Elimizden geldiğince doğruları sade ve oz bir bicimde acıklıyorum... İnsanları yanlış yola sevketmek cok zalimce bir davranış. Zira insanları "Şeyh" diye tabir edilen kişilerin etekleri altında Allah ile aracı yapıyorlar... Bu cok zalimce bir iş. Eskiden Mekkeli muşrikler de yaptıkları putları Allah ile arasındaki aracı olarak goruyorlardı. Bu hususta bir cok ayet eski devirdeki sapkınlığı gozler onune sermiştir. Bir cok tasavvuf ehli de cıkıp diyordu ki orada işaret edilenler muşrik ve kafirdir. Biz değiliz. Bu olayı isterse Allah acıklamaz ve aydınlatmazdı ve biz de onşar gibi olabilirdik.
Buradaki maksat hem Allah'ın merhametini gormek hem de bizlere oğut vererek onlar gibi duruma duşmemizi onlemesi... Kur'an'da ki bir cok ayet zaten oğut amaclıdır. Ornekler verilmesi de bu yuzdendir. Şimdi eski bir topluluğun gunahını ve sapkınlığını Kur'an'ın acıklaması sadece o toplumu mu ilgilendiriyor. Tabi ki hayır.
Bize Kur'an yol gosterici olarak indirilmiştir o halde eski zamandaki olaylardan ders cıkarıp bir daha eskisi gibi olmayalım diye duşunup tutalım diye oğut almamızı Kur'an istemektedir. Bu manadan olaya baktığımız zaman insanlar eskide olduğu gibi "putları" değil de insanları veya oluleri Allah ile aramıza aracı katma gayretindeler.
Bu eski muşrik inancı ile aynı ve benzer ozellikte değil mi ? Put yerine canlı bir insanı veya olmuşu aracı katmak... İşte Allah ibret alalım diye Kur'an'da buna benzer olayları acıklamış zira O cok merhametlidir ve olmuş ve olacakları bilir. Bu maksatla bize onceden 1400 sene oncesinden haber vermiş. Bizim de yapmamız gereken şudur ki boylesi oyunlara gelmeyelim. Kur'an'da Allah dostlarından elbet de bahseder. Lakin bir cok ayette Allah kendinden Veli yani dost olarak bahseder. Bu ayetleri inceleyelim;
Bakara Suresi 107. Ayette "Bilmez misin ki, hakikaten goklerin ve yerin mulku Allah'ındır, hepsi O'nundur. Size de Allah'dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır." der yuce Allah. Burada ki ayetin manası apacıktır. "Size" derken iman eden insanlar kast ediliyor. Burada ki muhatap bizleriz. Allah muhatabı olan bizlere Kendinden başka "Veli" yani "Dost" olmadığını apacık ifade ediyor. Ve ardın da bizlere Kendinden başkasının yardımcı olamayacağını da vurguluyor. Allah'ın "Veli" ile "Yardım" kelimesini aynı ayette kullanması bir tesaduf değildir. Burdaki yuksek mantık ve şuur ile insana oğut vermektedir. Zira Allah ilimde herşeyin ustundedir. Bu ayette "Veli"'nin yani dostun bir insan olmadığını apacık bildirmiş yardımın da bir insandan değil kendinden istenmesi gerektiğine de dikkat cekilmiştir...
