Orneksiz ve kusursuz yaratan
İlk ornekleri yaratan anlamlarına gelir.
“O oyle Allah tır; mutlak yaratıcıdır(HÂlık), var ettiğinin ilk orneklerini yaratandır (Barî

Her seri uretimde bir kalıp hazırlanır. Bu kalıba arketip (ilk ornek) veya prototip (orijinal ornek) deniyor. El-BÂrî olan Allah her şeyin, once Âdemini yaratır yani; ilk orneğini eşsiz benzersiz taklit edilemeyen bir ustalıkla yaratandır. El-HÂlık ile el- BÂrî arasında fark vardır. HÂlık genel yaratmayı ifade eder BÂrî ise genel yaratmanın ilk orneklerini yaratan demektir. Resmin ust kısmında insanlardan bile once yaratılmış bir kelebeğin milyonlarca yıldır gelen neslini kozanın halleri ile anlattık. El-BÂrî olan yaratıcının yaptığı bu mukemmel tasarımın bir Âdemi olduğunu, lafza doğru ilk haline donen kelebek kozalarıyla vermeye calıştık.
الباري
El-Bari; Yaratmak, hoşlanılmayan şeylerden uzak olmak anlamlarındaki BER’E ve BURU’E mastarından turemiş “bir mehmuzul lam” dır veya yontmak, tesviye etmek anlamındaki BEREYE’den turemiş Mu’tel bir isimdir. El-Bari; yarattıklarını kendi iclerinde birbirinden farklı olarak yaratan demektir. Ber’e fiilinde bir tenzih vardır. Tenzih ise diğerlerinden ayrılmayı ve farklılığı ifade eder. Bu manada Bari ismi yaratılan her bir varlığın diğerden ayrı ve farklı donatılar ve ozelliklerle yaratıldığını ifade eder. El-Bari ismi genellikle canlı varlıkların yaratılışını ifade eder. Canlılar dışında kullanılışı azdır. Arab dilinde "bera'allahu'n-nesemete" ALLAH canlıları yarattı, denildi*ği halde, cansız olan gokler ve yerler hakkında halaka's-semÂvÂ-ti ve'lard" denir. Yine “hayrul beriye” canlıların en hayırlısı demek olan ve insan icin kullanılan beriye kelimesi bu kavramın daha cok canlıların yaratılışı ile ilgili olduğunu gosterir. Bera'e' kelimesi bir şeyden kurtulmak manasına da gelir; başkasından, borctan, ayıptan, hastalıktan kurtulmak gi*bi. Bir de uzaklaşmak mÂnÂsı vardır ki, varlıkları duzensizlikten beri olarak yaratmak manasına gelir. El-BÂri', mahlûkÂtı tefavutten, azasını tenasupsuzlukten ve ahenksizlikten beri’ olarak, cuzlerini birbirine munasip olarak yaratandır. Mesel iki elden birisini gayet kucuk ve ince, diğerini aksi buyuk bir şekilde yaratmamıştır fakat yarttığı iki elde biri birinden beridir, farklıdır. Cunku El-Bari tarafından yaratılmıştır. Organları birbirin*den ozelliklerini, şekillerini, guzellik ve cirkinliklerini ayırt ede*rek yaratmıştır. Bu isim El-Halık, El-Bedi’i ve El-Musavvir isimleri ile karıştırılmamalıdır. El-Halık; Yaratıcılığa atıfta bulunurken El-Bed’i ismi; Benzersiz ve orneksiz yaratan demektir. El-Musavvir; yaratılanlara şekil veren manasına gelirken, El-Bari ise yaratılanlara yaratılışlarındaki hassas ayarı veren demektir. El-Bari El-HÂlık isminden daha ozeldir. Mesela; İnsanın yoktan var edilişi El-Halık isminin tecellisi iken, İnsanın canlı varlıklar icerinde benzersiz ve emsalsiz yaratılışı bedi’i isminin tecellisi, yaratılan insanoğlunun hicbirinin diğeri ile aynı olmayışı ise El-Bar’i isminin tecellisidir. Yarattıklarına şekil vermesi de El-Musavvir isminin bir tecellisidir. El-Bari Kelimesinin aslı bir şeyin kurtulması ve diğerinden ayrılması demektir. Bu kelimeye genel olarak yaratmak manası verilirse de, on*dan farklı tarafları vardır. Yuce Mevla’mız, El Halık ismiyle insanları ve tum varlıkları yaratmış, El Bari ismiyle de onların her birine diğerinden farklı kılmıştır. Allah’u TeÂl Yarattığı tum varlıkları belli bir duzen icerisinde ve yaratılış amacına uygun bir şekilde yaratmıştır. Her insanın goz yapısı, yuz yapısı, burun yapısı ve dna’sı diğerinden farklıdır. Bu El-Bari olan Allah’ın ne buyuk bir yaratıcı olduğunun belgesi değil midir?
