun propagandalar yapılmasına rağmen, yine de en hızlı ilerleyen ve yayılan dinin İslam olduğu gerceğini de unutmamak gerekir.
Bizler, Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi bu surecte calışmalı, hem anlatarak, hem de yaşayarak birer tebliğci olmalıyız sadece. Sonuca erdirecek olan, ancak ve ancak yuce Allah'tır.
__________________
Batı'da İslam İmajı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●8 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Batı'da İslam İmajı