Bakara Suresi 257. Ayette "Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa cıkarır. İnkÂr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara cıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar." der Yuce Allah. Bu ayette cok guzel yerlere değinilmiştir. Gunumuzdeki tasavvuf inancında "Şeyh, gavs, veli" gibi kulların insanları karanlıktan aydınlığa cıkardığı soylenir. Lakin bu işin gercek sahibi Yuce Allah'tan başkası değildir. Hic kimse Allah'ın hidayete erdirmediği bir kulu karanlıktan aydınlığa yani doğru yola iletmesi mumkun değildir. Bu ayette biz iman edenlerin dostunun yani "velisinin" Allah olduğu vurgulanmış aynı ayette bizi doğru yola iletecek olan tek kişinin Yuce Allah olduğu apacık gosterilmiştir. İnsanlar ancak ve ancak Allah'ın doğru yoluna yonelmesi ise yani Allah'ın bizi aydınlığa cıkarması O'nun ipine sarılmakla mumkundur. Lakin "Tağut" kelimesine değinnmek de istiyorum. Allah'ı dost edinmeyenlerin dostunun da tağut olacağı bildirilmiştir. Bir cok tasavvuf anlayışında ise "Şeyhi Dost edinmeyenlerin veyahut şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." denir... Lakin bu ayet o kadar manidar ve guzeldir ki... Ayette İman edenlerin Tek dostunun Allah olduğu apacık bir şekilde bildirilmiş olup sadece ve sadece Allah'ı dost edinmeyenlerin dostunun ise "tağut" olduğu soylenmiştir. Tağut ise Allah'ın yolundan saptıran şeytan, şeytana dost olmuş kişiler demektir...O halde Şeyhe dost olmayan değil Allah'a dost olmayanın dostu şeytanmış! İnsanlar okumadıkları ve anlayamadıkları icin o kadar kandırılmaya ve korkutulmaya musait ki... Bakara Suresi 257. ayetini şu ayetle de bağdaştırmak istiyorum;
Âli İmrÂn 103. ayette "Toptan Allah'ın ipine (İslam'a, Kur'an'a) sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Duşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş cukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size boylece ayetlerini acıklar." der Yuce Allah. Bu ayetten de anlaşılacağı uzere bizleri doğru yola ileten "ip" diye tasvir edilen yol İslam ve Kur'an yoludur.
Bakara 257. ayette ise bizleri Doğru Yola iletenin ancak Allah olduğuna dikkat cekilmiş; Âli İmrÂn 103. ayette ise bunun nasıl olacağı acıklanmıştır... Buna gore Biz iman edenlerin rehberi ve doğru yolu Kur'an uzerine olmalıdır ki bizlerin "dostu" Allah olsun ve bizleri karanlığa duşmekten korusun...
Âli İmrÂn 103. ayette ise cok guzel yerlere dikkat cekilmiştir. Allah'ın rahmetinin kaynağının biz iman edenler icin Kur'an olduğu apacık bir şekilde "Allah, doğru yola erişesiniz diye size boylece ayetlerini acıklar." bu son cumlede acıklanır. Âli İmrÂn 103. ayetin son cumlesinde yuce Allah Kur'an ayetlerini biz doğru yola erişelim diye apacık bir şekilde ayetlerini acıkladığını bildirmiştir. Bu da yuceler yucesi Allah'ın ne kadar merhametli olduğunu apacık gosterir. Bu manalardan elde edeceğimiz sonuc ise şu olmalıdır;
Bizler Allah'ın ipine (Kur'ana, İslam'a) sımsıkı sarıldığımız muddetce Allah'ın biz ile dost olacağını ve bizi ancak kendisinin doğru yola ileteceğini ve bu yolda bize merhamet ederek koruyacağını ve sadece dar zamanlarımızda değil her zaman kendinden yardım isteyeceğimizi anlamalıyız... Ayrıca "Şeyhi" ve bu gibi kişileri değil yalnızca Allah'ı dost edineceğimizi ve ayrıca sadece Allah'a dost olmayan kişilerin dostunun şeytan olacağını da unutmayalım...
"Veli" yani dost gecen başka ayetleri tekrar incelemeye gecelim.
Âli İmrÂn 3. Ayette "Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da muminlerin dostudur." der yuce Allah. Bu ayette de Mumin Kullara dostun Ancak ve Ancak Allah olduğuna dikkat cekilmiştir. Muminliğin gostergesi olarak da Peygamber (O donemin Peygamberi Hz İbrahim) olan Hz İbrahim aracılığı ile Allah'ın emir ve yasalarına uymak olarak anlaşılıyor ayette. Buna gore Allah'ın emir ve yasaklarına uyanlar mumindir ve muminlerin Dostu da yuceler Yucesi Allah'ın ta kendisidir...