Rabbimiz haşr suresi 24. Ayette şoyle buyurur;
هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“ O Allah ki; Halıktır, baridir, musavviridir. En guzel isimler (yucelikler, vasıflar) O’na aittir. (Bundan dolayı) Goklerde ve yerde ne varsa O’nu tesbih eder. Cunku o izzetin kaynağı ve hakim olan (hukmunde tam isabet eden) dir.
İnfitar suresinin 6,7,8. Ayetlerinde “Ey insan! Nedir Kerim Rabbine karşı seni aldatan? O Rab ki seni yarattı, ardından duzgunleştirdi ve (azalarını) denkleştirdi ve dilediği şekilde seni terkip etti.” Allah’u TeÂl bu ayeti Kerimelerde Halık, Bari ve Musavvir isimlerine işaret ettiğini gorebiliyoruz. Terkip etmek, Halık İsminin bir tecellisidir. Denkleştirmek ve duzgunleştirmek ise, Bari isminin tecelli bulmasıdır. Suret vermek ise Musavvir isminin tecelli bulmasıdır. Ayetlerin beyanından anlaşıldığına gore Bari vasfının, her canlının farklı ozelliklerde ve şekillerde yaratılmış olmasından bahsettiğini gormekteyiz.
Nazari Cerceve;
Bu evreni ve icerisindeki her şeyi yoktan var eden bir yaratıcının varlığını, varlık; var oluşu ile haykırmaktadır. En kucuk bir resim bile ressamsız olmazken nasıl olurda resimlerin en buyuğu olan koca kÂinat ressamsız olabilir? KÂinatta gozumuzun gorduğu her şey Allah’a işaret eden bir ayet ve ilahi bir resim hukmundedir. Gorduğumuz her şey yuce rabbimizin eşsiz ve benzersiz yaratıcılığına delalet eder. O’nun yaratmasına bir sınırda koyamayız. Yarattığı şeylerin pek azından haberimiz bulunmaktadır. Cennet, cehennem, cin, melek ve isimlerini bilemediğimiz nice varlıklar yaratıldıkları halde gozlerimizin onunde değildir. Akıl ve idrakimizi aşan nice mahlûkattan ve varlıktan haberimiz bile yok. Dunya yaratıldığı gunden bu gune hala yıldızların coğunun ışığı bile bize ulaşamamış. İşte Allah’ın mutlak yaratıcılığını sadece bu evrenle sınırlayamayız. Allah (c.c.) mahiyetlerini bilemediğimiz nice evrenlerin de sahibidir. Allah’ın (c.c.) mulkune ve yaratmasına bir son duşunulemez. Cunku “O, her an yaratma halindedir (RahmÂn suresi, ayet 29). Etrafımız, farkında olduğumuz veya olmadığımız, sayısız varlıklar eşsiz ve benzersiz yaratıcın delilleri ile doludur. Orneğin, havadaki gazların karışımı tum canlıların yaşamlarını surdurebilmesi icin en elverişli şekilde oranlanmıştır. İnsanlar ve hayvanlar yaşayabilmek icin oksijen alır ve karbondioksit verirler. Ancak bu işlem surekli devam ettiği halde havadaki oksijen miktarı azalıp, karbondioksit miktarı artarak mevcut dengeyi bozmaz. Cunku bu noktada cok ince bir duzen var edilmiştir; insanların ve hayvanların tersine bitkiler, yaşamlarını surdururken karbondioksit alır ve oksijen verirler. Dolayısıyla insanların ve hayvanların tukettiği oksijen, bitkiler vasıtasıyla tekrar uretilir ve dunyadaki denge korunur. Bundan dolayı tıpkı aynısı olan bir ağac yaprağına dunyada rastlanılamaz. Tabii bunun en guzel tecellisi insan yuzlerinde kendisini gostermiştir. İkizler de dÂhil olmak uzere dunyada her bir insanın yuzunde, parmakların ve dna’sında ayırıcı ozellikler, nitelikler bulunur. Hatta dunya tarihi boyunca olmuş olanlar icin de aynı durum soz konusudur. Allah (c.c.) her insanı farklı bir bicimde tasarlayarak yaratmıştır. Bu da buyuk bir nimettir. Zira Allah El-Bari olmasaydı insanlar birbirinin aynısı olarak yaratılmış olacaklardı. Bu da hukuk duzenin altust olmasına sebep olacaktı. Herkes birbiriyle karıştırılırdı. Bir hırsız icin kesin delil asla bulunamazdı, evli eşler birbirlerini başkalarından ayıramazlardı. Guvenlik, asayiş ve neslin muhafazası imkÂnsızlaşırdı.
