Gunah cıkarma hezeyanı ve Murşidle tevbe
Allahu TealÂ’dan başka kimseye el acılıp ‘gunahımı affet’ denmez. Peygamberler dahil, kimsenin boyle bir yetkisi ve gorevi yoktur. Eğer bir kimsenin şahsına karşı bir kusur işlemişsek kendisinden ozur dileriz, bizi affetmesini istirham ederiz. Bu şahısla ilgili bir hak olduğu icin boyle yapılır. Bunun otesinde hic kimsenin Allah’a karşı yapılan kusurları affetme, temizleme gorevi ve yetkisi yoktur. Ancak, gunahkÂr bir insanın tevbesine yardımcı olmak vardır. Bu yardım, gunaha duşeni uyarmak, gıyabında hayır dua etmek, onun icin Allah’a istiğfar ve gozyaşı dokmek şeklinde olur. Cenab-ı Hak, gunahla nefsine zulmeden kullarına en guzel tevbe şeklini şoyle tarif etmiştir:
“Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar icin istiğfar etseydi, Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı.” (Nisa/64)
Demek ki ummet icin en hayırlı tevbe, Allah’ın Habibi Hz. Peygamber’in (A.S.) huzurunda yapılan, onun da şahitlik yaptığı, ayrıca dua ve istiğfarla desteklediği tevbedir. Buyuk mufessir Fahruddin Razi (Rh.A.) bu ayetin tefsirinde der ki:
“Hz. Peygamber ile birlikte yapılan tevbenin bir faydası da, tevbe yapanın istiğfarındaki gaflet ve kusurlarının Hz. Peygamber’in istiğfarı ile giderilmesi ve ilÂhî huzura sahih ve sağlam bir tevbe olarak ulaşmasıdır. Cunku kendileri icin istiğfar eden Peygamber’i Allahu Teal secmiş, onu vahyi ile şereflendirmiş, kendisi ile kulları arasında bir elci yapmıştır. Bundan dolayı, onun şefaat ve vesilesiyle huzuruna gelen bir şeyi geri cevirmemektedir.” (Tefsir-i Kebir)
Bugun yeryuzunde Allahu TealÂ’nın şahidi ve halifesi sıfatını taşıyan, Rasulullah’ın (A.S.) vÂrisi ve ummetinin terbiyecisi olan kÂmil murşidler de, ummetle yaptıkları tevbe ve istiğfarda Efendimiz’in ayette anlatılan sıfatını temsil etmektedir. KÂmil murşidler, kulların Allah TealÂ’ya yonelişlerine şahid olmakta, tevbelerinin kabulu icin ayrıca yuce huzurda yalvarmaktadırlar. KÂmil murşidler naz makamında niyaz ettikleri icin, onlarla birlikte yapılan tevbeler Allah katında daha sevimli ve daha temiz bir amel olarak kabul gormektedir.
Bir Allah dostunu şahit tutarak yapılan tevbede, tevazu ve yakaran kalp vardır. Bu durumda insan, kibrini kırmış, nefsini zelil etmiş, acizliğini anlamış, hicliğini gormuş, ihtiyacını bilmiş ve ilacına koşmuş olmaktadır. Boyle bir tevbeyi hafife almak munafıkların sıfatıdır ve o kimsenin şu ayette anlatılan kimselerden olmasından korkulur:
“Onlara: ‘Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin icin mağfiret dilesin.’ denildiği zaman başlarını cevirip kacarlar ve sen onların kibir icinde uzaklaştıklarını gorursun.” (Munafikun/5)
Hz. Rasulullah’ın vÂrisi kÂmil bir murşidin nezaretinde Allah’a yapılan tevbeyi hıristiyanların papaz onunde gunah cıkarma hezeyanına benzetenler, tevhid dinini, Kur’an’ın hedefini, Sunnet’te uygulanan bey’atların hikmetini ve tasavvufun edebini bilmiyorlar demektir. Tasavvuf buyukleri, elinden tutan kimse ile şu şekilde tevbe etmektedir:
“Ya Rabbi! Butun yapmış olduğum gunahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.”
“Muminlerin gunahları icin istiğfar et!”
Takvaya ulaşmak ve marifetullahı tahsil etmek icin kendisine bey’at ve intisab edenlere murşid-i kÂmilin istiğfar etmesi, Kur’an-ı Hakim’in emri ve edebi gereğidir. Cenab-ı Hak, Rasulullah (A.S.) Efendimize şoyle emir vermiştir:
“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar bey’at icin sana geldiklerinde bey’atlarını kabul et ve onlar icin Allah’tan mağfiret dile. Şuphesiz Allah, cok bağışlayan, cok esirgeyendir.” (Mumtehine/12)
“Rasulum! Hem kendi kusurun, hem de erkek ve kadın muminlerin gunahları icin istiğfar et!” (Muhammed/19)
Hic bir mumin, intisab ve tevbe icin elini tuttuğu bir kÂmil murşide: ‘Ben şu şu gunahları işledim; beni affet, gunahlarımı temizle, beni cehennemden kurtar, cennete koy!’ demez, diyemez. Ancak: ‘Ben Rabbime donmek, rızasına yonelmek istiyorum; seni bu yolda kendime delil ve imam seciyorum. Sen de bu amelime Yuce Rabbim huzurunda şahit ol ve affım icin O’na yalvar da kalbime nur, gonlume surur versin, gunahımı affetsin. Beni taatında muvaffak etsin.’ der.
Başkası icin yanmak ve ağlamak peygamber ahlÂkıdır. Allah dostlarının en guzel ahlÂkı budur. Onlar kendileri icin yaşamazlar. Onlar yuce Allah’ın yoluna canlarını kurban etmişlerdir. O’nu tanımak, sevmek ve zikretmek isteyenlere her şeylerini verirler. Bu, kalbi ihya olmuş ariflerin mesleğidir.
Kendi perişan haline bir damla goz yaşı dokemeyen gunumuz insanı, başkası icin nasıl ağlasın ve nicin ağlanacağını ne bilsin? Bizim icin ağlayacak bir goz bulmaya mecbur değil miyiz?
Dr. Dilaver Selvi
__________________
Gunah cıkarma hezeyanı ve murşidle tevbe
Dini Bilgiler0 Mesaj
●11 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Gunah cıkarma hezeyanı ve murşidle tevbe