Nisa Suresi 45. ayette "Allah sizin duşmanlarınızı cok iyi bilir. Gercek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardımcı olarak da Allah yeter." der yuce Allah. Bu ayetten acık ve net olarak gercek bir dost ve yardımcı olarak hic kimse değil sadece Allah'ın yeter olması anlaşılıyor. Bu ayete gore mumin bir kulun yalnız ve yalnız dostu Allah'tır. Ve mumin bir kula sadece yardım edecek olan da Allah'tır. Zira yuceler yucesinden kim daha guclu ve merhametli olabilir ki ?
Nisa Suresi 123. Ayette "Oteki alemdeki kurtuluş; ne sizin vahye dayanmayan kuruntularınızla, ne de bize de kitap verildi diyen, onceki toplumların kuruntularıyla gercekleşecek değildir. Kim bir kotuluk yaparsa, onunla cezalanır, kendisi icin Allah'tan başka dost da, yardımcı da bulamaz." der Yuce Allah. Bu ayette oteki alemdeki kurtuluşun vahye yani Allah'ın ayetine dayanmayan kuruntular ile olacağı ne de onceki toplulukların kendisine kitap verildiğini soyleyen topluluklarının kuruntusu ile olacağına vurgu yapılmaktadır. Yani burada ki asıl dikkatleri "vahye" dayanmayan kuruntulardan sozlerden bahsetmek istiyorum.
Burda apacık bir şekilde Allah'ın ayetlerine dayatılmaya calışılan ve doğru gosterilmeye calışılan yalanlar olduğunu anlamaktayız. Bunu gunumuzde de gorebilmekteyiz ne yazıkki. Kur'an'da olmayan ibareleri varmış gibi cahil halka dayatarak onları kandıranların kuruntusu yani sozleri oteki alemdeki kurtuluş olmayacağı ve yuzden bu kotuluğu yapanların da cezalandırılacağı vurgulanmaıştır. Ve bu ceza gorulurken de bir insan Allah'tan başka bir dost ve kurtarıcı da bulamayacaktır. Zira Fatiha Suresi bunun nedenini apacık acıklamıştır; ""Din gununun, hesap gununun tek hÂkimidir." der yuce Allah... Buna gore "din gununun" yani "muminlerin hesaba cekileceği gunun" tek sahibin yani tek soz ve hukum sahibin Allah olduğunu bu ayetten anlarız.
Apacık bir cok ayette de goruyoruz ki "Din gununde" ve "gunluk yaşamımızda" Allah'tan başka ne bir dostumuz ne de yardım edenimiz vardır... Bu manada bizler yalnız ve yalnızca Allah'tan yardım dilemeli; ibadetimizi, tovbemizi, dileklerimizi aracısız olarak Allah'a karşı yapmalıyız... Lakin bu metinden de şu sonuc cıkarılmasın; bizler "Veli" kulları inkar etmiyoruz. Lakin "veli" kulların gorevi sadece Allah'ın doğru yolunu gostermek ve tebliğ etmektir. Bu amacın dışındakiler ise birer tağuttur...
Zira Allah ile kul arasına aracı olmak, onları şirk batağına suruklemek, Allah'tan başka kişileri aracı katarak şefaat dilemek, himmet (yardım) dilemek, olulerden medet ummak insanları acıkca şirk bataklığına surukler. Zira her işin sahibi yerin ve goğun tek sahibi, gaybı bilen insanın icindekileri gaybı bilenin Allah olduğunu asla unutmamamız gereklidir. Bunun dışında kendilerine "Allah'ın veli kulu" diyenler Kur'an'ı bence yeniden gozden gecirmelidirler...
Sağlık ve esenlikle...
__________________
İslam Dini'nde Doğru Bilinen Yanlışlar - Gercek Veli ve Dost Kimdir ? - Seri 1
Dini Bilgiler0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- İslam Dini'nde Doğru Bilinen Yanlışlar - Gercek Veli ve Dost Kimdir ? - Seri 1