Allah (c.c.) zatını duyu organlardan gizlemesine karşın eserleri ile bize Kendi’sini tanıtma yolunu secmiştir. Allah (c.c.) sıfatlarını ve guzel isimlerini varlık Âleminde tecelli ettirmiştir. Her şey O’ndan soz ederken O Kendi’sini gizlemiştir. Cunku O, varlık Âleminin otesindedir; yaratıcıdır. Varlık Âleminden yuce ve aşkındır (el-Aliyy, el-MuteÂlî

El-BÂri’ guzel ismi tum canlı varlıkların turlere ayrılırken farklı bicimlerde ve ozelliklerde her birinin hem cinsleri icerisinde de biri birinden farklı olarak yaratılmasında daha acık bicimde gorulen bir esma’dır. Doğada her bir hayvan turu bir diğerinin besin zincirini oluştururken gerekli butun savunma ve mucadele silahları ile donatılmış olarak yaratılmıştır. Kimisi gozlerinin keskinliğiyle, kimisi duyarlı koku almasıyla, kimisi işitmedeki ustunluğuyle, kimisi yırtıcılığıyla, kimisi hızlı koşmasıyla, kimisi de doğurganlığı ile diğerlerinden ustun yaratılması sayesinde varlığını ve turunu korumaktadır.
Kur’an-i cerceve;
Kur’an-ı Kerimi okuyup anlamaya calışan bir insan kur’anın bir talimi Esma kitabı olduğunu anlar. Cunku kur’an yaratıcı ile yaratılanlar arasında kurulması gereken bağı sağlayan ilahi bir sozlerdir. Allah’ın kelamıdır. Yuce rabbimiz yuzden fazla ismini ezeli kelamında kullarına oğretir. Âdem (A.S) oz olarak oğretilen Esma-i Husna, sonraki surecte tum insanlığa kÂinat kitabı ve ilahi kitap vasıtasıyla oğretilmiştir. Esmanın talim edilmesinin en buyuk sebebi; sevenin sevdiğini razısını kazanmasıdır. Allah’ı razı etmenin tek yolu onu tanımaktır, onu tanımanın tek yolu onun esmasını tanımaktır, onun esmasını tanımanın tek yolu da onun ya kevni ve ya kitabi ayetlerini talimle mumkun olur. Kur’an ve Kainat-ı Kebir ile insanoğluna en geniş manada talimi esma dersi verilmiştir. Bunun bir neticesidir ki Kur’an tilavetinde butun ilahi isimler birer parlak yıldız gibi nazar-ı dikkati celp ederler. Mesela El-Bari ismi Bakara suresinde Hazret-i Musa aleyhisselamın “hemen BÂri’e tevbe edin” hitabında da -bir cihetten- Esma talimi soz konusudur. Hazret-i Musa aleyhisselamın Esma-i Husna’dan Allah, Rab, Rahman, Halık gibi cok bilinen bir isim yerine fazla bilinmeyen BÂri’ ismini zikretmesinin onemli bir hikmeti olmalıdır. Dikkat cekici ayrı bir husus ise BÂri’ isminin ayette iki defa tekrar edilmesidir. Kur’an’da uc defa zikredilen BÂri’ ismi -Bakara suresinden başka- Haşir suresinin 59. ayetinde de talim edilmiştir. Surede, BÂri’ isminin Halık ve Musavvir isimlerinin ortasında yer almasının ozel bir manası vardır. Allah’ın yaratıcılığını ifade eden bu uc ismin (Halık, BÂri’, Musavvir) ard arda zikredilmesinde Kur’anî bir talim-i Esma nuktesi gizlenmiştir.
