Dini Yeniden Yazmak Değil, Yeniden Anlamak Gerekir
Dinin genleriyle oynamayı tercih edenler, yeni bir fıkıh yazmak ya da hadisleri ayıklamak gibi beyhude bir caba icerisine giriyorlar. Oysa dini yeniden yazmak değil yeniden anlamak gerekir.
Basit ve yuzeysel duşunenlerin en buyuk hatalarından biri de, Muslumanların yaşadıkları yanlışlıkların faturasını dine odetmeleridir. Bu kesim genellikle dinin nassları uzerinde kafa yormak yerine Muslumanların gunluk hayatını direkt etkilemek icin dinin genleriyle oynamayı tercih eder. Yani bir fıkıh yazmak, hadisleri ayıklamak gibi pratikte hicbir faydası ve kıymet-i harbiyesi olmayan egzersizleri surekli dillerine pelesenk ederler.
Pratikte faydası yok; cunku yeni bir fıkhın yazılması da eski nassların yani Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerin harmanlanmasından elde edilir. Ortaya cıkacak yeni fıkıhta eski mezheplerin ictihatla vardıkları alan icinde kalacaktır. Hadislerin ayıklanması da zaten yapılmış olan bir faaliyettir. Elimde mevcut olan sahih hadis kitapları (mukerrer hadisleri cıkarırsak toplamı on bin hadisi bulmaz) zaten tedvin edilirken o hassasiyetler goz onunde tutulup kaleme alınmıştır. Ve kaleme alınıp sahih diye ifade edilmiş hadisler arasında değişik gerekcelerle İslam dışı bırakılmış yani zayıf veya sahih kabul edilmemiş hadis sayısı yuzu bulmaz.
Aslında doğru olan şu değil mi? Kur'an-ı Kerim'i yeniden sahih hadisler, doğru haberler doğrultusunda okuyup İslam'ın teshil ettiği, kolaylaştırdığı, tolore ettiği, akla vicdana uygun hale getirdiği, uygulanabilir olarak sunduğu esasları bozan anlayışı hayattan, bellekten uzaklaştırmak… Yalnızlaştırmak...
Hz. Aişe'nin cok iyi bir şekilde ozetlediği bakışı kazandırmak. "Hz. Peygamber (sav) iki şeyden birini secmekte ozgur bırakıldığında, zıddına bir emir olmadıkca kolay ve uygulanır olanı tercih ederdi."
EFENDİMİZ KOLAYI TERCİH EDERDİ
Dinin peygamberi kolay, vicdani, uygulanabilir, konuşulabilir, dinlenebilir, geniş ve anlaşılır bir yelpaze ciziyor. Kendisine muracaat edip "ben, Sen (sav) ve Muaz (ra) gibi dilimi oynatıp guzel dualar edemiyorum" diyen gence, "oku bakayım" dedikten ve gencin eksik eğri-buğru okuyuşunu dinleyip "Zaten benim de Muaz'ın da okuduğu işte o cercevede" diyen peygamberin fısıldadığı anlayış kurtarıcı metot değil mi?
Hz. Bilal'in ezanını yetersiz goren ve "Bilal 'hayye' diyemiyor 'heyye' diyor" şeklinde tenkit yoneltenlere verdiği cevap problemin cozumunu soylemiyor mu? "Bırakın Bilal'i! İstediği gibi okusun. Bilal'in heyyesi sizin hayyenizden daha hayırlıdır."
Kurtarıcı, sarmalayan, rahatlatan, sokağa ve hayata hakim olan temeller mevcuttu. Onemli olan ehl-i sunnet ulemasının asırlar oncesinden ilkelerini koydukları esasları medreseden okula, camiden kitlelere duzgun ve değişebilir ve değişmez kurallarıyla ulaştırmaktır. Elbette fıkıh kitaplarında yer alan ve salt bir ictihat olan Kur'an'dan ve sahih hadisten hicbir dayanağı olmayan uygulanamaz ictihatları ummete dayatıp kabullendirme kimsenin harcı olmamalıdır.
Dini yeniden anlamak, nebevi davete donuş yapmak…Yeniden bir tebliğ harmanı oluşturmak… Radikal, sert ve acımasız bu anafora nasıl gelindiğini konuşmak şart. Ama dini yeniden yazmaksa, elbette hayır.
Kaynak
__________________
Dini Yeniden Yazmak Değil, Yeniden Anlamak Gerekir
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Dini Yeniden Yazmak Değil, Yeniden Anlamak Gerekir