Hazret-i Musa aleyhisselam kavmine şoyle hitap eder: “Ey kavmim! İcl’i/buzağıyı (ilÂh) edinmenizle muhakkak ki siz, kendi nefislerinize zulmettiniz. Hemen BÂri’e tevbe edin. Artık nefislerinizi oldurun. Bu BÂri’ katında sizin icin daha hayırlıdır.” demişti. Boylece O tevbenizi kabul buyurdu. Muhakkak ki O Tevvab’dır ve Rahîm’dir. [Bakara 2/54]”
Hazret-i Musa aleyhisselamın hitabından anlaşılmaktadır ki, İsrail oğullarının buzağı yapmak yetenekleri ile BÂri’ ismine muhatap oluşları arasında guclu bir irtibat vardır. Belki de onları buzağı heykeli yapmaya sevk eden sanatsal yetenekleri BÂri’ isminin varlıklar uzerindeki tecellilerinin gizli kapılarını acabilecek bir anahtar mahiyetindedir.
Mısır’da heykelcilik cok eski tarihlere dayanır. Mısırlılar ağac, taş ve madenleri işleyerek ilah tanıdıkları şeylerin heykellerini yapmışlardır. Halkın heykellere kutsiyet vermeleri zaman icinde heykelciliği hem bir sanat, hem de bir ticaret metaı haline getirmiştir. Heykelciliğin İsrail oğulları arasında da geliştiği Samiri’nin altın buzağı heykeli yapmasından anlaşılmaktadır.
Kur’an’da icl (altın buzağı) olayı ayrıntılı bir şekilde TÂh suresinin seksen beşinci ayetinden doksan sekizinci ayetine değin anlatılmıştır. Kıssanın ozeti şudur: İlahi emirleri almak uzere Tur dağına cıkan Hazret-i Musa aleyhisselamın gecikmesi uzerine Samiri, kavminin Mısır’dan yuklenip getirdiği altın mucevherleri toplatır ve eriterek buzağı heykeli yapar. “Bu, sizin ve Musa’nın da ilahı, fakat o unuttu” der. Hazret-i Musa aleyhisselamın yokluğunda peygamber sıfatıyla İsrail oğullarına nasihat eden, bu durumun bir imtihan olduğunu telkin eden Hazret-i Harun aleyhisselamın sozleri tesirsiz kalır. Hazret-i Musa aleyhisselam Tur dağından donduğunde Hazret-i Harun aleyhisselama sitem eder. Samiri’yi de kavminden uzaklaştırır, surgune gonderir. Altın buzağı heykelini yakıp toz haline getirerek kullerini denize atar.
Samiri’nin buzağı heykeli yapması ve gecici bir sure dahi olsa kavminde rağbet gormesi İsrail oğullarının putperest, bakarperest Eski Mısır’ın batıl inanclarının etkisinden kendilerini kurtaramadıklarının bir belirtisidir. İsrailoğullarının Hazret-i Musa aleyhisselama “Biz, Allah’ı acıkca gormedikce asla sana inanmayız. [Bakara 2/55]” ve “Ey Musa! Onların ilÂhları gibi bize de ilÂh yap. [ A’raf 7/138]” diyerek direnc gostermelerinin asıl sebebi de bu olsa gerektir.
Heykelciliğin uc bin yıllık gecmişe dayandığı, insanlık tarihinin en meşhur heykellerinin yapıldığı ve heykellerin kutsal ruhlara birer beden olduğuna inanıldığı bir medeniyetin derin izlerini silmekte zorlanan İsrail oğullarına Hazret-i Musa aleyhisselamın BÂri’ ismini hatırlatması cok manidardır. Cunku heykelcilik gercek bir yaratıcılık değildir. Gercek yaratıcı El-BÂri’ olan Allah’tır. Aslında ayette Musa’nın kavmine BÂri’ olan Allaha donunuz demesi şunu ifade eder. İlahlık yakıştırdığınız gucler birer sahte ilahtır. Sahte ilahlara kulluk yapacağınıza yaratmada eşsiz ve benzersiz yaratıcı, yaratılan her bir varlığı diğerden farklı donatılarla yaratan, yarattıklarını hassas ayarla yaratan El- BÂri’ olan gercek ilahınız Allah’a donun ve O’na kulluk yapın. El- BÂri’ olan Allah varken başka yaratıcılar mı arıyorsunuz. Bu Âyette ilahi esmadan diğer isimlerin de gelebileceği bir yerde BÂRÎ isminin gelmesinin sebebi; muhatabın dikkatini El- BÂri’ ismine cekmek ve yapılan eylem ile El- BÂri’ arasındaki ilişkiye dikkat cekmek icindir. Bu ismin vermek istediği mesaj şudur; “sizi tum eksik, kusur ve ayıplardan salim olarak yaratan, size hassas yaratılış ayarları vererek sizi birbirinizden ayıran ” El- BÂri’ olan Allah dururken siz Allah’ı bırakıp, ahmaklığın sembolu ineğe tapıyorsunuz. Yine bu kıssada verilmek istenen mesajlardan biride şudur. İsaril oğulları zamanlarının harikası olan “icl” (altın buzağıya) dış gorselliği karşısında kendilerini tutamayıp bulundukları donemin harikasının kolesi oldular ve gercek harika yaratıcı olan El- BÂri’ unuttular. Şimdi bu kıssa ile tum zamanlardaki insanlığa şoyle bir mesaj veriliyor. “ Ey insanlık ailesi zamanınızın teknolojik harikası size gercek yaratıcınız, yaratmada eşsiz ve benzersiz El- BÂri’ Allah’ı unutturmasın eğer boyle yaparsanız Yahudileşmiş bir mantığın kacınılmaz sonucu olarak teknolojiye kole olursunuz. El-BÂri’ olan Allah’ı tanıyamayan hic şuphesiz ki zamanın teknolojisine, harikasına kole olur. Bu koleliğin oluşturduğu toplumlarda hÂkim olan guc bakarperstlik inancıdır. Bakarperestlik inancı ise El-BÂri’ hice saymaktır. İşte her esma bir sapmaya cevaptır hakikati gereğince biz diyoruz ki; El- BÂri’ esması darvizm teorisine, teknolojik koleliğe ve bakarpestliğe bir cevaptır. Bu darvizim teorisinden ve bakarperstlik inancından kurtulmanın tek yolu El- BÂri’ olan Allah’ı tanımaktır. Allah’ı tanımanın yolu da kÂinat kitabından ve ilahi kitaptan gecer. İlahi kiatapta El- BÂri’ isminin tanıtan bir başka ayet haşır suresi:24. Ayettir;
هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
O oyle Allah’tır ki HÂliktır, Barîdir, Musavvirdir. En guzel isimler O’nundur. Haşr 59/24
Bu Âyette sıra ile gelen uc vasfın dizilişinde elbette hikmetler vardır. Bu ilahi hikmetlerden biri de hic şuphesiz dereceleme hikmetidir. Once yaratma sonra yarattıklarına hassas ayar verme ve daha sonra ise şekillendirdiğine suret giydirme vardır. Bu ayetle verilmek istenen mesaj şudur. İlah arıyorsanız işte size ilah olmanın şartları; 1) Yaratıcı olacak 2) yaratıklarına yaratılışlarındaki ayırıcı hassas ayarı verebilecek 3) yaratıklarına şekil ve suret giydirecek. İşte ancak bunları yapabilen gecek ilah olur. Bunları yapabilecek tek guc hic şuphesiz ki kadiri mutlak olan Allah’tır. O zaman;
“ Ey insanoğlu nedir Kerim Rabbine karşı seni aldatan? O Rab ki seni yarattı (haleka-ke) ardından duzgunleştirdi (fe sevvÂke) ve (Âzalarını) denkleştirdi ( fe adele-ke) ve dilediği surette (fî eyyi suretin) seni terkib etti. İnfitar 82/6-7-8
Kaynak
-Uzun olsa da kurandan anlaşılacak bir konudur kuran kendini tefsir eder. Fakat metinde yoktan yaratılmayı neye gore misallendiyorlar bilmiyorum cunku oyle bir şey yazıyor.Burada ilk yaratmak yani genel olarak yaratmaktan bahsedildiği acık sıralamanın altını cizdim. Kuranda yoktan var etme varsa da ben gormedim..
__________________